Hz. Fatıma’nın dünyası kararıyor -2-
Ali (a.s.) şöyle anlatıyor: “Çok geçmeden Fâtıma, Beni çağırdı. Peygamberin (s.a.v.) yanına girdiğimde zorlukla nefes alıp veriyordu. Bana dedi ki
09.07.2023 19:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Bihârü'l-Envâr'dan: Ali (a.s.) şöyle anlatıyor: "Çok geçmeden Fâtıma, Beni çağırdı. Peygamberin (s.a.v.) yanına girdiğimde zorlukla nefes alıp veriyordu. Bana dedi ki:
'Neye ağlıyorsun ey Ali? Ağlama zamanı değildir bu zaman. Seninle Benim ayrılmamızın zamanı gelmiştir. Seni Allah'a emanet ediyorum, ey kardeşim. Rabbim, Benim için yanındaki nimetleri seçti.
Benim ağlamam, kederlenmem ve üzülmem, Senin ve Benden sonra zâyi olacak şu Fâtıma'dan dolayıdır.
İnsanlar size zulmetmek için birleşmişlerdir. Ben, sizi Allah'a emanet ettim ve Allah sizi emanet olarak kabul etti.
Ben kızım Fâtıma'ya bazı şeyler vasiyet ettim, onları Sana anlatmasını emrettim. Sen de O'nun söylediklerini derhal uygula. Çünkü Fâtıma doğru sözlü ve sözleri tasdik edilen, doğrulanan biridir.'
Sonra Peygamber (s.a.v.) Fâtıma'yı (a.s.) bağrına bastı ve başını öptü ve dedi ki: 'Baban Sana feda olsun, ey Fâtıma!'
Bunun üzerine Fâtıma sesli ağlamaya başladı, sonra Babası yine O'nu kucakladı ve şöyle dedi:
'Allah'a yemin ederim ki Senin öfkelenmenden dolayı Allah intikam alır ve öfkelenir. Yazıklar olsun zâlimlere, yazıklar olsun!'
Ardından Resûlullah (s.a.v.) de ağladı."
Hz. Ali (a.s.) şöyle der: "Peygamber (s.a.v.) ağlayınca yüreğimin bir parçası gitti sandım. Çünkü gözyaşları yağmur gibi akıyordu. Gözyaşları sakallarını ve üzerindeki çarşafı ıslatmıştı. Fâtıma'ya (a.s.) sarılmış bırakmıyordu. Başı da Benim göğsümün üzerindeydi. O'na destek oluyordum. Hasan ve Hüseyin de hüngür hüngür ağlıyorlardı."
Hz. Ali (a.s.) devamla şöyle der: "Eğer, Cebrail, o sırada evdeydi desem doğru söylemiş olurum. Çünkü kimden geldiğini bilmediğim bir ağlama sesi duyuyordum.
Bunların meleklerin ağlama sesi olduğuna kuşku yoktu. Çünkü Cebrail böyle bir gecede Peygamberi (s.a.v.) yalnız bırakacak değildi. Fâtıma öylesine ağlıyordu ki, göklerin ve yerin O'nun hâline ağladığını sanıyorum."
Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) Fâtıma (a.s.)'a şunları söyledi:
"Kızım! Sizi, Allah'a bırakıyorum. O, halifelerin en iyisidir. Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a and olsun ki, sizin ağlamanız üzerine Allah'ın Arş'ı, onun çevresindeki melekler, gökler, yerler ve bu ikisi arasındaki varlıklar ağladılar.
Ey Fâtıma! Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Ben girmeden diğer varlıklara cennete girmek haram kılınmıştır. Benden sonra oraya ilk girecek Allah'ın kulu Sensin. Giyinmiş, süslenmiş ve nimetlerle bezenmiş olarak oraya gireceksin.
Ey Fâtıma ne mutlu sana! Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, cehennem öyle bir uğultu çıkarır ki, yaklaştırılmış tüm melekler ve gönderilmiş tüm elçiler kendilerini kaybederler.
