Devlet Bakanı Kemal Derviş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Hazine Müsteşarlığı'nın 2002 bütçesini sunarken, ilk olarak Türkiye'nin büyümesinin önündeki en büyük engelin borç yükü olduğunu belirtti. Türkiye'nin orç kamburunu üzerinden atması gerektiğini söyleyen Kemal Derviş'in neredeyse tek başına ekonomi direksiyonunun başında olmasına bunun nasıl yapılacağı konusunda bilgi vermemesi dikkat çekti.
Türk halkının iyiliği için çalışor!
Derviş, bir yıldır zor günlerden geçen ekonomiyi gelecek yıl çok daha iyi bir duruma getirmek için çalıştıklarını iddia etti. Derviş, gelecek yılın bütçesi ve programının hedefine ulaşacağını öne sürerek, "Ekonomik göstergelere baktığımızda önemli günler yaşadığımız görülür. Çünkü ikinci kez bir dinamiği yakalamış ve ekonomiyi büyümeye götürecek bir fırsatı yakalamış oluyoruz" diye konuştu.
O da topu taca atmayı öğrendi
Göreve başladığı dönemde, Kasım ve Şubat krizleri nedeniyle ekonominin çok ciddi bir çıkmaz içinde bulunduğunu hatırlatan Derviş, şunları söyledi:
"20 Mart 2001 Hazine ihalesinde bileşik faiz yüzde 193 olmuştu. 90'lı yılların ilk başındaki büyük kamu açıkları yüzünden, ikinci yarısında bu borcun yüksek faizi nedeniyle, milli gelire oranı yüzde 28 olan borç, bugünkü haline gelmiştir ve yüzde 90'ların üstüne çıkmıştır.
Bu borç yükünü, bu borç kamburunu, Türk ekonomisi üstünden atmalıdır. Büyümeye, istihdama, gelir dağılımında düzelmeye ve sağlıklı bir ekonomiye geçişte en büyük engeli, bu aşırı şişmiş borç yükü oluşturuyor. Program ve politikaların temel hedefi, borç yükünü azaltıp, büyümeyi hızlandırmaktır. Bu süreçte, sosyal adaleti sağlamakiçin gelir dağılımında adalet gerçekleştirilmelidir. Ancak, bu borç yükü bu kadar yüksek oldukça da bunu başarmak, bu hedefe ulaşmak mümkün değildir."
Borcu borçla çevirecek
Borç yükünü azaltmanın iki yolu bulunduğunu kaydeden Derviş, şöyle devam etti:
"Birincisi, giderle gelir arasındaki farkı gelir lehine büyütmek. Yani tasarruf etmek, bütçede faiz dışı fazla adı altında geçen miktarı artırarak, borcu azaltmak. Yani borcu geriye ödemeye çalışmaktır. Böylece borç yükünü düşürmek gerekiyor. Ancak, bunu çok fazla yaparsak büyümeye etkisi, sosyal dengeye ve gelir dağılımına etkisi aşırı oluyor.
Onun için de bunu yaparken kısa vadeli borç yerine, daha uzun vadeli ve daha düşük maliyetli bir miktar ek borç almamız gerekiyor. Yani iki şey yapmamız gerekiyor: Ülke olarak tasarruf etmemiz gerekiyor ve borç vadesini uzatmamız gerekiyor. Bu borcun maliyetini de düşürmemiz gerekiyor." Derviş, borç maliyetinin düşürülmesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, yeni borcun yüksek maliyetle alınması durumunda sorunun çözülmeyeceğini, tersine sorunun daha da ağır bir hale dönüşeceğini söyledi.
Türk halkının iyiliği için çalışor!
Derviş, bir yıldır zor günlerden geçen ekonomiyi gelecek yıl çok daha iyi bir duruma getirmek için çalıştıklarını iddia etti. Derviş, gelecek yılın bütçesi ve programının hedefine ulaşacağını öne sürerek, "Ekonomik göstergelere baktığımızda önemli günler yaşadığımız görülür. Çünkü ikinci kez bir dinamiği yakalamış ve ekonomiyi büyümeye götürecek bir fırsatı yakalamış oluyoruz" diye konuştu.
O da topu taca atmayı öğrendi
Göreve başladığı dönemde, Kasım ve Şubat krizleri nedeniyle ekonominin çok ciddi bir çıkmaz içinde bulunduğunu hatırlatan Derviş, şunları söyledi:
"20 Mart 2001 Hazine ihalesinde bileşik faiz yüzde 193 olmuştu. 90'lı yılların ilk başındaki büyük kamu açıkları yüzünden, ikinci yarısında bu borcun yüksek faizi nedeniyle, milli gelire oranı yüzde 28 olan borç, bugünkü haline gelmiştir ve yüzde 90'ların üstüne çıkmıştır.
Bu borç yükünü, bu borç kamburunu, Türk ekonomisi üstünden atmalıdır. Büyümeye, istihdama, gelir dağılımında düzelmeye ve sağlıklı bir ekonomiye geçişte en büyük engeli, bu aşırı şişmiş borç yükü oluşturuyor. Program ve politikaların temel hedefi, borç yükünü azaltıp, büyümeyi hızlandırmaktır. Bu süreçte, sosyal adaleti sağlamakiçin gelir dağılımında adalet gerçekleştirilmelidir. Ancak, bu borç yükü bu kadar yüksek oldukça da bunu başarmak, bu hedefe ulaşmak mümkün değildir."
Borcu borçla çevirecek
Borç yükünü azaltmanın iki yolu bulunduğunu kaydeden Derviş, şöyle devam etti:
"Birincisi, giderle gelir arasındaki farkı gelir lehine büyütmek. Yani tasarruf etmek, bütçede faiz dışı fazla adı altında geçen miktarı artırarak, borcu azaltmak. Yani borcu geriye ödemeye çalışmaktır. Böylece borç yükünü düşürmek gerekiyor. Ancak, bunu çok fazla yaparsak büyümeye etkisi, sosyal dengeye ve gelir dağılımına etkisi aşırı oluyor.
Onun için de bunu yaparken kısa vadeli borç yerine, daha uzun vadeli ve daha düşük maliyetli bir miktar ek borç almamız gerekiyor. Yani iki şey yapmamız gerekiyor: Ülke olarak tasarruf etmemiz gerekiyor ve borç vadesini uzatmamız gerekiyor. Bu borcun maliyetini de düşürmemiz gerekiyor." Derviş, borç maliyetinin düşürülmesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, yeni borcun yüksek maliyetle alınması durumunda sorunun çözülmeyeceğini, tersine sorunun daha da ağır bir hale dönüşeceğini söyledi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.