Okan EGESEL
Yağmurlu ve soğuk bir kış günü Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nda bir İstanbul aşığından İstanbul'u dinlemek büyük bir keyifti doğrusu. Sayın M. Nuri Yardım'ın ısrarlı daveti ne kadar da yerindeymiş. Kubbealtı Neşriyatı'ndan kültür dünyamıza armağan edilen Prof. Dr. Orhan Okay imzalı "Bir Başka İstanbul" adlı eserin arka planını yazarın kendi ağzından dinlemek güzel bir deneyim. Avucumuzun içinden uçup giden İstanbul'a yetmiş küsur yılını veren Sayın Okay, Balat'ta doğduğu evini, çocukluğunu ve gençliğini yani İstanbul'a dair çok canlı olan hatıralarını anlatırken İstanbul'daki büyük sosyal ve kültürel değişime de dikkat çekiyordu. Kitabın yazılış sebebini iki şeye bağlıyor Prof. Dr. Orhan Okay. Birincisi; şimdi kaybolan ama daha önce var olan güzellikleri hatırlatmak. İkinci sebep ise birinciyi destekleyen bir hatıra. Paris'te seyrettiği bir filmi anlatıyor Hoca. Kuruluşundan başlayarak Paris'in, Paris oluşunu anlatan filmi: "Bir yerinde Clouny müzesinde rehber, etrafına toplanan turistlere önünde durduğu vitrindeki uzun ve kalın bir zincire Bastille'deki hangi siyasi mahkûmların nasıl bağlandığını, İhtilâl'de nasıl kurtarıldığını uzun uzun anlatıyordu. Derken bir gün müze soyuluyor, zincir de çalınıyor. Artık rehberin anlatacak şeyi kalmaz zannedilirken bu defa boş vitrinin önünde onu 'Burada vaktiyle bir zincir vardı' diye başlayıp, zincirin tarihine, çalındığını da ekleyerek aynı hikayeleri daha da uzun anlatmaya devam eder..." Ve ekler Hoca, "Şimdi İstanbul'da yaşlıların eski sokakları gezerken kendi kendilerine veya yanındakilere 'Burada bir çeşme, şurada bir konak vardı' diye mırıldandıklarını duyarsınız".
Okay, bu eserinde İstanbul'un doğup büyüdüğü, gördüğü, bildiği ve yaşadığı semtlerine zevkli bir yolculuk yapıyor. Bugün artık pek yaşanmayan komşuluk ilişkilerinden Ramazan ve bayram eğlencelerine, sinemalı yıllardan meşhur İstanbul yangınlarına kadar şehrin değişik cepheleri bu kitapta akıcı bir dil, zarif bir üslûp ve ahenkli bir anlatımla dile geliyor.
Yağmurlu ve soğuk bir kış günü Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nda bir İstanbul aşığından İstanbul'u dinlemek büyük bir keyifti doğrusu. Sayın M. Nuri Yardım'ın ısrarlı daveti ne kadar da yerindeymiş. Kubbealtı Neşriyatı'ndan kültür dünyamıza armağan edilen Prof. Dr. Orhan Okay imzalı "Bir Başka İstanbul" adlı eserin arka planını yazarın kendi ağzından dinlemek güzel bir deneyim. Avucumuzun içinden uçup giden İstanbul'a yetmiş küsur yılını veren Sayın Okay, Balat'ta doğduğu evini, çocukluğunu ve gençliğini yani İstanbul'a dair çok canlı olan hatıralarını anlatırken İstanbul'daki büyük sosyal ve kültürel değişime de dikkat çekiyordu. Kitabın yazılış sebebini iki şeye bağlıyor Prof. Dr. Orhan Okay. Birincisi; şimdi kaybolan ama daha önce var olan güzellikleri hatırlatmak. İkinci sebep ise birinciyi destekleyen bir hatıra. Paris'te seyrettiği bir filmi anlatıyor Hoca. Kuruluşundan başlayarak Paris'in, Paris oluşunu anlatan filmi: "Bir yerinde Clouny müzesinde rehber, etrafına toplanan turistlere önünde durduğu vitrindeki uzun ve kalın bir zincire Bastille'deki hangi siyasi mahkûmların nasıl bağlandığını, İhtilâl'de nasıl kurtarıldığını uzun uzun anlatıyordu. Derken bir gün müze soyuluyor, zincir de çalınıyor. Artık rehberin anlatacak şeyi kalmaz zannedilirken bu defa boş vitrinin önünde onu 'Burada vaktiyle bir zincir vardı' diye başlayıp, zincirin tarihine, çalındığını da ekleyerek aynı hikayeleri daha da uzun anlatmaya devam eder..." Ve ekler Hoca, "Şimdi İstanbul'da yaşlıların eski sokakları gezerken kendi kendilerine veya yanındakilere 'Burada bir çeşme, şurada bir konak vardı' diye mırıldandıklarını duyarsınız".
Okay, bu eserinde İstanbul'un doğup büyüdüğü, gördüğü, bildiği ve yaşadığı semtlerine zevkli bir yolculuk yapıyor. Bugün artık pek yaşanmayan komşuluk ilişkilerinden Ramazan ve bayram eğlencelerine, sinemalı yıllardan meşhur İstanbul yangınlarına kadar şehrin değişik cepheleri bu kitapta akıcı bir dil, zarif bir üslûp ve ahenkli bir anlatımla dile geliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.