Hz. Fâtıma’nın vasiyeti
Esma'dan rivayet edilir; Fâtıma (a.s.) son nefesini vermek üzere iken Esma'ya şöyle dedi...
11.08.2024 18:29:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Esma'dan rivayet edilir; Fâtıma (a.s.) son nefesini vermek üzere iken Esma'ya şöyle dedi: "Resûlullah (s.a.v.) vefat ederken, Cebrail cennetten kâfur getirmişti. Resûlullah (s.a.v.) bu kâfuru üç kısma ayırdı; bir kısmını Kendisi için, bir kısmını Ali (a.s.) için ve bir kısmını da Benim için. Kâfur kırk dirhem ağırlığındaydı.
Ey Esma! Babamın falan yerde bulunan kâfurunun geri kalanını getir ve başımın ucuna koy."
Esma, kâfuru getirip başının ucuna koydu. Sonra namaz kılmak için abdest alırken Esma'ya şöyle dedi: "Sürdüğüm kokuyu getir. Namaz kılarken giydiğim elbiselerimi getir."
Sonra abdest aldı. Örtüyü üzerine serdi ve şöyle dedi: "Biraz bekle, sonra Beni çağır. Cevap verdiysem bir şey yok demektir. Ama cevap vermediysem, bil ki Babamın yanına gitmişim. O zaman hemen Ali'yi çağır."
Artık ölüm ânı iyice yaklaşınca, perde kalktı ve Fâtıma (a.s.) keskin bir bakış yöneltti ve şöyle dedi: "Cebrail'e selam olsun! Resûlullah'a (s.a.v.) selam olsun! Allah'ım Resûlü'nün (s.a.v.) yanına al! Allah'ım hoşnutluğuna, katına, yurduna, esenlik yurduna al!.."
Sonra şöyle dedi: "Şu gök halkının kervanıdır. Şu Cebrail, şu da Resûlullah'tır (s.a.v.). Bana sesleniyor: Kızım! Gel! Burada Seni karşılayacak şey Senin için daha hayırlıdır."
Gözlerini açtı ve şöyle dedi: "Ve aleyke's-selam, ey ruhları kabzeden! Acele et. Bana acı verme."
Ve ardından şöyle dedi: "Gelişim Sana olsun Rabbim, ateşe değil!"
Göz kapakları yumuldu, elleri yana düştü, ayakları boylu boyunca uzanıverdi. Esma seslendi, cevap vermedi. Yüzündeki örtüyü kaldırdı, Fâtıma (a.s.) hayattan ayrılmıştı.
Üzerine kapandı, bir yandan öpüyor, bir yandan da şöyle diyordu: "Ey Fâtıma! Baban Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına gittiğin zaman Esma binti Ümeys'den selam söyle."
Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) eve geldiklerinde annelerinin üzerinin örtülmüş olduğunu gördüler.
Dediler ki: "Annemiz bu saatte niçin uyuyor?"
Esma dedi ki: "Ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğulları! Anneniz uyumuyor. O bu dünyadan ayrıldı."
Hasan (a.s.) annesinin üzerine kapandı. Bir yandan öperken, bir yandan da şöyle dedi: "Anneciğim, ruhum bedenimden ayrılmadan bir kez daha Benimle konuş."
Hüseyin (a.s.) annesinin ayaklarını öpüyor ve şöyle diyordu: "Ben oğlun Hüseyin, kalbim çatlayıp ölmeden önce konuş benimle!"
Hz. Ali (a.s.), Fâtıma'nın (a.s.) yanına gelerek yüzündeki örtüyü kaldırdığında başucunda bir mektup gördü. Şöyle yazıyordu:
"Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla. Bu, Resûlullah'ın (s.a.v.) kızı Fâtıma'nın (a.s.) vasiyetidir. Fâtıma, Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in (s.a.v.) O'nun kulu ve elçisi, cennet ve cehennemin hak ve kıyametin kopmasında şüphe olmadığına ve Allah'ın, ölüleri dirilteceğine şehadet ediyor.
Ey Ali! Ben Peygamber'in (s.a.v.) kızı Fâtıma'yım. Allah-u Teâlâ dünya ve ahirette Seninle beraber olmam için Beni Seninle evlendirdi.
Sen diğerlerinden Bana daha lâyıksın; geceleyin Bana gusül ver, Beni kefenle, Bana namaz kıl, hiç kimseye haber vermeden Beni toprağa ver; Seni Allah'a ısmarlıyor ve çocuklarıma kıyamete dek selam gönderiyorum."
