Kanal 7 kurbana taktı bi kere

Değerli dostum Aziz Karaca Yeni Mesaj'daki köşesinde iki hafta yazdı; "Kanal 7 kafayı yedi" diye.

Essahtan da kafayı yedi.

Her akşam bir kilise haberi,

Her akşam bir kilise "ayin'i",

Her akşam değişik dinlerden tapınma törenleri...

Kuruluş Himmeti'nde payı olan hacı efendilerin, hoca efendilerin ve dahi Kars kaşarı misali "dini bütün" zevatın başka bir hayır hasenat yapmasına gerek yok.

Hani vardı ya "sadaka-yi cariye". Sürekli sadaka yani.

Siz böylesi bir sadaka yapıyorsunuz, ömrü billah hanenize sevap olarak yazılır.

Hadis-i şerifte;

Hayırlı evlat,

İnsanların istifade ettiği hayrat,

Ve faydalı ilim.

Bu üç şıkkın içinde televizyon yok demeyin.

Her kurban arifesinde kurban aleyhinde yapılan yayınlardan daha faydalı(!) ilim mi olur?

Önce D.İ.B'nı çıkardı yayına.

En yetkili ağız olarak.

Neler demedi ki?

Yıkmadık, sarsmadık, sallamadık ne bıraktı ki?

Kurbandan hacca, hacdan hadise, hadisten dini ritüellere(!) kadar...

Kuşatıcı bir konuşmaydı hem sonra.

Bütün dinleri kuşatıcı!

İbadet mi dediniz?

"Efendim bu ritüel hem İslam'da, hem Hıristiyanlıkta, hem de Yahudilikte var."

Bu ülkede İslam'dan başka her dinin, en azından bir şubesinin olduğu son anda aklına gelmiş olacak ki, bu sıralamaya şunu da eklemek zorunda kaldı:

"Hatta Budizm'de de var."

Adı üstünde Diyanet; sadece İslam'dan bahsedecek değildi ya!

Sayın reisin, bu tarihi(!) konuşmasının yankıları fazla olmuş ki, yoğun istek(!) üzerine bir daha yayımladı İskele-Sancak bu kadar olur ancak programı.

İkinci sıradaki sadaka-yi cariye neydi?

Hayırlı evlat.

Ahmet Hakan'dan daha hayırlı evlat nerede bulacaksınız!

Bu kış kıyamette, bu karda soğukta, bu hayat şartlarının çekilmez, memat şartlarının özlenir olduğu bir zamanda sizi kurban gibi "bir olsa da olur, olmasa da" türü bir yanlış inanıştan kurtarıyor.

Kanal 7 yapılanları yeterli bulmamış olacak ki, dün sabah Nur Bacı'nın programına bu sefer de Süleyman Ateş'i çıkarttı.

Tabi ki kurban konusunda.

Ola ki, kurban bayramına kala kala iki gün kaldı. Sayın Bardakoğlu'nun açıklamalarını millet unutmuştur, tekrar tazeleyelim diye konuk edildi Süleyman Ateş.

O da son derece önemli bir tespitte bulundu.

Ve dedi ki, bir ailede, fertler ne kadar zengin olursa olsun, bir kişi kurban kesmeli. Diğer fertler kurban kesmek yerine parayı fakir-fukaraya, garip-gurebaya dağıtmalı.

Siz guraba yerine Haseki'ye de dağıtabilirsiniz.

Şunu mu demek istedi sayın Ateş;

Ailede bir kişi namaz kılarsa diğer fertlerden namaz düşer!

On nüfuslu aileden bir kişi hacca gitti mi yeter!

Beş nüfuslu aileden bir kişi oruç tuttu mu yeter!

Kurbanla bunun arasında ne fark var?

İbadetteki ölçü nüfusa göre konmuyor ki.

Kullukta ölçüler ferde göre hesaplanır.

Aileye göre ibadet var mı?

İşin esası ferttir.

Bir ailedeki on fertten onu da kurban kesmeyle yükümlüyse, onu da kurban kesecek.

Değilse kesmeyecek.

Sayın Ateş'ın fetvasını bir de tersinden okuyalım.

On nüfuslu aileden hiç biri kurban kesmekle mükellef değilse, imece usulüyle içlerinden birine yardım edip kurban kesmesi sağlanacak.

Feteva-yi Süleymaniyye'ye göre bu daha elzemdir.

Fetvanın tersten okunuşu böyle olur.

Sahi, Kanal 7'ye bu misyonu yükleyen kim?

Diğer televizyonlar dururken tabi!..