Hz. Fatıma’nın siyasî mücadelesi
Hz. Fâtıma (a.s.) hayatı boyunca İslam mücadelesi içinde yer almıştır
20.08.2023 18:05:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Fâtıma (a.s.) hayatı boyunca İslam mücadelesi içinde yer almıştır.
Peygamberimizin (s.a.v.) yanında geçirdiği günlerde küçük yaşına rağmen, İslam'ın en çileli doğum yıllarında O'nu (s.a.v.) ve İslam'ı müşriklere karşı savunmuştur.
Yine Resulullah (s.a.v.)'in yanında İslam Devleti'nin temellerinin atıldığı savaşlarda, cephede, O'nun (s.a.v.) hemen yanında yer almıştır. Yaralarını sarmış, savaş meydanında inancı uğrunda canını esirgemeyen bir savaş kahramanı olmuştur.
Hz. Fâtıma, Babasının yanında kadınlara İslam'ı anlatan bir mirebbiye rolündeydi. Müşriklerin fitnelerine karşı halkı ve özellikle kadınları aydınlatıyordu.
Ve O'nun asıl mücadelesi de zaten din düşmanlarına karşı, Resûlullah'ı (s.a.v.) ve Kur'an'ı savunmak idi.
Bu yüzden Resulullah'ın (s.a.v.) rıhletinden sonraki dönemde, mevcut halifeye karşı başlattığı mücadele O'nun esas siyasi zaferidir.
Çünkü Fedek hurmalığı ile ilgili olarak başlayan bu hadise, görünüşte bir miras meselesi olsa da, aslında Resûlullah'ın (s.a.v.) sünnetine ve Kur'an ayetlerine ters olarak başlayan bir süreçte önemli bir ikaz çalışmasıdır.
Hz. Fâtıma (a.s.) ölünceye kadar, İslam inancında başlayan bu sapma hareketine meydan okumuş ve canı pahasına davasından vazgeçmemiştir.
O'nun feryatları, Ben-i Sakife toplantısı ile başlayan süreçte yaşananları bugüne kadar hatırlarda tutmuştur.
Bugün hâlâ, Fedek konusu ve halifenin yaptıkları tanınmış âlimlerce tartışılmaktadır.
Hayatı dikkate alındığında Hz. Fâtıma'nın (a.s.) siyasî mücadelesi; Resûlullah'ın (s.a.v.) yanında iken verdiği mücadele ve Resûlullah (s.a.v.)'in rıhletinden sonra verdiği mücadele olarak ikiye ayrılabilir.
Çocukluğundan itibaren Resulullah'ın en büyük destekçisi olmuştur
Hz. Fâtıma Annesinin vefatından sonra Babasının evdeki en büyük desteği oldu. Müşriklerin Hz. Peygambere karşı yaptığı eziyetlere, çilelere karşı O'nu koruma vazifesini daha çok küçük yaşta yüklenmişti.
O yıllarda Ebu Leheb'in iki oğlu olan Utbe ve Uteybe ile nişanlı olan ablaları Rukiyye ve Ümmü Gülsüm, Müslüman olmalarından sonra bu nişan ilişkisini kesmişlerdi.
Zeyneb isimli ablası ise babasının risâletinden önce evlendiği eşinden ayrılmamasına rağmen, müşrikler O'nun, eşine de ayrılması için baskı uygulamıştı.
Abdullah isimli kardeşi hastalanarak yine bu dönemde vefat etmişti.
Âdeta Cenab-ı Hak O'nu Babasının yanında zor günler için çilelere alıştırıyordu. Çile ve meşakkatle yoğrulan küçük Fâtıma (a.s.) 8-10 yaşlarında iken dahi bir İslam eri olmuştu.
Bir gün, müşriklerin Mescidü'l-Haram'da babasının katli için plan kurduklarını duydu ve hemen eve dönerek düşmanın aldığı kararı babasına haber verdi.
Sünni yazarlardan Makrizî'nin eserinden:
"Hz. Fâtıma (a.s.) Kâbe'nin bir tarafında oturan müşriklerin Lat ve Uzza üzerine yemin ederek şöyle dediklerini duydu: 'Muhammed buradan geçtiğinde, hep beraber üzerine atılıp O'nu öldürelim.'
