İftar sofralarında kardeşlik görüntüleri

Türkiye’de ilk defa bir Diyanet İşleri Başkanı, Prof. Dr. Mehmet Görmez Alevi ve Sünni kardeşlerimizle birlikte iftar sofralarında buluştu. “Dosta düşmana işte kardeşlik budur” mesajı verildi. Çok uzun süredir o sofralarda gözümüz papazları ve hahamları görmekten bir garip olmuştu. Artık Ramazan deyince “Teravih namazları var mıdır, yok mudur? Şarapla oruç açılır mı, açılmaz mı? Kıldığımız namaz mı, değil mi? Türbelere neden gidiyorsunuz yahu?” gibi saçma sapan tartışmaları dinlemekten geçilmiyor. Bunların arasında bu görüntüyü özlemiştik. Diyanet İşleri Başkanı’mıza tekrar tebrikler, teşekkürler.
Malatya’da yaşanan ev yakma olayları, bu iktidarın Alevi vatandaşlarına olan bakışının ve Atlantik ötelerinde misafir olan hocaların, sakallı ve cüppesi olup “Aleviler Müslüman değil” zihniyetinin bir sonucu değil midir? Diğer taraftan Alevi kardeşimizin Ramazan davulundan rahatsız olması da ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Türk - İslam birliğimizi zedeleyen bu tür provokasyonlara gelmeyelim… Biz biriz ve beraberiz.
Son zamanlarda Alevi vatandaşların hakları konulu konuşmalar iyice dozunu arttırmış durumda. Kendileri hak ve hürriyet istiyorlar. Bence bu iktidardan fazla istiyorlar. Çünkü bugüne kadar alamadıkları gibi, bu yaklaşımla da giderlerse hiç alamayacaklar. Bunu da kendileri çok iyi biliyorlar. Alevi vatandaşlarımızla yaptığım sohbetlerden anladığım kadarıyla, en büyük sorunun işsizlik olduğunu gördüm. Yani çok ciddi biçimde geçim sıkıntısı çekiliyor. İkinci sorun sosyal haklar, yani bu toplumda bilinmek, tanınmak ve kendi bildikleri gibi yaşamak istiyorlar. Bu iktidarın işsizliği çözmesi imkânsız hale gelmiştir. Her yıl katlanarak büyüyen iç ve dış borçlarımız, bunun karşılığında sadece halktan toplanan vergilerle ayakta durmaya çalışan bir ekonomik anlayış var. Bu anlayışla hiçbir proje üretilemediği gibi, işsizlik ve hayat pahalılığının gittikçe arttığına tanık oluyoruz. İkinci sorun ise sadece Alevi vatandaşlarımızı değil, toplumun her kesimini ilgilendiriyor. Eğitim, sağlık hakkı vesaire sorunlar katlanarak artıyor. Yani konuşmak boşa…
Türkiye’de vatandaşlarımızın isteklerini karşılayacak, tek başına her problemin üstesinden fazlasıyla gelecek tek proje Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet - Sosyal Devlet projeleri değil midir? Halen çözümü dışarılarda aramaktan yorulmadınız mı? Dünyanın çok sayıda ülkesinde konuşulan, hayata geçirilen bu projeler, asıl kendi vatanında uygulanıldığını görmek istemez miyiz?

Hz. Fatıma – Kadir Gecesi
Mübarek Ramazan ayında Kadir Gecesine yaklaşıyoruz.  Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Ehl-i Beyt Külliyat’ından Hz. Fatıma eserinde okuduğum Kadir Gecesinin manasını sizlerle paylaşmak istedim. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Muhakkak biz O’nu Kadir Gecesi’nde indirdik (Kadir, 1). Ayetindeki ‘gece’ sözcüğünün te’vili Fatıma’dır. Kadir sözcüğünün te’vili Allah Tebarek ve Teala’dır. Bu yüzden her kim Fatıma’yı (as) hakkıyla tanırsa, Kadir Gecesi’nin idrak etmiştir. Bu adın ona verilmesinin sebebi bütün yaratıkların O’nu tanımaktan alıkoyulmuş olmasındandır. Yani O’nu olduğu gibi tanıyamadıklarındandır. Allah hakkıyla idrak edenlerden olmayı nasip etsin ve Hz. Fatıma’nın sevgisinden ve yolundan ayırmasın.

Selamlar ve Celal Dede
Yazımızın sonuna yaklaşırken Hatayi’den şöyle bir dörtlükle devam edelim.
Başıma Bir Sevda Geldi
Muhammed Ali’den Beri
Yandı Vücudum Kül Oldu
Ta Kalubela’dan Beri
Ayrıca Tuncelili vatandaşlarımızın Munzur Baba Festivali’ni de kutlamayı unutmayalım.
Son olarak Cem Vakfı Üyesi Celal Dede ile yaptığım görüşmede Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Ehl-i Beyt sohbetleri ve kitaplarından çok etkilendiğini, hayatında da yaşamaya çalıştığını ve bu konuda Hocam’a çok teşekkür ettiğini anlattı, bu zamanda birlik ve kardeşliğe çok ihtiyaç duyduğumuzu belirtti. Ben gördüğüm kadarıyla Alevi vatandaşlarımız tarafından bu eserler büyük bir takdir ve teşekkürle karşılandı. Hızlı bir şekilde hayatlarına geçirmeleri duasıyla...