Doksan beş ile iki bin yılları arasında fasılasız tam beş yıl Meltem Televizyonunda hazırlayıp sunduğum "Ozanlarımız" programı vesilesi ile halk ozanlarını daha yakından tanıma ve şiir dünyalarına daha yakınlaşma fırsatı buldum.
Öyle ozanların öyle şiirlerine rastladım ki farkında olmadan bir ayetin anlamını şiirleştirmiş, Kur'ani bir hakikati şiir diliyle mükemmel bir şekilde ortaya koymuş.
Mesela, bir program sonrası rahmetli Reyhani ile bizim eve geçmiştik ve sabaha kadar sohbetimiz devam etti, söz divan tarzı şiirlerine geldi ve örnek olarak birini okudu:
Ey gönül devr-i alemde çektiğin dava nedir?
Seni böyle derde salan bu nefs-i heva nedir?
Bir gün güneş batar, gül solar, bülbül gider
Bu meşakkat bahçesinden aldığın meyva nedir?
Ey Reyhani ne çekersin sonu gelmeyen ahı?
Vücut bir saraya benzer akıldır padişahı
Ömür bir gece misali ölüm onun sabahı
Aç gözünü gafletten uyan gördüğün rüya nedir?
Bu mısraları yazarken; "insanlar uykudadırlar ölünce uyanacaklardır" mealinde bir Hadis-i Şerif duyup duymadığını sordum, "hayır, duymamıştım" dedi. Görüldüğü gibi; "Ömür bir gece misali ölüm onun sabahı" mısraı nerdeyse aynıyla bu hadisin tercümesi gibi.
Örnekler oldukça fazla ama bir örnek te bu sefer Aşık Ruhani'de rastladım, dünyanın faniliğini, geçiciliğini, oyun ve eğlence yeri olduğunu, adeta "iki kaşık aştan" ibaret olduğunu anlatan çok nefis bir şiir?
Kerim Kitabımızı bu açıdan incelediğimizde çok sayıda uyarıların olduğunu, dünya hayatının olduğu gibi tanınmasını, dünyanın imarı ile uğraşırken ahiretin asla ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan ayetlerin çokluğu dikkat çekiyor:
"Hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha güçlü bir anışla Allah'ı anmaya devam ediniz. Çünkü öyle insanlar vardır ki, "Bize bu dünyada ver" diye dua ederler. Böyle kimseler, âhiretten nasip alamayacaklardır."
"Onlardan bir kısmı da, "Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru" derler. İşte onlar için kazandıklarından bir nasip vardır. Allah'ın hesabı çok süratlidir." (Bakara: 200-202).
"Kim, yalnızca dünya hayatını ve süsünü isterse, işlerinin karşılığını onlara orada tam olarak veririz ve onlar orada hiçbir zarara uğratılmazlar.
İşte onlar, âhirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir. Dünyada yaptıkları boşa gitmiştir, yapmakta oldukları şeyler de bâtıldır." (Hud: 15-16).
"Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.
Hepsine, dünyayı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir." (İsra: 18-20).
Şimdi de Erzurum/Tortum'lu Aşık Ruhani'ye kulak verelim:
"Yalan dünya sana gelmese idim
Karma karış iş olduğun bilmezdim
Gaflet uykusundan uyanmasaydım
Yorumu yok düş olduğun bilmezdim
Dünya senin sırrın kıl dan da ince
Çözmesi en büyük hünerdir bence
Yedin acımadın kocaya gence
Böyle bağrı taş olduğun bilmezdim
Kimisi görmemiş kimi duymamış
Kimi hırsa uymuş akla uymamış
Yemeyen imrenmiş yiyen doymamış
İki kaşık aş olduğun bilmezdim
Sen sende yaşadın seni görmedin
Ben sende yaşadım beni görmedin
Ağlayan sızlayan canı görmedin
Gönül gözün şaş olduğun bilmezdim
Âşık Ruhani'yi bilmiyor sanma
İster isen inan ister inanma
Ben seni bilirdim fanisin amma
Bu kadar da boş olduğun bilmezdim."
