Hadisi kudside şöyle buyrulur... - "Ben kulumu sevince de tutan eli, işiten kulağı, gören gözü, yürüyen ayağı olurum, hep işlerini benimle görür".Diğer bir rivayette şu cümleler de vardır.- "Benimle işitir, benimle tutar, benimle aklı erer?".Bu hal ancak "Fenâ" - kendinden geçiş - ile başlar. Bu iş, güç değildir, halkı bırakman kâfî?Halk; hayır ve şerden ibarettir. Sen de böylesin, hem hayırlısın hem de şerli? Halkın hayrını ve şerrini isteme? Yalnız Hakk'ı (cc) tut, ötesini bırak. Yine Kader-i ilahî'de hayır ve şer vardır. Sen bu halde bulunmadıkça Allah (cc) seni şerrinden korur, hayır denizine atar. O zaman hayrına kab olur, her çeşit nimete kavuşursun? Sükûna rahata, hoşluğa ve nihayet her güzelliğe kaynak olursun?Fenâ, Münâ, Müptegâ bunlar ayrı ayrı tasavvuf mertebesidir. Velilerin son durağı buralardır. Bunlara yönelmek öyle bir istikamettir ki, geçmişteki evliya ve ebdal hep bunları istediler. Ta ki, iradelerini Allah'a (cc) bırakalar ve O'nun (cc) iradesine göre hareket edeler. Zaten bu yolun yolcularına "Ebdal" demek, bu manayı anlatmak içindir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.