IMF'nin kelimenin tam manasıyla çökerttiği ve borçlarını ödeyemeyecek bir duruma getirdiği Arjantin, ABD'den de yeni krediler için destek bulamıyor.
Gelişmekte olan ülkelerin düşüncesizce imzaladıkları dış borç anlaşmaları bir anlamda ipi kendi elleriyle boyunlarına geçirmeleri demektir. Borç sarmalıyla ülkelerin elini kolunu bağlayan Uluslararası Para Fonu (IMF), "borçlandırarak batırma" taktiğini ustaca uygulayan "uluslararası bir sömürge fonudur" dersek doğru bir tespit yapmış oluruz.
Şu bir gerçektir ki, yaşadığımız yüzyıl iktisadî bir savaşın yaşandığı ve yaşanacağı bir yüzyıldır. Bu sebepledir ki, bilhassa II. Dünya Savaşı'ndan sonra azgelişmiş ülkeler dış borçlanmaya dayalı kalkınma modellerine özendirilmiştir. Hesapsızca alınan ve faiziyle beraber geri ödenecek olan bu borçlar zamanı geldiğinde yeni borçlarla kapatılmaya çalışılmış ve gelişmekte olan ülkeler bu şekilde bir batağa sürüklenmişlerdir.
Dış borç sarmalıyla beraber dış destekli kalkınma modelleri, ekonomik programlar, tarım, sanayi, ticaret vb. sahalarda yapılan reform önerileri de devreye girer.
Burada dış borçların yaptırım alanının yalnız iktisadî olmadığı, her borç alımında yerine getirilmesi gereken siyasi, sosyal, ekonomik bir yığın talebin ortaya çıktığı görülür. (IMF'nin kredi karşılığı ülkemizde tütün ve şeker yasalarının çıkarılmasını sağladığı bir hakikattir).
Bir sonraki aşama; ülkelerin borçlarını ödeyemeyecek noktaya gelmeleridir ki; bugün Arjantin bu duruma gelmiştir. Başta IMF ve perde arkasında ABD'nin borç vermekte çok hevesli göründükleri Arjantin artık çaldığı her kapıdan geri çevrilmektedir. Zira uluslararası kurumlar istediklerini büyük ölçüde elde etmişlerdir.
Fransa Başbakanı Edith Cresson, "Dünya artık ekonomik bir savaşa girmiştir. Japonlar bu konuda dünyayı ele geçirmeyi amaçlayan bir strateji izliyorlar..." (The New York Times, 16-05-1991) şeklindeki sözleriyle çok önemli bir hakikatin altını çiziyor.
Bu yüzyılın savaşları büyük ölçüde iktisadî saha gerçekleşmektedir. II. Dünya Savaşı'ndan büyük bir yenilgiyle çıkan Japonlar ise, IMF ve benzeri kuruluşların kredileri veya tavsiyeleri ile değil, tamamen millî projeleri hayata geçirmek suretiyle bugün dünyanın bir numarası olma yolundadır.
Devlet kurmanın ve devam ettirmenin inceliklerine ve tecrübesine sahip bir millet olarak, bizim, yüzyılın gerçeklerini objektif bir bakış açısıyla tahlil etmemiz ve tedbirlerimizi ona göre almamız lazımdır. IMF ile yaptığımız işbirliği bize, dibe vuran bir ekonomiden başka hiç bir şey kazandırmamıştır. Ekonomi dibe vurmuştur. Türk lirası pul seviyesine inerken, dolar her geçen gün spekülatif olarak değer kazanmaktadır. İşçi, memur, esnaf, sanayici, köylü elhasıl milletin hiçbir kesimi halinden memnun değildir. Bu manzara IMF'nin verdiği akılla hareket edilmesinin bir neticesidir. Bu akılla hareket eden Arjantin'in hâli ortadadır. Ülke olarak bir adım sonramız bu hâle düşmek olabilir.
O halde hiç zaman kaybetmeden, milletin ve devletin menfaatine olmayan bu yoldan dönülmesi şarttır.
Gelişmekte olan ülkelerin düşüncesizce imzaladıkları dış borç anlaşmaları bir anlamda ipi kendi elleriyle boyunlarına geçirmeleri demektir. Borç sarmalıyla ülkelerin elini kolunu bağlayan Uluslararası Para Fonu (IMF), "borçlandırarak batırma" taktiğini ustaca uygulayan "uluslararası bir sömürge fonudur" dersek doğru bir tespit yapmış oluruz.
