İmam Seccad (a.s.)’ın halka kucak açan yaklaşımı
İmamet, mü’minleri Allah’a taşıyan manevî bir makam olmasının yanında, sosyal hayatta karşılaşılan meseleleri de halleden iki taraflı bir misyona sahiptir
28.10.2023 08:26:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmamet, mü'minleri Allah'a taşıyan manevî bir makam olmasının yanında, sosyal hayatta karşılaşılan meseleleri de halleden iki taraflı bir misyona sahiptir.
Hayatı hep çile ve meşakkat ile mücadele ile geçmiş olmasına rağmen, kalbi katılaşmamış, mü'minlere karşı büyük bir merhamete sahiptir.
Vefa, nezaket, nezafet, hoşgörü, ümmetin akıbetini düşünme onun ahlakında öne çıkan vasıflarıdır.
İmam'ın yaşadığı dönem, ahlaken büyük çöküntülerin yaşandığı bir devirdir. Halifeler, toplumun gidişatını olumsuz yönde etkilemişlerdir.
Mesudî şöyle yazıyor:
"Yezid'in fesat ve çirkinlikleri çerçevesindeki satılmışlara da sirayet etti. Onun zamanında Mekke ve Medine'de sazlı sözlü eğlence toplantıları açıkça düzenlenir oldu. Halk alenen şarap içiyordu."
Abdülmelik dönemi için şunlar yazmaktadır:
"... Dersin ki, Hicaz'ın bu iki şehrini eğlence için yapmışlardı. Sadece normal insanlar değil, fakihler ve zâhidler bile bu meclislere koşuyorlardı."
Toplum içindeki İslam'dan uzak yaşam tarzı, sosyal hayatta hırsızlık, yankesicilik, rüşvet, zina şeklinde kendini gösteriyordu.
Saray âlimleri dahi bu vaziyette idi. Şarkıcı kadınlar hürmet görüyor, kötü hayat yaşayan bu kadınların şahitlikleri kabul ediliyordu.
"Bir gün Dehman adında bir şarkıcı, Medine Kadısı Abdülaziz Mahzumî nezdinde, bir Medineli ile bir Iraklının ihtilaflı oldukları bir konuda, Medineli lehine tanıklık edince, kadı, şarkıcının âdil olduğunu teşhis edip tanıklığını kabul etti.
Iraklı, kadıya, "Bu Dehman" dedi.
Kadı, "Tanıyorum, eğer tanımasaydım kimliğini sorardım" dedi.
Iraklı, "O, gayri meşru eğlence ehli bir şarkıcıdır ve cariyelere şarkı öğretiyor."
Kadı, "Allah bizi ve sizi affetsin! Hangimiz bu eğlencelerin ehli değiliz ki. Git bu adamın hakkını öde."
İmam Seccad (a.s.), bu bozuk ortamda ahlakî bir terbiye vermekle büyük bir hizmet yapıyordu. Nefis terbiyesi ve tezkiyesi ile kâmil insan modelini hayata geçirmek istedi.
Kendinin sosyal hayatta karşılaştığı kişilere yaklaşımını ise, Sahife-i Seccadiye'nin 20. duasında görmekteyiz:
"Beni de kandırmak isteyenlere karşı bile hayırla davranmayı, beni terk edene karşı iyilikle karşılık vermeye, benden iyiliğini kesene bolca iyilik etmeye, ilişkilerini koparanla iyi ilişkilerimi sürdürmeye, gıybetimi yapanı bile güzellikle anmaya, iyiliğe teşekkürde bulunmaya, şahsıma kötülüğü ise hoşgörüyle karşılamaya beni yönelt.
Allah'ım! Hz. Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle, sâlih kimselerin güzel ahlakı ile beni süsle, herkese âdil davranmak, öfkeyi yutmak, fitne ateşini söndürmek, ayrılık çıkaranları bile dışlamamak, insanların arasını bulmak, yapılan iyiliğe teşekkür etmek, kusurları örtmek, yumuşak huylu olmak, tevazu sahibi, güzel ahlaklı, ağırbaşlı, hoş geçimli olmak, erdemli işlere başkalarından önce davranmak, iyilikte başkalarını kendime tercih etmek, başa kakmamak, hak etmeyene bile iyilikte bulunmak, güç şartlarda bile hakkı söylemek, söz ve davranışlarla yaptığım çok iyiliği bile az bulmak, yine söz ve davranışla yaptığım az bir kötülüğü bile çok bulmak gibi takva sahiplerinin üstün nitelikleri ile ahlakımı güzelleştir."
Bu güzel ahlak vasıfları İmam Seccad (a.s.)'da kemâl noktasında olduğu gibi, yanında bulunanları da bu ahlak-ı hamideye ulaşabilmeleri için yetiştirmiştir.
Sahifeyi Seccadiye'de yer alan diğer dualar dikkate alındığında, bu ahlakî vasıflar, tam bir tevhid akidesi üzerine bina edilmiştir. Ortaya İslam itikadını yaşayan ve yaşatan "kâmil insan" çıkmıştır.
"Haklar Risalesi"nde daha detaylı ele aldığımız gibi, bu kâmil insanlardan oluşacak bireyler ile gerçek huzur ve sukûnetin sağlandığı toplum temin edilecektir.
Medine halkında var olan bu kötü ahlakın yanında, itikadî konularda da büyük açıkları vardı.
"İmam Zeynelabidn (a.s.) zamanında, nasıl namaz kılacaklarını, nasıl haccedeceklerini bilmiyorlardı. Genelde dinî hükümlere dâir duyduklarından başka bir bildikleri yoktu."
