Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kürt sorunu vardır ve daha çok demokrasiyle çözülecektir" diyerek, Ankara'da başlayıp Diyarbakır'da değiştirmeye başladığı söylemini, Yeni Zelanda'da terk ettiği görülüyor. Başbakan'ın yaklaşımında birinci değişiklik, "Kürt sorunu yerine bölücülük sorunu" kavramını kullanması. Erdoğan'ın Yeni Zelanda'daki sözlerinde dikkat çeken bir diğer yön de, sorunun çözümünde, "daha çok demokrasi" vurgusu yerine, "Müslümanlık ortak paydası" vurgusu yapması...Türkiye için bu tezi şu önerilerle desteklemeye çalıştı:"Türk ulusu-Kürt ulusu, yerine 'Türkiye ulusu'; demokratik ülke, özgür anayurt; demokratik Ortadoğu, birleşik anayurt."Öcalan'ın, "üniter yapı içinde demokratik çözüm" dediği yaklaşımın özü bu. Öneriler "üniter yapı"yı değil, federasyonu işaret etse de bu iddiasını basına yansıyan son açıklamalarında da koruyor. Öcalan, Mudanya Savcısı'nın kendisiyle görüşmesinden sonra avukatlarına yaptığı açıklamalarda, Erdoğan'ın açıklamalarını olumlu bulduğunu belirtikten sonra, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını anayasal üst kimlik olarak kabul ediyoruz" diyor.Erdoğan, "Kürt sorunu" kavramından, "bölücülük sorunu" kavramına doğru söylemini değiştirirken, Öcalan, "üst kimlik" konusunda Başbakan'ın söylemini sahipleniyor. Öcalan'ın bu görüşleri, fikir babası olduğu ve önerisiyle kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) tarafından savunuluyor. Erdoğan'ın üst kimlik yaklaşımı ile Öcalan ve DTP'nin talepleri, bir "Türk ulusu sorunu"na gebe görünüyor.Fikret Bila / Milliyet
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.