Öyle ozanların öyle şiirlerine rastladım ki farkında olmadan bir ayetin anlamını şiirleştirmiş, Kur'ani bir hakikati şiir diliyle mükemmel bir şekilde ortaya koymuş.
Mesela, bir program sonrası rahmetli Reyhani ile bizim eve geçmiştik ve sabaha kadar sohbetimiz devam etti, söz divan tarzı şiirlerine geldi ve örnek olarak birini okudu:
Ey gönül devr-i alemde çektiğin dava nedir?
Seni böyle derde salan bu nefs-i heva nedir?
Bir gün güneş batar, gül solar, bülbül gider
Bu meşakkat bahçesinden aldığın meyva nedir?
Ey Reyhani ne çekersin sonu gelmeyen ahı?
Vücut bir saraya benzer akıldır padişahı
Ömür bir gece misali ölüm onun sabahı
Aç gözünü gafletten uyan gördüğün rüya nedir?
Bu mısraları yazarken; "insanlar uykudadırlar ölünce uyanacaklardır" mealinde bir Hadis-i Şerif duyup duymadığını sordum, "hayır, duymamıştım" dedi. Görüldüğü gibi; "Ömür bir gece misali ölüm onun sabahı" mısraı nerdeyse aynıyla bu hadisin tercümesi gibi.
Örnekler oldukça fazla ama bir örnek te bu sefer Aşık Ruhani'de rastladım, dünyanın faniliğini, geçiciliğini, oyun ve eğlence yeri olduğunu, adeta "iki kaşık aştan" ibaret olduğunu anlatan çok nefis bir şiir?
Kerim Kitabımızı bu açıdan incelediğimizde çok sayıda uyarıların olduğunu, dünya hayatının olduğu gibi tanınmasını, dünyanın imarı ile uğraşırken ahiretin asla ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan ayetlerin çokluğu dikkat çekiyor:
"Hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha güçlü bir anışla Allah'ı anmaya devam ediniz. Çünkü öyle insanlar vardır ki, "Bize bu dünyada ver" diye dua ederler. Böyle kimseler, âhiretten nasip alamayacaklardır."
"Onlardan bir kısmı da, "Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru" derler. İşte onlar için kazandıklarından bir nasip vardır. Allah'ın hesabı çok süratlidir." (Bakara: 200-202).
"Kim, yalnızca dünya hayatını ve süsünü isterse, işlerinin karşılığını onlara orada tam olarak veririz ve onlar orada hiçbir zarara uğratılmazlar.
İşte onlar, âhirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir. Dünyada yaptıkları boşa gitmiştir, yapmakta oldukları şeyler de bâtıldır." (Hud: 15-16).
"Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.
Hepsine, dünyayı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir." (İsra: 18-20).
Şimdi de Erzurum/Tortum'lu Aşık Ruhani'ye kulak verelim:
"Yalan dünya sana gelmese idim
Karma karış iş olduğun bilmezdim
Gaflet uykusundan uyanmasaydım
Yorumu yok düş olduğun bilmezdim
Dünya senin sırrın kıl dan da ince
Çözmesi en büyük hünerdir bence
Yedin acımadın kocaya gence
Böyle bağrı taş olduğun bilmezdim
Kimisi görmemiş kimi duymamış
Kimi hırsa uymuş akla uymamış
Yemeyen imrenmiş yiyen doymamış
İki kaşık aş olduğun bilmezdim
Sen sende yaşadın seni görmedin
Ben sende yaşadım beni görmedin
Ağlayan sızlayan canı görmedin
Gönül gözün şaş olduğun bilmezdim
Âşık Ruhani'yi bilmiyor sanma
İster isen inan ister inanma
Ben seni bilirdim fanisin amma
Bu kadar da boş olduğun bilmezdim."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025