Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından düzenlenen Kuşatılan Türkiye toplantıları Gaziantep ile devam etti. Türkiye'nin yeniden kuşatıldığının farkında olan gazi şehrin gazi evlatları, bu kuşatmayı yarma ve Türkiye'yi kâinat devleti yapma iradesini ortaya koyan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ile buluşmak için Kamil Ocak Kapalı Spor Salonuna akın etti. Gelişmeler BTP'yi müjdeliyorİstiklal Marşı'nın okunması, şehitlerimize saygı duruşu ile başlayan, yeniden Kuvay-ı Milliye'nin sesi Gürkan Demir'in, söylediği türkülerle katılanları coşturduğu programın açış konuşmasını yapan Gaziantep İl Başkanı Ersin Polat, ülkemizin zor bir dönemden geçtiğini, iktidarın hiçbir millî politika üretemediğini, muhalefetin de uyarı görevini yapmadığını, bununla, onlar da iktidar olsalar bundan başka bir şey yapamayacaklarını gösterdiğini belirterek "Bütün bunlar BTP Genel Başkanı, devlet adamı Prof. Dr. Haydar Baş'ı müjdeliyor. Bundan sonraki ilk seçimde BTP iktidar, Prof. Dr. Haydar Baş, başbakan olacaktır" dedi. İktidarı BTP telaşı sardıAbdullah Ağar, her satırında "Bağımsız Türkiye" kokan Kuvay-ı Milliye andını okuttuktan sonra kürsüye "üstad nerede biz oradayız" tezahüratları arasında BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş geldi. Anadolu'da gerçekleştirdikleri miting ve toplantıların artık yüce milletimizin BTP'yi iktidar yapmak için kararını verdiğini ve bu kararını da meydanlara çıkarak ilan ettiğini gösterdiğini söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "yağmur, çamur, yaz, kış, gece, gündüz demeden kuvay-ı milliyeciler artık bölük bölük BTP'nin saflarında biraraya geliyorlar. Bu manzara iktidarı öyle büyük bir telaşa düşürdü ki sayın Başbakan'ın dilinden, gönlünden ve aklından eksik olmuyoruz. Sayın Başbakanımız 'marijinal bir grup' demek suretiyle her gün gönlünde ve kalbinde BTP'yi zikrederek bize cevap vermeye çalışıyor. Öyle zannediyorum ki BTP'nin o güzel duygusu, fikri, sayın Başbakanımızın gönlünü aydınlatacak ve onu inşallah Bağımsız Türkiye'li yapacak" diyerek şöyle devam etti: "Geçenlerde bir gazeteci sayın Başbakan'a, 'Bazı partiler (bizim dışımızda böyle bir parti yok) diyor ki, 'devlet, senyoraj hakkını kullanarak emisyonunu genişletsin, parasını bassın. Siz bu para basma hikayesine ne dersiniz?' diye soruyor. Sayın Başbakanım 'biz eğer paramızı basarsak geçmişte oldu, şimdi de olur, enflasyon olur' cevabını veriyor. Ben de Gaziantep'ten cevap veriyorum: Sayın Başbakan! Sen o bağımsızlığa sahip değilsin. O parayı basamazsın. Çünkü seni iktidara getiren güçler sana bu müsaadeyi vermezler. Şayet sen parayı basmış olsan, global sermaye sahiplerine 380 milyar dolar borçlu olmaz, yılda da 120 katrilyon faiz borcu ödemezdin. Şimdi senin sırtından yılda 120 katrilyon alarak geçimini temin eden o güçler, seni bunun için iktidara getirirken, onların elinden bu yağlı kaymağı almana müsaade ederler mi? Senin