İmam Zeynelabidin kâmil bir insan modelidir
İbadet edenlerin efendisi olarak şereflenen İmam Zeynelâbidin (a.s.), Allah’tan doruk noktada korkan bir kul idi
12.09.2023 08:26:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İbadet edenlerin efendisi olarak şereflenen İmam Zeynelâbidin (a.s.), Allah'tan doruk noktada korkması, ceddi Hz. Peygambere olan sevgisi ve hürmeti, namazı, secdeleri, orucu, haccı, zühd ve takvası ile örnek bir mürşid olmasının yanı sıra, merhameti, cömertliği, fakirlerin babası olması, evlatlarına olan hâli, kölelerine davranışları ile de kâmil bir insan modelidir.
Affetmeyi sevmesi
İmam Seccad (a.s.)'ın bir cariyesi vardı. Bir gün hazretin namaza hazırlanması için eline su döküyordu. Cariye yorulduğundan dolayı ibrik elinden düşerek İmam'ın başını yaraladı. İmam başını kaldırıp cariyeye baktı.
Cariye, "Ve'l-kazimin el-ğayz" (öfkelerini sindirenler)" dedi.
İmam (a.s.), "Ben öfkemi sindirdim" dedi.
Cariye, "Ve'l afine ani'n-nas" (İnsanların suçundan geçenler)" dedi.
İmam, "Ben seni affettim" buyurdu.
Cariye, "Vallahu yuhibbu'l muhsinin (Allah güzel iş yapanları sever)" dedi.
İmam (a.s.), "Git artık sen Allah yolunda serbest ve özgürsün" buyurdular.
"İmam Seccad (a.s.)'ın akrabalarından birisi, İmam (a.s.)'ın karşısında durarak hazrete çirkin sözler söyledi.
İmam (a.s.) ona cevabını vermedi. Adam, İmam (a.s.)'ın yanından uzaklaşınca hazret yârenlerine dönerek şöyle buyurdular:
"Bu adamın sözlerini duydunuz, şimdi benimle beraber onun yanına gelmenizi ve benim ona karşı vereceğim cevabı da duymanızı istiyorum."
İmam (a.s.)'ın yârenleri cevaben şöyle arz ettiler:
"Biz hazırız, zaten onun cevabını burada vermenizi istiyoruz, biz de edebildiğimiz kadar ona diyeceğimizi deriz."
Daha sonra İmam (a.s.) ayakkabısını giyerek yola koyuldu; yol esnasında şu ayeti okuyorlardı: "Onlar öfkelerini yener ve insanların suçlarını affederler. Allah iyi iş yapanları sever."
Râvi diyor ki: "Biz İmam (a.s.)'ın bu ayeti okumasından ona ağır bir söz söylemeyeceğini anladık. O adamın evine geldiğimizde, İmam (a.s.), onu çağırmaları için şöyle buyurdu:
"Ona deyin ki, Ali bin Hüseyin'in seninle işi vardır."
O adam İmam Zeynelâbidin'in, kendisine yapmış olduğu küstahlığın cevabını vermeye geldiğini zannederek kendini savunmak için hazırlıklı bir halde evden dışarı çıktı. Ama İmam (a.s.) onunla göz göze gelince şöyle buyurdular:
"Ey kardeş! Az önce benim yanıma geldin, ağzına geleni bana söyledin, eğer söylediğin o çirkin şeyler bende var ise, ben istiğfar ediyor, Allah'tan beni affetmesini istiyorum ama eğer söylediğin sözler bende yok ise Allah-u Teala seni affetsin."
Râvi diyor ki: "O şahıs, İmam (a.s.)'ın bu sözlerini duyunca, İmam (a.s.)'a doğru ilerleyip onun alnından öperek şöyle dedi:
"Evet, sizler benim o sözlerimden uzaksınız. Ben söylediğim o sözlere sizden daha layığım."
"İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
"İmam Zeynelâbidin, Ramazan ayı olduğunda, köle ve cariyesini cezalandırmazdı. Köle ve cariyelerden biri suç işlediğinde (yanlış bir hareket yaptığında) kendi yanında, "falan köle veya falan cariye, şu gün böyle bir şey yaptı" diye yazar ve onu cezalandırmazdı. Bu yazdıklarını bir araya toplardı.
Ramazan ayının son gecesi olduğunda köle ve cariyelerini bir araya toplar ve yazıları çıkararak şöyle buyururdu:
"Ey köle, ey cariye! Sen şu gün böyle bir yanlış yaptın ama ben seni cezalandırmadım, böyle yaptığını hatırlıyor musun?"
Karşı taraf da, "Evet, ey Resulûllah (s.a.v.)'in oğlu!" diyordu.
Böylece son kişiye kadar onların suçlarını söylerdi, onlar da itiraf ederlerdi. Daha sonra onların arasında ayağa kalkarak şöyle buyururdu:
"Yüksek sesle deyiniz ki: Ey Ali bin Hüseyin! Şüphesiz, Rabbin yaptıkların bütün amelleri, bizim amellerimizi, çirkin hareketlerimizi sayıp yazdığın gibi sayıp yazmıştır.
Allah'ın yanında, küçük büyük hiçbir şey bırakmayan, her şeyi sayıp yazan ve hak ve aleyhine konuşan bir kitap vardır. Yaptığın her şeyi Rabbinin katında hazır bulacaksın.
