Esaretinize ferman yayınlanmış.
Esaret fermanını bizzat elden almak için üst düzey devlet ricali Brüksel'lerde kapıları aşındırıyorlar.
Haçlı dünyasının kurnaz liderleri, intikamcı liderleri, tarih boyunca yedikleri Osmanlı tokatlarının acısını, şimdi torunlarından çıkarıyor olmanın keyfi ve şımarıklığı içinde, esaret fermanını imzalamak için ellerinde tuttukları kalemlerini, kâh kulaklarının ardına, kâh dudaklarının arasına koyup başlarını kaşıyorlar.
Karşılarında el-pençe divan duran bir heyet var; ve bu heyetin içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı da var. Ellerini oğuşturup duruyorlar ve kasılmaları kıvrılmaları, eğilip, bükülmeleri ile şunu diyorlar:
Yemin ederiz ki, verdiğiniz bütün ödevleri yerine getirdik, istediğiniz bütün yasaları çıkardık, bütün düzenlemeleri yaptık, vatanımızın topraklarını sizin dindaşlarınızın satın almasına sunduk, maden yataklarımızı onların kullanımına arzettik. Bütün bu düzenlemelere karşı çıkacak vatan vatandaşlarımızın da yakasına yapışacak yasalar çıkardık.
Bütün bu yaptıklarımız yeterli değilse, bundan sonraki istekleriniz de başüstüne. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Artık imzalayın şu fermanı, elimiz boş dönmeyelim, sizin imzanızı taşıyan fermanla dönelim.
Avrupa'nın kurnaz ve düzenbaz liderleri kasıldıkça kasılıyorlar, nazlandıkça nazlanıyorlar ve tabii, bıyık altından gülmelerini sürdürüyorlar.
Çok satan gazetelerimiz, çok izlendiği söylenen TV kanallarımız koro halinde sevinç çığlıkları yayımlıyorlar... Alkışların bir bin para... Fermanımız yayınlandı, on ay sonrasına imiş...
Ucu açıkmış, yeni yeni, düzine düzine şartlar ihtiva ediyormuş...
Olsun canım, sen imzalara bak. Avrupalı liderler bu fermanı imzaladı mı; gerisi önemli değil.
Bir tarih bekliyorduk, onu da aldık.
Esaret fermanı, tasfiye fermanı imzaladığı için sevinen tek milletiz!
Beyin yıkama merkezlerinin cihazlarının zaferi ile bir kez daha karşı karşıyayız.
Esaret fermanını bizzat elden almak için üst düzey devlet ricali Brüksel'lerde kapıları aşındırıyorlar.
Haçlı dünyasının kurnaz liderleri, intikamcı liderleri, tarih boyunca yedikleri Osmanlı tokatlarının acısını, şimdi torunlarından çıkarıyor olmanın keyfi ve şımarıklığı içinde, esaret fermanını imzalamak için ellerinde tuttukları kalemlerini, kâh kulaklarının ardına, kâh dudaklarının arasına koyup başlarını kaşıyorlar.
Karşılarında el-pençe divan duran bir heyet var; ve bu heyetin içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı da var. Ellerini oğuşturup duruyorlar ve kasılmaları kıvrılmaları, eğilip, bükülmeleri ile şunu diyorlar:
Yemin ederiz ki, verdiğiniz bütün ödevleri yerine getirdik, istediğiniz bütün yasaları çıkardık, bütün düzenlemeleri yaptık, vatanımızın topraklarını sizin dindaşlarınızın satın almasına sunduk, maden yataklarımızı onların kullanımına arzettik. Bütün bu düzenlemelere karşı çıkacak vatan vatandaşlarımızın da yakasına yapışacak yasalar çıkardık.
Bütün bu yaptıklarımız yeterli değilse, bundan sonraki istekleriniz de başüstüne. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Artık imzalayın şu fermanı, elimiz boş dönmeyelim, sizin imzanızı taşıyan fermanla dönelim.
Avrupa'nın kurnaz ve düzenbaz liderleri kasıldıkça kasılıyorlar, nazlandıkça nazlanıyorlar ve tabii, bıyık altından gülmelerini sürdürüyorlar.
Çok satan gazetelerimiz, çok izlendiği söylenen TV kanallarımız koro halinde sevinç çığlıkları yayımlıyorlar... Alkışların bir bin para... Fermanımız yayınlandı, on ay sonrasına imiş...
Ucu açıkmış, yeni yeni, düzine düzine şartlar ihtiva ediyormuş...
Olsun canım, sen imzalara bak. Avrupalı liderler bu fermanı imzaladı mı; gerisi önemli değil.
Bir tarih bekliyorduk, onu da aldık.
Esaret fermanı, tasfiye fermanı imzaladığı için sevinen tek milletiz!
Beyin yıkama merkezlerinin cihazlarının zaferi ile bir kez daha karşı karşıyayız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025