İmam Mehdi’ye (a.s) mucize eleştirisi
İslam mezheplerinin hepsi, mucizenin yalnızca peygamberlere özgü bir şey olduğuna, ayrıca bu elçilerin özel bir alametinin bulunduğuna inanmaktadırlar
07.08.2024 18:59:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İslam mezheplerinin hepsi, mucizenin yalnızca peygamberlere özgü bir şey olduğuna, ayrıca bu elçilerin özel bir alametinin bulunduğuna inanmaktadırlar. İmamîyye'nin iddiasına göre, İmam Zaman (aleyhi's-selâm) zuhûr edeceği zaman kendisini tanıtması için mucizeye ihtiyacı olacaktır.
Ancak bu şekilde kendisinin İmametini ispat edebilir. Çünkü kimse mucize olmadan O'nu tanıyamayacaktır. Ama mucize peygamberlere özgü bir şeydir.
CEVABI:
Eleştirmen şöyle diyor: "Eğer İmam Gaybet'e çekilir ve asırlar boyu zuhûr etmezse bu süre içerisinde birçok nesil İmam'ı görmeden gelip gideceklerdir.
Asırlar sonra İmam zuhûr ettiğinde de o zamanın insanları O'nu kabul etmeyeceklerdir. Çünkü O'nun İmametine dâir hiçbir delil ve ispat onlara göre mevcut değildir.
Kendisini, mucize göstererek ispat edebilmesi ancak peygamber olmasıyla mümkündür. Ama artık peygamber gelmeyeceği bütün İslam ümmetinin inandığı bir ortak noktadır.
Ayrıca bir insanın peygamber olmadığı halde mucize göstermesi İslam ümmetinin reddettiği konulardan birisidir. Çünkü İslam ümmeti mucizenin peygambere ait olduğu ve peygamberden başkasının mucize yapamayacağı konusunda ittifak etmişlerdir."
Bu da kof bir eleştiridir. Çünkü sayısızca hadis ve rivayet, İmam'ın özelliklerini bildirmiştir.
Ayrıca, kıyamdan önceki alametler açıklanmıştır. Bu rivâyetler hem Hz. Peygamberden, hem de 12 İmam'dan nakledilmiştir.
Mesela kıyamdan önceki alametlerden birisi Süfyanî adında birisinin yapacağı silahlı kıyam, bir diğeri Deccal adında birinin ortaya çıkarak, sayısız insanı katledeceği ve buna benzer birçok alamet bildirilmiştir.
Hz. Hüseyin'in (aleyhi's-selâm) evlatlarından birisinin Medine'de silahlı bir kıyamı başlatması ve halkı Hz. Mehdî'ye (aleyhi's-selâm) davet etmesi daha sonra da şehid edilmesi, zuhûr alametlerinden biridir.
Büyük, mücehhez ve donanmış bir ordunun Beyda'da (Mekke yakınlarında bir çöl ismi) toprağa gömülmesi ve buna benzer sayısız alametlerin gerek Ehl-i Beyt, gerekse Sünnî kaynaklarda Hz. Peygamber'den (sallallâhu aleyhi ve âlih) nakledilmiş olmasıdır.
Bütün bu haberler günümüze kadar gelmiş ve gelecek nesillere de muhakkak ulaşacaktır. Bu nişânelerle Hz. Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) İmam olduğu anlaşılacaktır.
Ayrıca alametlerin ortaya çıkması ve birtakım mucizelerin İmam tarafından gerçekleştirilmesi O'nun peygamber olduğunu göstermez.
Çünkü mucize sadece peygamberlik iddiasını doğrulamak için değildir.
Mucize, iddia eden kimsenin iddiasının ve kendisinin doğruluğuna, delâlet eder. Mucize hem peygamberlik iddiası için geçerlidir, hem de başka İlâhî iddialar için...
Başka bir ifadeyle; Hz. Muhammed'den sonra artık kıyamete kadar peygamber gelmeyeceği her Müslümanca bilinen ve Kur'an'da açıklanmış bir hakikattir. Ve bunu Ehl-i Beyt İmamları açıkça beyan etmişlerdir.
Evet, mucizenin fikrî ve amelî olarak her türlü pislik ve günahtan uzak olan kimseye ait olduğu doğrudur.
