İmam Hasan’ın mirası
Kuleynî der ki: “. Hasan Hicri kırk dokuz yılının Safer ayının sonunda vefat etmiştir. Öldüğünde kırk yedi sene ve birkaç aydı ömrü...”
24.08.2023 08:41:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Kuleynî der ki: ". Hasan Hicri kırk dokuz yılının Safer ayının sonunda vefat etmiştir. Öldüğünde kırk yedi sene ve birkaç aydı ömrü..."
Peygamberimizin reyhanesi, cennet gençlerinin iki efendisinden biri, Cenab-ı Hakkın beyanıyla her türlü günah kirinden arınmış ve tertemiz olan Hz. Hasan, kırk dokuz yıllık mücadele ve çile dolu bir hayatın sonunda Hakkın rahmetine kavuştu.
Hz. Hüseyin, mezarın başında durarak ağabeyine şunları söyledi:
"Ey Ebu Muhammed! Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Eğer sen yaşıyor olsaydın hakkı muhtemel yerlerinde görüp tanırdın.
Tehlike noktalarını güzel yöntemlerle aşarak Allah'ı tercih ederdin.
Dünyanın büyük nimetlerine küçümseyen gözlerle bakardın.
Dünyaya çevresi temiz ve ailesi arınmış bir el uzatırdın. Az bir destekle düşmanlarından gelen badireleri geri püskürtürdün.
Yapacağın bu işlerde şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü sen peygamberlik soyunun evladı, hikmet sütüyle emzirilmişisin. Bu durumda sen rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennetin yolcususun.
Allah ondan yana bize ve size büyük ecir versin. Bize ve size onun büyük tesellisini ve sabrını bağışlasın!"
Hz. Hasan'ın ardından kardeşi Muhammed Hanefiyye onun cansız bedeninin yanında şöyle ağıt yakıyordu:
"Allah sana rahmet etsin ey Ebu Muhammed! Allah'a and olsun ki, hayatın aziz ve seçkindi. Ölümün de yeterince ezici ve yıkıcıdır.
Senin bedenine hayat veren ruha ne mutlu! Ne mutlu o bedene ki, kefenin onu kucaklamaktadır. Nasıl olmasın ki? Sen hidayetin çocuğusun. Takva ehlinin yadigârı, Ashab-ı Kesa'nın beşincisisin.
Hakikatin elinde terbiye gördün. İslam'ın kucağında eğitildin. İman menbaından süt emdin. Ne güzel bir hayat ve ne güzel bir ölüm!
Allah'ın selamı ve rahmeti üzerine olsun! Senin hayat anıların hatıralarımızdan silinmeyecektir..."
Yüce Allah, Ehl-i Beyt'i bizler için şefaatçi kılsın!
İmam Hasan'ın mirasına genel bir bakış
İmam Hasan (a.s.), babası İmam Ali (a.s.) ve dedesi Resulüllah (s.a.v.) gibi, ilahi ölçülere bağlı prensipli bir önderdi. Onun önderlik görevlerini, şu geniş anlamlı ve çok yönlü cümlede özetleyebiliriz: "Allah'ın emri uyarınca rehberlik etmek..."
Bu görevin ilahî dayanaklarından birisi şudur: "Onları emrimiz uyarınca insanları doğru yola ileten önderler yaptık. Onlara yararlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi."
"Allah'ın emri uyarınca rehberlik etme" fonksiyonu; İslam'ı apaçık ortaya koymada, Kur'an'da, yüce Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetinde yer alan genel veya mutlak hükümlerin ayrıntılı biçimde sunulmasında ortaya çıktığı gibi, Kur'an'ı tefsir etmede ve Resulüllah'ın (s.a.v.) amaçlarının açıklamasında tecelli eder.
Bu görevin bir başka tecelli alanı ise ilahi hükümlerin Müslüman ümmet arasında uygulanmasını sağlama, ilahi nasları ve İslam'ı saptıranların ve sapanların yeltenecekleri tahriflerden ve yozlaşmalardan koruma alanıdır.
İslam'ın ortaya koyduğu hayat değişimi, sosyal veya ekonomik olmak kadar, aynı zamanda kültürel bir olgunlaşmadır.
Buna göre Ehl-i Beyt imamlarının kendilerini ümmeti eğitmeye, risalet kavramlarına ve değerlerine ilişkin kültürel bilincini geliştirmeye adamalarında şaşılacak bir şey yoktur.
