İslam’da halifenin seçim usulü
“Ey Muhammed! Hani Rabbin meleklere: ‘Ben muhakkak yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti”
27.08.2023 18:17:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Ey Muhammed! Hani Rabbin meleklere: 'Ben muhakkak yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti."
"Ey Davud! Seni yeryüzünde halife kıldık."
"Ey İbrahim! Seni insanlara imam ettim."
"Ve içlerinden sabrettikleri zaman, emrimizle doğru yola iletir imamları çağıracağız."
Bu ayetlere göre Allah, bu önderleri nasp ediyor.
Hz. Ali hakkında ise, "Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim" ayeti nâzil olmuştur.
Bu ayet, Gadr-i Hum Hutbesi'nde nâzil olmuştur:
"Resûlullah (s.a.v.) Gadr-i Hum'da halkı topladı, günlerden Perşembe idi. Sonra halkı Ali b. Ebi Tâlib'e itaate davet etti.
Sonra Ali'nin kolundan tutarak kaldırdı, öyle ki koltuk altının beyazlığı görüldü; sonra buyurdu ki; 'Ben kimin mevlâsı isem, Ali'de onun mevlâsıdır; Allah'ım! O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol, O'na yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak!'
Sonra henüz insanlar dağılmamıştı ki, 'Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim...' ayeti nâzil oldu.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allahükber! Din kemâle erdirildi; nimet tamamlandı; Allah Benim risâletime ve Ali'nin velayetine razı oldu."
"Sen ancak bir uyarıcısın; her toplumun bir yol göstericisi vardır."
Kuleyni'nin Usul-i Kâfi eserinden: İmam Muhammed Bâkır (a.s.) şöyle rivayet eder:
"Allah'ın Peygamberinin (s.a.v.) getirdiği şeylere hidayet eden bir yol gösterici vardır; Resûlullah (s.a.v.)'den sonra yol gösterici Ali (a.s.)'dır ve O'ndan sonra da birbirinden sonra gelen vasilerdir."
"Ey Elçi! Rabbinden Sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini duyurmamış olursun. Allah Seni insanlardan korur."
Bu ayet Gadr-i Hum'da İmam-ı Ali (a.s.)'ın hakkında nâzil olmuştur.
"Sizin veliniz, ancak Allah, O'nun Elçisi ve namaz kılıp, rükû halinde sadaka veren mü'minlerdir."
Tefsir kitaplarında bu ayetin, namaz kılarken rükû halinde iken, parmağındaki yüzüğü sadaka olarak veren İmam Ali (a.s.) hakkında nâzil olduğu belirtilmektedir.
"Topluca Allah'ın ipine sımsıkı yapışın."
"İmam Rıza (a.s.), babaları kanalıyla İmam Ali'den (a.s.) şöyle nakletmektedir:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kurtuluş gemisine binmek, sağlam tutacağa sarılmak ve Allah'ın muhkem ipine yapışmak isteyen; Ali'yi sevsin ve O'nun evlatlarından olan hidayetçileri izlesin."
Sünni Celaleddin El-Suyûtî'nin Durrü'l-Mensur isimli eserinde bu konuda şu delil vardır:
"Rabbinden açık bir delil üzerinde bulunan ve onu, ondan bir şahit takib eden... ayetindeki Resûlullah (s.a.v.) olup, takip eden şahıs İmam Ali'dir (a.s.)."
Aynı eserin 608. sayfasında Ra'd Sûresi 7. ayetle ilgili olarak şunlar yazmaktadır:
"Sen ancak bir uyarıcısın ve her kavim için bir hâdi (doğru yola götüren) vardır. ayet-i kerimesi için Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'Uyarıcı benim.'
Sonra elini Hz. Ali (a.s.)'ın omzuna uzatarak, 'Ey Ali! Sen ise kavmin (ümmetin) hâdisisin (doğru yol göstericisisin). Ey Ali! Benden sonra doğru yolu bulmak isteyenler ancak Seninle bulabilirler' buyurdu."
