Nelerden yüz çevirerek, kendinden uzaklaştın! Bu halin bir mecburiyet mi! Yoksa bir keyfiyet mi?
Dizinin dibine diz çöktüğün Mevlanalar, Yunuslar, Hacı Bektaşlar vardı. Sana zanaat ilmini öğreten Ahi Evranlar vardı. Komutasında Allah Allah diye küfrün üzerine koştuğun Atatürklerin vardı. Sütünü içip, sütü bozukların üzerine yürüdüğün Sütçü İmamlar vardı.
Aşkından mest olduğun Hz. Peygamberin ve Ehl-i Beyt'i vardı.
Adını tarihe altın harflerle yazdırmış nice Muhammed Mustafalar, Fatımalar, Aliler, Hasanlar, Hüseyinler vardı sana kanı ile can veren!
O kadar kimliksizleştirildin ki!
Balkan, Kafkas ve Kurtuluş Savaşı cephelerinde görevler alan Fatma Seher Erden namı diğer Kara Fatma, 1919'da Aydın'da düşmana ilk kurşunu sıkan henüz 17 yaşındaki Yörük Ali Efe, İzmir'e çıkartma yapan Yunan askerine ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin, "Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzar olmaz" diyen Aşıklıoğlu Hüseyinler sana, seni anlatmaya çalıştılar can vererek?
Açı doyuran, çıplağı giydiren, bekârı evlendiren kültür, millet ve devlet anlayışı vardı 5 bin yıllık tarihinde. Haram lokma önüne gelince Allah'tan korkan vicdanın, namahremden çevrilen yüzün ve asla aslına ihanet etmeyen özün bir de yalan bilmez sözüne ne oldu?
O kadar çok haram yedirdiler ki, kendinden o kadar uzaklaştın ki!
Hani İmam Hüseyin diyor ya Yezit askerlerine; "Benim söylediklerimi idrak edememenizin tek sebebi yediğiniz haram lokmalardır" diye. İşte o noktadasın.
Artık istikametin 'helal' olmalı. Çok günah işledin. Belki haddi de aştın ama bu kapı rahmet kapısı. Nice tevbeler bu hak kapısında makbul ve kabul olmadı mı. Yeniden yüzünü saf ve temiz Ehl-i Beyt İslam'ına, Türk kültürüne ve medeniyetine dönmelisin. Başta nefsini sonra da Rabbini yeniden tanımaya başlamalısın. Nasıl olacak? Her sahada taklitlerden yüz çevirmeli, sahte dindarlardan, Atatürkçülerden, milliyetçilerden, hocalardan, hacılardan yüz çevirmelisin.
Siyasetin, sözün ve ahdin hak için ve hakkına sahip çıkmak için olsun. Seni bu zillet çukuruna düşürenlerden ancak hakkını bilerek ve sahip çıkarak kurtulabilirsin.
İnsan anasından tertemiz doğar. Yani temizlik senin fıtratında var. O zaman aslına dönmelisin.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e kulak vermeli, el vermeli, ses vermelisin.
Yıllardır O hep anlattı ama sen anlamadın. O bir nimettir. Bir ilimdir. Bir rahmettir. Kaybetmekten korkmalısın! Bunca kaybettiklerinden sonra? Ne diyor İbn-i Sina; "İlim takdir edilmediği yerden göç eder." Üstad'ın ilmi çoktan göç etti bu ülkeden. Dua et de ilmin kaynağı olan Üstad göç etmesin! Belh şehrinin akıbetini hatırlatırım sana!
Bugün Rusya, Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) kullanıyor. Rusya bu ilimle dünya siyasetinin dümenine geçti. Türkiye ne yapıyor. Eğitip donattığı terörün geri tepmesi ile her gün patlayan bombaların toz bulutu içinde debelenip duruyor.
Her gün onlarca şehit veriyoruz. Belki yarın sen de bir kör kurşuna? Allah muhafaza!
Nasıl bir ülkede yaşadığına iyi bak!
İşsizlik had safhada.
Kanunen suç olmaktan çıkarılan zina toplumun geneline yayılmış.