Çünkü onlar, başta gelen görevlerini, ilahi risaletin ve Peygamberin (s.a.v) hedeflerini açıklayan Kur'an ayetlerinden hareketle eğitim ve bilinçlendirme olarak görüyorlar.
O Peygamber ki, imamın kendisini onun uzantısı ve bu peygamberin gayretleri sonucu oluşan risalet, velayet ve ümmet gibi fidanların özenli koruyucusu olarak görür.
Nitekim yüce Allah, risaletin hedeflerini ve Peygamberin (s.a.v) görevlerini açıklayan şu ayetinde şöyle buyuruyor: "O, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları kötülüklerden arındırır, onlara Kitabı ve hikmeti öğretir."
İmam Hasan (a.s.) her ne kadar dinî ve ilkesel sebepler yüzünden halifelikten feragat etti ise de, meydanı ve Peygamberimizin (s.a.v.) miras birikimini cahiliye artıklarının ellerinde yağmalanmaya bırakmadı.
Tersine, üzerine devletin oturacağı ve şeriatın hükümlerinin uygulanmasına zemin oluşturacak bir alt yapıyı, eğitim yolu ile geliştirmeye kendini verdiğini görüyoruz.
İmam Hasan (a.s.), İslam ümmetine sunduğu belgeler aracılığı ile zengin bir ilmî, manevî ve fikrî miras bıraktı. Bu manevî miras ve belgeler; konuşmalar, vasiyetler (tavsiyeler), tartışmalar, mektuplar ve çeşitli bilgi dallarında söylenmiş hadisler şeklinde bize ulaşmıştır.
Bu belgeler, İmam Hasan'ın (a.s.) farklı türlerdeki ilgi ve gayretlerini, bilgi birikiminin geniş çaplılığını ve İslam ümmetinin o günlerde yaşadığı fitne ve felaketlerle dolu dönemin gereklerini nasıl enine boyuna kavradığını ortaya koyuyor.
Bu öyle bir dönemdi ki, Allah'ın gözetimine ve yönlendirmesine mazhar olanlar dışında kalanların çok az bir bölümü, onun özel niteliklerinin ve gereklerinin bilincine varabilmişti.
Bu bağlamda İmam Hasan'ın ilmî çalışmalarından bazı örnekleri göz önüne sereceğiz, onun dilinde beliren ve belâgatli üslubu ile ifade ettiği veya öğrencileriyle dostlarına yönelik eğitici faaliyetlerine yansıyan kavramlardan ve ideal değerlerden bir demet seçeceğiz." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Peygamberimizin reyhanesi, cennet gençlerinin iki efendisinden biri, Cenab-ı Hakkın beyanıyla her türlü günah kirinden arınmış ve tertemiz olan Hz. Hasan, kırk dokuz yıllık mücadele ve çile dolu bir hayatın sonunda Hakkın rahmetine kavuştu.
Hz. Hüseyin, mezarın başında durarak ağabeyine şunları söyledi:
"Ey Ebu Muhammed! Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Eğer sen yaşıyor olsaydın hakkı muhtemel yerlerinde görüp tanırdın.
Tehlike noktalarını güzel yöntemlerle aşarak Allah'ı tercih ederdin.
Dünyanın büyük nimetlerine küçümseyen gözlerle bakardın.
Dünyaya çevresi temiz ve ailesi arınmış bir el uzatırdın. Az bir destekle düşmanlarından gelen badireleri geri püskürtürdün.
Yapacağın bu işlerde şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü sen peygamberlik soyunun evladı, hikmet sütüyle emzirilmişisin. Bu durumda sen rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennetin yolcususun.
Allah ondan yana bize ve size büyük ecir versin. Bize ve size onun büyük tesellisini ve sabrını bağışlasın!"
Hz. Hasan'ın ardından kardeşi Muhammed Hanefiyye onun cansız bedeninin yanında şöyle ağıt yakıyordu:
"Allah sana rahmet etsin ey Ebu Muhammed! Allah'a and olsun ki, hayatın aziz ve seçkindi. Ölümün de yeterince ezici ve yıkıcıdır.
Senin bedenine hayat veren ruha ne mutlu! Ne mutlu o bedene ki, kefenin onu kucaklamaktadır. Nasıl olmasın ki? Sen hidayetin çocuğusun. Takva ehlinin yadigârı, Ashab-ı Kesa'nın beşincisisin.
Hakikatin elinde terbiye gördün. İslam'ın kucağında eğitildin. İman menbaından süt emdin. Ne güzel bir hayat ve ne güzel bir ölüm!
