Kamu İşletmeciliği Geliştirme Merkezi Vakfı (KİGEM) tarafından 11 Mayıs 2005 tarihinde onaylanan niyet mektubuyla yapılan 3 yıllık stand by anlaşmasının iptali istemiyle açılan davada, Türkiye'nin IMF'yle olan ilişkileri masaya yatırıldı. "Menfaat ihlalinin ötesinde, her yurttaş için doğrudan hak kaybı oluşturan bir işlem" olarak nitelendirilen stand-by anlaşmasının, IMF Anasözleşmesi'nin onaylandığı uluslararası anlaşmanın uygulama belgesi olarak Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı onayıyla Resmi Gazete'de yayımlanmadan yürürlüğe girmesi nedeniyle "yetki gaspı" ve "görev gaspı" bulunduğu belirtildi."Stand-by'lar borç anlaşması olmaktan çıktı"Stand-by anlaşmalarının yalnızca ekonomik düzenlemeler olmaktan çıktığına vurgu yapılan dilekçede, "Son yıllarda düzenlenen niyet mektubu standby düzenlemeleri yalnızca kullanılan kaynakların geri ödenmesini garanti altına alacak ekonomik alanda düzenlemeler olmaktan çıkmış ülkenin ekonomik, toplumsal, siyasal ve yönetsel bütün alanlarını yeniden düzenleyen temel belgeler niteliğini kazanmıştır" denildi.Dilekçede, IMF-Türkiye ilişkilerine ilişkin yer alan temel saptamalar şöyle:-1999 yılında 10.7 milyar YTL olan borç faiz ödemeleri 2000 yılında yüzde 100 artışla 20.4 milyar YTL'ye, 2001 yılında yine yüzde 100'lük artışla 40 milyar YTL'ye çıktıktan sonra 2004 yılsonu itibariyle 56.4 milyar YTL tutarında borç faiz ödemesi gerçekleştirildi. Türkiye, 2001 yılındaki kriz sonrasında 1 yıllık üretiminin yaklaşık 4'te 1'ini borç faizlerine ödedi. -1999 yılından itibaren IMF niyet mektupları ve stand- by düzenlemeleriyle sürekli dış kaynaklı programlar uygulayan Türkiye yalnızca IMF'ye olan borçlarını 1999 yılında 500 milyon dolardan 37 katlık artışla 18.4 milyar dolara çıkartarak, sürdürülebilmesi çok zor bir borç faizi yükü altına girdi.IMF borçlarının GSMH'deki payı yüzde 6.5-'GSMH'nin yüzde 6.5'i faiz dışı fazla verme temeline dayalı programımız' ile başlayan ifadelerin anlamı açıklığa kavuşmaktadır. Türkiye'nin IMF'ye olan borçlarının GSMH içindeki payı 2003 yılında yüzde 6.5'tir. Program IMF'nin alacaklarının tahsilatının garantisini sağlamak dışında bir amaca hizmet etmemektedir.-1961-2005 dönemine ilişkin olarak fondan onaylanan kredi tutarı 37.9 milyar olup bunun 24.8 milyar SDR'si kullanıldı. Türkiye IMF ile 47 yıllık ilişkisinde kullanmak için başvurduğu kaynakların yüzde 63'üne sadece 1999 ve 2002 stand-by düzenlemeleriyle sahip oldu. Bu tutara 2001 yılındaki ek rezerv kolaylığı ve en son 26 Nisan tarihli niyet mektubu ile talep edilip onaylanan tutarlar eklendiğinde, 1999-2005 arası 50 yıllık dönemde kullanıma ayrılan toplam kaynakların yüzde 90'ı bu dönemde tahsis edilmiş ve tahsis edilen bu kaynakların ise yüzde 97'si söz konusu dönemde kullanılmıştır.20 yılda IMF'nin faiz yükü 3.8 milyar dolar-2005 Nisan itibariyle kullanılmış fakat henüz ödeme vadeleri gelmediği için hesaplanmamış faizler dahil edildiğinde, ödenecek olan anaparaların faiz tutarına 778.67 milyon SDR eklendiğinde 1984-2005 itibariyle Türkiye Cumhuriyeti'nin ödeme yükümlülüğü altına sokulduğu faiz tutarı 3 milyar 885 milyon dolar tutarına ulaşıyor.-IMF'den bugüne kadar kullanılmış olan krediler 2004 yılsonu itibariyle GSMH'nin yüzde 5.8'ine ulaştı.-IMF niyet mektubu standby düzenlemelerinin uyulması zorunluluğu bulunmayan, tek taraflı taahhütleri içeren belgeler olduğu savı gerçeği yansıtmamaktadır. Bu belgelerin yaptırımı olmayan tek taraflı yükümlülükler içerdiğini savunmak alınan krediler sonunda bugüne kadar ödenmiş olan 3.1 milyar doların Türkiye Cumhuriyeti için bir mali yük olmadığını veya söz konusu taahhütlerin yerine getirilmemesi sonucunda alınacak kredi dilimleri ödemesinin durdurulmasını bir yaptırım olarak değerlendirmemek demektir."IMF anasözleşmesi Truva Atı olarak kullanılıyor"-IMF niyet mektupları ve standby düzenlemelerinin uluslararası bir anlaşmanın uygulama anlaşması olmadığı düşüncesi 1947 tarih ve 5016 sayılı IMF Anasözleşmesi'nin bir 'truva atı' olarak kullanılarak Anayasa'ya aykırı bir çok hükmün Türk hukuk sistemine ve devlet yönetimine değişik isimlerle girmesine zemin hazırlanmış olmaktadır.-Türk hukuk sistemindeki Anayasa ve yasalar bu anlaşma belgelerinin düzenlenmesi konusunda Hazine'den sorumlu Devlet bakanı ve Merkez Bankası Başkanı'nın ancak teşkilat yasaları ve Kamu Borçlanma Kanunu'nda belirtilen borçlanma ile ilgili konular ile sınırlı olmak üzere imza yetkisi vermektedir. Bu alan dışındaki tarım, vergi, sosyal güvenlik, yerel yönetimler, merkezi yönetim gibi yürütme ile ilgili konularda niyet mektuplarını imzalamaya yetkileri yoktur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.