Bu sırada cehenneme şöyle seslenilir: 'Ey cehennem! Cebbar olan Allah diyor ki: Benim izzetim hakkı için sakin ol ve durul. Ta ki Muhammed (s.a.v.)'in kızı Fâtıma (a.s.) cennetlere girsin. Orada yoksulluk ve zillet çekmesin.'
Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Hasan ve Hüseyin de cennete girerler. Hasan Senin sağında, Hüseyin de Senin solunda yer alır.
En yüksek cennette, Allah'ın huzurunda, onurlu bir konuk gibi ağırlanacaksın. Hamd Sancağı da Ali b. Ebi Tâlib'in elinde olur.
Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Sana düşmanlık edenlerle bizzat muhakemeleşeceğim.
Senin hakkını alan, Senin sevgini kesen ve Bana karşı yalan uyduran kimseler pişman olacaklardır. Onlar kıyamet günü Benden uzaklaştırılacaklar. Ben 'ümmetim ümmetim' diye bağıracağım. Denilecek ki: Onlar Senden sonra (dinin emirlerini ve sünnetini) değiştirdiler. Bu yüzden çılgın alevli ateşe sürüklendiler."
Hz. Resûlullah (s.a.v.) vefatına yakın bir zamanda Hz. Fâtıma (a.s.)'ın elini Hz. Ali'nin (a.s.) eline koyarak şöyle buyurdular:
"Ey Ebe'l-Hasan! Bu Allah'ın emaneti ve O'nun Resulü olan Muhammed (s.a.v.)'in Senin yanındaki vediasıdır. Öyleyse Beni O'nun hakkında gözet ve biliyorum ki, Sen bunu yapacaksın.
Ey Ali! Allah'a and olsun ki, O (Fâtıma), geçmiş ve gelecekteki cennet kadınlarının en üstünüdür. Allah'a and olsun ki, O, büyük Meryem'dir. Bil ki, Allah'tan O'nun ve Senin için dua ettim, Allah da duamı kabul buyurdu.
Ey Fâtıma! Allah'a and olsun ki, Sen razı olmadıkça Ben razı olmayacağım" (bu sözü üç defa tekrarladı)." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
'Neye ağlıyorsun ey Ali? Ağlama zamanı değildir bu zaman. Seninle Benim ayrılmamızın zamanı gelmiştir. Seni Allah'a emanet ediyorum, ey kardeşim. Rabbim, Benim için yanındaki nimetleri seçti.
Benim ağlamam, kederlenmem ve üzülmem, Senin ve Benden sonra zâyi olacak şu Fâtıma'dan dolayıdır.
İnsanlar size zulmetmek için birleşmişlerdir. Ben, sizi Allah'a emanet ettim ve Allah sizi emanet olarak kabul etti.
Ben kızım Fâtıma'ya bazı şeyler vasiyet ettim, onları Sana anlatmasını emrettim. Sen de O'nun söylediklerini derhal uygula. Çünkü Fâtıma doğru sözlü ve sözleri tasdik edilen, doğrulanan biridir.'
Sonra Peygamber (s.a.v.) Fâtıma'yı (a.s.) bağrına bastı ve başını öptü ve dedi ki: 'Baban Sana feda olsun, ey Fâtıma!'
Bunun üzerine Fâtıma sesli ağlamaya başladı, sonra Babası yine O'nu kucakladı ve şöyle dedi:
'Allah'a yemin ederim ki Senin öfkelenmenden dolayı Allah intikam alır ve öfkelenir. Yazıklar olsun zâlimlere, yazıklar olsun!'
Ardından Resûlullah (s.a.v.) de ağladı."