Bugün sokaklarda fuhuş yapan 300 bin kadın var.
Tekirdağ'da 2 olan içki fabrikası sayısı 18'e yükselmiş.
Uyuşturucu madde kullanımı yaşı 13'e kadar düşmüş.
Esrar ve alkol hemen hemen her gencin kullandığı bir madde halini almış.
Faize bulaşmayan bir vatan evladı kalmamış.
Türkiye'de düzinelerce domuz çiftlikleri kurulmuş. Yetmemiş 2017 yılında 500 ton domuz eti ithal edecekmişiz...
İyi bil ki bu domuz etleri senin sofrana servis edilmeye çalışılıyor!
Bu hali senin önüne kader diye koyanlardan hesap sormak vakti gelmedi mi hala.
O halde MEM'in sosyal projeleri olan vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, çocuk maaşı ve alın terimizin karşılığı olan asgari ücretten hakkını neden talep etmiyorsun?
Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir." Burada midenin açlığı kadar kalbin açlığı da anlatılmak isteniyor.
O kadar kandın, kandırıldın ki! Senin bu açlığını istismar edenlerin peşine düştün. Her şeyini onlara emanet ettin. Seni doyurmak için çırpınan lidere ve kadrosuna sırtını çevirdin.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den başka ne bir siyasetçi, ne bürokrat, ne amir, ne memur ne de eğitimci sorumlu olduğu halde senin yaşadığın açlığa bakmadı. Belki de en kolay istismar edilen yönün hep bu açlığın olduğu içindir.
Şimdi yaşadığın bu maddi ve manevi açlığı giderecek ilim, fikir, gönül ve siyaset adamı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i anlamazsan yaşadığın bu açlık ve körlük senin ve milletinin sonu olacak.
Dizinin dibine diz çöktüğün Mevlanalar, Yunuslar, Hacı Bektaşlar vardı. Sana zanaat ilmini öğreten Ahi Evranlar vardı. Komutasında Allah Allah diye küfrün üzerine koştuğun Atatürklerin vardı. Sütünü içip, sütü bozukların üzerine yürüdüğün Sütçü İmamlar vardı.
Aşkından mest olduğun Hz. Peygamberin ve Ehl-i Beyt'i vardı.
Adını tarihe altın harflerle yazdırmış nice Muhammed Mustafalar, Fatımalar, Aliler, Hasanlar, Hüseyinler vardı sana kanı ile can veren!
O kadar kimliksizleştirildin ki!
Balkan, Kafkas ve Kurtuluş Savaşı cephelerinde görevler alan Fatma Seher Erden namı diğer Kara Fatma, 1919'da Aydın'da düşmana ilk kurşunu sıkan henüz 17 yaşındaki Yörük Ali Efe, İzmir'e çıkartma yapan Yunan askerine ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin, "Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzar olmaz" diyen Aşıklıoğlu Hüseyinler sana, seni anlatmaya çalıştılar can vererek?
Açı doyuran, çıplağı giydiren, bekârı evlendiren kültür, millet ve devlet anlayışı vardı 5 bin yıllık tarihinde. Haram lokma önüne gelince Allah'tan korkan vicdanın, namahremden çevrilen yüzün ve asla aslına ihanet etmeyen özün bir de yalan bilmez sözüne ne oldu?
O kadar çok haram yedirdiler ki, kendinden o kadar uzaklaştın ki!
Hani İmam Hüseyin diyor ya Yezit askerlerine; "Benim söylediklerimi idrak edememenizin tek sebebi yediğiniz haram lokmalardır" diye. İşte o noktadasın.
Artık istikametin 'helal' olmalı. Çok günah işledin. Belki haddi de aştın ama bu kapı rahmet kapısı. Nice tevbeler bu hak kapısında makbul ve kabul olmadı mı. Yeniden yüzünü saf ve temiz Ehl-i Beyt İslam'ına, Türk kültürüne ve medeniyetine dönmelisin. Başta nefsini sonra da Rabbini yeniden tanımaya başlamalısın. Nasıl olacak? Her sahada taklitlerden yüz çevirmeli, sahte dindarlardan, Atatürkçülerden, milliyetçilerden, hocalardan, hacılardan yüz çevirmelisin.
