‘İlim hayattır, cehalet ölüm sayılır’
Ey bilgisiz! İlmi Allah için öğren; ayrıca amel et. Öğrenmek ve amel etmek, insanı edep sahibi eder. İlim hayattır, cehalet ölüm sayılır, ölümün en yakın dostu bilgisizliktir. Bilgisizlik insanı cemiyet defterinden siler
27.03.2025 02:31:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey bilgisiz! İlmi Allah için öğren; ayrıca amel et. Öğrenmek ve amel etmek, insanı edep sahibi eder. İlim hayattır, cehalet ölüm sayılır, ölümün en yakın dostu bilgisizliktir. Bilgisizlik insanı cemiyet defterinden siler.
İlim birkaç bölüme ayrılır. Biri herkesçe müşterek ilim ki, onu herkes öğrenir. Bir de hususî ilim vardır; o da her şahısta değişir. Buna da: "Kalp ilmi, sır ilmi" derler.
İkinci ilmin deryasına dalarsan, Allah yolunun sultanı olursun. Seni yolunda sultan kılanın emri icabı, yasak olanı yasak eder, yapılması gerekli olanı yaptırırsın. Verilecek yere verir, verilmeyecek yere vermezsin. Halk arasında da sevilirsin.
Yeryüzünde, Allah'ın sultan kıldığı kimseler vardır. Allah'ın emrini yaptırır, yasak ettiği şeyleri yaptırmazlar.
Hak'tan bir şey alınacağı zaman Allah'ın emri varsa halk arasında ilâhî hükümle gezerler; iç âlemlerinden alırlar, yoksa almazlar.
Vermeyi de aynı şekilde yaparlar. Kopup gelen bilgi ile olurlar. Hüküm kapıcıdır; kapıyı bekler, ilim evin içinde durur. Hüküm umumî verilir. İlim her şahsa göre değişik şekil alır.
İlim sahibi Hakk'ın kapısında durur. Marifet bilgisi ona verilmiştir. Bütün işlere karşı anlayış sahibi olur ki, bu hâle başkası eremez.
İrfan sahibi emirsiz hiçbir iş görmez. "Ver" denilirse verir, "Verme" dendi mi kimse ondan bir şey alamaz. İrfan sahibine "ye" denir, yer. "Yeme" denirse yemez, aç kalır.
İrfan sahibi, yapacağı işleri vicdanının emri ile yapar. Bir şahsa gidileceği zaman vicdan emri esas olur. Gidilmeyeceği zaman yine vicdan emri göz önünde bulundurulur.
İrfan sahibi vicdanına danışmadan kimseden bir şey alıp diğerine vermez. Yardım görmek isteyen, irfan sahibine yardımcı olur. Rezil ve rüsva olmak isteyen, ona zahmet verir.
Allah yolunda çalışanlar, kendi menfaatlerini değil, sizin iyiliğinizi düşünürler. Size gelmelerinin sebebi de budur; kendi ihtiyaçlarını düşünmezler.
Onlar, kullara ihtiyaç beyan etmezler. Onlar, kulların çözülen iplerini bağlar, harabe evlerini yaparlar. Ve bir baba gibi şefkat gösterirler. Hak Teâlâ onlara ezelden irfan duygusu nasip etmiştir, o duygu sayesinde her şeye karşı anlayış sahibi olurlar.
Hangi işi sizden beklerse, o sizin içindir, kendileri için değil. Onlar daima kullara öğüt verir; bu vazifeden yorgunluk duymazlar.
Bir iş ki, Allah tarafından olur, onun sonu gelmez, sabit olur, ömürlü olur. Başkalarınınki ömürsüz ve geçici olur.
İlme çalış. İlim sahiplerine ve bildiğini iyi yolda kullananlara hizmetçi ol. Bu uğurda, uğrayacağın ufak tefek güç işlere sabırla karşı koy.
İlk başta ilme sabırla çalış; sonra faydasını bulursun, dolayısıyla saygı görürsün. Sana hizmet edenler de sabırlı olur.
