6 Ekim'de yayınlanan Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu, domates ekiminden patlıcana kadar Türk tarımına topyekün bir düzenleme getiriyordu.
İlerleme Raporu'nda Türkiye'de halkın yüzde 35'inin geçim kaynağını temin eden tarım sektörüne ilişkin talep edilen düzenlemeler şu şekildeydi:
"* Tarım, Türkiye'de özel ilgi gerektiren, en önemli ekonomik ve sosyal sektörlerden biridir. Ortak Tarım Politikası'na başarılı bir şekilde katılmak için Türkiye'den, devamlı olarak kırsal kesimi geliştirme çabası ve idari kapasiteyi yükselterek mümkün olan en elverişli koşulları oluşturması beklenmektedir. Türkiye'nin çiftçilerin gelir düzeyinin önemli oranda düşmesini engelleyebilmek açısından belirli tarım sektörlerini rekabetçi bir hale getirmek için önemli bir zaman dilimine ihtiyacı olacaktır.
Yeni dayatmalar
Avrupa Birliği'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması yönünde 17 Aralık'ta açıklayacağı karar metninin gözden geçirilmiş 3. taslağında, Türkiye'yi Birliğin milyarlarca euro tutabilecek kaynaklarından önemli ölçüde mahrum bırakacak kısıtlamalara yer verililiyor. Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda olduğu gibi, Türk işçilerinin AB içinde serbest dolaşımını engelleyen düzenlemenin yanı sıra taslakta yer alan kısıtlamalarla tarım ve yapısal politikalar alanında Türkiye'ye kaynak aktarılması engelleniyor. Brüksel'de hazırlanan üçüncü taslakta da değiştirilmeyen "kalıcı önlemler" bölümü Dışişleri Müsteşarlığı da yapan diplomatlarca "fiilen tam üyelikten farklı özel statülü bir ilişki tanımı, örtülü tuzak" olarak değerlendiriliyor.
"Taslaktaki gizli bomba" olarak nitelenen düzenlemelere ilişkin gelişme şu seyri izledi:
AB üyelerinin Brüksel'deki büyükelçilerinden oluşan Daimi Temsilciler Meclisi (COREPER) tarafından hazırlanan ilk taslakta, "Müzakerelerin Yapısı" başlığı altındaki 22. maddede, müzakere eden ülkelere (Türkiye ve Hırvatistan), üye olmaları durumunda "yapısal politikalar ve tarım alanında 'uzun geçiş dönemleri'; kişilerin serbest dolaşımı gibi konularda da 'kalıcı önlemler'e ihtiyaç duyulabileceği" ifadesi yer aldı. AB, Türkiye'nin ilk taslaktaki "kalıcı önlem" ifadesinin AB hukukuna uymadığı, yerine "uzun geçiş dönemleri ve önlemler" ifadesinin kullanılması gerektiği yönündeki itirazını kadar dikkate almadı. Üstelik AB, ilk taslakta sadece serbest dolaşım için öngördüğü kalıcı sınırlamaları, ikinci ve önceki gece hazırlanan üçüncü taslaklarda tarım "ve yapısal politikalara" da uygulanabilecek şekilde genişletti.
İlerleme Raporu'nda Türkiye'de halkın yüzde 35'inin geçim kaynağını temin eden tarım sektörüne ilişkin talep edilen düzenlemeler şu şekildeydi:
"* Tarım, Türkiye'de özel ilgi gerektiren, en önemli ekonomik ve sosyal sektörlerden biridir. Ortak Tarım Politikası'na başarılı bir şekilde katılmak için Türkiye'den, devamlı olarak kırsal kesimi geliştirme çabası ve idari kapasiteyi yükselterek mümkün olan en elverişli koşulları oluşturması beklenmektedir. Türkiye'nin çiftçilerin gelir düzeyinin önemli oranda düşmesini engelleyebilmek açısından belirli tarım sektörlerini rekabetçi bir hale getirmek için önemli bir zaman dilimine ihtiyacı olacaktır.
Yeni dayatmalar
Avrupa Birliği'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması yönünde 17 Aralık'ta açıklayacağı karar metninin gözden geçirilmiş 3. taslağında, Türkiye'yi Birliğin milyarlarca euro tutabilecek kaynaklarından önemli ölçüde mahrum bırakacak kısıtlamalara yer verililiyor. Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda olduğu gibi, Türk işçilerinin AB içinde serbest dolaşımını engelleyen düzenlemenin yanı sıra taslakta yer alan kısıtlamalarla tarım ve yapısal politikalar alanında Türkiye'ye kaynak aktarılması engelleniyor. Brüksel'de hazırlanan üçüncü taslakta da değiştirilmeyen "kalıcı önlemler" bölümü Dışişleri Müsteşarlığı da yapan diplomatlarca "fiilen tam üyelikten farklı özel statülü bir ilişki tanımı, örtülü tuzak" olarak değerlendiriliyor.
"Taslaktaki gizli bomba" olarak nitelenen düzenlemelere ilişkin gelişme şu seyri izledi:
AB üyelerinin Brüksel'deki büyükelçilerinden oluşan Daimi Temsilciler Meclisi (COREPER) tarafından hazırlanan ilk taslakta, "Müzakerelerin Yapısı" başlığı altındaki 22. maddede, müzakere eden ülkelere (Türkiye ve Hırvatistan), üye olmaları durumunda "yapısal politikalar ve tarım alanında 'uzun geçiş dönemleri'; kişilerin serbest dolaşımı gibi konularda da 'kalıcı önlemler'e ihtiyaç duyulabileceği" ifadesi yer aldı. AB, Türkiye'nin ilk taslaktaki "kalıcı önlem" ifadesinin AB hukukuna uymadığı, yerine "uzun geçiş dönemleri ve önlemler" ifadesinin kullanılması gerektiği yönündeki itirazını kadar dikkate almadı. Üstelik AB, ilk taslakta sadece serbest dolaşım için öngördüğü kalıcı sınırlamaları, ikinci ve önceki gece hazırlanan üçüncü taslaklarda tarım "ve yapısal politikalara" da uygulanabilecek şekilde genişletti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.