Sünni Nesaî'de şu rivayet vardır: İbn-i Abbas'dan: "Resulullah (s.a.v.)'in hayatında Ali'nin (a.s.) şöyle dediğini kendim duydum:
Allah şânı yüce olsun şöyle buyuruyor: Muhammed sadece bir peygamberdir. O'ndan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi O ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir.
Allah'a yemin olsun ki, Allah, bizlere hidayeti ihsan ettikten sonra düşmeyiz. Allah'a yemin olsun ki, şayet Resûlullah (s.a.v.) ölür veya katledilirse, O'nun savaştığı yol üzerinde ölene kadar savaşırım, Allah'a yemin olsun ki, ben O'nun (Hz. Resûlullah) kardeşi, velisi, vârisi ve amcasının oğluyum. Kim, O'na Benden daha yakındır?"
Bu ayetlerde Peygamberimizin beyanı ile Hz. Ali işaret edilmektedir."
Hadislerden örnekler verelim:
Sünni Muhammed b. Yusuf Genci eş-Şafiî "Kifayetu't-Tâlib"in 44. babında şu hadisi nakleder:
"... Ali, mü'minlerin sultanıdır; O, O'ndan gelinecek olan kapımdır; O Benden sonra halifemdir."
Sünni Süleyman Belhî, "Menakıb"dan naklen şu hadisi nakletmektedir:
"Beni nübüvvete seçene ve Beni mahlukatın en üstünü kılan Allah'a and olsun ki, (ey Ali) şüphesiz Sen, Allah'ın kullarına olan hücceti, O'nun sırrının emini ve O'nun kullarının halifesisin."
Sünni eserlerden Tarih-i Bağdadî'de şu hadis rivayet edilmektedir: İmam-ı Ali bin Ebi Tâlib'den, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ey Ali! Allah'tan Senin için beş şeyi sordum (istedim), dördünü verdi ve birini men etti.
Sordum ve Bana Senin için şunları verdi: Kıyamet gününde yer ilk Senin üstünden yarılacak. Sen, Benimle beraber olacaksın ve Liva-i Hamd Senin elinde olacak, O'nu sen taşıyacaksın. Senin, Benden sonra mü'minlerin velisi olduğunu, Bana verdi."
Sünni eserlerden Tarih-i Bağdadî'den rivayetle: İbn-i Abbas'dan, dedi ki:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde biz dört kişiden başka herkes yayandır." Bunun üzerine amcası Abbas ayağa kalkıp şöyle dedi:
"Bu dört binici kimlerdir, ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben Burak'ın üstünde olacağım. Yüzü insan yüzü gibi, yanakları ise at yanağı gibidir."
Resûlullah (s.a.v.) Burak'ı vasfettikten sonra Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ve kardeşim Sâlih (a.s.) kavminin kestiği devesi üzerinde olacak."
Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ve amcam Hamza bin Abdülmuttalib. Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) arslanı, şehitlerin seyyidi. Benim devemin üzerinde olacak."
Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ve kardeşim Ali, cennet develerinin birinin üzerinde olacak. Devesinin ayağındaki aksaklık incidendir, devenin mahmeli ise kırmızı yakuttandır.
Ali'nin elinde Liva-i Hamd olacak ve Kendisi, 'Allah'tan başka ilah yok ve Muhammed O'nun Resulü'dür' diye nidâ edecektir.
Hâzır bulunan halk diyeceklerdir ki: 'Bu ancak mürsel bir nebi ya da Allah'a yakın olan bir melektir.'
Bu sözler üzerine Arş'ın ortasından şöyle bir ses gelecek: Bu (İmam Ali) ne yakın bir melek, ne de mürsel bir nebidir, ne de Arş'ı taşıyandır.
Bu Ali bin Ebi Tâlib'dir. Rabbi'l-âleminin Resulü'nün vasisidir. Takva sahiplerinin imamı, elleri ve ayakları pak olanların önderidir."
