İmam Ali: ‘Tartılmadan önce nefislerinizi tartın’
Görülmediği halde bilinen ve düşünmeye gerek duymadan yaratan Allah’a hamd olsun
05.05.2023 14:44:00
"Görülmediği halde bilinen ve düşünmeye gerek duymadan yaratan Allah'a hamd olsun!
Daha burçlara sahip gök, büyük kapıları olan örtüler, karanlık gece, durgun deniz, geniş yolları olan dağ, eğriliği olan geniş yol, örtüsü olan yer, dayanağı olan yaratılmış yokken bile O, her zaman kaim ve daimdi.
O, yaratılmışı yaratan ve ona vâris olandır. (Mahlûkattan sonra baki kalandır.) Yaratılmışın ilahı ve ona rızkını verendir.
Güneş ve ay, onun rızası üzerine sebat ederler. Her yeniyi sınarlar, her uzağı yakınlaştırırlar.
O, kulların rızıklarını paylaştırmıştır. Onların eserlerini, amellerini, nefeslerinin sayısını, gözlerin hainliğini, göğüslerinin kalpten gizlediklerini, hangi rahimde ve kimin sulbünde olacaklarını, sonları gelinceye kadar hesaplamıştır.
O, rahmetinin genişliğine rağmen, düşmanlarına karşı intikam şiddeti olan, intikamının şiddetine rağmen dostlarına karşı rahmeti geniş olandır.
O, kendisine galip gelmeye kalkışanı kahreden, kendisine düşmanlık edeni yok eden, muhalefet edeni zelil kılan, düşmanlık yapanı yenen, kendisine dayanana yeten, kendisinden isteyene veren, O'na ödünç verene, borcunu ödeyen, kendisine şükredeni mükâfatlandırandır.
Allah'ın kulları!
Tartılmadan önce nefislerinizi tartın. Hesaba çekilmeden önce, siz onları hesaba çekin.
Boğazınız sıkılmadan nefes alın, zorla sürüklenmeden -sizden istenene- tâbi olun!
Bilmiş olun ki, kişi kendine öğüt veren ve engelleyen oluncaya kadar, nefsine karşı yardım edilmeyen o kişiye kendinden başka engelleyen ve öğüt veren olmaz…"
Her şey O'na itaat eder, her şey O'nunla kaimdir. Her fakirin zenginliği, her zelilin izzeti, her zayıfın kuvveti, her dertlinin sığınağıdır.
Konuşanın konuştuğunu duyar, susanın sırrını bilir. Yaşayanın rızkı O'na aittir. Ölenin dönüşü O'nadır.
Gözler, Seni görmez ki, Senin hakkında bilgi versin, bilakis Sen, mahlûkatından vasfedici olanlardan önce de vardın.
Yaratılmışları yalnızlıktan dolayı yaratmadın, onları bir çıkar için çalıştırmadın. İstediğin kimse Senden kurtulamaz. Aldığın kimse Senden kaçamaz.
Sana isyan eden, otoriteni eksiltemez. Sana itaat eden otoriteni artıramaz. Senin yaptığından hoşlanmayan emrini reddedemez, emrinden yüz çeviren Senden müstağni kalamaz.
Her sır, Senin yanında alenidir. Her gayb şahadettir. Sen ebedsin, sonun yoktur.
Sen sonsun, Senden kaçış yoktur. Sen sözleşilensin, Senden ancak Sana sığınılarak güvende olunur.
Her hayvanın perçemi Senin elindedir. Her canlı varlığın gidişi Sanadır.
Seni tenzih ederim, şânın ne yücedir. Seni tenzih ederim, mahlûkatından gördüklerimiz ne kadar büyüktür!
Senin kudretinin yanında onların büyüklüğü ne kadar küçüktür. Melekutundan gördüğümüz ne kadar korkunçtur!
Otoritenden bize görünmeyen içinde bu ne kadar hakirdir! Dünyadaki nimetlerin ne kadar boldur! Ahiret nimetlerine göre bunlar ne kadar da küçüktür." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Daha burçlara sahip gök, büyük kapıları olan örtüler, karanlık gece, durgun deniz, geniş yolları olan dağ, eğriliği olan geniş yol, örtüsü olan yer, dayanağı olan yaratılmış yokken bile O, her zaman kaim ve daimdi.
O, yaratılmışı yaratan ve ona vâris olandır. (Mahlûkattan sonra baki kalandır.) Yaratılmışın ilahı ve ona rızkını verendir.
Güneş ve ay, onun rızası üzerine sebat ederler. Her yeniyi sınarlar, her uzağı yakınlaştırırlar.
O, kulların rızıklarını paylaştırmıştır. Onların eserlerini, amellerini, nefeslerinin sayısını, gözlerin hainliğini, göğüslerinin kalpten gizlediklerini, hangi rahimde ve kimin sulbünde olacaklarını, sonları gelinceye kadar hesaplamıştır.
O, rahmetinin genişliğine rağmen, düşmanlarına karşı intikam şiddeti olan, intikamının şiddetine rağmen dostlarına karşı rahmeti geniş olandır.
O, kendisine galip gelmeye kalkışanı kahreden, kendisine düşmanlık edeni yok eden, muhalefet edeni zelil kılan, düşmanlık yapanı yenen, kendisine dayanana yeten, kendisinden isteyene veren, O'na ödünç verene, borcunu ödeyen, kendisine şükredeni mükâfatlandırandır.
Allah'ın kulları!
Tartılmadan önce nefislerinizi tartın. Hesaba çekilmeden önce, siz onları hesaba çekin.
Boğazınız sıkılmadan nefes alın, zorla sürüklenmeden -sizden istenene- tâbi olun!
Bilmiş olun ki, kişi kendine öğüt veren ve engelleyen oluncaya kadar, nefsine karşı yardım edilmeyen o kişiye kendinden başka engelleyen ve öğüt veren olmaz…"
Her şey O'na itaat eder, her şey O'nunla kaimdir. Her fakirin zenginliği, her zelilin izzeti, her zayıfın kuvveti, her dertlinin sığınağıdır.
Konuşanın konuştuğunu duyar, susanın sırrını bilir. Yaşayanın rızkı O'na aittir. Ölenin dönüşü O'nadır.
Gözler, Seni görmez ki, Senin hakkında bilgi versin, bilakis Sen, mahlûkatından vasfedici olanlardan önce de vardın.
Yaratılmışları yalnızlıktan dolayı yaratmadın, onları bir çıkar için çalıştırmadın. İstediğin kimse Senden kurtulamaz. Aldığın kimse Senden kaçamaz.
Sana isyan eden, otoriteni eksiltemez. Sana itaat eden otoriteni artıramaz. Senin yaptığından hoşlanmayan emrini reddedemez, emrinden yüz çeviren Senden müstağni kalamaz.
Her sır, Senin yanında alenidir. Her gayb şahadettir. Sen ebedsin, sonun yoktur.
Sen sonsun, Senden kaçış yoktur. Sen sözleşilensin, Senden ancak Sana sığınılarak güvende olunur.
Her hayvanın perçemi Senin elindedir. Her canlı varlığın gidişi Sanadır.
Seni tenzih ederim, şânın ne yücedir. Seni tenzih ederim, mahlûkatından gördüklerimiz ne kadar büyüktür!
Senin kudretinin yanında onların büyüklüğü ne kadar küçüktür. Melekutundan gördüğümüz ne kadar korkunçtur!
Otoritenden bize görünmeyen içinde bu ne kadar hakirdir! Dünyadaki nimetlerin ne kadar boldur! Ahiret nimetlerine göre bunlar ne kadar da küçüktür." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)