Türkiye'deki okulların amacı ne?
İnsan yetiştirmek mi, insan köreltmek mi?
Bu sorulara cevap almamız için son günlerde başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Yarın sınıfımızda seminer verilecek. Kaymakam ve belediye başkanı gelecek. Raflardaki kitaplarınızı kaldırın!"
Öğretmenin derse girer girmez söylediği sözlerdi bunlar.
Alışkındık!
Ne de olsa okulda, Atatürk'ün dindar oluşunu, Ehl-i Beyt'i, Türkiye gündemini ve memleket meselelerini konuşmak yasaktı. Okul bunları bize yasaklamıştı. Fakat olayın bu boyuta geleceğini hiçbirimiz düşünmemiştik. Adeta okulda, okumak yasaklanmıştı. Biz şaşkınlığımızı gizleyemiyorduk.
Öğretmen devam etti:
"Anlamadınız galiba, normal insan değil, Kaymakam geliyor!"
Ardından bir ses yükseldi:
"Hocam kitap var! Haydar'ın galiba."
Öğretmen cevap verdi:
"Haydar tehlikeli adam."
Ve hışımla yerinden kalkarak, okul kütüphanesine ait olduğu mühürle belirtilmiş dini içerikli bir kitabı ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt isimli kitabı, birini memura teslim etmem diğerini de çantamda bile taşımamam ikazıyla raftan kaldırdı. (Diğer raflarda zaten kitap yoktu).
Bu olaydan anladım ki, vatanın bölünmez bütünlüğünü, Atatürk'ü ve Ehl-i Beyt'i anlatan tehlikeli oluyor.
Dersi geçmek için kitap adı ezberlemek zorunlu fakat o kitapları okumak yasak!
Türkiye'de ihtiyaç malzemeleri sıralamasında kitaplar 235. sırada yer aldığını biliyor musunuz?
Peki, Türk gençlerinin kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelesinin gerisinde kalmış olduğunu?
Dahası ise; Japonya'da toplumun %14'ü, Amerika'da %12'si, İngiltere'de ve Fransa'da %21'i düzenli kitap okurken Türkiye'de yalnız %0,01 (onbinde bir) düzenli kitap okuyor. Nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 73 milyon nüfuslu Türkiye'de bu rakam 2-3 bin civarında kalıyor.
Bunları öğrenince olayı daha iyi anlıyoruz.
Ülkemizde kitap okuma oranı o kadar yüksek ki(!), öğretmenler öğrenciler için 'okulda okumasalar da olur' diyorlar.
Gazetemizin başyazarı sn. Muharrem Bayraktar, 1 ay önce 'Ekmek kavgası' başlıklı makalesinde, üniversite genci ile başından geçen bir olayı anlatarak, ülke gençliğinin nasıl bir halde olduğunu belirtmişti.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında bir gençlik?
Memleket meselelerine siyaset deyip, vatanını korumaktan uzak duran bir gençlik?
Gençlik için tek çare var: Prof. Dr. Haydar Baş!
Ayıkıp Prof. Baş'ı dinlememiz ve O'na destek olmamız lazım.
Türk gençliği zifiri karanlık bir mağaraya sokuluyor.
Ve gençlik bu mağarada zamanla körleştiğinde, (kör olduğunu anlasa bile) tekrar görebilmesi mümkün olmayacaktır.
Allah (c.c.) sonumuzu hayır etsin.
İnsan yetiştirmek mi, insan köreltmek mi?
Bu sorulara cevap almamız için son günlerde başımdan geçen bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Yarın sınıfımızda seminer verilecek. Kaymakam ve belediye başkanı gelecek. Raflardaki kitaplarınızı kaldırın!"
Öğretmenin derse girer girmez söylediği sözlerdi bunlar.
Alışkındık!
Ne de olsa okulda, Atatürk'ün dindar oluşunu, Ehl-i Beyt'i, Türkiye gündemini ve memleket meselelerini konuşmak yasaktı. Okul bunları bize yasaklamıştı. Fakat olayın bu boyuta geleceğini hiçbirimiz düşünmemiştik. Adeta okulda, okumak yasaklanmıştı. Biz şaşkınlığımızı gizleyemiyorduk.
Öğretmen devam etti:
"Anlamadınız galiba, normal insan değil, Kaymakam geliyor!"
Ardından bir ses yükseldi:
"Hocam kitap var! Haydar'ın galiba."
Öğretmen cevap verdi:
"Haydar tehlikeli adam."
Ve hışımla yerinden kalkarak, okul kütüphanesine ait olduğu mühürle belirtilmiş dini içerikli bir kitabı ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt isimli kitabı, birini memura teslim etmem diğerini de çantamda bile taşımamam ikazıyla raftan kaldırdı. (Diğer raflarda zaten kitap yoktu).
Bu olaydan anladım ki, vatanın bölünmez bütünlüğünü, Atatürk'ü ve Ehl-i Beyt'i anlatan tehlikeli oluyor.
Dersi geçmek için kitap adı ezberlemek zorunlu fakat o kitapları okumak yasak!
Türkiye'de ihtiyaç malzemeleri sıralamasında kitaplar 235. sırada yer aldığını biliyor musunuz?
Peki, Türk gençlerinin kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelesinin gerisinde kalmış olduğunu?
Dahası ise; Japonya'da toplumun %14'ü, Amerika'da %12'si, İngiltere'de ve Fransa'da %21'i düzenli kitap okurken Türkiye'de yalnız %0,01 (onbinde bir) düzenli kitap okuyor. Nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 73 milyon nüfuslu Türkiye'de bu rakam 2-3 bin civarında kalıyor.
Bunları öğrenince olayı daha iyi anlıyoruz.
Ülkemizde kitap okuma oranı o kadar yüksek ki(!), öğretmenler öğrenciler için 'okulda okumasalar da olur' diyorlar.
Gazetemizin başyazarı sn. Muharrem Bayraktar, 1 ay önce 'Ekmek kavgası' başlıklı makalesinde, üniversite genci ile başından geçen bir olayı anlatarak, ülke gençliğinin nasıl bir halde olduğunu belirtmişti.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında bir gençlik?
Memleket meselelerine siyaset deyip, vatanını korumaktan uzak duran bir gençlik?
Gençlik için tek çare var: Prof. Dr. Haydar Baş!
Ayıkıp Prof. Baş'ı dinlememiz ve O'na destek olmamız lazım.
Türk gençliği zifiri karanlık bir mağaraya sokuluyor.
Ve gençlik bu mağarada zamanla körleştiğinde, (kör olduğunu anlasa bile) tekrar görebilmesi mümkün olmayacaktır.
Allah (c.c.) sonumuzu hayır etsin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018