bunu yapabilmen için dilinden ve gönlünden eksik etmediğin 'marjinal kesim'den olman lazım, Bağımsız Türkiye Partili olman lazım." Hesap sorulunca "hain"mi olunuyor? BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Urfa'da yaptığı konuşmada, bazı grupların iktidarı ihanet-i vataniyeyle suçlayacak kadar ihanet-i vataniye içine girdikleri şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi. Prof. Dr. Haydar Baş, yaptıklarının, "bunun hesabını ver" diye birtakım icraatların hesabını sormaktan ibaret olduğunu belirterek şunları söyledi:"Sayın Başbakanım diyor ki, 'Yeni bir marjinal kesim bizi hainlikle itham ediyor. Bizi hainlikle itham edenler hainlerdir.' Cevaben diyorum ki, 'Sayın Başbakanım! Bizim terbiyemize bizi idare eden siyasete ve başına hain demek yakışmaz. Sen bu sıfatı kendine yakıştırıyorsan o senin bileceğin iştir. Ama ben diyorum ki, Anayasa Mahkemesi'nin 1986/24 Sayılı Kararına göre toprak bir devletin vazgeçilmez unsuru, egemenlik ve bağımsızlık simgesidir. Buna rağmen 5 Haziran 2003'te Doğrudan Yabancılara Yatırımlar Kanunu'nu sayın Başbakanım, siz çıkardınız. 3 Temmuz 2003'te Köylerden Yabancılara Toprak Satışına izin veren yasayı yine siz çıkardınız. 17 Temmuz 2003'te Yabancılara Gayrimenkul Satışına İzin Veren Yasayı yine siz çıkardınız. Bu yasalardan sonra İngiltere'nin Rio Tinto şirketi 30 ruhsatla memleketimin 50 bin km2 toprağına el koydu. Anglo Amerikan şirketi 20 ruhsatla, Cominko Kanada şirketi 191 ruhsatla, Eldorado Gold (ABD) şirketi 150 ruhsatla, Krupp (Alman) şirketi 59 ruhsatla, Omya (İsviçre) şirketi 85 ruhsat ile Anadolu'nun Giresun, Artvin, Van, Tunceli, Adana, Kayseri, Malatya, Gümüşhane, Çanakkale, Ordu, Bursa, Ankara, Efem çukuru, Kaymaz, Küçükdere bölgelerinde 400 bin km2 toprağı Türk milletinin tasarrufundan aldı. Sizin çıkardığınız kanunlarla bunlar, benim milletimin toprağının altındaki madenleri kendi tasarrufuna geçirdiler. Yine senin döneminde bu kanunları çıkarttıktan sonra GAP bölgesinde 450 bin dönüm araziyi İsrail ile ilişkisi olan insanlara siz verdiniz. Ben size 'bunun hesabını verin' diyorum; hain demiyorum." Hakimiyetimiz Brüksel'e devrediliyor"Yaşadığımız coğrafya dünyanın en stratejik bölgesi ve de merkezidir. Bu topraklarda binlerce yıllık geçmişimiz vardır. Şimdi bize 'bu topraklardan çıkacaksınız' diyorlar. AB üzerinden üretilen yalanlarla memleketimizi bölüp parçalamak istiyorlar. Bakınız; Rus General Mayevski şöyle diyor: 'Avrupa'nın yükselttiği Islahat yaygarası Türkiye'nin tedrici olarak parçalanması maksadına matuftur.' 1856 Paris Konferans'ında bize; 'Toprak bütünlüğünüzü garanti ediyoruz. Artık Avrupa'lı oldunuz' diyen sonunda Avrupa Sevr'i önümüze koymuştur. Biz bu emperyalist güçlere karşı ölüm kalım savaşı verdik. Şimdi ise hâkimiyetimizi bu iktidar Brüksel'e devrediyor. Bu iktidar döneminde Türkiye'nin Kıbrıs diye bir davası kalmamıştır. 