Hz. Fâtıma kaç yaşında vefat etmiştir?
Bu konuda değişik rivâyetler vardır.
Kuleynî'nin naklettiğine göre; Hz. Fâtıma (a.s.), Babasından sonra yetmiş beş gün yaşamıştır. Seyyid Murtaza da "Uyûnu'lMu'cizât" adlı eserinde bu tarihi kabul etmiştir.
Yetmiş gün ile ilgili bir rivâyet de İmam Sâdık'a (a.s.) aittir. Şöyle buyurmuştur: "Fâtıma (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra yetmiş beş gün yaşadı."
İbn-i Şehrâşub'un naklettiğine göre yetmiş iki gündür.
Ebu'l-Ferec'in naklettiğine göre üç aydır.
"Mekâtilü't-Tâlibîn" adlı eserinde şöyle yazmaktadır: "Hz. Zehra'nın (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra ne kadar yaşamış olduğunda ihtilaf vardır.
Fakat sekiz aydan fazla, kırk günden az olmadığında şüphe yoktur. Ancak sahih olan kavil, Ca'fer b. Muhammed'den (a.s.), Hz. Zehra'nın (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra üç ay yaşadığına dair rivayet olan kavildir."
Bihâru'l-Envâr'da, iki ay ve sekiz ay yaşadığına dair rivâyetlere yer verilmiştir.
İmam Bâkır'ın (a.s.) nakline göre doksan beş gün yaşamıştır.
Yine Bihâru'l-Envâr'da, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) cariyesi Fizze'den gelen bir rivâyete göre; Resûlullah'ın (s.a.v.) irtihalinden sonra kırk gün yaşamıştır.
İbn-i Şehrâşub, "Menâkıb" adlı eserinde, "Dört ay yaşamıştır" demektedir.
Keşfü'l-Ğumme'de, Hz. Fâtıma'nın (a.s.), Babasından sonra altı ay yaşadığı yer almaktadır.
Sünnî İbnu'l-Cevzî "Tezkiretü'l-Havâdis" adlı eserinde, Ca'fer b. Muhammed'den (a.s.) rivâyetle, "Fâtıma (a.s.) Babasından sonra yetmiş gün yaşadı" demektedir. (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Ey Esma! Babamın falan yerde bulunan kâfurunun geri kalanını getir ve başımın ucuna koy."
Esma, kâfuru getirip başının ucuna koydu. Sonra namaz kılmak için abdest alırken Esma'ya şöyle dedi: "Sürdüğüm kokuyu getir. Namaz kılarken giydiğim elbiselerimi getir."
Sonra abdest aldı. Örtüyü üzerine serdi ve şöyle dedi: "Biraz bekle, sonra Beni çağır. Cevap verdiysem bir şey yok demektir. Ama cevap vermediysem, bil ki Babamın yanına gitmişim. O zaman hemen Ali'yi çağır."
Artık ölüm ânı iyice yaklaşınca, perde kalktı ve Fâtıma (a.s.) keskin bir bakış yöneltti ve şöyle dedi: "Cebrail'e selam olsun! Resûlullah'a (s.a.v.) selam olsun! Allah'ım Resûlü'nün (s.a.v.) yanına al! Allah'ım hoşnutluğuna, katına, yurduna, esenlik yurduna al!.."
Sonra şöyle dedi: "Şu gök halkının kervanıdır. Şu Cebrail, şu da Resûlullah'tır (s.a.v.). Bana sesleniyor: Kızım! Gel! Burada Seni karşılayacak şey Senin için daha hayırlıdır."
Gözlerini açtı ve şöyle dedi: "Ve aleyke's-selam, ey ruhları kabzeden! Acele et. Bana acı verme."
Ve ardından şöyle dedi: "Gelişim Sana olsun Rabbim, ateşe değil!"
Göz kapakları yumuldu, elleri yana düştü, ayakları boylu boyunca uzanıverdi. Esma seslendi, cevap vermedi. Yüzündeki örtüyü kaldırdı, Fâtıma (a.s.) hayattan ayrılmıştı.
Üzerine kapandı, bir yandan öpüyor, bir yandan da şöyle diyordu: "Ey Fâtıma! Baban Resûlullah'ın (s.a.v.) yanına gittiğin zaman Esma binti Ümeys'den selam söyle."
Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) eve geldiklerinde annelerinin üzerinin örtülmüş olduğunu gördüler.
Dediler ki: "Annemiz bu saatte niçin uyuyor?"
Esma dedi ki: "Ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğulları! Anneniz uyumuyor. O bu dünyadan ayrıldı."
Hasan (a.s.) annesinin üzerine kapandı. Bir yandan öperken, bir yandan da şöyle dedi: "Anneciğim, ruhum bedenimden ayrılmadan bir kez daha Benimle konuş."
Hüseyin (a.s.) annesinin ayaklarını öpüyor ve şöyle diyordu: "Ben oğlun Hüseyin, kalbim çatlayıp ölmeden önce konuş benimle!"
Hz. Ali (a.s.), Fâtıma'nın (a.s.) yanına gelerek yüzündeki örtüyü kaldırdığında başucunda bir mektup gördü. Şöyle yazıyordu:
"Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla. Bu, Resûlullah'ın (s.a.v.) kızı Fâtıma'nın (a.s.) vasiyetidir. Fâtıma, Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in (s.a.v.) O'nun kulu ve elçisi, cennet ve cehennemin hak ve kıyametin kopmasında şüphe olmadığına ve Allah'ın, ölüleri dirilteceğine şehadet ediyor.
Ey Ali! Ben Peygamber'in (s.a.v.) kızı Fâtıma'yım. Allah-u Teâlâ dünya ve ahirette Seninle beraber olmam için Beni Seninle evlendirdi.
Sen diğerlerinden Bana daha lâyıksın; geceleyin Bana gusül ver, Beni kefenle, Bana namaz kıl, hiç kimseye haber vermeden Beni toprağa ver; Seni Allah'a ısmarlıyor ve çocuklarıma kıyamete dek selam gönderiyorum."
Hz. Fâtıma kaç yaşında vefat etmiştir?
Bu konuda değişik rivâyetler vardır.
Kuleynî'nin naklettiğine göre; Hz. Fâtıma (a.s.), Babasından sonra yetmiş beş gün yaşamıştır. Seyyid Murtaza da "Uyûnu'lMu'cizât" adlı eserinde bu tarihi kabul etmiştir.
Yetmiş gün ile ilgili bir rivâyet de İmam Sâdık'a (a.s.) aittir. Şöyle buyurmuştur: "Fâtıma (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra yetmiş beş gün yaşadı."
İbn-i Şehrâşub'un naklettiğine göre yetmiş iki gündür.
Ebu'l-Ferec'in naklettiğine göre üç aydır.
"Mekâtilü't-Tâlibîn" adlı eserinde şöyle yazmaktadır: "Hz. Zehra'nın (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra ne kadar yaşamış olduğunda ihtilaf vardır.
Fakat sekiz aydan fazla, kırk günden az olmadığında şüphe yoktur. Ancak sahih olan kavil, Ca'fer b. Muhammed'den (a.s.), Hz. Zehra'nın (a.s.) Resûlullah'tan (s.a.v.) sonra üç ay yaşadığına dair rivayet olan kavildir."
Bihâru'l-Envâr'da, iki ay ve sekiz ay yaşadığına dair rivâyetlere yer verilmiştir.
İmam Bâkır'ın (a.s.) nakline göre doksan beş gün yaşamıştır.
Yine Bihâru'l-Envâr'da, Hz. Fâtıma'nın (a.s.) cariyesi Fizze'den gelen bir rivâyete göre; Resûlullah'ın (s.a.v.) irtihalinden sonra kırk gün yaşamıştır.
İbn-i Şehrâşub, "Menâkıb" adlı eserinde, "Dört ay yaşamıştır" demektedir.
Keşfü'l-Ğumme'de, Hz. Fâtıma'nın (a.s.), Babasından sonra altı ay yaşadığı yer almaktadır.
Sünnî İbnu'l-Cevzî "Tezkiretü'l-Havâdis" adlı eserinde, Ca'fer b. Muhammed'den (a.s.) rivâyetle, "Fâtıma (a.s.) Babasından sonra yetmiş gün yaşadı" demektedir. (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Zeynep ve Hz. Masume eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.



















































