Çünkü sen de o yolda sabretmiştin. İlim yolunda sabırlı olursan kalp bilgisine sahip olursun. İçin nurla dolar.
Ey cemaat! İşlerinizi Hakk'a ısmarlayınız. İşleri, O, sizden daha iyi bilir. Size yarayan en iyi şeyi O verir.
Hakk'ın yardımını gözetiniz. O'nun yardımı, an an gelir. Her işinizde O'nun hizmetçisi olunuz. Rahmet kapısının açılmasını gözetiniz. Halka açılan kapıları kalbinize kapatınız. Bu dediğimi yaparsanız hesabınızda olmayan, garibinize gidecek şeyleri gösterir.
Yazık sana, dediklerimi anlamıyorsun; Allah, kullarının eli ile sana her şeyi gönderir ve onların eli ile zarar gelecekse yine gelir.
Her şeyi emre uyar kılan O'dur. Kalplere yumuşaklık veren yine O'dur. Kalpleri yine O karartır. O diriltir. O verir. O alır. O aziz eder. O zelil eder. O hasta eder. O şifa verir. O doyurur. O aç koyar. O giydirir. O üryan eder. O ihsan eder, O korkutur. O, Evvel'dir ve Âhir'dir. Şu söylenen şeylerin hepsi O'nundur. Bu işlerde başkasının dahli yoktur. Kalple bunlara inan. Halkla muaşeret âdabını iyi yap.
Sâlih ve ittikâ (günah ve kötülüklerden sakınan) sahiplerinin edebi böyledir. O ittikâ sahipleri Allah'a karşı hatalı olmaktan çekinirler. Halkla iyi geçim yoluna giderler.
Halk arasında konuşurlarsa ancak onların aklına göre söz ederler; kalp istidatlarına göre konuşurlar. Daima iyi huylu olurlar. Ahlâk örneklerini Kitap ve Sünnet'ten alırlar.
Kitap'ta (Kur'ân'da) ve Sünnet'te ne varsa onu konuşurlar. Sözleri kabul edildiği zaman, Allah'a şükür yolunu tutarlar.
Şayet sözleri dinlenmez olursa, oradan kaçarlar. Söz dinlemeyen kişiler onlar için dost olamaz. Onlar, kullar arasında, Allah'ın emrini yerine getirmek için dolaşırlar; yasak işleri yaptırmamak için halk içine girerler." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
İlim birkaç bölüme ayrılır. Biri herkesçe müşterek ilim ki, onu herkes öğrenir. Bir de hususî ilim vardır; o da her şahısta değişir. Buna da: "Kalp ilmi, sır ilmi" derler.
İkinci ilmin deryasına dalarsan, Allah yolunun sultanı olursun. Seni yolunda sultan kılanın emri icabı, yasak olanı yasak eder, yapılması gerekli olanı yaptırırsın. Verilecek yere verir, verilmeyecek yere vermezsin. Halk arasında da sevilirsin.
Yeryüzünde, Allah'ın sultan kıldığı kimseler vardır. Allah'ın emrini yaptırır, yasak ettiği şeyleri yaptırmazlar.
Hak'tan bir şey alınacağı zaman Allah'ın emri varsa halk arasında ilâhî hükümle gezerler; iç âlemlerinden alırlar, yoksa almazlar.
Vermeyi de aynı şekilde yaparlar. Kopup gelen bilgi ile olurlar. Hüküm kapıcıdır; kapıyı bekler, ilim evin içinde durur. Hüküm umumî verilir. İlim her şahsa göre değişik şekil alır.
İlim sahibi Hakk'ın kapısında durur. Marifet bilgisi ona verilmiştir. Bütün işlere karşı anlayış sahibi olur ki, bu hâle başkası eremez.
İrfan sahibi emirsiz hiçbir iş görmez. "Ver" denilirse verir, "Verme" dendi mi kimse ondan bir şey alamaz. İrfan sahibine "ye" denir, yer. "Yeme" denirse yemez, aç kalır.
