İstanbul Barosu ve Konrad Adenauer Vakfı'nın işbirliğiyle düzenlenen "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Tam Üyelik Sürecinde Kıbrıs Konusu" başlıklı seminer, Tarlabaşı'ndaki Mercure Otel'de yapıldı.
Ertuğ, Rum kesiminin AB'ye üyeliği konusunun, giderek Kıbrıs sorununun gündemini oluşturduğunu söyledi.
Seminerde konuşan KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanlığı Müsteşarı Osman Ertuğ, üyelikle birlikte Rum kesiminin sorunu çözmek için bir nedeninin kalmayacağını anlatarak, Rum lideri Klerides'in AB'ye üyelikten amacının, ada için uluslararası platformda alınacak kararları istediği yönde etkilemek olduğunu ifade etti.
Türklere azınlık
sıfatı yükleyecekler
Üyelik görüşmeleriyle Rum tarafının adının "Kıbrıs hükümeti", Türk tarafının da "azınlık" olduğunu, Rumların, Türklerin "hayır" dediği her şeye "evet" diyerek, Türkleri uzlaşmaz taraf konumuna düşürdüğünü vurgulayan Ertuğ, şöyle devam etti:
"Bazı kesimler, Kıbrıs'ta çözüm için birtakım tavizlerin verilmesi gerektiğini söylüyor. Doğrudur, diplomaside bazı tavizlerin alınması karşılığında bazı tavizler verilir. Ama bu farklıdır. Atatürk egemenlikten, bağımsızlıktan taviz verdi mi? Biz egemenlikten taviz verebilir miyiz? Verirsek Kıbrıs'ta yok olmaz mıyız?"
KKTC muhalefetinin görüşü
KKTC Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı M. Ali Talat da Denktaş'ın AB'ye karşı tavrını eleştirdiği konuşmasında, Kıbrıs'ın AB macerasının 1992'de Rumların başvurusuyla değil, daha adada bütünlük varken 1960'lı yıllarda başladığını, ancak bölünmenin ardından Türk tarafının olumsuz tavır gösterdiğini savundu.
AB'nin hedefinin "savaşın düşünülemeyeceği bir bölge oluşturmak" şeklinde özetlenebileceğini iddia eden Talat, bu çerçevede Türkiye'den, birliğe alınmak için Kıbrıs sorununu çözmesinin talep edilmesinin normal olduğunu ifade etti.
Rum kesiminin AB'ye girmesi halinde Türkiye'nin üyeliğini engelleyeceğini de kaydeden Talat, daha şimdiden Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu arasındaki yakınlaşmanın Rum kesiminde sert eleştiriler aldığını belirtti. Talat, "Böyle bir Rum kesiminin AB'de olduğunu düşünün... Cem ile Papandreu, değil sirtaki oynamak; birbirlerinin ellerini bile sıkmayı başaramayacaklar. Türkiye'nin önü tamamen tıkanacak" diye konuştu.
Kopenhag kriterleri Rum'a işletilmiyor
Brüksel Uluslararası İlişkiler ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Konuk Araştırmacısı ve AB Hukuku Profesörü Haluk Kabaalioğlu ise Rum kesiminin AB'ye aday olma isteğinin, tamamen dönemin Yunan Başbakanı Andreas Papandreu'nun, "AB yöntemiyle Türkleri güç durumda bırakabiliriz" düşüncesinden kaynaklandığını belirtti.
Prof. Dr. Kabaalioğlu, Türkiye'ye ısrarla Kopenhag Kriterleri'nden bahseden birliğin, Rum kesiminin, aynı kriterlerin "aday ülkelerin komşularıyla sınır ihtilafı olmaması" gibi bazı temel maddelerine uymamasını gözardı ettiğini, üstelik Rum tarafını "en çalışkan aday ülke" olarak nitelediğini vurguladı.
Glafkos Klerides'in, Rum kesiminin lideri olmadan önce, emekli olduğunu düşündüğü yıllarda Kıbrıs sorunu üzerine yazdığı kitapta, sorunun Rumların savunduğu gibi olmadığını belirttiğini anlatan Kabaalioğlu, yavaş yavaş AB içinde de Rum tarafına gösterilen tavrın objektif olmadığı yönünde bir rahatsızlık belirdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Kabaalioğlu, "AB'nin şu anda yürüttüğü müzakereleri, AB içinde pek çok kimse içine sindirememektedir. 2002'deki müzakerelerden sonra, iki taraf arasında bir anlaşma olmasına çalışılacak" diye konuştu.
