logo
14 ARALIK 2025


İmam (a.s.) ile görüşme

Merhum Şeyh Tabersî “İ’lâmu’l-Vera” adındaki kitabında İmam Mehdî’yi (aleyhi’s-selâm) ziyaret ve O’nun kerametlerini görmeye muvaffak olan bazı kimselerden söz eder

25.07.2024 18:12:00
Haber Merkezi
İmam (a.s.) ile görüşme
İmam (a.s.) ile görüşme
Merhum Şeyh Tabersî "İ'lâmu'l-Vera" adındaki kitabında İmam Mehdî'yi (aleyhi's-selâm) ziyaret ve O'nun kerametlerini görmeye muvaffak olan bazı kimselerden söz eder.

Onlardan 13 kişi İmam'ın (aleyhi's-selâm) Bağdat, Kûfe, Ahvaz, Kum, Hamedan, Rey, Azerbaycan ve Nişabur'daki vekilleridir. Yaklaşık elli kişi ise Bağdat, Hamdan, Dinever, İsfahan, Saymere, Rey, Kazvin ve diğer yerlerin ahalisindendir. 

Bazı büyük âlimler Gaybet-i Kübra zamanında İmam'ın (aleyhi's-selâm) huzuruna giden veya uykuda ya da uyanıkken birtakım kerametler gören kişilerin adlarını ve başından geçenleri kitaplarında toplamış ve zikretmişlerdir. Keşfu'l-Esrar, Bihâru'l-Envâr kitaplarında da bu hususla ilgili birçok senetli hadise nakledilmiştir.

Nitekim Merhum Hacı Nuri, Necmu's-Sâkib kitabında bu konuda yüz olay nakleder ve şöyle der: "Herkesten duyduğumuz her şeyi burada nakletmedik. Allah'ın yardımıyla sadece doğruluğuna güvendiğimiz olayları, güvenilir kişilerden aktardık." 

Bu bölümde Necmu's-Sâkib'ten bir olay nakletmekle yetiniyoruz:

Faziletli âlim Ali b. İsa Erbilî "Keşfu'l-Gumme" adlı kitabında diyor ki: "Güvenilir kardeşlerimden bir grup, Hille bölgesinde Hır- kal köyü ahalisinden İsmail b. İsa b. Hasan Hırkalı adında bir kişinin benim zamanımda vefat ettiğini bana haber verdiler. Ben onu görmemiştim. Onun oğlu Şemseddin bana dedi ki: 'Babam bana şöyle bir olay anlattı:

Gençliğinde sol bacağında, Tûse denilen yumruk büyüklüğün-de bir yara çıkmış ve her bahar mevsimi patlıyor, ondan kan ve irin akıyormuş. Bu dert onu her şeyden alıkoyuyormuş. O Hille'ye gelip ve Raziyyuddin Ali b. Tavus'un yanına giderek ona bu yarasından bahsetmiş.

Seyyid b. Tavus, Hille cerrahlarını çağırmış, onu muayene ettirmiş ve demişler ki: 'Bu, toplardamar üzerinde çıkmış ve kesmekten başka çaresi yoktur. Ancak, bunu kesersek toplardamar da kesilebilir eğer bu damar kesilirse İsmail sağ kalmaz. Onu kesmek çok tehlikelidir, biz bu işe girişemeyiz.'

Seyyid İbn-i Tavus, İsmail'e, 'Ben Bağdat'a gidiyorum, gel seni de götüreyim ve oradaki cerrahlara göstereyim, belki onlar bir çare bulurlar' demiş. Bağdat'a gitmiş, tabipleri çağırmışlar. Onlar da aynı teşhisi koymuş ve aynı özrü getirmişler. İsmail bu duruma üzülmüş, Seyyid ona, 'Allah Teala, üzerindeki bu necâsetle kılacağın namazı kabul eder, bu derde sabretmek mükafaatsız değildir' demiş.

Bunun üzerine İsmail, 'Öyleyse, Samarra'ya ziyarete gideceğim ve İmamlardan (aleyhumu's-selâm) yardım isteyeceğim' demiş ve yola çıkmış.

Şemseddin; babam diyor ki: 'O nurlu Harem'e ulaştığım zaman iki yüce İmam, İmam Ali Nakî ve İmam Hasan Askerî'yi (aleyhumu's-selâm) ziyaret ettikten sonra Serdab'a gittim. Geceleyin orada Allah'a çok yalvardım ve İmam Mehdî'den (aleyhi's-selâm) yardım diledim, sabahleyin Dicle nehrine gittim, elbisemi yıkadım ve ziyaret guslü aldım.

