Aynaya bakan kendini görür. Dün ihanet edenlerin bugün yaptığının cezasını çekmesi mukadderdir. Devlet-i Ali Osman'ın son dönemleri, reayanın akıl almaz ihanetlerine sahne olmuştur. Bugün; huzur ve güven içinde yaşadığı devletine ve din kardeşine hatta aynı kanı taşıyan ırktaşına karşı, tarihi düşmanlarıyla işbirliği içinde olmayı marifet sayanların ihanetleri ayan beyan ortaya çıkmıştır. Tarih bu ihanetlerin müteşebbislerini zamanı geldiğinde bir bir açıklamaktadır.İhanet eden hanedan mensuplarından tutun da, Mason olan şeyhülilamlara kadar, kimler yok ki, şairler, edipler, doktorlar, sadrazamlar, Müslim ve gayrimüslim'ler... İhanet cephesinde her türden ben-i ademi bulmak mümkün. Bizlere kahraman diye bellettirilen bir takım şahsiyet-i şahanenin gerçek yüzünü görmek, bugün mucib-i hayretimize sebep olmaktadır. Mustafa Reşit Paşa, Mithat Paşa, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, İngiliz Kamil Paşa, Avrupa'dan damızlık erkek getirmeyi teklif edebilme edepsizliğinin sahibi Dr. Abdullah Cevdet ve daha niceleri...Bu yazımda, Arap dünyasındaki ihanetler üzerinde durmak istiyorum. Arap dünyasında vuku bulan ihanetler ve buna hizmet eden hıyanet odaklarının mensupları, sayıca yüzde beş seviyelerini aşamamasına rağmen, yüzde yedilik Hıristiyan Arapların akıl almaz isyan ve ihtilal organizasyonlarının taşeronu olarak, Devlet-i Ali Osman'ın yıkılmasında başrolü oynamışlardır. Petrolün varlığı ve Süveyş Kanalı ile sağlanan yeni İpek Yolu, batılı devletlerin bu bölgelere hakim olabilme yönündeki iştahlarını kabartmış ve tüm istihbarat faaliyetlerini Ceziret-ül Arap dahilinde yoğunlaştırmaları sonucunu doğurmuştur. Beyrut'u Fransızlar, Bağdat'ı İngilizler, Kudüs'ü Almanlar, Bingazi'yi İtalyanlar, Mısır'ı Ruslar kışkırtıcı merkez üssü olarak kullanıyorlardı. ABD ise her yerde vardı. Bu arada kışkırtıcı çalışmalar sonucunda Araplar arasında son derece zararlı faaliyetleri icra edebilen gizli teşkilatlar kurulmuştu bile. Bölge yabancı ajanların cirit attığı bir yer haline gelmiştir artık. T. E. Lawrence, Sir Percy Cox, İngiliz temsilcisi Mc Mahon, Gertrude Bell, Mr. Hogart, Symes Cornwallıs, Mckidoe, Dawnay, Fielding, Mackintosh, Vordick, Ronald Stors, Osmanlı vatandaşı casus Charles Boutagy, Alman ajan Wassmuss, İsfahan'da yine bir Alman gizli servis elamanı olan Dugin, Afganistan'da Niedermayer ve tabii ki petrol cambazları olan Basil Zaharoff, ABD vatandaşı Mösye Şuster, bölgenin alacağı yeni şeklin görünmeyen mimarları olarak, sonun başlangıcının hazırlayıcıları olmuşlardır. Kurdurdukları Arap milliyetçiliği ve ihtilalciliğini amaç edinen örgütler, aslında en büyük zararı İslam dünyasının geleceğine vermişlerdir.Bu örgütlerden (teşkilatlardan) bazıları şunlardır: El-Eha-ül Arabi (kurucuları, Şam milletvekili Şefik El Müeyyet ve Baalbekli Nedret-ülMadran), Ella-El Merkeziye, Evlad-ı Arap, El-Münted-ül Ebedi, Cemiyet-i Kahtaniyye, Cemiyet-i Suriye-i Arabiyye ve tabii ki Mezopotamya'da bir ihtilal örgütü olarak kurulan ve çok yıkıcı faaliyetleri olan AHAD cemiyetleridir. AHAD cemiyeti, Osmanlı ordusunda görevli Arap subaylardan oluşmaktaydı. Çok mükemmel bir örgüt yapısı vardı. Gizliliğe son derece önem verilmekteydi. İngiliz subaylarla çok sıkı bir işbirliği