Dolayısıyla, bu şahıs; peygamber, imam ya da sâlih bir kul olabilir. Misal olarak Kur'an'da geçen iki olayı aktaracağım:
> Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Zekeriyya, Meryem'in yanına her gittiğinde O'nun yanında rızkının hazır olduğunu görüyordu. O, Meryem'e şöyle dedi: 'Bu yemekler kimin tarafından gelmektedir?'
Meryem, 'Bu rızık Allah tarafından gelmektedir' dedi. Kim rızkını O'ndan istese o hesapsız olarak onun rızkını verir. Zekeriyya bu esnada dua etti: 'Ey Allah'ım bana pak ve değerli evlatlar nasip eyle şüphesiz Sen benim isteğimi duyansın.'"
Allah Teâlâ bu mucizeyi Hz. Meryem'e bağışlamıştı. Hz. Meryem peygamber değildi. Sadece, O'nun sâliha kullarından biriydi.
> Kur' an-ı Kerim'in buyurduğuna göre, Allah Teâlâ, Hz. Mûsâ'nın annesine vahyetmişti:
"Biz Mûsâ'nın annesine vahyedip dedik ki; O'na süt ver, düşmanlardan korktuğun zaman O'nu denize bırak, korkma, hüzünlenme O'nu sana tekrar geri döndüreceğiz ve şüphesiz O'nu peygamber yapacağız."
Allah Teâlâ, açıkça Hz. Mûsâ'nın annesine vahyettiğini buyurmaktadır. Eğer vahiy sadece peygamberlere mahsus bir mucize olsaydı Hz. Meryem'e peygamber olmamasına rağmen vahiy gelmesi doğru bir şey olmayacaktı.
Dolayısıyla, neden Allah-u Teala Hz. Mehdî'ye (aleyhi's-selâm) mucizeler bağışlamasın? Bu mucizelerle Hz. Mehdî (aleyhi's- selâm), diğer yalancı mehdîlerden ayrılmış olacak ve kimin gerçek Mehdî olduğu anlaşılacaktır.
O'nun iddiası bu mucizelerle doğrulanacak ve halk için bir delil olacaktır. Ben el-Bihâr ve el-İzah ki-tabımda mucize konusuna genişçe yer verdim; daha geniş bilgi için söz konusu kitaplara müracaat edebilirsiniz.
Kendime bir vazife bilerek bu eleştirilerin cevabını Allah'ın izniyle yazmaya çalıştım. Buradaki hedefim hakkın ortaya çıkmasından başka bir şey değildi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Mehdi eserinden)
Ancak bu şekilde kendisinin İmametini ispat edebilir. Çünkü kimse mucize olmadan O'nu tanıyamayacaktır. Ama mucize peygamberlere özgü bir şeydir.
CEVABI:
Eleştirmen şöyle diyor: "Eğer İmam Gaybet'e çekilir ve asırlar boyu zuhûr etmezse bu süre içerisinde birçok nesil İmam'ı görmeden gelip gideceklerdir.
Asırlar sonra İmam zuhûr ettiğinde de o zamanın insanları O'nu kabul etmeyeceklerdir. Çünkü O'nun İmametine dâir hiçbir delil ve ispat onlara göre mevcut değildir.
Kendisini, mucize göstererek ispat edebilmesi ancak peygamber olmasıyla mümkündür. Ama artık peygamber gelmeyeceği bütün İslam ümmetinin inandığı bir ortak noktadır.
Ayrıca bir insanın peygamber olmadığı halde mucize göstermesi İslam ümmetinin reddettiği konulardan birisidir. Çünkü İslam ümmeti mucizenin peygambere ait olduğu ve peygamberden başkasının mucize yapamayacağı konusunda ittifak etmişlerdir."
Bu da kof bir eleştiridir. Çünkü sayısızca hadis ve rivayet, İmam'ın özelliklerini bildirmiştir.
Ayrıca, kıyamdan önceki alametler açıklanmıştır. Bu rivâyetler hem Hz. Peygamberden, hem de 12 İmam'dan nakledilmiştir.
Mesela kıyamdan önceki alametlerden birisi Süfyanî adında birisinin yapacağı silahlı kıyam, bir diğeri Deccal adında birinin ortaya çıkarak, sayısız insanı katledeceği ve buna benzer birçok alamet bildirilmiştir.