Allah Resulü'ne derhal durumu anlattı: 'Kureyşliler'in yanından geliyorum. Onlar Hicr mevkiinde toplanmışlar; Lat, Uzza, Menat ve Naile'ye yemin ederek aralarında anlaşma yapıyorlardı. Seni gördüklerinde hep birlikte kılıçlarını sıyırıp üzerine atılarak öldürecekler' dedi.
Resûlullah (s.a.v.), 'Ağlama ey kızım! Allah buna engel olur' buyurdu. Sonra Fâtıma (a.s.)'a, 'Ey kızım Bana su getir' buyurdu.
Hz. Fâtıma (a.s.) su getirince O'nun ile abdest alan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dışarı çıktı. Fâtıma (a.s.)'ın göğsü yırtılırcasına atan kalp atışları arasında yürüyerek Kâbe'ye geldi.
Yerden bir miktar toprak aldı ve müşriklere dönüp, 'yüzleri kara olsun!' diye dua ederek toprağı onlara doğru saçtı. Sonra yanlarından geçerek Kâbe'de namaz kıldı. Aralarında sözleşen müşrikler, ya O'nu görmediler, ya da O'na bir şey yapmaya cesaret edemediler."
Hz. Fâtıma (a.s.), Medine'ye hicretten sonra da Babasının yanında hem İslam Devleti'nin kurulmasına vesile olan savaşlara katılmış, hem de Medine halkına İslam'ı öğreten bir mürebbiye olmuştur.
Medine'de evlenen Hz. Fâtıma (a.s.), bir anne olmasına rağmen Babasının hiçbir hizmetinden geri kalmamıştır.
Hz. Peygamberin (s.a.v.) en zor anlarında yanında yer aldı, O'na destek oldu. Bu destek kuru bir başarı temennisi olmasının çok ötesinde fikir ve gönül dünyasında Resûlullah (s.a.v.)'in hâlini yaşama ve O'nunla bir olma anlamında idi.
Denilebilir ki, Hz. Fâtıma (a.s.) İslam davetini omuzlayan kadındı.
Hz. Zehra (a.s.)'ın, Babası ile savaş meydanlarında yer alması da bu açıdan değerlendirilmelidir." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Peygamberimizin (s.a.v.) yanında geçirdiği günlerde küçük yaşına rağmen, İslam'ın en çileli doğum yıllarında O'nu (s.a.v.) ve İslam'ı müşriklere karşı savunmuştur.
Yine Resulullah (s.a.v.)'in yanında İslam Devleti'nin temellerinin atıldığı savaşlarda, cephede, O'nun (s.a.v.) hemen yanında yer almıştır. Yaralarını sarmış, savaş meydanında inancı uğrunda canını esirgemeyen bir savaş kahramanı olmuştur.
Hz. Fâtıma, Babasının yanında kadınlara İslam'ı anlatan bir mirebbiye rolündeydi. Müşriklerin fitnelerine karşı halkı ve özellikle kadınları aydınlatıyordu.
Ve O'nun asıl mücadelesi de zaten din düşmanlarına karşı, Resûlullah'ı (s.a.v.) ve Kur'an'ı savunmak idi.
Bu yüzden Resulullah'ın (s.a.v.) rıhletinden sonraki dönemde, mevcut halifeye karşı başlattığı mücadele O'nun esas siyasi zaferidir.
Çünkü Fedek hurmalığı ile ilgili olarak başlayan bu hadise, görünüşte bir miras meselesi olsa da, aslında Resûlullah'ın (s.a.v.) sünnetine ve Kur'an ayetlerine ters olarak başlayan bir süreçte önemli bir ikaz çalışmasıdır.
Hz. Fâtıma (a.s.) ölünceye kadar, İslam inancında başlayan bu sapma hareketine meydan okumuş ve canı pahasına davasından vazgeçmemiştir.
O'nun feryatları, Ben-i Sakife toplantısı ile başlayan süreçte yaşananları bugüne kadar hatırlarda tutmuştur.
Bugün hâlâ, Fedek konusu ve halifenin yaptıkları tanınmış âlimlerce tartışılmaktadır.