Devam edecek (Prof. Dr. Haydar baş Hz. Fatıma eserinden)
"Ey Davud! Seni yeryüzünde halife kıldık."
"Ey İbrahim! Seni insanlara imam ettim."
"Ve içlerinden sabrettikleri zaman, emrimizle doğru yola iletir imamları çağıracağız."
Bu ayetlere göre Allah, bu önderleri nasp ediyor.
Hz. Ali hakkında ise, "Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim" ayeti nâzil olmuştur.
Bu ayet, Gadr-i Hum Hutbesi'nde nâzil olmuştur:
"Resûlullah (s.a.v.) Gadr-i Hum'da halkı topladı, günlerden Perşembe idi. Sonra halkı Ali b. Ebi Tâlib'e itaate davet etti.
Sonra Ali'nin kolundan tutarak kaldırdı, öyle ki koltuk altının beyazlığı görüldü; sonra buyurdu ki; 'Ben kimin mevlâsı isem, Ali'de onun mevlâsıdır; Allah'ım! O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol, O'na yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak!'
Sonra henüz insanlar dağılmamıştı ki, 'Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim...' ayeti nâzil oldu.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allahükber! Din kemâle erdirildi; nimet tamamlandı; Allah Benim risâletime ve Ali'nin velayetine razı oldu."
"Sen ancak bir uyarıcısın; her toplumun bir yol göstericisi vardır."
Kuleyni'nin Usul-i Kâfi eserinden: İmam Muhammed Bâkır (a.s.) şöyle rivayet eder:
"Allah'ın Peygamberinin (s.a.v.) getirdiği şeylere hidayet eden bir yol gösterici vardır; Resûlullah (s.a.v.)'den sonra yol gösterici Ali (a.s.)'dır ve O'ndan sonra da birbirinden sonra gelen vasilerdir."
"Ey Elçi! Rabbinden Sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini duyurmamış olursun. Allah Seni insanlardan korur."
Bu ayet Gadr-i Hum'da İmam-ı Ali (a.s.)'ın hakkında nâzil olmuştur.
"Sizin veliniz, ancak Allah, O'nun Elçisi ve namaz kılıp, rükû halinde sadaka veren mü'minlerdir."
Tefsir kitaplarında bu ayetin, namaz kılarken rükû halinde iken, parmağındaki yüzüğü sadaka olarak veren İmam Ali (a.s.) hakkında nâzil olduğu belirtilmektedir.
"Topluca Allah'ın ipine sımsıkı yapışın."
"İmam Rıza (a.s.), babaları kanalıyla İmam Ali'den (a.s.) şöyle nakletmektedir:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kurtuluş gemisine binmek, sağlam tutacağa sarılmak ve Allah'ın muhkem ipine yapışmak isteyen; Ali'yi sevsin ve O'nun evlatlarından olan hidayetçileri izlesin."
Sünni Celaleddin El-Suyûtî'nin Durrü'l-Mensur isimli eserinde bu konuda şu delil vardır:
"Rabbinden açık bir delil üzerinde bulunan ve onu, ondan bir şahit takib eden... ayetindeki Resûlullah (s.a.v.) olup, takip eden şahıs İmam Ali'dir (a.s.)."
Aynı eserin 608. sayfasında Ra'd Sûresi 7. ayetle ilgili olarak şunlar yazmaktadır:
"Sen ancak bir uyarıcısın ve her kavim için bir hâdi (doğru yola götüren) vardır. ayet-i kerimesi için Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 'Uyarıcı benim.'
Sonra elini Hz. Ali (a.s.)'ın omzuna uzatarak, 'Ey Ali! Sen ise kavmin (ümmetin) hâdisisin (doğru yol göstericisisin). Ey Ali! Benden sonra doğru yolu bulmak isteyenler ancak Seninle bulabilirler' buyurdu."
