İnsanlık tarihinden bu yana devlet yöneticilerinin ve toplumda sözü geçen kanaat önderlerinin toplumları kendi istekleri ve çıkarları doğrultusunda yönetmek için kullandıkları en büyük argüman 'din' olmuştur. Dolayısıyla maalesef bu durum Türk milletinde de aynıdır.Özellikle Cumhuriyet tarihinde Atatürk'ten sonra bu yönetim anlayışı yani dini maske olarak kullanma had safhaya ulaşmıştır. Bu yönetim şeklini en cüretkâr şekilde kullanan da günümüzdeki AKP iktidarıdır. Yaptıkları her icraatı din adına yapıyormuşçasına halka lanse ederek insanların temiz duygularını öylesine sömürdüler ki, adeta tüm milli ve dini değerlerimizi yok ettiler.İslam'a, Türkiye Cumhuriyeti'ne tarihin en büyük zararını verdiler. İktidara geldiklerinde yaptıkları ilk icraatlar dahi dini ve milli değerlerimize, vatanın bölünmez bütünlüğüne aykırı olmuştur. Dönemin başbakanın yaptığı ilk aykırı çıkış 'Cesur, genç erkek ve kadınların, en az kayıpla eve dönmeleri için; size, umutla dua ediyorum!' şeklinde olmuştu. Irak'ta iki milyon insan öldüren on binlerce kadına tecavüz eden ABD askerlerine dua ederek dini ve milli değerlerimize karşı ilk tahribatı yapmış oldu. Bu olaydan sonra İçişleri'nde ve Dışişleri'nde yıkım niteliğindeki icraatları birbirini izledi.Tapu ve Kadastro Kanunlarında değişiklik yaparak yabancılara toprak satışını serbest hale getirdiler. Oysaki Peygamber Efendimizin, 'Vatan sevgisi imandandır' hadis-i şerifi bu konudaki ölçüyü açıkça ortaya koymuştu. Hükümet, çıtasını daha da yükselterek bu icraatlara devam etti. Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'inde "Zinaya yaklaşmayın, çünkü o bir hayâsızlıktır. O ne kötü bir yoldur" (İsra, 17/32) ayeti ile kesin hükmü ortaya koyduğu halde, hükümet AB uyum süreci gereğince zinayı suç olmaktan çıkarmıştır. Burada şunu sormak gerekmez mi: Allah'ın koyduğu kanunda yasak olan zina nasıl olur da sözde İslamcı hükümetin koyduğu kanununda yasak olmaktan çıkar?Bununla da yetinmeyen iktidar, Peygamber Efendimizin, Necran Hıristiyanlarını İslam'a davet ettiği gün domuz eti konusundaki hükmünü de ayaklar altına almıştır. Olayı hatırlayalım:Resûlullah, Necranlı Hıristiyanlara, "Ben sizi tevhid dinine, bir ve tek Allah'a tapmaya ve O'nun emirlerine teslim olmaya davet ediyorum" buyurdu.Necran heyeti: "İslam'dan maksadın, âlemlerin yegâne Rabbine imansa, biz daha önceden iman etmiş ve onun hükümleriyle amel ediyoruz."Resûlullah (s.a.a.), "İslam'ın alametleri var ve sizin bazı hareketleriniz gerçek İslam'ı kabul etmediğinizi gösteriyor. Haç'a taptığınız, domuz etinden sakınmadığınız ve Allah'ın oğlu olduğunu söylediğiniz halde yegâne Allah'a taptığınızı nasıl söyleyebilirsiniz" diyerek domuz eti yemenin İslam dışı olduğunu belirtmiştir. Buna rağmen hükümetimiz Türkiye'de domuz etini kasaplık et kategorisine soktu. Cumhuriyet'in bütün birikimleri özelleştirme adı altında yabancılara devredildi. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız adeta yabancıya peşkeş çekildi. Bizleri hazinenin üzerinde oturan dilenci konumuna düşürmekten de çekinmediler. Kendini fesheden yok olma noktasına gelmiş PKK terör örgütünü yaptıkları sözde açılımlarla adeta hortlattılar. Kabineden bir Bakan, Bakara suresine 'bakara makara' diyerek Kur'an ayetleriyle dalga geçti. Bu icraatlarının dışında daha saymakla bitiremeyeceğimiz onlarca belki yüzlerce felakete imza attılar.İktidar sahipleri bütün bunları yaparken Türk milleti onlara olan desteğini artırarak devam ettirdi. Dini ve milli değerlerimizi hiçe sayarak bu icraatlara devam eden hükümeti daha ne kadar destekleyeceksiniz? Yaşanan son olaylarla birlikte ülkemiz adım adım bölünmeye doğru giderken hâlâ uyanamayan Türk milleti, acaba ne zaman uyanacak? Bunca olaydan sonra bile hâlâ Hükümet'in dini savunduğunu iddia eden yüce Türk milletine soruyorum: Daha büyük bir günah kaldı mı?
İrfan Güzelyıl / diğer yazıları
- Daha büyük bir günah kaldı mı? / 28.01.2015
- İcmal gençliği / 16.01.2015
- Eğitimin gerçek amacı nedir? / 27.11.2014
- İcmal gençliği / 16.01.2015
- Eğitimin gerçek amacı nedir? / 27.11.2014