İbriğimi su ile doldurarak bir kere daha ziyaret etmek için İmamların Harem'ine geri döndüm, kaleye varmadan birkaç atlının bana doğru geldiğini gördüm. Samarra'nın etrafında bazı soylu ailelerin evleri olduğundan, bunların eşraftan olduğunu sandım.

Bana yetiştiklerinde, bunlardan birinin, sakalı yeni yeni çıkmış, kılıç kuşanmış olan iki genç ile nur yüzlü, elinde bir mızrak ve kılıç kuşanmış yaşlı bir adam, üzerine fereci (bir çeşit elbise ve cübbe) giymiş, tehtu'l-henek (sarığın çene altından geçirilip arkaya atılan son kısmı) bağlamış, elinde mızrak taşımakta olan dört kişi olduğunu gördüm, O ihtiyar adam sağ tarafa ve iki genç de sol tarafa geçtiler.

Fereci giymiş kişi onların ortasında kaldı, bana selam verdi, ben de cevap verdim; fereci giyinmiş kişi, 'Yarın yola mı çıkacaksın' diye sordu. 'Evet' dedim. 'Yaklaş bakayım, sana eziyet eden şu yara neymiş bir görelim' dedi.

Ben bu sırada, 'Bedeviler necâsetten kaçınmazlar, yeni gusül almış ve elbisemi yıkamıştım, elbisemin ıslaklığı hâlâ duruyordu. Keşke bu bedevi bana dokunmasa..." diye düşünürken o eğildi ve beni kendine doğru çekerek elini yaramın üzerine koyup kuvvet-le sıktı, canım pek yanmıştı. Sonra doğruldu, bu haldeyken yaşlı adam dedi ki: 'Kurtuldun İsmail!'

Ben, 'Siz de felaha ve kurtuluşa erişin' dedim. Bu sırada birden, onun adımı bildiği düşüncesiyle şaşırdım, bana, 'kurtuluşa erdin' diyen yaşlı adam bu sefer, 'İmamdır o, İmam!' dedi.

Ben koşarak ayağının üzengisini öptüm, İmam (aleyhi's-selâm) yola koyuldu, ben de ardından gidiyor ve feryat ediyordum, İmam (aleyhi's-selâm), 'Geri dön' dedi.

Ben, 'Sizi bırakmam, mümkün değil!' diye inledim.

İmam (aleyhi's-selâm) tekrar, 'Geri dönmek senin için daha hayırlıdır, geri dön!' dedi. Ben aynı sözü tekrarlayınca yaşlı adam dedi ki: 'Ey İsmail! İmam iki defa geri dön dediği halde O'nu dinlememekten utanmıyor musun?'

Bu sözler üzerine olduğum yerde kalakaldım, birkaç adım uzaklaştıktan sonra yine bana dönerek dedi ki: 'Bağdat'a döndüğün zaman Mustansır (Hicrî 623-640 yılları arasında hükümet etmiş Abbasî halifesi)   seni isteyecek ve sana bir hediye verecek, o hediyeyi geri çevir ve oğlum Râzî'ye (Maksat, Seyyid b. Tavus'dur) de ki, senin için Ali b. Arz'a bir şeyler yazsın, sana istediğin her şeyi vermesini söyleyeceğim.'

Onlar gözden iyice uzaklaşıncaya kadar öylece orada kaldım, çok gıbta ettim. Bir saat kadar orada oturdum, sonra Harem'e (Maksat Samarra'da İmam Ali Nakî (a.s.) ile İmam Hasan Askerî'nin (a.s.) Harem'idir) geri döndüm, Harem'dekiler beni görünce, 'Durumun değişmiş, yaran ağrı yapıyor mu?' diye sordular.

'Hayır' dedim.

'Birisiyle kavga mı ettin?'

'Hayır, Allah aşkına söyleyin, buradan geçen atlıları gördünüz mü?'

'Onlar buranın büyüklerinden olsa gerek.'

'Hayır, onlardan birisi İmam'dı (aleyhi's-selâm).'

'O yaşlı mı, fereci giyen mi?'

'Fereci giyen!'

Yaranı gösterdin mi?'

'Evet, onu öyle sıktı ki canım yandı.'

Sonra sağ bacağımı açtıklarında yaradan hiçbir eser kalmadığını gördüler. Ben de dehşete kapıldım, diğer bacağımı da açtım, onda da bir şey göremedim.