1960 duruşuna ters düşerek Hükümet Annan Planı'na 'evet' demiştir, Kıbrıs'ı Türk milletinin tasarrufundan çıkarma noktasına getirmiştir. Biz, 'Bunun hesabını ver' diyoruz."BOP'un kod adı Sevr"BOP üzerinden ülkemizi parçalamaya çalışıyorlar. AKP'nin taşeronluğunu yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi'nin kod adı Sevr'dir. Bu Projeyle ABD'li işgal güçlerine, Türk toprakları açılmaktadır. AKP'nin 2.5 yıllık icraatında, dış siyaset ABD güdümünde, iç siyaset AB tekelinde, ekonomi IMF tahakkümündedir. İstihbarat-Güvenlik İsrail'e ihale edilmiştir. Türkiye maalesef bir kuşatma altına alınmıştır. Ben size 'bunun hesabını verin' diyorum; 'hain' demiyorum." Din ve vicdan hürriyeti bu mu?"Bunlar, 'bu millete din ve vicdan hürriyeti getireceğiz' vaatleriyle iktidar olduktan sonra TCK'nin 219. Maddesiyle iktidarı eleştiren din görevlilerine 1 yıla kadar hapis cezası getirmiştir. Yine TCK'nin 263. maddesiyle 15 yaşından küçük çocuklara namazı, sureleri, abdesti ve gusülü öğretenlere ve bunlara yer tahsis edenlere 3 yıl hapis cezası getirilmiştir. Din ve vicdan hürriyeti bu mudur? Ben size 'bunun hesabını verin' diyorum. Bugün 15 yaşından küçük çocuklarımızı Kur'an kurslarına gönderemiyoruz. Bu, kanunen yasaktır. 'Niçin bunu yapmıyorsunuz?' diye sorulduğu zaman, 'Biliyorsunuz. Türkiye'de bir takım güçler var. O güçler bize bunu yaptırmıyor' cevabını veriyorlar. Halbuki, seni iktidar edenler, sana okyanus ötesinden talimat verenler, sana müsaade etmiyor. Yemin ederek konuşuyorum; onların, 'bize yaptırmaz' dediği o güçle el ele vereceğiz, Türkiye'yi kâinat devleti yapacağız. Bütün hakları doya doya milletimize vereceğiz."Kilise evlerin müsebbibi"Yine sayın iktidar, İmar Yasası'nın 9. maddesindeki 'cami' ibaresi yerine 'ibadethane' kelimesini koyarak memleketimizde bir tek Hıristiyan'ın olmadığı yerlerde 36 bin kilise evi açtırmıştır. Ben size 'bunun hesabını verin' diyorum; 'hain' demiyorum. Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Bilal Eser 40 bini aşkın gencimizin Hıristiyan olduğunu beyan etmektedir. Bu iktidar döneminde bunlar olurken, (yıllardan beri laik-demokratik cumhuriyetimizin kurucusuna iftira edenler beni iyi dinlesinler) Gazi Mustafa Kemal'in bu konudaki tavrına bakınız. Bursa Amerikan Kız Koleji'nde 3 kız öğrenci Hıristiyan oldu diye, Mustafa Kemal Atatürk 29 Ocak 1928'de Bakanlar Kurulu topluyor, hemen karar veriyor, okulu derhal kapatıyor. Şimdi beni iyi dinle! Bugüne kadar eleştirdiğiniz o Gazi'nin ayak tozu bile olamazsınız."Irak'taki kaos kimin eseri?"Bu iktidar döneminde Anayasa'nın 90. maddesinde değişiklik yapılmış, uluslararası antlaşmaların ve Avrupa kurumlarının aldığı kararların, TBMM kararlarının üzerinde olduğu kabul edilmiştir. Böylece Milli Egemenliğimiz, hukuken ve fiilen yabancılara devredilmiştir. Meclis kararı olmadan, sanki bu devlet aşiret devletiymiş gibi İncirlik'i ABD'ye açtılar. Bu iktidar döneminde Irak işgalinde aktif rol aldık. Irak'ta namusu kirletilen 50 bin kadının vahim manzarasına AKP hükümeti sebep olmuştur. 