BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde, emek, üretim ve hizmetin bir matematiği vardır, bir matematik değerdir. Paranın bir matematiği vardır. İnsanın üretim ve tüketim kabiliyetinin bir matematiği vardır. M.E.Koç'un yazısı...
İslamcı geçinen kalem ve kelam erbabı, Kur'an ve Sünnet'in verileriyle, liberal-kapitalist anlayışa "karşı taarruz"un her türlüsüyle cephe açarlar. İktisadî hayata ve insanoğlunun iktisadi hayata bakan yönüne ilişkin ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve kelam-ı kibar adeta havada uçuşur; materyalizmi, sosyalizmi, liberal kapitalizmi yerden yere vururlar. Faizin ne menem bir illet olduğuna dair binlerce delil getiriler. Mangalda kül bırakmazlar. Ancak iş, fert ve toplumun ekonomi dünyasına somut, reel, insanî ve ilmi bir çözüm sunmaya gelip dayanınca, orada çuvallarlar. Orada hesapları, hendeseleri, matematikleri liberal ve kapitalist düşünceye mahkum düşer. Kendileri kündeye gelir. Reel ekonomiye adım attıklarında, denize düşenin yılana sarılması gibi, liberal-kapitalizmin "sömürgeci, tekelci, adaletsiz ve dengesiz" enstrümanlarına sarılırlar, faizin adını "nema"ya çevirerek liberal-kapitalizmin bulanık suyunda kulaç atarlar. Arz-talep ve tüketim-üretim analizinde beyinleri durur.Gelir dağılımında ve adaletli vergi sisteminde zihinleri şaklar.Emek, üretim ve para ilişkisinde küresel tefeci ecnebilerin akıllarına tutulurlar.İstihdam, sürekli büyüme ve işsizliği halli hususunda liberal-kapitalist kahinlerden farklı düşünemezler.Değil enflasyon, deflasyon ve stagflasyon krizleri karşısında; bu kavramlar karşısında ayakları yerden kesilir, ürperirler, ürkerler. Toprağın işlenmesi hususundaki İslamî nasları "miting sloganları" gibi yüksek sesle haykırırlar; lakin toprağını işleyen eli nasırlı köylünün ve çiftçinin mahsul, emek ve üretiminin karşılığının nasıl verileceğini bilemezler, parasız, pulsuz ve fikirsiz kalakalırlar.Hz. Peygamber'in Medine pazarından yola çıkarak Hz. Ömer'in fütuhatla açtığı alanlara açılırlar; ancak sonunda 21. yüzyılın sömürgeci yeni dünya düzenine "uyum" içinde faizci kapitalist Haçlı Avrupa'sının Ortak Pazarı'na demir atarlar. Daha vahimi, şeflerinin, Türk-İslam kimliği ve medeniyet hasletlerinin bir tarafa bırakılması talepleri ve dayatmalarına boyun eğerek, kimliksiz, kişiliksiz ve omurgasız bir vaziyette AB kapısında üyelik hayali kurarlar, Haçlının kapı kulu olurlar, papaz ve hahamlardan himmet dilerler. Zillet ile izzet devşirmeye kalkışırlar; hem dünyalarını kaybederler, hem ahretlerini? Hem ekonomilerini batırırlar, hem medeniyetlerini! Hem kendi milletlerini aç ve yoksul bırakırlar, hem de küresel oburların ve Vahşi Batı'nın İslam coğrafyasına çöreklenmesi hususunda stratejik emir erliği yaparak Müslümanların yer altı ve yerüstü kaynaklarını peşkeş çekerler. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, insanlığın ve özellikle ülkemizde İslamcı geçinen takımın bu vahim sürüklenişini ve liberal-kapitalizm batağında debelendikçe batışını sona erdirecek bir model ortaya koyuyor. Yepyeni bir iktisat matematiği oluşturuyor.Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde, emek, üretim ve hizmetin bir matematiği vardır, bir matematik değerdir. Paranın bir matematiği vardır. İnsanın üretim ve tüketim kabiliyetinin bir matematiği vardır. Üretim ve tüketim arasında, arz ve talep arasındaki ilişkide bir matematik vardır. Sürekli büyümenin, gelir dağılımında adaletin, işsizliği sona erdirmenin ve istihdamın bir matematiği vardır. Sosyal devletin temel görevlerinin bir iktisat matematiği vardır. Enflasyon, deflasyon, stagflasyon ve faiz illetlerinin bir matematiği, bu illetleri ekonomiyi şahlandıracak biçimde yok etmenin bir matematiği vardır. Herkesin insanca yaşama hakkı olduğu gibi, bu hakkın bir iktisad matematiği vardır. İthalat, ihracat ve kambiyonun, tüketim ve üretime teşviğin bir matematiği vardır. Bir bareme kadar vergisiz ve bu baremin aşılması durumundaki sınırlı vergilendirmenin, ekonomiyi şahlandıracak bir matematiği vardır.İslamcı geçinen aydınlar, Prof. Dr. Baş'ı ve onun Milli Ekonomi Model'ini, 70'i aşkın devletin ekonomi uzmanları ve bilim adamlarının algılayıp baş tacı yaptıklarının onda biri kadar algılayabilseler, sevinçten akılları başlarından giderdi. Milletin anasını ekonomik olarak da ağlatan "siyaset ukalası din istismarcıları"nı sandığa gömerek Prof. Dr. Baş'ı baş tacı yaparlar, Milli Ekonomi Modeli'ni yastıklarının altından ayıramazlardı. Yılların İslamcı geçinen takımı, bu bilimsel ve elle tutulacak kadar somut gerçekleri, elin gâvurunun idrak ettiği ve gördüğü kadar dahi idrak edemiyorsa; ne yapsın Haydar Hoca! Yine de Milli Ekonomi Modeli'ni sürekli yastıklarının altında bulundursunlar; ola ki, idrakleri açılır, basiret bağları çözülür, hep kendilerini hem de milletimizi bu ilmin ışığından ve ekonomik refahtan mahrum bırakmazlar.Hiç olmazsa Milli Ekomomi Modeli'ni okumaya yürekleri yetsin!
Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr
İslamcı geçinen kalem ve kelam erbabı, Kur'an ve Sünnet'in verileriyle, liberal-kapitalist anlayışa "karşı taarruz"un her türlüsüyle cephe açarlar. İktisadî hayata ve insanoğlunun iktisadi hayata bakan yönüne ilişkin ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve kelam-ı kibar adeta havada uçuşur; materyalizmi, sosyalizmi, liberal kapitalizmi yerden yere vururlar. Faizin ne menem bir illet olduğuna dair binlerce delil getiriler. Mangalda kül bırakmazlar. Ancak iş, fert ve toplumun ekonomi dünyasına somut, reel, insanî ve ilmi bir çözüm sunmaya gelip dayanınca, orada çuvallarlar. Orada hesapları, hendeseleri, matematikleri liberal ve kapitalist düşünceye mahkum düşer. Kendileri kündeye gelir. Reel ekonomiye adım attıklarında, denize düşenin yılana sarılması gibi, liberal-kapitalizmin "sömürgeci, tekelci, adaletsiz ve dengesiz" enstrümanlarına sarılırlar, faizin adını "nema"ya çevirerek liberal-kapitalizmin bulanık suyunda kulaç atarlar. Arz-talep ve tüketim-üretim analizinde beyinleri durur.Gelir dağılımında ve adaletli vergi sisteminde zihinleri şaklar.Emek, üretim ve para ilişkisinde küresel tefeci ecnebilerin akıllarına tutulurlar.