İsrail Başbakanı Ariel Şaron Ürdün ve Filistin'e jest üstüne jest yapıyor.
Batı Şeria ve Tulkarim'den çekilerek barış yanlısı hava pohpohlayan Şaron, Ürdün ile ikili ilişkilerine de ivme kazandırmak istiyor.
Ürdün ile sıcak münasebetler kurarak mevcut ittifakı pekiştirmeyi düşünen Şaron'un son jesti Ürdünlü tutukluların serbest bırakılması konusunda attığı adım.
Ama bu serbest bırakma jesti uluslararası kamuoyunca yanlış telakki ediliyor.
Jest değil rest niteliğindeki bu kararın içeriğine baktığınızda İsrail'in ikili tutumunun
psikolojik boyutunu da görmüş olursunuz.
Şaron hükümeti diyor ki: Ben Ürdünlü tutukluları serbest bırakacağım ama bir şartla;o da bu kişilerin hiçbir cinayete karışmamış olması...
Aynı mantık Filistinli tutuklular için de Şarm-el Şeyh zirvesinde uygulandı.
Abbas ile ikili çözüme gitmeyi düşünen İsrail, Fiilstinli tutukluların belli kısmının salınacağını ama " eli İsrailli kanına bulaşmamış"olanların bu uygulamanın dışında tutulacağını belirtmişti.
Bazılarıca İsrail ya da Şaron'un jesti olarak görülen sözkonusu uygulamalardan siz nasıl bir anlam çıkarıyorsunuz?
"Eline hiçbir Yahudinin kanı değmemiş olacak" ve " Ölümcül olaylara karışmamış olanlar salınacak''
Bunlar jest değil ayrı bir itiraf.
İsrail'in bu teklifi kendisinin hapishanelerde Ürdünlü ve Filistinli masum insanları da tuttuğunun ispatı.
Cinayet işlememiş olanların içeride ne işi olabilir ya da farklı açıdan sorabilirsek
"Dışarıda olması gereken masum sivillerin içeride olması mantıklı mı ve bu salıverme işlemi İsrail'in ikiyüzlülüğünün delili değil mi?"
Şaron bir taraftan salıyor bir taraftan yakapaça insanları kodese tıkıyor. Bir taraftan çekileceğim derken diğer taraftan yeni yerleşke alanları açmayı sürdürüyor.
Ve uluslararası toplum Şaron'u barış havarisi olarak görüyor.
Uluslararası toplum adına hareket edenlerin ikiyüzlülüğü de Şaron'unkinden geri kalır değil.
Ortadoğu'yu bu hale getiren de bu zihniyet değil mi?
Batı Şeria ve Tulkarim'den çekilerek barış yanlısı hava pohpohlayan Şaron, Ürdün ile ikili ilişkilerine de ivme kazandırmak istiyor.
Ürdün ile sıcak münasebetler kurarak mevcut ittifakı pekiştirmeyi düşünen Şaron'un son jesti Ürdünlü tutukluların serbest bırakılması konusunda attığı adım.
Ama bu serbest bırakma jesti uluslararası kamuoyunca yanlış telakki ediliyor.
Jest değil rest niteliğindeki bu kararın içeriğine baktığınızda İsrail'in ikili tutumunun
psikolojik boyutunu da görmüş olursunuz.
Şaron hükümeti diyor ki: Ben Ürdünlü tutukluları serbest bırakacağım ama bir şartla;o da bu kişilerin hiçbir cinayete karışmamış olması...
Aynı mantık Filistinli tutuklular için de Şarm-el Şeyh zirvesinde uygulandı.
Abbas ile ikili çözüme gitmeyi düşünen İsrail, Fiilstinli tutukluların belli kısmının salınacağını ama " eli İsrailli kanına bulaşmamış"olanların bu uygulamanın dışında tutulacağını belirtmişti.
Bazılarıca İsrail ya da Şaron'un jesti olarak görülen sözkonusu uygulamalardan siz nasıl bir anlam çıkarıyorsunuz?
"Eline hiçbir Yahudinin kanı değmemiş olacak" ve " Ölümcül olaylara karışmamış olanlar salınacak''
Bunlar jest değil ayrı bir itiraf.
İsrail'in bu teklifi kendisinin hapishanelerde Ürdünlü ve Filistinli masum insanları da tuttuğunun ispatı.
Cinayet işlememiş olanların içeride ne işi olabilir ya da farklı açıdan sorabilirsek
"Dışarıda olması gereken masum sivillerin içeride olması mantıklı mı ve bu salıverme işlemi İsrail'in ikiyüzlülüğünün delili değil mi?"
Şaron bir taraftan salıyor bir taraftan yakapaça insanları kodese tıkıyor. Bir taraftan çekileceğim derken diğer taraftan yeni yerleşke alanları açmayı sürdürüyor.
Ve uluslararası toplum Şaron'u barış havarisi olarak görüyor.
Uluslararası toplum adına hareket edenlerin ikiyüzlülüğü de Şaron'unkinden geri kalır değil.
Ortadoğu'yu bu hale getiren de bu zihniyet değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005