Enes b. Mâlik, Resulûllah (s.a.v.)'in sahabelerindendir. "Enes, ümmetin namaz kılışı ile ilgili olarak, o halde namazın başına getirdikleriniz neydi diye yanıtlıyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Hayatı hep çile ve meşakkat ile mücadele ile geçmiş olmasına rağmen, kalbi katılaşmamış, mü'minlere karşı büyük bir merhamete sahiptir.
Vefa, nezaket, nezafet, hoşgörü, ümmetin akıbetini düşünme onun ahlakında öne çıkan vasıflarıdır.
İmam'ın yaşadığı dönem, ahlaken büyük çöküntülerin yaşandığı bir devirdir. Halifeler, toplumun gidişatını olumsuz yönde etkilemişlerdir.
Mesudî şöyle yazıyor:
"Yezid'in fesat ve çirkinlikleri çerçevesindeki satılmışlara da sirayet etti. Onun zamanında Mekke ve Medine'de sazlı sözlü eğlence toplantıları açıkça düzenlenir oldu. Halk alenen şarap içiyordu."
Abdülmelik dönemi için şunlar yazmaktadır:
"... Dersin ki, Hicaz'ın bu iki şehrini eğlence için yapmışlardı. Sadece normal insanlar değil, fakihler ve zâhidler bile bu meclislere koşuyorlardı."
Toplum içindeki İslam'dan uzak yaşam tarzı, sosyal hayatta hırsızlık, yankesicilik, rüşvet, zina şeklinde kendini gösteriyordu.
Saray âlimleri dahi bu vaziyette idi. Şarkıcı kadınlar hürmet görüyor, kötü hayat yaşayan bu kadınların şahitlikleri kabul ediliyordu.
"Bir gün Dehman adında bir şarkıcı, Medine Kadısı Abdülaziz Mahzumî nezdinde, bir Medineli ile bir Iraklının ihtilaflı oldukları bir konuda, Medineli lehine tanıklık edince, kadı, şarkıcının âdil olduğunu teşhis edip tanıklığını kabul etti.
Iraklı, kadıya, "Bu Dehman" dedi.
Kadı, "Tanıyorum, eğer tanımasaydım kimliğini sorardım" dedi.
Iraklı, "O, gayri meşru eğlence ehli bir şarkıcıdır ve cariyelere şarkı öğretiyor."
Kadı, "Allah bizi ve sizi affetsin! Hangimiz bu eğlencelerin ehli değiliz ki. Git bu adamın hakkını öde."
İmam Seccad (a.s.), bu bozuk ortamda ahlakî bir terbiye vermekle büyük bir hizmet yapıyordu. Nefis terbiyesi ve tezkiyesi ile kâmil insan modelini hayata geçirmek istedi.
Kendinin sosyal hayatta karşılaştığı kişilere yaklaşımını ise, Sahife-i Seccadiye'nin 20. duasında görmekteyiz:
"Beni de kandırmak isteyenlere karşı bile hayırla davranmayı, beni terk edene karşı iyilikle karşılık vermeye, benden iyiliğini kesene bolca iyilik etmeye, ilişkilerini koparanla iyi ilişkilerimi sürdürmeye, gıybetimi yapanı bile güzellikle anmaya, iyiliğe teşekkürde bulunmaya, şahsıma kötülüğü ise hoşgörüyle karşılamaya beni yönelt.
Allah'ım! Hz. Muhammed (s.a.v.) ve âline salat eyle, sâlih kimselerin güzel ahlakı ile beni süsle, herkese âdil davranmak, öfkeyi yutmak, fitne ateşini söndürmek, ayrılık çıkaranları bile dışlamamak, insanların arasını bulmak, yapılan iyiliğe teşekkür etmek, kusurları örtmek, yumuşak huylu olmak, tevazu sahibi, güzel ahlaklı, ağırbaşlı, hoş geçimli olmak, erdemli işlere başkalarından önce davranmak, iyilikte başkalarını kendime tercih etmek, başa kakmamak, hak etmeyene bile iyilikte bulunmak, güç şartlarda bile hakkı söylemek, söz ve davranışlarla yaptığım çok iyiliği bile az bulmak, yine söz ve davranışla yaptığım az bir kötülüğü bile çok bulmak gibi takva sahiplerinin üstün nitelikleri ile ahlakımı güzelleştir."
Bu güzel ahlak vasıfları İmam Seccad (a.s.)'da kemâl noktasında olduğu gibi, yanında bulunanları da bu ahlak-ı hamideye ulaşabilmeleri için yetiştirmiştir.
Sahifeyi Seccadiye'de yer alan diğer dualar dikkate alındığında, bu ahlakî vasıflar, tam bir tevhid akidesi üzerine bina edilmiştir. Ortaya İslam itikadını yaşayan ve yaşatan "kâmil insan" çıkmıştır.
"Haklar Risalesi"nde daha detaylı ele aldığımız gibi, bu kâmil insanlardan oluşacak bireyler ile gerçek huzur ve sukûnetin sağlandığı toplum temin edilecektir.
Medine halkında var olan bu kötü ahlakın yanında, itikadî konularda da büyük açıkları vardı.
"İmam Zeynelabidn (a.s.) zamanında, nasıl namaz kılacaklarını, nasıl haccedeceklerini bilmiyorlardı. Genelde dinî hükümlere dâir duyduklarından başka bir bildikleri yoktu."
Enes b. Mâlik, Resulûllah (s.a.v.)'in sahabelerindendir. "Enes, ümmetin namaz kılışı ile ilgili olarak, o halde namazın başına getirdikleriniz neydi diye yanıtlıyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.