Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Hakk'a yürümesinden sonra BTP MYK'sı tarafından Hüseyin Baş parti genel başkanlığına seçildi.
Kasım 2020'de Bağımsız Türkiye Partisi(BTP)'nin 5. büyük olağanüstü kongresinde delegelerin tamamının oyunu alan Hüseyin Baş yeniden genel başkan seçildi.
Mart 2022'de Ankara spor salonunda yapılan ve 15 binden fazla insanın katıldığı BTP'nin 8. Olağan Büyük Kongresinde BTP delegelerinin tamamı, 'genel başkanımız Hüseyin Baş'tır' diyerek oylarını Sayın Baş'a verdiler.
Babası Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, birilerinin zoruna gitse de 21. Yüz yılın 'Hoca Atatürk'ü' olmuştu. Siyasi, sosyal, ekonomik ve dini bakış açılarıyla insanımıza ve insanlığı yeni pencereler, yeni ufuklar açmıştı.
Hele Milli Ekonomi Modeli ile dünyayı, dolar (ABD) sömürüsünden kurtardı, desek hiçte yanlış olmaz.
İşte ABD ve batı topyekûn bir oldu ama dün 100 dolara tank satan Rusya'yı dize getiremedi. Çin, ABD'ye ayar vermeye başladı. Nasıl? Milli Ekonomi Modeli projeleriyle.
Sayın Hüseyin Baş sorumluluğunun bilincinde, yükünün ağırlığının da farkındaydı ve o ilk çıkışı yaptı: '24 yaşında kendimi, Türkiye'nin bağımsızlığına adıyorum diyen Deniz Gezmiş gibi ben de kendimi, 29 yaşında Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına adıyorum' dedi.
Bu duruş, Haydar Baş'tan kurtulduk, diye sevinen emperyalist seviciler, yeşil sermaye uşakları, din tüccarları, çakma Atatürkçüler, milliyetçiler ve Vatikan uşaklarını şaşırttı. İlk başta pekte önemsemediler.
Ama Hüseyin Baş, babası gibi istikamet sahibiydi, milli ve manevi duruş sahibiydi. Gerçeklerden asla taviz vermeyen, her ortamda hakkı, doğruyu söyleyebilen yürekte bir liderdi.
Milli para, senyoraj hakkı, GSMH, dedi. Madenlerimizi kaynak gösterdi. Yabancı sermaye soygununa hayır, dedi. Kendi paramızı kaynak gösterdi.
Milli tarım, dedi. Anadolu'nun bereketli topraklarını gösterdi. Milli sanayi, milli bilim, teknoloji, dedi. Gençleri, kaynak gösterdi. 'Yoksulluğu devreden çıkar, Türkiye'den 1000 tane Einstein çıkar. Bu ülkenin böyle bir hazinesi var' dedi.
Fakirlik sınırı üzerinde asgari ücret, dedi. Ev hanımlarına maaş, vatandaşlık maaşı, çocuk maaşı, evlenme kredisi (faiz zaten yok) dedi ve nasıl karşılanacağını babası gibi tek tek anlattı, anlatıyor.
Ülkemizdeki altın, kömür, bor, doğalgaz, bakır, krom, toryum gibi nice madenlerimizi kaynak, miktar ve ekonomik değer olarak açıklayarak meclisteki muhalefetin sormadığı o soruyu sordu iktidara: Neden sattınız, neden peşkeş çektiniz, milleti açlığa neden mahkûm ettiniz?
Atatürk'ün devlet adamlığını ve izlediği, uyguladığı politikaları gündeme taşıdı. Çıkış olarak gösterdi. 'Atatürk başardı, bizde başaracağız' dedi.
Anıtkabir'de dua eden ilk lider oldu. Yılların siyasi malzemesi olan Ayasofya'da, Atatürk için mevlit başvurusunda bulunarak Ayasofya'yı, siyasetin tekelinden çıkardı. Lozan'a atılan iftirayı resmi olarak bitirdi.
Hele yaşadığımız şu günlerde 'Mevzu ekonomi' diyerek Anadolu'yu geziyor, programlar yapıyor.
Bu programlarda verdiği örnekler, yaptığı vurgular ve ortaya koyduğu rakam ve çözüm önerileri ile adeta vatandaşa sorgulama yeteneğini yeniden kazandırıyor.
Vatandaş artık, 'bu ülkenin bu kadar zenginliği varken ve seçtiklerimiz sefa sürerken biz, neden açlık, yokluk çekiyor, aynı gemideyiz, masallarına inanıyoruz' sorgulamasını yapıyor.
Artık gençler, ülkemiz siyasetini ve de siyasetçilerini sorguluyor. Desteği geçtik köstek olmayın yeter, diyorlar.
Asgari ücretle çalışanlar iktidarı, 'zengine var, bize neden yok' diye sorguluyor.
Çiftçiler, 'zengine garanti verenler, bize neden garanti vermiyor' sorgulamasını yapıyor.
Doktorlar ve sağlık çalışanları, kendilerine rest çekenlerin kalemini kırmış vaziyette zaten.
Memurlar, işçiler, emekliler unuttukları haklarının peşinde.
Evet, bu sorgulamanın fitilini ateşleyen ve 'artık vatandaş, devlete IBAN verecek' diyen Hüseyin Baş'tır.
Hüseyin Baş'ın siyaset ve hayatın tamamındaki duruşu vatandaşta karşılık buldu, anketlere de yansıdı.
Bu yansıma diğer ifadeyle şahlanış, yukarıda da bahsettiğim emperyalist sevicilerin, yeşil sermaye uşaklarının, din tüccarlarının, Pentagon, Brüksel ve Vatikan'ın içimizdeki uşaklarının boğazına kılçık oldu. Yarın devam edelim…
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025