İlk cümleleri bulmak, yazmak çoğu zaman zor olur. Kendimizi ifade edebilmek bizim hem hakkımız ve hem de ödevimizdir bazen. Kendimizi iyi ifade edebilmek aynı zamanda sanırım zamanla gelişen bir yetkinlik, bir yeterlilik.
Davranış bilimciler birçok doğruyu bir tek cümlede anlatabilme yeteneğine sahipler. Çocukken fazlaca örselenen bireylerin kendilerini gereğince ifade etme konusunda zorluklar yaşayabileceklerini söylüyorlar. Bu örselenme direkt çocuğa karşı olmasa mesela annesine karşı olsa yine böyle bir sorunla karşılaşılabiliyormuş. Her neyse buradan bizim varacağımız sonuç insan ilişkilerinde öfke kontrolü ve sabrın önemli olduğu gerçeği. Öfkelendiğimizde ayakta isek oturmak, abdest almak hatta iki rekat namaz kılmak öneriliyor.
Bizim kendi deneyimlerimizden elde ettiğimiz sonuçlar; öfkelendiğiniz zaman Allah’a sığının; “La ilahe ilallahu vahdehu la şerike…” gibi uzun bir duayı birkaç kez okuyun ve muhatabınıza şöyle deyin; “Ben sana ne diyeyim?” Yani onu şaşırtın, ilgisiz bir şeyler de mırıldanabilirsiniz.
Birkaç yazıdır sizlere “davranış bilimciler”den bahsediyorum, peki kim bunlar? Zannımıza göre; insanları çok iyi gözlemleyebilen, neden-sonuç ilişkilerini gereğince kurabilen, insaflı, empati sahibi, kendi tecrübelerinden de iyi derecede yararlanabilen bilim insanları. Pekiyi, davranış bilimci olmak için senelerce kalın kitaplar okuyup sınavlara girmek mi gerekiyor? “Mü’minin ferasetinden sakınınız!” buyruluyor. Mümin neden feraset sahibidir? Çünkü o Allah’ın nuru ile bakar ve görür. Hz. Ali (k.v.); “Fatiha Suresini tefsir etseydim yedi merkebe yüklenir; gene de yetmezdi” buyuruyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu konuda şöyle diyor: “Yedi ayetinin sekize çıkma ihtimali olmayan bir sureden bu kadar ilim nasıl çıkar? İşte insan kamil olursa her kelimesinden her bakışında binlerce mana çıkarır. Zira metin aynı metindir, fakat mana çok derindir.” (İslam ve Mevlana, s. 339).
Kendimizi ifade edebilmekten bahsediyorduk, oradan mü’minin ferasetine geçtik, herhalde şöyle diyebiliriz; eğer insan iyi mü’min olmaya çalışırsa -ki bu elimizdedir- hem kendini iyi ifade edebilir hem de ferasetini geliştirebilir. Ne dersiniz?
Davranış bilimciler birçok doğruyu bir tek cümlede anlatabilme yeteneğine sahipler. Çocukken fazlaca örselenen bireylerin kendilerini gereğince ifade etme konusunda zorluklar yaşayabileceklerini söylüyorlar. Bu örselenme direkt çocuğa karşı olmasa mesela annesine karşı olsa yine böyle bir sorunla karşılaşılabiliyormuş. Her neyse buradan bizim varacağımız sonuç insan ilişkilerinde öfke kontrolü ve sabrın önemli olduğu gerçeği. Öfkelendiğimizde ayakta isek oturmak, abdest almak hatta iki rekat namaz kılmak öneriliyor.
Bizim kendi deneyimlerimizden elde ettiğimiz sonuçlar; öfkelendiğiniz zaman Allah’a sığının; “La ilahe ilallahu vahdehu la şerike…” gibi uzun bir duayı birkaç kez okuyun ve muhatabınıza şöyle deyin; “Ben sana ne diyeyim?” Yani onu şaşırtın, ilgisiz bir şeyler de mırıldanabilirsiniz.
Birkaç yazıdır sizlere “davranış bilimciler”den bahsediyorum, peki kim bunlar? Zannımıza göre; insanları çok iyi gözlemleyebilen, neden-sonuç ilişkilerini gereğince kurabilen, insaflı, empati sahibi, kendi tecrübelerinden de iyi derecede yararlanabilen bilim insanları. Pekiyi, davranış bilimci olmak için senelerce kalın kitaplar okuyup sınavlara girmek mi gerekiyor? “Mü’minin ferasetinden sakınınız!” buyruluyor. Mümin neden feraset sahibidir? Çünkü o Allah’ın nuru ile bakar ve görür. Hz. Ali (k.v.); “Fatiha Suresini tefsir etseydim yedi merkebe yüklenir; gene de yetmezdi” buyuruyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu konuda şöyle diyor: “Yedi ayetinin sekize çıkma ihtimali olmayan bir sureden bu kadar ilim nasıl çıkar? İşte insan kamil olursa her kelimesinden her bakışında binlerce mana çıkarır. Zira metin aynı metindir, fakat mana çok derindir.” (İslam ve Mevlana, s. 339).
Kendimizi ifade edebilmekten bahsediyorduk, oradan mü’minin ferasetine geçtik, herhalde şöyle diyebiliriz; eğer insan iyi mü’min olmaya çalışırsa -ki bu elimizdedir- hem kendini iyi ifade edebilir hem de ferasetini geliştirebilir. Ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022