İncirlik'te yalan rüzgarları

Paul Wolfowitz'in "Irak savaşında Türkiye bize yeterince yardımcı olmadı" eleştirisi için Abdullah Gül'ün sarfettiği şu cevabı hiç değilse kimilerimiz hatırlayacaktır:

"Konuşturmasınlar bizi. Yaptığımız desteğin gizli belgelerini açıklarsak kıyamet kopar."

İşte şimdi bu kıyameti koparacak gerçekleri tek tek öğrenmeye başlıyoruz.

Meğer hükümet gizli kararnamelerle Türk topraklarını, Amerikalılara paspas etmiş... Hem de reddedilen tezkereye, TBMM'nin açık iradesine rağmen.

Hikayeyi biliyorsunuz:

ABD uçakları 23 Haziran tarihli gizli Bakanlar Kurulu kararnamesi uyarınca o günden bu tarafa Türk hava sahasını kullanıyor. Daha doğrusu biz bu fotoğrafı Danıştay'da açılan bir dava üzerine, kararnamenin üzerindeki gizlilik perdesi kalktıktan nice süre sonra öğreniyoruz.

İşin ilginçliklerle dolu taraflarından birisi şu, Hükümetin gizli Bakanlar Kurulu kararnamesi "insani yardım" kılıfına sokulsa da, gerçekte bu serbestinin insani amaçlı değil, Irak'taki işgal güçlerinin lojistik ihtiyaçları da dahil, her türlü malzeme, personel ve techizat geçişinde kullanıldığı anlaşılıyor.

En azından şimdilik bu kadarını biliyoruz. Kimbilir bu free geçişlerde, daha başka neler vardı? Onu da herhalde önümüzdeki dönemlerde öğrenebildiğimiz kadar öğreniriz. Ya da bir Amerikalı askerin hatıratından okuruz.

Küçük bir hata!

Dün Cumhuriyet gazetesi önemli bir kaç gerçeğin altını çizdi. Hani deyim yerindeyse Abdullah Gül'ün yalanlarını ortaya çıkardı.

Dışişleri Bakanı biliyorsunuz "gizli kararname" için BM'nin 1551 No'lu kararının dayanak oluşturduğunu iddia etti.

İşin renkli tarafı şu: BM'nin 1551 nolu bir kararı yok!

Danışmanların tashihiyle düzeltilen 1511 sayılı karar ise işgal güçlerine değil, Irak halkına yardımcı olmayı öngörüyor.

Yani hükümet küçük bir sapmayla (!) BM görevini Irak halkına karşı değil, işgalci kuvvetlere karşı ifa ediyor.

Kuşkusuz burada çok önemli bir soru daha var.

BM ne zamandan beridir, hükümetlerin gizli kararname çıkarmasına gerekçe oluyor?

Eğer BM ciddiye alınacaksa aynı kuruluşun örneğin Kıbrıs için Rumlar lehine aldığı, onlarca karar var. Acaba hükümet BM kararlarını uyulması zorunlu hükümler olarak görüp bunlar için de gizli kararnameler mi çıkaracak?

Hatta bu türden kararnameler çıktı da bizim haberimiz mi yok?

Tezkereye ih-ti-yaç var

Dışişleri Bakanı yapılan yanlışı devam ettiriyor.

İncirlik'in kullanımının Anayasa'nın 92. maddesi çerçevesinde olduğunu savunuyor. Devamında da ABD askerlerinin "transit" geçeceklerini belirterek yeni bir tezkere ve Meclis kararına gerek olmadığını iddia ediyor.

92. maddeyi Bektaşi mantığıyla okumamak gerekiyor. Herkes Anayasa kitapçığını açsın baksın. 92. madde "Türkiye'ye asker kabulünü ya da yabancı bir ülkeye asker gönderilmesini münhasıran TBMM'nin onayına" bağlıyor.

Bu hüküm içerisinde transit geçiş, 24 saatlik geçiş ya da kalıcı geçiş gibi bir ayrım yok.

Herkesi ciddiyete davet etmek gerekiyor. Hiç kimse Anayasayı "olmayacak" şekilde yorumlayamaz. Çünkü bahsedilen şey öyle ufak-tefek bir konu değil. 100 binlerce Coni'nin geçişinden bahsediyoruz.

Bu askerlerin en iyimser beklentiyle, yanlarında silahlarını da bulunduracağı kesindir.

Üstelik bu durum, ABD'nin "terör üssü" talepleri çerçevesinde, en az 50 bin askerini Türkiye'de "kalıcı" olarak konuşlandırmayı ortaya attığı bir zamana denk geliyor.

Sizce bu durum yeterince ürkütücü değil mi? Ve böylesine bir konu, TBMM'nin iradesinden kaçınılacak kadar küçük bir mesele midir?

Skandal ama...

Emin olun böyle bir olay, dünyanın her tarafında büyük harflerle skandaldır. Ve o hükümetin behemehal istifasını gerektirir.

Ama burası. Türkiye Konu gazetelerin "lütfen" sayfalarına dahil olabiliyor. Meclis Başkanımız da sağ olsun, çalınan Meclis iradesi için çıkıp da bir tepki koymak yerine "konuyu araştırtıyorum" diyor.

Bugün Meclis'te temsil edilen CHP'nin ülkeyi ve Meclis'i ayağa kaldırma zarureti vardır. Eğer yapabilirse işte şuradan başlayabilir.

"Şu anda İncirlik'te kaç tane Amerikan Askeri vardır?" CHP bunu hükümete sorsun...

Öyle ya hükümet geçişlerin 7 Ocak'tan itibaren başladığını bizzat itiraf etti.

Bizim aldığımız bilgilere göre en az 1000 Coni şu anda İncirlik Üssü'nde misafir edilmektedir.

Öyle 24 saat filan da değil. En az 1 haftadır orada bulunuyorlar.

Eğer İncirlik Türkiye Cumhuriyeti Devleti toprakları içinde ise üs kamuoyuna açılmalıdır. Eğer hükümet, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ise bunu yapabilmelidir.

Bu arada son olarak şunu da ekleyelim: 120 bin askerin 4 ayda ve 24 saatte transit geçiş yapması üssün kapasitesi itibariyle mümkün değildir.