Allah'ın selamı ve rahmeti üzerine olsun! Senin hayat anıların hatıralarımızdan silinmeyecektir..."
Yüce Allah, Ehl-i Beyt'i bizler için şefaatçi kılsın!
İmam Hasan'ın mirasına genel bir bakış
İmam Hasan (a.s.), babası İmam Ali (a.s.) ve dedesi Resulüllah (s.a.v.) gibi, ilahi ölçülere bağlı prensipli bir önderdi. Onun önderlik görevlerini, şu geniş anlamlı ve çok yönlü cümlede özetleyebiliriz: "Allah'ın emri uyarınca rehberlik etmek..."
Bu görevin ilahî dayanaklarından birisi şudur: "Onları emrimiz uyarınca insanları doğru yola ileten önderler yaptık. Onlara yararlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi."
"Allah'ın emri uyarınca rehberlik etme" fonksiyonu; İslam'ı apaçık ortaya koymada, Kur'an'da, yüce Peygamberimizin (s.a.v.) sünnetinde yer alan genel veya mutlak hükümlerin ayrıntılı biçimde sunulmasında ortaya çıktığı gibi, Kur'an'ı tefsir etmede ve Resulüllah'ın (s.a.v.) amaçlarının açıklamasında tecelli eder.
Bu görevin bir başka tecelli alanı ise ilahi hükümlerin Müslüman ümmet arasında uygulanmasını sağlama, ilahi nasları ve İslam'ı saptıranların ve sapanların yeltenecekleri tahriflerden ve yozlaşmalardan koruma alanıdır.
İslam'ın ortaya koyduğu hayat değişimi, sosyal veya ekonomik olmak kadar, aynı zamanda kültürel bir olgunlaşmadır.
Buna göre Ehl-i Beyt imamlarının kendilerini ümmeti eğitmeye, risalet kavramlarına ve değerlerine ilişkin kültürel bilincini geliştirmeye adamalarında şaşılacak bir şey yoktur.
Çünkü onlar, başta gelen görevlerini, ilahi risaletin ve Peygamberin (s.a.v) hedeflerini açıklayan Kur'an ayetlerinden hareketle eğitim ve bilinçlendirme olarak görüyorlar.
O Peygamber ki, imamın kendisini onun uzantısı ve bu peygamberin gayretleri sonucu oluşan risalet, velayet ve ümmet gibi fidanların özenli koruyucusu olarak görür.
Nitekim yüce Allah, risaletin hedeflerini ve Peygamberin (s.a.v) görevlerini açıklayan şu ayetinde şöyle buyuruyor: "O, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları kötülüklerden arındırır, onlara Kitabı ve hikmeti öğretir."
İmam Hasan (a.s.) her ne kadar dinî ve ilkesel sebepler yüzünden halifelikten feragat etti ise de, meydanı ve Peygamberimizin (s.a.v.) miras birikimini cahiliye artıklarının ellerinde yağmalanmaya bırakmadı.
Tersine, üzerine devletin oturacağı ve şeriatın hükümlerinin uygulanmasına zemin oluşturacak bir alt yapıyı, eğitim yolu ile geliştirmeye kendini verdiğini görüyoruz.
İmam Hasan (a.s.), İslam ümmetine sunduğu belgeler aracılığı ile zengin bir ilmî, manevî ve fikrî miras bıraktı. Bu manevî miras ve belgeler; konuşmalar, vasiyetler (tavsiyeler), tartışmalar, mektuplar ve çeşitli bilgi dallarında söylenmiş hadisler şeklinde bize ulaşmıştır.
Bu belgeler, İmam Hasan'ın (a.s.) farklı türlerdeki ilgi ve gayretlerini, bilgi birikiminin geniş çaplılığını ve İslam ümmetinin o günlerde yaşadığı fitne ve felaketlerle dolu dönemin gereklerini nasıl enine boyuna kavradığını ortaya koyuyor.
Bu öyle bir dönemdi ki, Allah'ın gözetimine ve yönlendirmesine mazhar olanlar dışında kalanların çok az bir bölümü, onun özel niteliklerinin ve gereklerinin bilincine varabilmişti.
Bu bağlamda İmam Hasan'ın ilmî çalışmalarından bazı örnekleri göz önüne sereceğiz, onun dilinde beliren ve belâgatli üslubu ile ifade ettiği veya öğrencileriyle dostlarına yönelik eğitici faaliyetlerine yansıyan kavramlardan ve ideal değerlerden bir demet seçeceğiz." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.