Siyasetin, sözün ve ahdin hak için ve hakkına sahip çıkmak için olsun. Seni bu zillet çukuruna düşürenlerden ancak hakkını bilerek ve sahip çıkarak kurtulabilirsin.
İnsan anasından tertemiz doğar. Yani temizlik senin fıtratında var. O zaman aslına dönmelisin.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e kulak vermeli, el vermeli, ses vermelisin.
Yıllardır O hep anlattı ama sen anlamadın. O bir nimettir. Bir ilimdir. Bir rahmettir. Kaybetmekten korkmalısın! Bunca kaybettiklerinden sonra? Ne diyor İbn-i Sina; "İlim takdir edilmediği yerden göç eder." Üstad'ın ilmi çoktan göç etti bu ülkeden. Dua et de ilmin kaynağı olan Üstad göç etmesin! Belh şehrinin akıbetini hatırlatırım sana!
Bugün Rusya, Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) kullanıyor. Rusya bu ilimle dünya siyasetinin dümenine geçti. Türkiye ne yapıyor. Eğitip donattığı terörün geri tepmesi ile her gün patlayan bombaların toz bulutu içinde debelenip duruyor.
Her gün onlarca şehit veriyoruz. Belki yarın sen de bir kör kurşuna? Allah muhafaza!
Nasıl bir ülkede yaşadığına iyi bak!
İşsizlik had safhada.
Kanunen suç olmaktan çıkarılan zina toplumun geneline yayılmış.
Bugün sokaklarda fuhuş yapan 300 bin kadın var.
Tekirdağ'da 2 olan içki fabrikası sayısı 18'e yükselmiş.
Uyuşturucu madde kullanımı yaşı 13'e kadar düşmüş.
Esrar ve alkol hemen hemen her gencin kullandığı bir madde halini almış.
Faize bulaşmayan bir vatan evladı kalmamış.
Türkiye'de düzinelerce domuz çiftlikleri kurulmuş. Yetmemiş 2017 yılında 500 ton domuz eti ithal edecekmişiz...
İyi bil ki bu domuz etleri senin sofrana servis edilmeye çalışılıyor!
Bu hali senin önüne kader diye koyanlardan hesap sormak vakti gelmedi mi hala.
O halde MEM'in sosyal projeleri olan vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, çocuk maaşı ve alın terimizin karşılığı olan asgari ücretten hakkını neden talep etmiyorsun?
Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Komşusu aç yatarken kendi tok yatan bizden değildir." Burada midenin açlığı kadar kalbin açlığı da anlatılmak isteniyor.
O kadar kandın, kandırıldın ki! Senin bu açlığını istismar edenlerin peşine düştün. Her şeyini onlara emanet ettin. Seni doyurmak için çırpınan lidere ve kadrosuna sırtını çevirdin.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den başka ne bir siyasetçi, ne bürokrat, ne amir, ne memur ne de eğitimci sorumlu olduğu halde senin yaşadığın açlığa bakmadı. Belki de en kolay istismar edilen yönün hep bu açlığın olduğu içindir.
Şimdi yaşadığın bu maddi ve manevi açlığı giderecek ilim, fikir, gönül ve siyaset adamı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i anlamazsan yaşadığın bu açlık ve körlük senin ve milletinin sonu olacak.
Mustafa Doğan / diğer yazıları
- Aramak, erdem bulmak sorumluluktur / 21.06.2024
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021
- Davet / 03.06.2024
- Algı yönetimi / 04.05.2023
- Küçülen insanı yüceltmek! / 09.04.2022
- Empati / 07.04.2022
- ‘Baba’ devlet! / 05.04.2022
- Her doğum bir tecellidir! / 01.04.2022
- Sözüm esnaf kesimine! / 28.01.2022
- İlm-i siyaset’te laiklik! / 18.09.2021
- Özgürlük mü esaret mi? / 11.09.2021