İran'a karşı alınan yaptırım kararının asıl nedeni nükleer mesele değil. ABD, dikkatleri başarısızlıklarından başka yöne çekmek istiyor Onca gürültü patırtı sonrası, Avrupa ve ABD'nin İran'ın nükleer programı konusunda BM Güvenlik Konseyi'ne dayattığı karar çıktı. Rusya ve Çin, sert ifadelerden soyutlandığı ve İran tarafından reddedilmesi halinde fazla yaptırım getirmeyecek ılımlı bir formül içerdiği için karara onay verdi. ABD, bazı uyarılar taşıdığı için kararı başarı olarak değerlendirdi; hiç çıkmamasından iyidir diye düşündü. Avrupalılarsa ikiyüzlülük yapmaya başladı. Zira hem ABD dolduruşlarıyla projeyi sundular, hem de müzakere kapılarının açılması ve anlaşmazlığın barışçıl yöntemlerle çözülmesi imkânından konuşuyorlar... Aslında karar sadece İran'ın uluslararası sözleşmelerde yer alan hakkının çiğnenmesi anlamına gelmiyor; bu kararla aynı zamanda ABD'nin elinde birer oyuncak haline gelen Güvenlik Konseyi ve BM gibi uluslararası kurumların konumları da çiğnendi. Zira bu kurumlar değerlerini ve askıda kalmış sorunların çözümü üzerindeki etki güçlerini kaybetti. Nükleer tehdidin asıl kaynağı İsrail İran'ın, uluslararası sözleşmeler ve geleneklerle çelişen, Batı'nın ikiyüzlülüğünü ve bağımsız milletlere karşı düşmanlığını ortaya çıkaran bu tür zalimce kararları reddetmekten başka seçeneği yok. Bölgenin güven ve istikrarı için asıl tehdit, 30'dan fazla nükleer savaş başlığına sahip olan Filistin topraklarındaki Siyonist oluşumdan geliyor. Nükleer silahların yayılmasının engellenmesi için ağlayıp sızlayanlar bu Siyonist oluşumu gündeme getirmeye cesaret edemiyor. Dahası, ABD ve İsrail, Afganistan, Irak ve Lübnan'da yasak silahlar kullanıyor, bu ülkelerde milyonlarca kişi ölüyor. Bu duruma hiç muhalefet edilmiyor. İran, nükleer faaliyetlerinin barışçıl amacını, uluslararası örgütlerle işbirliğinde dürüstlüğünü ve hiçbir ülkeye saldırmayacağını ispatladı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da İran'ın barışçıl çerçeveden çıkmadığını itiraf etti. Tüm bunlara rağmen, İran sırf kendisine güvenmek istediği için artan bir kin ve düşmanlıkla karşılaşıyor. Bu ikiyüzlülük sır değil. BM Güvenlik Konseyi'nin bazı üyeleri İran'a sevimli görünmeye çalışırken, oylama sırasında Amerikan orkestrasına katıldı. İranlılar ve Batılılar, anlaşmazlığın aslında Tahran'ın nükleer teknoloji elde etmesi veya nükleer silahların yayılması endişesiyle ilgili olmadığını çok iyi biliyorlar. Zira bölgede ABD'nin doğrudan teşvikiyle nükleer silah üreten birçok ülke var. İran'ın nükleer dosyası, ABD'nin bölgeyi istila etmeyi ve buradaki enerji kaynakları üzerinde kontrolü ele geçirmeyi amaçlayan planlarında başarısız olması, İran ve Afganistan bataklıklarında boğulması, Lübnan'da kaybetmesi ve beslemesi İsrail'e Filistin'de yardım edememesi sonrası sığındığı tek gerekçedir. Dolayısıyla, gerginliği tırmandıran bu adım dikkatleri başarısızlıklardan başka taraflara çekmek için atılıyor. Fakat fazla zaman geçmeden ABD yönetimi krizlerine dönecektir. İran da Amerikalılar istesin veya istemesin, ulusal çıkarlarını koruma konusunda ileri adım atmakta kararlıdır. MUSİB EL NAİMİ / Vifak /Radikal
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.