'Irak'taki kan, gözyaşı, açlık, sefalet, kıtlık, yokluk ve kaos sizin eserinizdir' diyorum ve bunun hesabını istiyorum. Baykal'ın görmesi gereken"Sayın muhalefete de bir iki sözüm var. Şu anda esasen iktidar ile muhalefet el ele vermiş, kol kola girmiştir. Yaptıkları kayıkçı kavgasıdır. Bu sorduğum hesabı anamuhalefet partisi sormalıydı. Sayın Baykal bunu yapmak yerine Mecliste yaptığı konuşmada 'Demokrasiyi kullanarak dini siyasete açmak isteyenler'den bahsediyor. 15 yaşından küçük çocuklar Kur'an kursuna gidemezken, sokaklarda serbestçe İncil dağıtılırken, 40 bin gencimiz din değiştirirken, 36 bin kilise evi açılmışken, hangi din tehlikesinden söz ediyorsun sayın Baykal? Asıl tehlike milletin Hıristiyanlaştırılma projesidir. Sayın Baykal 1997'den beri Moon tarikatının toplantılarına katılmaktadır. Bu gibi kurumların yıkıcı etkilerini çok iyi bildiği muhakkaktır. Şayet kastettiği tehlike bu ise doğrudur. Yoksa sayın Baykal, sen de yanılıyorsun.6000 dolar nerede? "Sayın iktidar, 'Biz ekonomiyi düzelttik. Yılda kişi başına 6000 dolar gelir temin ettik' diyor. Bakalım sayın iktidar bu geliri kime veriyor? İsterseniz gelin bunun bir hesabını çıkartalım. Ve sayın Başbakan'dan bir muhasebe tutanağı isteyelim. Asgari ücretli 310 YTL maaş alıyor. Bir yılda aldığı 2500 dolar oluyor. Oysa sayın iktidarın söylediğine göre asgari ücretlinin alması gereken para 6000 dolardır. Peki 3500 dolar nerede? Bunu kime verdiniz? Asgari ücretin altında çalışan 5 milyon insan var. Bunların aldıkları maaş 200 YTL. Yılda 1500 dolar ediyor. Peki bu kardeşimizin 4500 doları kimde? Bunun hesabını ver. Bu rakamları veren siz, hesabı veremeyince 'bana hain diyorlar' diyen yine siz. Türkiye'de tarımdan geçinen 25 milyon insanımız var. 2005 bütçesinde bu kesime 4,5 katrilyon TL tahsis ettiniz. Adam başına yılda 200 dolar düşüyor. Peki tarım kesimimin 5800 doları nerede? Türkiye'de büyüme hızının 9,9 olduğu söyleniyor. Nerede bu büyüme? İşçinin, memurun cebinde var mı? Esnafın, tarım kesiminin, orman köylüsünün, denizcinin, gencimin cebinde var mı? İç ve dış borç toplamımız 380 milyar dolara baliğ oldu. Bunun yıllık faiz tutarı 120 katrilyonu buldu. Biz bu borçların faizlerini milletimizden topladığımız vergilerle veriyoruz. Bu milletten ise 2004 yılında 90 katrilyon vergi toplandı. Sizin kazancınız faize yetmiyor. Ben size 'bunun hesabını verin' diyorum." Urfa'daki Dinler Bahçesi'nin anlamıBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş sözlerini, "Bir Dinler Bahçesi, Halepli Bahçe açılış merasimi ile sayın Başbakanım geldi, konuşma yaptı, ben de ona cevap verdim. Ama o bahçeden hiç dem vurmadım. O bahçe, diyalog bahçesidir. Müslümanı Hıristiyan yapmaya karar veren adımın adıdır. Şimdi var mısınız bunların bu projelerinin tamamını ayaklar altına almaya, hayır demeye, var mısınız?" diye bitirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.