İkinci Muaviye, zayıf bir gençti, halifelik adına kayda değer bir ehemmiyeti yoktu. Zira onun hükümranlık süresi kırk günü geçmemiştir. Hasta olduğu için iktidardan faydalanamadı ve evine çekilmek zorunda kaldı, el-Fahri sahibinin rivayetine göre, Hz. Ebu Bekir'in yaptığı gibi birini halife tayin etmek istemiş; fakat bu göreve uygun bir kimse bulamamıştı. Hz. Ömer'in yolunu takip ederek aralarından birini halife seçecek altı kişilik bir şura tayin etmek istemiş, buna da muvaffak olamamıştır. Sonunda işi halkın istişaresine bırakıp, istediklerini seçmelerini istedi ve "Siz işinizi daha iyi bilirsiniz. İstediğiniz birini seçiniz" dedi.Etrafındakiler, "Kardeşin Halid'i tayin et" dediler. Muaviye, "Vallahi, size halife olmanın tadını alamadım. Bu işin günahını da yüklenemem" dedi. Sonra minbere çıktı şöyle hitap etti:"Ey insanlar! Dedem Muaviye, bu işin ehli ve Peygamber (s.a.a.)'e yakınlığından dolayı bu işe kendisinden daha layık olan Ali b. Ebi Talip'e karşı savaştı ve bildiğiniz şeyi size yükledi. Nihayet ölüm ona yetişti. Şimdi kabrinde, günahlarının rehini ve hatalarının esiridir. Sonra bu işi babam aldı, hâlbuki o da bu işin ehli değildi. O da kendi arzusuna uydu, ihtiras onun önüne geçti ve ecel yakaladı. Şimdi o da kabrinde günahlarının rehini ve suçlarının esiri oldu."Muaviye ağladı, gözyaşları yanaklarından akmaya başladı ve şöyle devam etti: "Bize işlerin en ağır geleni, onun yattığı yerin kötülüğünü bilmemizdir. Onun vardığı yer ne kötü bir yerdir! Çünkü o Resûlullah (s.a.a)'ın torununu katletti, haramı mubah kıldı ve Kâbe'yi tahrip etti. Ben sizin zulmünüzü yüklenip taşıyacak değilim. Sizi işinizle baş başa bırakıyorum. Eğer dünya hayırlı ise biz ondan payımızı almışızdır. Yok şerse, Ebu Sufyan'ın soyunun payına düşen onlara yeter. Dikkat ediniz! Hassan b.Malik namazı kıldırsın ve halifeniz hakkında istişare ediniz. Allah size iyilik versin." (el-fahri 109) Konuşmayı bitirdikten sonra evine girdi, bir daha da halka görünmedi ve birkaç gün sonra öldü. (kindi, kitabu'l-vülat, 45, 46), (Kayıhan yayınevi temel eserler; İslam tarihi cilt:1 sayfa 366.)Bu yukarıdaki satırlar bir torunun dedesi hakkındaki, bir oğlun babası hakkındaki görüşleridir.Kaynakların hepsi Sünni kaynaklara aittir. Pekâlâ, siz dedelerinizin camilerinde Hz. İmam Hasan'dan sonra neden Muaviye ismi olmaksızın Hz. İmam Hüseyin'in ismi olduğunu merak etmiyor musunuz, niçin bizde Yezid ve Muaviye isimleri hiç kullanılmamış. Anadolu veya İslam coğrafyasına bakarsanız Mısır, Sudan, Libya, Moritanya, Pakistan, Afganistan, Balkanlar; Evet hiçbir yerde ne Muaviye ne de Yezid ismini duyamazsınız. Evet, ecdadımız bu isimleri hafızalarımızdan silmiş. Geçen yüzyılda bazı dış mihraklı kâfirler içteki muhipleriyle bu isimleri öne almış. İslam'ın fetihlerinden maddi kazanç sağlayan zalim sultanlar, zulümlerine kılıf olsun diye millete hak diye batılı, satın aldıkları belamlar vasıtasıyla bilerek yanlış göstermişlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024