İstihdam, sürekli büyüme ve işsizliği halli hususunda liberal-kapitalist kahinlerden farklı düşünemezler.Değil enflasyon, deflasyon ve stagflasyon krizleri karşısında; bu kavramlar karşısında ayakları yerden kesilir, ürperirler, ürkerler. Toprağın işlenmesi hususundaki İslamî nasları "miting sloganları" gibi yüksek sesle haykırırlar; lakin toprağını işleyen eli nasırlı köylünün ve çiftçinin mahsul, emek ve üretiminin karşılığının nasıl verileceğini bilemezler, parasız, pulsuz ve fikirsiz kalakalırlar.Hz. Peygamber'in Medine pazarından yola çıkarak Hz. Ömer'in fütuhatla açtığı alanlara açılırlar; ancak sonunda 21. yüzyılın sömürgeci yeni dünya düzenine "uyum" içinde faizci kapitalist Haçlı Avrupa'sının Ortak Pazarı'na demir atarlar. Daha vahimi, şeflerinin, Türk-İslam kimliği ve medeniyet hasletlerinin bir tarafa bırakılması talepleri ve dayatmalarına boyun eğerek, kimliksiz, kişiliksiz ve omurgasız bir vaziyette AB kapısında üyelik hayali kurarlar, Haçlının kapı kulu olurlar, papaz ve hahamlardan himmet dilerler. Zillet ile izzet devşirmeye kalkışırlar; hem dünyalarını kaybederler, hem ahretlerini? Hem ekonomilerini batırırlar, hem medeniyetlerini! Hem kendi milletlerini aç ve yoksul bırakırlar, hem de küresel oburların ve Vahşi Batı'nın İslam coğrafyasına çöreklenmesi hususunda stratejik emir erliği yaparak Müslümanların yer altı ve yerüstü kaynaklarını peşkeş çekerler. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, insanlığın ve özellikle ülkemizde İslamcı geçinen takımın bu vahim sürüklenişini ve liberal-kapitalizm batağında debelendikçe batışını sona erdirecek bir model ortaya koyuyor. Yepyeni bir iktisat matematiği oluşturuyor.Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde, emek, üretim ve hizmetin bir matematiği vardır, bir matematik değerdir. Paranın bir matematiği vardır. İnsanın üretim ve tüketim kabiliyetinin bir matematiği vardır. Üretim ve tüketim arasında, arz ve talep arasındaki ilişkide bir matematik vardır. Sürekli büyümenin, gelir dağılımında adaletin, işsizliği sona erdirmenin ve istihdamın bir matematiği vardır. Sosyal devletin temel görevlerinin bir iktisat matematiği vardır. Enflasyon, deflasyon, stagflasyon ve faiz illetlerinin bir matematiği, bu illetleri ekonomiyi şahlandıracak biçimde yok etmenin bir matematiği vardır. Herkesin insanca yaşama hakkı olduğu gibi, bu hakkın bir iktisad matematiği vardır. İthalat, ihracat ve kambiyonun, tüketim ve üretime teşviğin bir matematiği vardır. Bir bareme kadar vergisiz ve bu baremin aşılması durumundaki sınırlı vergilendirmenin, ekonomiyi şahlandıracak bir matematiği vardır.İslamcı geçinen aydınlar, Prof. Dr. Baş'ı ve onun Milli Ekonomi Model'ini, 70'i aşkın devletin ekonomi uzmanları ve bilim adamlarının algılayıp baş tacı yaptıklarının onda biri kadar algılayabilseler, sevinçten akılları başlarından giderdi. Milletin anasını ekonomik olarak da ağlatan "siyaset ukalası din istismarcıları"nı sandığa gömerek Prof. Dr. Baş'ı baş tacı yaparlar, Milli Ekonomi Modeli'ni yastıklarının altından ayıramazlardı. Yılların İslamcı geçinen takımı, bu bilimsel ve elle tutulacak kadar somut gerçekleri, elin gâvurunun idrak ettiği ve gördüğü kadar dahi idrak edemiyorsa; ne yapsın Haydar Hoca! Yine de Milli Ekonomi Modeli'ni sürekli yastıklarının altında bulundursunlar; ola ki, idrakleri açılır, basiret bağları çözülür, hep kendilerini hem de milletimizi bu ilmin ışığından ve ekonomik refahtan mahrum bırakmazlar.Hiç olmazsa Milli Ekomomi Modeli'ni okumaya yürekleri yetsin!
Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.