İşte o zaman halk başıma toplanarak elbiselerimi parçaladılar. Harem'dekiler beni kurtarmasaydı ayaklar altında çiğnenip ezilmiştim. Bağırıp çağırmam üzerine Beyne'n-Nehreyn Nâzırı (Fırat ve Dicle arası bölgede olup bitenleri merkeze bildiren devlet memuru) gelip macerayı öğrendi ve olayı yazmak için gitti. Ben geceyi orada geçirdim.

Sabahleyin bir grup gelip beni uğurladı. Yanıma iki kişi verip geri döndüler. Ertesi sabah Bağdat kapısına vardığımızda şehre gelen herkesin adını ve nesebini soran büyük bir cemaat köprünün başında toplanmıştı. Oraya vardığımızda benim adımı duyunca başıma üşüştüler ve giyindiğim ikinci elbiseyi de parça parça ettiler.

Öyle ki, neredeyse ruhum bedenimden ayrılacaktı. O sırada Seyyid Râziyyuddin bir cemaatle geldi. Halkı benden uzaklaştırdı. Beyne'n-Nehreyn Nâzırı durumu yazmış, Bağdat'a göndermiş ve onlara bildirmişti. Seyyid, 'Şifa bulduğu söylenilen, bu şehirde kargaşalık çıkaran adam sen misin?' diye sordu.

'Evet' dedim.

Attan indi, bacağımı açtı, önceden bacağımdaki yarayı görmüş-tü, şimdi o yaradan hiçbir eser kalmadığını görünce bayıldı, bir saat sonra kendine gelince dedi ki: 'Vezir beni çağırmış. Samarra'dan gelen habere göre o adamın sizinle ilişkisi varmış, durumu çabuk bize bildir, demiş.'

Sonra beni Kum ahalisinden olan vezirin yanına götürdü ve dedi ki: 'Bu benim kardeşim ve yakın dostumdur.' Vezir, 'Hikayeyi anlat' dedi. Ben baştan sona başımdan geçenleri anlattım, vezir hekimleri ve cerrahları çağırmaları için memur gönderdi, onlar da gelince dedi ki: 'Siz bu adamın yarasını görmüş müydünüz?'

'Evet.'

'Onun çaresi nedir?'

'Onu kesmekten başka çaresi yoktur, eğer kesilirse sağ kalma ihtimali de çok zayıftır.'

'Eğer ölmezse bu yara ne zamana kadar iyileşir?'

'En azından iki ay yaranın izi kalır, ondan sonra çıban çıkması mümkündür ama onun yerinde beyaz bir çukur kalır ve oradan tüy bitmez.'

'Siz onu göreli kaç gün oldu?'

'Bugünle birlikte on gün oldu.'

Sonra vezir onları yakına çağırdı ve benim bacağımı açtı. Onlar, bunun diğer bacağımla hiçbir farkı olmadığını ve o çıbandan hiçbir eser kalmadığını gördüler.

Hıristiyan cerrahlardan biri, 'Vallahi bu Hz. İsa'nın mucizelerindendir' diye haykırdı. Vezir, 'Bu iş sizlerden hiçbirinin işi olmadığından, ben bunu kimin yaptığını biliyorum' dedi. Bu haber halifeye de ulaştı.

Halife, veziri çağırdı, vezir beni halifenin yanına götürdü, Halife Mustansır bana olup bitenleri anlatmamı emretti. Ben başımdan geçenleri anlatınca halife oradaki hizmetçilerden birini çağırarak içinde bin dinar olan bir kese getirtti ve, 'Al bunu, güle güle harca!' dedi.

'Kabul edemem.'

'Kimden korkuyorsun?'

'Bu kerameti gösteren kimseden! Çünkü Ebu Ca'fer'den (maksat Mustansır'dır) hiçbir şey kabul etme, diye buyurdu' dedim.


Bunun üzerine halife üzüldü ve ağladı.'"

Keşfu'l-Gumme'nin sahibi der ki: "İyi bir rastlantı sonucu, bir gün ben bu olayı bir toplumda naklediyordum, macerayı anlatıp bitirdikten sonra, İsmail'in oğlu Şemseddin'in de onların arasında olduğunu öğrendim. Ben onu tanımıyordum, bu tesadüfe şaşırarak dedim ki: 'Sen babanın bacağını yaralı olduğu vakit görmüş müydün?'