Şu bir gerçektir ki, yaşadığımız yüzyıl iktisadî bir savaşın yaşandığı ve yaşanacağı bir yüzyıldır. Bu sebepledir ki, bilhassa II. Dünya Savaşı'ndan sonra azgelişmiş ülkeler dış borçlanmaya dayalı kalkınma modellerine özendirilmiştir. Hesapsızca alınan ve faiziyle beraber geri ödenecek olan bu borçlar zamanı geldiğinde yeni borçlarla kapatılmaya çalışılmış ve gelişmekte olan ülkeler bu şekilde bir batağa sürüklenmişlerdir.
Dış borç sarmalıyla beraber dış destekli kalkınma modelleri, ekonomik programlar, tarım, sanayi, ticaret vb. sahalarda yapılan reform önerileri de devreye girer.
Burada dış borçların yaptırım alanının yalnız iktisadî olmadığı, her borç alımında yerine getirilmesi gereken siyasi, sosyal, ekonomik bir yığın talebin ortaya çıktığı görülür. (IMF'nin kredi karşılığı ülkemizde tütün ve şeker yasalarının çıkarılmasını sağladığı bir hakikattir).
Bir sonraki aşama; ülkelerin borçlarını ödeyemeyecek noktaya gelmeleridir ki; bugün Arjantin bu duruma gelmiştir. Başta IMF ve perde arkasında ABD'nin borç vermekte çok hevesli göründükleri Arjantin artık çaldığı her kapıdan geri çevrilmektedir. Zira uluslararası kurumlar istediklerini büyük ölçüde elde etmişlerdir.
Fransa Başbakanı Edith Cresson, "Dünya artık ekonomik bir savaşa girmiştir. Japonlar bu konuda dünyayı ele geçirmeyi amaçlayan bir strateji izliyorlar..." (The New York Times, 16-05-1991) şeklindeki sözleriyle çok önemli bir hakikatin altını çiziyor.
Bu yüzyılın savaşları büyük ölçüde iktisadî saha gerçekleşmektedir. II. Dünya Savaşı'ndan büyük bir yenilgiyle çıkan Japonlar ise, IMF ve benzeri kuruluşların kredileri veya tavsiyeleri ile değil, tamamen millî projeleri hayata geçirmek suretiyle bugün dünyanın bir numarası olma yolundadır.
Devlet kurmanın ve devam ettirmenin inceliklerine ve tecrübesine sahip bir millet olarak, bizim, yüzyılın gerçeklerini objektif bir bakış açısıyla tahlil etmemiz ve tedbirlerimizi ona göre almamız lazımdır. IMF ile yaptığımız işbirliği bize, dibe vuran bir ekonomiden başka hiç bir şey kazandırmamıştır. Ekonomi dibe vurmuştur. Türk lirası pul seviyesine inerken, dolar her geçen gün spekülatif olarak değer kazanmaktadır. İşçi, memur, esnaf, sanayici, köylü elhasıl milletin hiçbir kesimi halinden memnun değildir. Bu manzara IMF'nin verdiği akılla hareket edilmesinin bir neticesidir. Bu akılla hareket eden Arjantin'in hâli ortadadır. Ülke olarak bir adım sonramız bu hâle düşmek olabilir.
O halde hiç zaman kaybetmeden, milletin ve devletin menfaatine olmayan bu yoldan dönülmesi şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Rıza (a.s.) / 10.04.2025
- İmam Musa Kazım (a.s.) / 09.04.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025
- İmam Hasan dönemi bugüne ne kadar da benziyor / 04.04.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 03.04.2025
- Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma / 02.04.2025
- En güzel örnek Hz. Muhammed Mustafa (sav) / 01.04.2025
- İmam Musa Kazım (a.s.) / 09.04.2025
- İmam Ca'fer (a.s.) / 08.04.2025
- İmam Muhammed Bâkır / 07.04.2025
- İmam Zeynelabidin / 06.04.2025
- Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin / 05.04.2025
- İmam Hasan dönemi bugüne ne kadar da benziyor / 04.04.2025
- İmam Ali'nin hilafeti / 03.04.2025
- Gelmiş ve gelecek kadınların en üstünü Hz. Fatıma / 02.04.2025
- En güzel örnek Hz. Muhammed Mustafa (sav) / 01.04.2025