Hz. Ali (a.s.) şöyle der: "Peygamber (s.a.v.) ağlayınca yüreğimin bir parçası gitti sandım. Çünkü gözyaşları yağmur gibi akıyordu. Gözyaşları sakallarını ve üzerindeki çarşafı ıslatmıştı. Fâtıma'ya (a.s.) sarılmış bırakmıyordu. Başı da Benim göğsümün üzerindeydi. O'na destek oluyordum. Hasan ve Hüseyin de hüngür hüngür ağlıyorlardı."
Hz. Ali (a.s.) devamla şöyle der: "Eğer, Cebrail, o sırada evdeydi desem doğru söylemiş olurum. Çünkü kimden geldiğini bilmediğim bir ağlama sesi duyuyordum.
Bunların meleklerin ağlama sesi olduğuna kuşku yoktu. Çünkü Cebrail böyle bir gecede Peygamberi (s.a.v.) yalnız bırakacak değildi. Fâtıma öylesine ağlıyordu ki, göklerin ve yerin O'nun hâline ağladığını sanıyorum."
Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) Fâtıma (a.s.)'a şunları söyledi:
"Kızım! Sizi, Allah'a bırakıyorum. O, halifelerin en iyisidir. Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a and olsun ki, sizin ağlamanız üzerine Allah'ın Arş'ı, onun çevresindeki melekler, gökler, yerler ve bu ikisi arasındaki varlıklar ağladılar.
Ey Fâtıma! Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Ben girmeden diğer varlıklara cennete girmek haram kılınmıştır. Benden sonra oraya ilk girecek Allah'ın kulu Sensin. Giyinmiş, süslenmiş ve nimetlerle bezenmiş olarak oraya gireceksin.
Ey Fâtıma ne mutlu sana! Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, cehennem öyle bir uğultu çıkarır ki, yaklaştırılmış tüm melekler ve gönderilmiş tüm elçiler kendilerini kaybederler.
Bu sırada cehenneme şöyle seslenilir: 'Ey cehennem! Cebbar olan Allah diyor ki: Benim izzetim hakkı için sakin ol ve durul. Ta ki Muhammed (s.a.v.)'in kızı Fâtıma (a.s.) cennetlere girsin. Orada yoksulluk ve zillet çekmesin.'
Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Hasan ve Hüseyin de cennete girerler. Hasan Senin sağında, Hüseyin de Senin solunda yer alır.
En yüksek cennette, Allah'ın huzurunda, onurlu bir konuk gibi ağırlanacaksın. Hamd Sancağı da Ali b. Ebi Tâlib'in elinde olur.
Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Sana düşmanlık edenlerle bizzat muhakemeleşeceğim.
Senin hakkını alan, Senin sevgini kesen ve Bana karşı yalan uyduran kimseler pişman olacaklardır. Onlar kıyamet günü Benden uzaklaştırılacaklar. Ben 'ümmetim ümmetim' diye bağıracağım. Denilecek ki: Onlar Senden sonra (dinin emirlerini ve sünnetini) değiştirdiler. Bu yüzden çılgın alevli ateşe sürüklendiler."
Hz. Resûlullah (s.a.v.) vefatına yakın bir zamanda Hz. Fâtıma (a.s.)'ın elini Hz. Ali'nin (a.s.) eline koyarak şöyle buyurdular:
"Ey Ebe'l-Hasan! Bu Allah'ın emaneti ve O'nun Resulü olan Muhammed (s.a.v.)'in Senin yanındaki vediasıdır. Öyleyse Beni O'nun hakkında gözet ve biliyorum ki, Sen bunu yapacaksın.
Ey Ali! Allah'a and olsun ki, O (Fâtıma), geçmiş ve gelecekteki cennet kadınlarının en üstünüdür. Allah'a and olsun ki, O, büyük Meryem'dir. Bil ki, Allah'tan O'nun ve Senin için dua ettim, Allah da duamı kabul buyurdu.
Ey Fâtıma! Allah'a and olsun ki, Sen razı olmadıkça Ben razı olmayacağım" (bu sözü üç defa tekrarladı)." (Prof. Dr. Haydar Baş Hz. Fatıma eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.