İrfan sahibi, yapacağı işleri vicdanının emri ile yapar. Bir şahsa gidileceği zaman vicdan emri esas olur. Gidilmeyeceği zaman yine vicdan emri göz önünde bulundurulur.
İrfan sahibi vicdanına danışmadan kimseden bir şey alıp diğerine vermez. Yardım görmek isteyen, irfan sahibine yardımcı olur. Rezil ve rüsva olmak isteyen, ona zahmet verir.
Allah yolunda çalışanlar, kendi menfaatlerini değil, sizin iyiliğinizi düşünürler. Size gelmelerinin sebebi de budur; kendi ihtiyaçlarını düşünmezler.
Onlar, kullara ihtiyaç beyan etmezler. Onlar, kulların çözülen iplerini bağlar, harabe evlerini yaparlar. Ve bir baba gibi şefkat gösterirler. Hak Teâlâ onlara ezelden irfan duygusu nasip etmiştir, o duygu sayesinde her şeye karşı anlayış sahibi olurlar.
Hangi işi sizden beklerse, o sizin içindir, kendileri için değil. Onlar daima kullara öğüt verir; bu vazifeden yorgunluk duymazlar.
Bir iş ki, Allah tarafından olur, onun sonu gelmez, sabit olur, ömürlü olur. Başkalarınınki ömürsüz ve geçici olur.
İlme çalış. İlim sahiplerine ve bildiğini iyi yolda kullananlara hizmetçi ol. Bu uğurda, uğrayacağın ufak tefek güç işlere sabırla karşı koy.
İlk başta ilme sabırla çalış; sonra faydasını bulursun, dolayısıyla saygı görürsün. Sana hizmet edenler de sabırlı olur.
Çünkü sen de o yolda sabretmiştin. İlim yolunda sabırlı olursan kalp bilgisine sahip olursun. İçin nurla dolar.
Ey cemaat! İşlerinizi Hakk'a ısmarlayınız. İşleri, O, sizden daha iyi bilir. Size yarayan en iyi şeyi O verir.
Hakk'ın yardımını gözetiniz. O'nun yardımı, an an gelir. Her işinizde O'nun hizmetçisi olunuz. Rahmet kapısının açılmasını gözetiniz. Halka açılan kapıları kalbinize kapatınız. Bu dediğimi yaparsanız hesabınızda olmayan, garibinize gidecek şeyleri gösterir.
Yazık sana, dediklerimi anlamıyorsun; Allah, kullarının eli ile sana her şeyi gönderir ve onların eli ile zarar gelecekse yine gelir.
Her şeyi emre uyar kılan O'dur. Kalplere yumuşaklık veren yine O'dur. Kalpleri yine O karartır. O diriltir. O verir. O alır. O aziz eder. O zelil eder. O hasta eder. O şifa verir. O doyurur. O aç koyar. O giydirir. O üryan eder. O ihsan eder, O korkutur. O, Evvel'dir ve Âhir'dir. Şu söylenen şeylerin hepsi O'nundur. Bu işlerde başkasının dahli yoktur. Kalple bunlara inan. Halkla muaşeret âdabını iyi yap.
Sâlih ve ittikâ (günah ve kötülüklerden sakınan) sahiplerinin edebi böyledir. O ittikâ sahipleri Allah'a karşı hatalı olmaktan çekinirler. Halkla iyi geçim yoluna giderler.
Halk arasında konuşurlarsa ancak onların aklına göre söz ederler; kalp istidatlarına göre konuşurlar. Daima iyi huylu olurlar. Ahlâk örneklerini Kitap ve Sünnet'ten alırlar.
Kitap'ta (Kur'ân'da) ve Sünnet'te ne varsa onu konuşurlar. Sözleri kabul edildiği zaman, Allah'a şükür yolunu tutarlar.
Şayet sözleri dinlenmez olursa, oradan kaçarlar. Söz dinlemeyen kişiler onlar için dost olamaz. Onlar, kullar arasında, Allah'ın emrini yerine getirmek için dolaşırlar; yasak işleri yaptırmamak için halk içine girerler." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.