Hz. Hüseyin'in (aleyhi's-selâm) evlatlarından birisinin Medine'de silahlı bir kıyamı başlatması ve halkı Hz. Mehdî'ye (aleyhi's-selâm) davet etmesi daha sonra da şehid edilmesi, zuhûr alametlerinden biridir.
Büyük, mücehhez ve donanmış bir ordunun Beyda'da (Mekke yakınlarında bir çöl ismi) toprağa gömülmesi ve buna benzer sayısız alametlerin gerek Ehl-i Beyt, gerekse Sünnî kaynaklarda Hz. Peygamber'den (sallallâhu aleyhi ve âlih) nakledilmiş olmasıdır.
Bütün bu haberler günümüze kadar gelmiş ve gelecek nesillere de muhakkak ulaşacaktır. Bu nişânelerle Hz. Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) İmam olduğu anlaşılacaktır.
Ayrıca alametlerin ortaya çıkması ve birtakım mucizelerin İmam tarafından gerçekleştirilmesi O'nun peygamber olduğunu göstermez.
Çünkü mucize sadece peygamberlik iddiasını doğrulamak için değildir.
Mucize, iddia eden kimsenin iddiasının ve kendisinin doğruluğuna, delâlet eder. Mucize hem peygamberlik iddiası için geçerlidir, hem de başka İlâhî iddialar için...
Başka bir ifadeyle; Hz. Muhammed'den sonra artık kıyamete kadar peygamber gelmeyeceği her Müslümanca bilinen ve Kur'an'da açıklanmış bir hakikattir. Ve bunu Ehl-i Beyt İmamları açıkça beyan etmişlerdir.
Evet, mucizenin fikrî ve amelî olarak her türlü pislik ve günahtan uzak olan kimseye ait olduğu doğrudur.
Dolayısıyla, bu şahıs; peygamber, imam ya da sâlih bir kul olabilir. Misal olarak Kur'an'da geçen iki olayı aktaracağım:
> Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Zekeriyya, Meryem'in yanına her gittiğinde O'nun yanında rızkının hazır olduğunu görüyordu. O, Meryem'e şöyle dedi: 'Bu yemekler kimin tarafından gelmektedir?'
Meryem, 'Bu rızık Allah tarafından gelmektedir' dedi. Kim rızkını O'ndan istese o hesapsız olarak onun rızkını verir. Zekeriyya bu esnada dua etti: 'Ey Allah'ım bana pak ve değerli evlatlar nasip eyle şüphesiz Sen benim isteğimi duyansın.'"
Allah Teâlâ bu mucizeyi Hz. Meryem'e bağışlamıştı. Hz. Meryem peygamber değildi. Sadece, O'nun sâliha kullarından biriydi.
> Kur' an-ı Kerim'in buyurduğuna göre, Allah Teâlâ, Hz. Mûsâ'nın annesine vahyetmişti:
"Biz Mûsâ'nın annesine vahyedip dedik ki; O'na süt ver, düşmanlardan korktuğun zaman O'nu denize bırak, korkma, hüzünlenme O'nu sana tekrar geri döndüreceğiz ve şüphesiz O'nu peygamber yapacağız."
Allah Teâlâ, açıkça Hz. Mûsâ'nın annesine vahyettiğini buyurmaktadır. Eğer vahiy sadece peygamberlere mahsus bir mucize olsaydı Hz. Meryem'e peygamber olmamasına rağmen vahiy gelmesi doğru bir şey olmayacaktı.
Dolayısıyla, neden Allah-u Teala Hz. Mehdî'ye (aleyhi's-selâm) mucizeler bağışlamasın? Bu mucizelerle Hz. Mehdî (aleyhi's- selâm), diğer yalancı mehdîlerden ayrılmış olacak ve kimin gerçek Mehdî olduğu anlaşılacaktır.
O'nun iddiası bu mucizelerle doğrulanacak ve halk için bir delil olacaktır. Ben el-Bihâr ve el-İzah ki-tabımda mucize konusuna genişçe yer verdim; daha geniş bilgi için söz konusu kitaplara müracaat edebilirsiniz.
Kendime bir vazife bilerek bu eleştirilerin cevabını Allah'ın izniyle yazmaya çalıştım. Buradaki hedefim hakkın ortaya çıkmasından başka bir şey değildi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.