İlim cennete götüren yoldur
Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Bir kimse, ilim öğrenmek amacıyla bir yolu izlerse Allah, onu cennete giden bir yola yöneltir. Melekler, hoşnutluklarının bir göstergesi olarak kanatlarını onun için yayarlar”
17.05.2024 11:16:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





el-Kaddah, Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu ki: Bir kimse, ilim öğrenmek amacıyla bir yolu izlerse Allah, onu cennete giden bir yola yöneltir. Melekler, hoşnutluklarının bir göstergesi olarak kanatlarını onun için yayarlar. Denizdeki balığa kadar göklerde ve yerde bulunan bütün canlılar, ilim öğrencisi için bağışlanma dilerler.
Âlimin âbidden üstünlüğü, ayın on dördünde geceleyin ayın diğer yıldızlardan daha üstün olmasına benzer. Âlimler, peygamberlerin vârisleridirler. Çünkü peygamberler, miras olarak dinar veya dirhem bırakmazlar ancak ilim bırakırlar. Kim onlardan ilim alırsa büyük bir pay elde etmiş olur."
Muhammed b. Müslim, Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini rivayet eder:
"İçinizden ilim öğreten kimse, ilim öğrenen kadar sevap alır. Ayrıca fazladan da ödüllendirilir. O halde ilim sahiplerinden ilim öğrenin ve âlimlerin size öğrettiği gibi öğrendiklerinizi kardeşlerinize öğretin."
Ebu Basir şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: "Birine bir hayrı öğreten kimse, o hayırla amel eden kimse kadar sevap alır."
Dedim ki: "Eğer öğrettiği kişi de bir başkasına öğretirse ilk kişiye öğreten, bundan da sevap alır mı?"
Buyurdu ki: "Bu hayrı bütün insanlara öğretse yine de ilk öğreten kişi ecir alır"
Dedim ki: "Ölse de mi?" Buyurdu ki: "Ölse de."
Ebu Ubeyde el-Hazzai, Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Kim hidayet kapısını birine öğretirse, onun için bununla amel edenin aldığı sevap kadar sevap vardır; bununla beraber amel edenlerin sevaplarından bir şey de eksilmez. Kim de sapıklık kapısını birine öğretirse, onun için bu sapıklıkla amel eden kimselerin aldıkları vebal kadar vebal vardır ve bu onların veballerinden bir şey de eksiltmez."
Ebu Hamza, Ali b. Hüseyin (aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet eder:
"Eğer insanlar, ilim öğrenmenin ne gibi yararlarının olduğunu gerçek anlamda bilselerdi yüreklerinden kan akması ve azgın girdaplara dalmak pahasına onu öğrenirlerdi. Allah Tebareke ve Teâlâ, Danyal (aleyhisselâm)'a şöyle vahyetti: En nefret ettiğim kulum, âlimlerin değerini hafifseyen, onlara uymaktan vazgeçen cahildir. En sevdiğim kulum ise büyük sevabı isteyen, âlimlerle beraber olan, ağırbaşlı, yumuşak, insanlara uyan ve hikmet sahibi insanlardan erdemli söz ve davranışlar algılamaya yatkın muttaki insandır."
Hafs b. Giyas şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu:
"İlim öğrenen, gereğince hareket eden ve onu Allah için başkalarına öğreten kimse, göklerin melekûtunda büyük biri olarak çağırılır ve denilir ki: Bu adam Allah için ilim öğrendi. Allah için ilminin gerektirdiği biçimde amel etti. Ve Allah için onu başkalarına öğretti."
"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu ki: Bir kimse, ilim öğrenmek amacıyla bir yolu izlerse Allah, onu cennete giden bir yola yöneltir. Melekler, hoşnutluklarının bir göstergesi olarak kanatlarını onun için yayarlar. Denizdeki balığa kadar göklerde ve yerde bulunan bütün canlılar, ilim öğrencisi için bağışlanma dilerler.
Âlimin âbidden üstünlüğü, ayın on dördünde geceleyin ayın diğer yıldızlardan daha üstün olmasına benzer. Âlimler, peygamberlerin vârisleridirler. Çünkü peygamberler, miras olarak dinar veya dirhem bırakmazlar ancak ilim bırakırlar. Kim onlardan ilim alırsa büyük bir pay elde etmiş olur."
Muhammed b. Müslim, Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini rivayet eder:
"İçinizden ilim öğreten kimse, ilim öğrenen kadar sevap alır. Ayrıca fazladan da ödüllendirilir. O halde ilim sahiplerinden ilim öğrenin ve âlimlerin size öğrettiği gibi öğrendiklerinizi kardeşlerinize öğretin."
Ebu Basir şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: "Birine bir hayrı öğreten kimse, o hayırla amel eden kimse kadar sevap alır."
Dedim ki: "Eğer öğrettiği kişi de bir başkasına öğretirse ilk kişiye öğreten, bundan da sevap alır mı?"
Buyurdu ki: "Bu hayrı bütün insanlara öğretse yine de ilk öğreten kişi ecir alır"
Dedim ki: "Ölse de mi?" Buyurdu ki: "Ölse de."
Ebu Ubeyde el-Hazzai, Ebu Ca'fer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir:
"Kim hidayet kapısını birine öğretirse, onun için bununla amel edenin aldığı sevap kadar sevap vardır; bununla beraber amel edenlerin sevaplarından bir şey de eksilmez. Kim de sapıklık kapısını birine öğretirse, onun için bu sapıklıkla amel eden kimselerin aldıkları vebal kadar vebal vardır ve bu onların veballerinden bir şey de eksiltmez."
Ebu Hamza, Ali b. Hüseyin (aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet eder:
"Eğer insanlar, ilim öğrenmenin ne gibi yararlarının olduğunu gerçek anlamda bilselerdi yüreklerinden kan akması ve azgın girdaplara dalmak pahasına onu öğrenirlerdi. Allah Tebareke ve Teâlâ, Danyal (aleyhisselâm)'a şöyle vahyetti: En nefret ettiğim kulum, âlimlerin değerini hafifseyen, onlara uymaktan vazgeçen cahildir. En sevdiğim kulum ise büyük sevabı isteyen, âlimlerle beraber olan, ağırbaşlı, yumuşak, insanlara uyan ve hikmet sahibi insanlardan erdemli söz ve davranışlar algılamaya yatkın muttaki insandır."
Hafs b. Giyas şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu:
"İlim öğrenen, gereğince hareket eden ve onu Allah için başkalarına öğreten kimse, göklerin melekûtunda büyük biri olarak çağırılır ve denilir ki: Bu adam Allah için ilim öğrendi. Allah için ilminin gerektirdiği biçimde amel etti. Ve Allah için onu başkalarına öğretti."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.