Yukarıdaki soruya geçmeden, başlığı farklı bir açıdan birkaç kez daha atmak istiyorum... -Borsa onca 'gaza' hatta Başbakan'ın '48,000 olacak' demesine rağmen neden 42.500 üstünde dikiş tutmuyor? - Paradigma kaydı 'siyasi risk yok' diyerek parayı koydular ama yeni bandın daha hemen başında piyasa peşlerine takılmıyor, neden? - Yeni bir kanal içine girdik ama 'iç ve dış denklem' kanal içinde yol almamıza imkân vermiyor... Sorun nerede? - Yurtdışı 'patinaj' yapıyor, İMKB dönüp dönüp 42.500 desteğini test etmek istiyor... İç denklem neden yetersiz? Değerli yatırımcılar, farklı başlıklardan da anladığınız gibi borsamızda son günlerde yaşanan durum çok net; 'siyasi risk aslında algılandığı kadar yüksek değil' tezi ortaya atıldı, aynı dönemde yurtdışından para kondu ve endeks 36.000-40.890 bandından kurtulup '41.800-48.192' bandına girdi... Girdi ama 41.800 üstünde özellikle daha önce test ettiği 41.800-42.500 bandı üstünde 'yeni bir alım dalgası' oluşmuyor... Daha açıkçası; birileri 'var olan yapıyı' taze para ile değiştirdi ama 'daha fazlasına' piyasa peşlerine takılmadığı için güçleri yetmiyor... Peki bu tespitlerin başlıktaki 'kim fısıldadı' başlığı ile ilgisi ne? Girişte 'taban olması' açısından durumu özetledim, ama aslında bu yazının amacı 'borsanın ne olacağı' değil. Yazının amacı 'özellikle Hükümet' içinden birilerinin yukarıda anlattığım 'alım dalgası' yani 'paradigma kayması' olmadan hemen önce yabancılara fısıldadığı bir cümle. Ne mi o cümle? Detayı arz edeyim. Ankara'da konuşulan ve İstanbul'a da yansıyan bir habere göre özellikle son alım dalgası öncesi yurtdışında yabancı yatırımcılar ile temaslarda bulunan 'bir bakan' ve yanındaki bürokratlar; 'Cumhurbaşkanlığı için herkesin kabul edeceği bir isim üzerinde uzlaşma olacağını' belirttiler. Bunu hem özel toplantılarda dile getirdiler yani 'fısıldadılar' hem de konuşmalarında kullandılar... Sonuç 1: Bir ülke düşünün ki; 'etkin piyasadan' zaten yıllarca uzak kalmış. Her zaman 'bilgi' başkalarının bilmediği şekilde alınıp, satılmış. Son geldiği noktada piyasada 'patlama' yapabilecek bir haber 'halkla değil' yabancılar ile paylaşılıyor... Önce onlar alıyor, yerliler almaya gelince de satıyorlar... Daha değişik ifadesiyle; önce onlar alıyorlar, sonrada 'malı üzerlerine yığmak için' yerlilerin gelmesini bekliyorlar... Peki bu haber doğru mu? Doğru ise ne olur? Değilse ne olur? Bu haberin değeri çok açık; bu haber doğru ise 'borsa hala çok düşük', haber doğru değil ise 'ciddi anlamda yüksek'... Sonuç 2: Bu noktada çok önemli üç soru daha ortaya çıkıyor. 'Parayı koyup 36.000-40.890 bandını kırdıranlar; 1-'Bu haberin doğru olduğunu bizim bilmediğimiz kadar kesin bir şekilde bilip mi işlem yaptılar? 2- Doğrulama şansları olmadan 'bakanlar' tarafından kendilerine söylenenlere mi inandılar? 3-Yoksa şanslarını mı deniyorlar? Sevgili dostlar, olayı size 'bütün potansiyel' dinamikleri de analiz ederek aktarmaya çalıştım. Tekrar etmek istiyorum; amacım 'borsa ne olur' noktası değil. Amacım; geldiğimiz noktayı ve 'sırf' koltuğumda kalayım derdinde olanların 'neler yapabileceklerini' sizlere göstermek... Not: Bu habere kaynak olan konuşmaların yapılmasından saatler sonra piyasada alımlar geldi ve ilk alım dalgası sonunda 'Başbakan borsa 48.000 olacak' dedi... Daha geniş yorumu size bırakıyorum...Yiğit Bulut
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.