Hudeybiye’de Hz. Ali
Müslümanlar, Kâbe’yi ziyaret etmeyi çok arzu ediyorlardı. Hz. Peygamber hac ziyaretine niyet etti
09.01.2023 19:56:00
Müslümanlar, Kâbe'yi ziyaret etmeyi çok arzu ediyorlardı. Hz. Peygamber hac ziyaretine niyet etti. Gerekli hazırlıkları yaptı. Ve Kureyş'le veya başka herhangi bir toplulukla savaşa niyeti olmadığını ilan etti.
Kureyşliler bunu haber alınca, Halid b. Velid komutasında bir grup atlı ile Hz. Peygamber'in önünü kesmeye karar verdiler.
Müslümanlar, Cuhfe mevkiine geldiklerinde suları tükenmişti. Peygamberimiz bazı kişileri su bulmak için görevlendirdi. Ancak bunlar Kureyş'ten çekindikleri için su bulamadan eli boş geri döndüler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, Hz. Ali'yi çağırdı. Ve O'nu bir-kaç kişiyle beraber su bulmaya gönderdi.
Herkes Hz. Ali'nin de eli boş döneceğinden emindi. Hz. Ali yola çıkıp, Harar denilen yere kadar gitti. Kapları su ile doldurdu, Hz. Peygamber'e getirdi. Hz. Peygamber, tekbir getirdi. Hz. Ali'ye hayır duada bulundu.
Kureyşliler birkaç kez Halid b. Velid'in komuta ettiği bir grupla, Resulüllah'ı ve beraberindekileri rahatsız etti.
Fakat Hz. Ali ve yanında bulunan bir grup Müslüman her defasında bu saldırıları bertaraf ediyordu. Kureyş'in, saldırılarından bir sonuç almasına engel oluyorlardı.
Ancak, Kureyşliler Resulüllah'ın Mekke'ye girme konusundaki kararlılığını görünce Hz. Peygamber'le görüşme talebinde bulundular. Süheyl b. Ömer ve Abduluzzaoğulları'ndan Huvaytib temsilci olarak geldiler.
Hz. Peygamber şunları söyledi:
"Ey Kureyş topluluğu! Ya bu inatçı tutumunuzdan vazgeçersiniz ya da Allah boyunlarınızı kılıçla vuracak birini üzerinize salar. Ki Allah, O'nun kalbini imanla sınamıştır."
Ebu Bekir, Ömer ve oradakiler dedi ki, "Bu adam kimdir ya Resulallah?" Buyurdu ki, "O adam, ayakkabı dikendir." O sırada Hz. Peygamber ayakkabısını dikmesi için Ali'ye vermişti.
İki taraf barış antlaşmasının maddeleri üzerinde antlaşmaya varınca, Resulüllah, Hz. Ali'yi çağırdı ve O'na dedi ki, "Yaz ey Ali! Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla..."
Süheyl dedi ki: "Rahman mı? O'nun, kim olduğunu bilmiyorum. Fakat şöyle yaz: Senin adınla Allah'ım." Müslümanlar, "Allah'a yemin olsun ki; 'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla' ifadesinden başka bir şey yazmayız" dediler.
Hz. Peygamber, "Senin adınla Allah'ım... diye yaz" buyurdu.
"Bu Resulüllah Muhammed'in yaptığı anlaşmadır."
Süheyl dedi ki, "Eğer Senin Resulüllah olduğunu bilseydik, Kâbe'yi ziyaret etmene engel olmaz, Seninle savaşmazdık. Bunun yerine Abdullah oğlu Muhammed diye yaz."
Hz. Peygamber, "Siz yalanlasanız da Ben, Allah'ın Resulü'yüm" buyurdu.
Sonra Hz. Ali'ye şöyle dedi: "Resulüllah ifadesini sil." Hz. Ali, "Senin peygamberlik vasfını silmeye elim varmaz" dedi.
Resulüllah belgeyi aldı ve ibareyi sildi. Sonra Hz. Ali'ye, "Senin başına da buna benzer bir şey gelecek ve Sen buna mecbur kalacaksın" dedi. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)
Kureyşliler bunu haber alınca, Halid b. Velid komutasında bir grup atlı ile Hz. Peygamber'in önünü kesmeye karar verdiler.
Müslümanlar, Cuhfe mevkiine geldiklerinde suları tükenmişti. Peygamberimiz bazı kişileri su bulmak için görevlendirdi. Ancak bunlar Kureyş'ten çekindikleri için su bulamadan eli boş geri döndüler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, Hz. Ali'yi çağırdı. Ve O'nu bir-kaç kişiyle beraber su bulmaya gönderdi.
Herkes Hz. Ali'nin de eli boş döneceğinden emindi. Hz. Ali yola çıkıp, Harar denilen yere kadar gitti. Kapları su ile doldurdu, Hz. Peygamber'e getirdi. Hz. Peygamber, tekbir getirdi. Hz. Ali'ye hayır duada bulundu.
Kureyşliler birkaç kez Halid b. Velid'in komuta ettiği bir grupla, Resulüllah'ı ve beraberindekileri rahatsız etti.
Fakat Hz. Ali ve yanında bulunan bir grup Müslüman her defasında bu saldırıları bertaraf ediyordu. Kureyş'in, saldırılarından bir sonuç almasına engel oluyorlardı.
Ancak, Kureyşliler Resulüllah'ın Mekke'ye girme konusundaki kararlılığını görünce Hz. Peygamber'le görüşme talebinde bulundular. Süheyl b. Ömer ve Abduluzzaoğulları'ndan Huvaytib temsilci olarak geldiler.
Hz. Peygamber şunları söyledi:
"Ey Kureyş topluluğu! Ya bu inatçı tutumunuzdan vazgeçersiniz ya da Allah boyunlarınızı kılıçla vuracak birini üzerinize salar. Ki Allah, O'nun kalbini imanla sınamıştır."
Ebu Bekir, Ömer ve oradakiler dedi ki, "Bu adam kimdir ya Resulallah?" Buyurdu ki, "O adam, ayakkabı dikendir." O sırada Hz. Peygamber ayakkabısını dikmesi için Ali'ye vermişti.
İki taraf barış antlaşmasının maddeleri üzerinde antlaşmaya varınca, Resulüllah, Hz. Ali'yi çağırdı ve O'na dedi ki, "Yaz ey Ali! Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla..."
Süheyl dedi ki: "Rahman mı? O'nun, kim olduğunu bilmiyorum. Fakat şöyle yaz: Senin adınla Allah'ım." Müslümanlar, "Allah'a yemin olsun ki; 'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla' ifadesinden başka bir şey yazmayız" dediler.
Hz. Peygamber, "Senin adınla Allah'ım... diye yaz" buyurdu.
"Bu Resulüllah Muhammed'in yaptığı anlaşmadır."
Süheyl dedi ki, "Eğer Senin Resulüllah olduğunu bilseydik, Kâbe'yi ziyaret etmene engel olmaz, Seninle savaşmazdık. Bunun yerine Abdullah oğlu Muhammed diye yaz."
Hz. Peygamber, "Siz yalanlasanız da Ben, Allah'ın Resulü'yüm" buyurdu.
Sonra Hz. Ali'ye şöyle dedi: "Resulüllah ifadesini sil." Hz. Ali, "Senin peygamberlik vasfını silmeye elim varmaz" dedi.
Resulüllah belgeyi aldı ve ibareyi sildi. Sonra Hz. Ali'ye, "Senin başına da buna benzer bir şey gelecek ve Sen buna mecbur kalacaksın" dedi. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eserinden)