Hayatı dikkate alındığında Hz. Fâtıma'nın (a.s.) siyasî mücadelesi; Resûlullah'ın (s.a.v.) yanında iken verdiği mücadele ve Resûlullah (s.a.v.)'in rıhletinden sonra verdiği mücadele olarak ikiye ayrılabilir.
Çocukluğundan itibaren Resulullah'ın en büyük destekçisi olmuştur
Hz. Fâtıma Annesinin vefatından sonra Babasının evdeki en büyük desteği oldu. Müşriklerin Hz. Peygambere karşı yaptığı eziyetlere, çilelere karşı O'nu koruma vazifesini daha çok küçük yaşta yüklenmişti.
O yıllarda Ebu Leheb'in iki oğlu olan Utbe ve Uteybe ile nişanlı olan ablaları Rukiyye ve Ümmü Gülsüm, Müslüman olmalarından sonra bu nişan ilişkisini kesmişlerdi.
Zeyneb isimli ablası ise babasının risâletinden önce evlendiği eşinden ayrılmamasına rağmen, müşrikler O'nun, eşine de ayrılması için baskı uygulamıştı.
Abdullah isimli kardeşi hastalanarak yine bu dönemde vefat etmişti.
Âdeta Cenab-ı Hak O'nu Babasının yanında zor günler için çilelere alıştırıyordu. Çile ve meşakkatle yoğrulan küçük Fâtıma (a.s.) 8-10 yaşlarında iken dahi bir İslam eri olmuştu.
Bir gün, müşriklerin Mescidü'l-Haram'da babasının katli için plan kurduklarını duydu ve hemen eve dönerek düşmanın aldığı kararı babasına haber verdi.
Sünni yazarlardan Makrizî'nin eserinden:
"Hz. Fâtıma (a.s.) Kâbe'nin bir tarafında oturan müşriklerin Lat ve Uzza üzerine yemin ederek şöyle dediklerini duydu: 'Muhammed buradan geçtiğinde, hep beraber üzerine atılıp O'nu öldürelim.'
Allah Resulü'ne derhal durumu anlattı: 'Kureyşliler'in yanından geliyorum. Onlar Hicr mevkiinde toplanmışlar; Lat, Uzza, Menat ve Naile'ye yemin ederek aralarında anlaşma yapıyorlardı. Seni gördüklerinde hep birlikte kılıçlarını sıyırıp üzerine atılarak öldürecekler' dedi.
Resûlullah (s.a.v.), 'Ağlama ey kızım! Allah buna engel olur' buyurdu. Sonra Fâtıma (a.s.)'a, 'Ey kızım Bana su getir' buyurdu.
Hz. Fâtıma (a.s.) su getirince O'nun ile abdest alan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dışarı çıktı. Fâtıma (a.s.)'ın göğsü yırtılırcasına atan kalp atışları arasında yürüyerek Kâbe'ye geldi.
Yerden bir miktar toprak aldı ve müşriklere dönüp, 'yüzleri kara olsun!' diye dua ederek toprağı onlara doğru saçtı. Sonra yanlarından geçerek Kâbe'de namaz kıldı. Aralarında sözleşen müşrikler, ya O'nu görmediler, ya da O'na bir şey yapmaya cesaret edemediler."
Hz. Fâtıma (a.s.), Medine'ye hicretten sonra da Babasının yanında hem İslam Devleti'nin kurulmasına vesile olan savaşlara katılmış, hem de Medine halkına İslam'ı öğreten bir mürebbiye olmuştur.
Medine'de evlenen Hz. Fâtıma (a.s.), bir anne olmasına rağmen Babasının hiçbir hizmetinden geri kalmamıştır.
Hz. Peygamberin (s.a.v.) en zor anlarında yanında yer aldı, O'na destek oldu. Bu destek kuru bir başarı temennisi olmasının çok ötesinde fikir ve gönül dünyasında Resûlullah (s.a.v.)'in hâlini yaşama ve O'nunla bir olma anlamında idi.
Denilebilir ki, Hz. Fâtıma (a.s.) İslam davetini omuzlayan kadındı.
Hz. Zehra (a.s.)'ın, Babası ile savaş meydanlarında yer alması da bu açıdan değerlendirilmelidir." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.