Sünni Nesaî'de şu rivayet vardır: İbn-i Abbas'dan: "Resulullah (s.a.v.)'in hayatında Ali'nin (a.s.) şöyle dediğini kendim duydum:
Allah şânı yüce olsun şöyle buyuruyor: Muhammed sadece bir peygamberdir. O'ndan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi O ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir.
Allah'a yemin olsun ki, Allah, bizlere hidayeti ihsan ettikten sonra düşmeyiz. Allah'a yemin olsun ki, şayet Resûlullah (s.a.v.) ölür veya katledilirse, O'nun savaştığı yol üzerinde ölene kadar savaşırım, Allah'a yemin olsun ki, ben O'nun (Hz. Resûlullah) kardeşi, velisi, vârisi ve amcasının oğluyum. Kim, O'na Benden daha yakındır?"
Bu ayetlerde Peygamberimizin beyanı ile Hz. Ali işaret edilmektedir."
Hadislerden örnekler verelim:
Sünni Muhammed b. Yusuf Genci eş-Şafiî "Kifayetu't-Tâlib"in 44. babında şu hadisi nakleder:
"... Ali, mü'minlerin sultanıdır; O, O'ndan gelinecek olan kapımdır; O Benden sonra halifemdir."
Sünni Süleyman Belhî, "Menakıb"dan naklen şu hadisi nakletmektedir:
"Beni nübüvvete seçene ve Beni mahlukatın en üstünü kılan Allah'a and olsun ki, (ey Ali) şüphesiz Sen, Allah'ın kullarına olan hücceti, O'nun sırrının emini ve O'nun kullarının halifesisin."
Sünni eserlerden Tarih-i Bağdadî'de şu hadis rivayet edilmektedir: İmam-ı Ali bin Ebi Tâlib'den, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ey Ali! Allah'tan Senin için beş şeyi sordum (istedim), dördünü verdi ve birini men etti.
Sordum ve Bana Senin için şunları verdi: Kıyamet gününde yer ilk Senin üstünden yarılacak. Sen, Benimle beraber olacaksın ve Liva-i Hamd Senin elinde olacak, O'nu sen taşıyacaksın. Senin, Benden sonra mü'minlerin velisi olduğunu, Bana verdi."
Sünni eserlerden Tarih-i Bağdadî'den rivayetle: İbn-i Abbas'dan, dedi ki:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde biz dört kişiden başka herkes yayandır." Bunun üzerine amcası Abbas ayağa kalkıp şöyle dedi:
"Bu dört binici kimlerdir, ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben Burak'ın üstünde olacağım. Yüzü insan yüzü gibi, yanakları ise at yanağı gibidir."
Resûlullah (s.a.v.) Burak'ı vasfettikten sonra Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ve kardeşim Sâlih (a.s.) kavminin kestiği devesi üzerinde olacak."
Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ve amcam Hamza bin Abdülmuttalib. Allah ve Resulü'nün (s.a.v.) arslanı, şehitlerin seyyidi. Benim devemin üzerinde olacak."
Abbas dedi ki: "Daha kimler ya Resulallah?"
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ve kardeşim Ali, cennet develerinin birinin üzerinde olacak. Devesinin ayağındaki aksaklık incidendir, devenin mahmeli ise kırmızı yakuttandır.
Ali'nin elinde Liva-i Hamd olacak ve Kendisi, 'Allah'tan başka ilah yok ve Muhammed O'nun Resulü'dür' diye nidâ edecektir.
Hâzır bulunan halk diyeceklerdir ki: 'Bu ancak mürsel bir nebi ya da Allah'a yakın olan bir melektir.'
Bu sözler üzerine Arş'ın ortasından şöyle bir ses gelecek: Bu (İmam Ali) ne yakın bir melek, ne de mürsel bir nebidir, ne de Arş'ı taşıyandır.
Bu Ali bin Ebi Tâlib'dir. Rabbi'l-âleminin Resulü'nün vasisidir. Takva sahiplerinin imamı, elleri ve ayakları pak olanların önderidir."
Devam edecek (Prof. Dr. Haydar baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.