Nitekim biz de yaptığımız her şeyi senin yanında hazır bulduk. O halde, bizi affet; günahlarımızdan geç.
Nitekim kendin, Rabbinden affedilmeyi ümit ediyorsun. Rabbinin seni affetmesini sevdiğin gibi, o halde kendin, Allah'ı affeden olarak bulman için bizi affet ve günahlarımızdan geç" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Affetmeyi sevmesi
İmam Seccad (a.s.)'ın bir cariyesi vardı. Bir gün hazretin namaza hazırlanması için eline su döküyordu. Cariye yorulduğundan dolayı ibrik elinden düşerek İmam'ın başını yaraladı. İmam başını kaldırıp cariyeye baktı.
Cariye, "Ve'l-kazimin el-ğayz" (öfkelerini sindirenler)" dedi.
İmam (a.s.), "Ben öfkemi sindirdim" dedi.
Cariye, "Ve'l afine ani'n-nas" (İnsanların suçundan geçenler)" dedi.
İmam, "Ben seni affettim" buyurdu.
Cariye, "Vallahu yuhibbu'l muhsinin (Allah güzel iş yapanları sever)" dedi.
İmam (a.s.), "Git artık sen Allah yolunda serbest ve özgürsün" buyurdular.
"İmam Seccad (a.s.)'ın akrabalarından birisi, İmam (a.s.)'ın karşısında durarak hazrete çirkin sözler söyledi.
İmam (a.s.) ona cevabını vermedi. Adam, İmam (a.s.)'ın yanından uzaklaşınca hazret yârenlerine dönerek şöyle buyurdular:
"Bu adamın sözlerini duydunuz, şimdi benimle beraber onun yanına gelmenizi ve benim ona karşı vereceğim cevabı da duymanızı istiyorum."
İmam (a.s.)'ın yârenleri cevaben şöyle arz ettiler:
"Biz hazırız, zaten onun cevabını burada vermenizi istiyoruz, biz de edebildiğimiz kadar ona diyeceğimizi deriz."
Daha sonra İmam (a.s.) ayakkabısını giyerek yola koyuldu; yol esnasında şu ayeti okuyorlardı: "Onlar öfkelerini yener ve insanların suçlarını affederler. Allah iyi iş yapanları sever."
Râvi diyor ki: "Biz İmam (a.s.)'ın bu ayeti okumasından ona ağır bir söz söylemeyeceğini anladık. O adamın evine geldiğimizde, İmam (a.s.), onu çağırmaları için şöyle buyurdu:
"Ona deyin ki, Ali bin Hüseyin'in seninle işi vardır."
O adam İmam Zeynelâbidin'in, kendisine yapmış olduğu küstahlığın cevabını vermeye geldiğini zannederek kendini savunmak için hazırlıklı bir halde evden dışarı çıktı. Ama İmam (a.s.) onunla göz göze gelince şöyle buyurdular:
"Ey kardeş! Az önce benim yanıma geldin, ağzına geleni bana söyledin, eğer söylediğin o çirkin şeyler bende var ise, ben istiğfar ediyor, Allah'tan beni affetmesini istiyorum ama eğer söylediğin sözler bende yok ise Allah-u Teala seni affetsin."
Râvi diyor ki: "O şahıs, İmam (a.s.)'ın bu sözlerini duyunca, İmam (a.s.)'a doğru ilerleyip onun alnından öperek şöyle dedi:
"Evet, sizler benim o sözlerimden uzaksınız. Ben söylediğim o sözlere sizden daha layığım."
"İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
"İmam Zeynelâbidin, Ramazan ayı olduğunda, köle ve cariyesini cezalandırmazdı. Köle ve cariyelerden biri suç işlediğinde (yanlış bir hareket yaptığında) kendi yanında, "falan köle veya falan cariye, şu gün böyle bir şey yaptı" diye yazar ve onu cezalandırmazdı. Bu yazdıklarını bir araya toplardı.
Ramazan ayının son gecesi olduğunda köle ve cariyelerini bir araya toplar ve yazıları çıkararak şöyle buyururdu:
"Ey köle, ey cariye! Sen şu gün böyle bir yanlış yaptın ama ben seni cezalandırmadım, böyle yaptığını hatırlıyor musun?"
Karşı taraf da, "Evet, ey Resulûllah (s.a.v.)'in oğlu!" diyordu.
Böylece son kişiye kadar onların suçlarını söylerdi, onlar da itiraf ederlerdi. Daha sonra onların arasında ayağa kalkarak şöyle buyururdu:
"Yüksek sesle deyiniz ki: Ey Ali bin Hüseyin! Şüphesiz, Rabbin yaptıkların bütün amelleri, bizim amellerimizi, çirkin hareketlerimizi sayıp yazdığın gibi sayıp yazmıştır.
Allah'ın yanında, küçük büyük hiçbir şey bırakmayan, her şeyi sayıp yazan ve hak ve aleyhine konuşan bir kitap vardır. Yaptığın her şeyi Rabbinin katında hazır bulacaksın.
Nitekim biz de yaptığımız her şeyi senin yanında hazır bulduk. O halde, bizi affet; günahlarımızdan geç.
Nitekim kendin, Rabbinden affedilmeyi ümit ediyorsun. Rabbinin seni affetmesini sevdiğin gibi, o halde kendin, Allah'ı affeden olarak bulman için bizi affet ve günahlarımızdan geç" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.