Ertuğ, Rum kesiminin AB'ye üyeliği konusunun, giderek Kıbrıs sorununun gündemini oluşturduğunu söyledi.
Seminerde konuşan KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanlığı Müsteşarı Osman Ertuğ, üyelikle birlikte Rum kesiminin sorunu çözmek için bir nedeninin kalmayacağını anlatarak, Rum lideri Klerides'in AB'ye üyelikten amacının, ada için uluslararası platformda alınacak kararları istediği yönde etkilemek olduğunu ifade etti.
Türklere azınlık
sıfatı yükleyecekler
Üyelik görüşmeleriyle Rum tarafının adının "Kıbrıs hükümeti", Türk tarafının da "azınlık" olduğunu, Rumların, Türklerin "hayır" dediği her şeye "evet" diyerek, Türkleri uzlaşmaz taraf konumuna düşürdüğünü vurgulayan Ertuğ, şöyle devam etti:
"Bazı kesimler, Kıbrıs'ta çözüm için birtakım tavizlerin verilmesi gerektiğini söylüyor. Doğrudur, diplomaside bazı tavizlerin alınması karşılığında bazı tavizler verilir. Ama bu farklıdır. Atatürk egemenlikten, bağımsızlıktan taviz verdi mi? Biz egemenlikten taviz verebilir miyiz? Verirsek Kıbrıs'ta yok olmaz mıyız?"
KKTC muhalefetinin görüşü
KKTC Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı M. Ali Talat da Denktaş'ın AB'ye karşı tavrını eleştirdiği konuşmasında, Kıbrıs'ın AB macerasının 1992'de Rumların başvurusuyla değil, daha adada bütünlük varken 1960'lı yıllarda başladığını, ancak bölünmenin ardından Türk tarafının olumsuz tavır gösterdiğini savundu.
AB'nin hedefinin "savaşın düşünülemeyeceği bir bölge oluşturmak" şeklinde özetlenebileceğini iddia eden Talat, bu çerçevede Türkiye'den, birliğe alınmak için Kıbrıs sorununu çözmesinin talep edilmesinin normal olduğunu ifade etti.
Rum kesiminin AB'ye girmesi halinde Türkiye'nin üyeliğini engelleyeceğini de kaydeden Talat, daha şimdiden Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu arasındaki yakınlaşmanın Rum kesiminde sert eleştiriler aldığını belirtti. Talat, "Böyle bir Rum kesiminin AB'de olduğunu düşünün... Cem ile Papandreu, değil sirtaki oynamak; birbirlerinin ellerini bile sıkmayı başaramayacaklar. Türkiye'nin önü tamamen tıkanacak" diye konuştu.
Kopenhag kriterleri Rum'a işletilmiyor
Brüksel Uluslararası İlişkiler ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Konuk Araştırmacısı ve AB Hukuku Profesörü Haluk Kabaalioğlu ise Rum kesiminin AB'ye aday olma isteğinin, tamamen dönemin Yunan Başbakanı Andreas Papandreu'nun, "AB yöntemiyle Türkleri güç durumda bırakabiliriz" düşüncesinden kaynaklandığını belirtti.
Prof. Dr. Kabaalioğlu, Türkiye'ye ısrarla Kopenhag Kriterleri'nden bahseden birliğin, Rum kesiminin, aynı kriterlerin "aday ülkelerin komşularıyla sınır ihtilafı olmaması" gibi bazı temel maddelerine uymamasını gözardı ettiğini, üstelik Rum tarafını "en çalışkan aday ülke" olarak nitelediğini vurguladı.
Glafkos Klerides'in, Rum kesiminin lideri olmadan önce, emekli olduğunu düşündüğü yıllarda Kıbrıs sorunu üzerine yazdığı kitapta, sorunun Rumların savunduğu gibi olmadığını belirttiğini anlatan Kabaalioğlu, yavaş yavaş AB içinde de Rum tarafına gösterilen tavrın objektif olmadığı yönünde bir rahatsızlık belirdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Kabaalioğlu, "AB'nin şu anda yürüttüğü müzakereleri, AB içinde pek çok kimse içine sindirememektedir. 2002'deki müzakerelerden sonra, iki taraf arasında bir anlaşma olmasına çalışılacak" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.