'O zaman küçüktüm ama iyileştikten sonra gördüm. Yerinden tüy çıkmış ve yaradan eser kalmamıştı. Babam her yıl Bağdat'a geliyor, Samarra'ya gidiyor ve uzun müddet orada kalıp ağlıyordu. Bir kere daha İmam'ı görmek arzusuyla oralarda gezinip duruyordu ama o gün bir daha kendisine nasip olmadı. Benim bildiğim kadarıyla kırk defa Samarra'ya ziyarete gitti. Sonunda İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) hasretiyle dünyadan göçtü.'"

Necmu's-Sâkib'in yazarı, bu rivayetin sonunda Hürr el-Amilî'nin "Emelü'l-Âmil" kitabından, İsmail el-Hırkalî'nin oğlunun faziletli bir âlim ve Allame Hillî'nin öğrencilerinden olduğunu nakletmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Türkiye’yi derin üzüntüye boğan kayıp
Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay vefat etti
'CAATSA ve Halkbank davası hariç..'
'Geri kalan alanlarda çok iyiyiz'
ABD'nin Brown Üniversitesinde silahlı saldırı
2 kişi öldü, 8 kişi yaralandı
İsrail'den Hamas'ın üst düzey komutanına hava saldırısı
Raad Saad'ın hedef aldığı saldırıda 4 ölü, 25 yaralı
Suriye'de yeni oyun mu? Pentagon: 'DEAŞ, 2 askerimizi öldürdü'
Suriye İçişleri Bakanlığı: 'Uyarımız dikkate alınmamıştı'
Galatasaray Antalyaspor'u rahat geçti
Galibiyet 4 golle geldi
Uzmanından endişelendiren açıklama:
Bursa ve Konya Ovaları çöküyor
Umutsuz bekleyiş
Asgari ücretlinin 2026’dan da umudu yok!
Bir de çocuk yapın diyorlar ya!
Garibanlığın gözü kör olsun!
İşte kafalarındaki rakam!
İşçisiz başlayan asgari ücrette ikinci toplantı tarihi belli oldu
Gazze'yi bu kez fırtına vurdu
12 kişi hayatını kaybetti, 27 binden fazla çadır hasar gördü
İtalya'da Hapoel Tel Aviv’e dev protesto
‘Özgür Gazze, Filistin'e özgürlük’
Sapık Trump, Kral Charles kesilerek fotoğraftan çıkarıldı
Epstein dosyasında yer alan yeni fotoğraflar yayınlandı
Tarihi geçmiş ürünlerle çocukları zehirleyeceklerdi
2 ton cips, şekerleme ve çikolata imha edildi
Ataşehir'de otel yangını
Yangına çok sayıda itfaiye ekibi müdahale ediyor
Türkiye’yi derin üzüntüye boğan kayıp
Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay vefat etti
'CAATSA ve Halkbank davası hariç..'
'Geri kalan alanlarda çok iyiyiz'
ABD'nin Brown Üniversitesinde silahlı saldırı
2 kişi öldü, 8 kişi yaralandı
İsrail'den Hamas'ın üst düzey komutanına hava saldırısı
Raad Saad'ın hedef aldığı saldırıda 4 ölü, 25 yaralı
Suriye'de yeni oyun mu? Pentagon: 'DEAŞ, 2 askerimizi öldürdü'
Suriye İçişleri Bakanlığı: 'Uyarımız dikkate alınmamıştı'
Galatasaray Antalyaspor'u rahat geçti
Galibiyet 4 golle geldi
Uzmanından endişelendiren açıklama:
Bursa ve Konya Ovaları çöküyor
Umutsuz bekleyiş
Asgari ücretlinin 2026’dan da umudu yok!
Bir de çocuk yapın diyorlar ya!
Garibanlığın gözü kör olsun!
İşte kafalarındaki rakam!
İşçisiz başlayan asgari ücrette ikinci toplantı tarihi belli oldu
Gazze'yi bu kez fırtına vurdu
12 kişi hayatını kaybetti, 27 binden fazla çadır hasar gördü
İtalya'da Hapoel Tel Aviv’e dev protesto
‘Özgür Gazze, Filistin'e özgürlük’
Sapık Trump, Kral Charles kesilerek fotoğraftan çıkarıldı
Epstein dosyasında yer alan yeni fotoğraflar yayınlandı
Tarihi geçmiş ürünlerle çocukları zehirleyeceklerdi
2 ton cips, şekerleme ve çikolata imha edildi
Ataşehir'de otel yangını
Yangına çok sayıda itfaiye ekibi müdahale ediyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.