içindeydiler. Bu örgütün başında büyük Arap ihtilalini hazırlama planlarının mimarı Sa'yid Talep vardı. Denilebilir ki, Harb-i Umumide mağlup olduğumuz tek yer olan, Filistin cephesindeki yenilgi de bu örgüt mensuplarının birinci dereceden rolü vardır. Filistin cephesindeki bozgunda Osmanlı ordusunun bir çok birliklerine AHAD cemiyetine mensup Arap subaylar komuta etmekteydiler.A. Yong, 1906 yılında Osmanlı topraklarına gerçekleştirdiği gezi notlarında, özet olarak; "Araplar, Türklerden hak ve adaleti tesis edecek bir davranışı göremeyeceklerine o kadar çok inanmışlardır ki, eğer bir İngiliz gemisine ateş açacak olurlarsa, karşılığında İngiltere hükümeti derhal müdahale edebilir fikrine o kadar çok inanıyorlar ki, İngiltere bölgeye mutlaka asker çıkarır umudu ile her türlü provokasyonu yapmaya hazırdırlar. Araplar Türk yönetimi dışında, her türlü yönetime razıdırlar" diye yazmaktadır. (E. Hiçyılmaz, Teşkilat-ı Mahsusa, A. Kudsi-Zadeh, A.Diary on Mesopotamia in 1906).Bu zararlı faaliyetleri yürütenler Osmanlı'da bir eli yağda, bir eli balda olan milletvekili, nazır, doktor, tüccar, vali, subay vb. insanlardan müteşekkil Arap kökenli vatandaşlardır. Bu kişilerden bazıları şunlardır; Halil Hamade, (Evrak bakanı), Aziz Ali Al-Mısri (kurmay binbaşı), Selim El-Cezairi (asker), Abdülhamit Zöhrevi (Şam milletvekili), Hakkı El-Azm (milletvekili), İzzet El-Cündü (doktor). Ayrıca İstanbul'da Büyükada dahil, çeşitli örgüt evlerinde elde ettikleri sınırsız imkanlarla ihanetlerine devam eden bu cemiyetler, neşrettikleri gazete ve aylık ve haftalık dergilerle propogandalarını da İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra daha da pervasızca sürdürmüşlerdir. El-Mennar en bilinen gazete olarak Arap ihanetinde başrolü oynamıştır. Bu Arap ihanet odakları Emeniler dahil bütün ayrılıkçı unsurlarla da çok sıkı fıkı ilişkiler içinde olmaktan geri durmamışlardır.Bütün bu ihanetlere rağmen, Arapların yüzde seksen beşe varan kesimi Osmanlı'ya sadık kalmayı bilmiştir. (Burada Devlet-i Ali Osman'a sonuna kadar sadık kalan, Şeyh Salih, Şeyh Şerif El-Tunusi, İbn-ür Reşit'i rahmet ve mihnetle anıyorum.) Buna rağmen, Osmanlı'ya bağlı kalan, düşmanla işbirliğini şiddetle reddeden Araplar o gün ihanet eden batı uşaklarının günahlarının ecrini ödemekten de kurtulamamışlardır. Zira kurunun yanında yaş da yanar. Günümüzde Hıristiyan Batının gönüllü uşaklığına talip olanlar, ihanetlerinin kendilerine ve çocuklarına nasıl bir gelecek hazırladığına iyi bakmalıdırlar. Dün ancak Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile inlerinden çıkabilen, Türk'ün alicenaplığı sayesinde karnını doyuran, hastalarını, yaralılarını Türkiye'de en iyi şekilde tedavi ettirebilenler, hayatiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti sayesinde sürdürebilenler, siz bu hususu çok iyi düşünün. İhanet er veya geç cezasını bulur. ABD, AB eninde sonunda sizi satacaktır. Eğer milletinizi satmazsanız, satılmazsınız. Sürüden ayrılanı kurdun kapması son derece doğaldır. Bu gerçeği sakın unutmayın. Yarın sükut-u hayale uğramanız kaçınılmaz sondur. Bizden söylemesi...
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (48) / Yazı dizisi / 07.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006