Trabzon ve Futbol
Bir Kültür ve Ticaret merkezi olan Trabzon'un futbolla tanışması İstanbul ve bir Lavanten şehri olan İzmir'le aşağı yukarı aynı dönemlere rastlar.
Trabzon'un aydın ve okumuş gençleri sanat ve spor'un her dalında faaliyet göstermek için adeta yarış içine girmişlerdi.
Bu çabalar kısa zamanda meyvasını vermiş ve Trabzon Lisesi öncülüğünde futbol semeresini vermeye başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde Trabzon'da sırası ile futbol kulüpleri kurulmaya başlamış ve adeta Orta Asya'dan genlerinde taşıdıkları futbol (depük) yetenekleri ile Trabzon'lu gençler zirveye oturmuşlardır.
Trabzon bu özellikleri ile Andolu'nun futbol öncüsü oluvermiştir. Kısa zamanda kurulan futbol takımları Amatör futbolda Türkiye şampiyonluklarına ambargo koymuşlardır.
Bireysel olarak yetenekli futbolcular İstanbul takımları tarafından adeta paylaşılamaz hale gelmiş ve Milli takım oluşumunda çoğunluğu Trabzon'lu gençler oluşturmaya başlamıştır.
Cumhuriyetin Kuruluşu ile başlayan bu aktivite sonucunda Trabzon'da başta; İdmanocağı idmangücü, Necmiati, Gençlerbirliği, Yolspor, Martıspor, Karadenizgücü, Trabzon Fenerbahçe, Yalıspor, Sebat Gençlik gibi bir çok futbol kulübü doğmuştur.
İdmanocağı ve İdmangücü o kadar şehre mal olmu ki; Trabzon şampiyonluğu Sarı-kırmızı ve Yeşil-beyaz renkli bu iki takım tarafından paylaşılır olmuş. Halk, Ocaklı ve Güçlü olmaz üzere adeta ikiye ayrılmıştır.
Bu iki takım arasındaki müsabakalar Trabzon hudutlarını aşmış ve başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de takip edilir olmuştur.
Türkiye Amatör Futbol Şampiyonalarında bu iki takımımız işbirliği yapmış il şampiyonu olan kulübe diğeri yetenekli futbolcularını vererek onu daha güçlü bir şekilde müsabakalara sokmuştur.
Bu işbirliği Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluklarında İdmanocağı ve İdmangücü olarak Trabzon'un hemen hemen her yıl şampiyonluğunu bir tapu haline sokmuştur.
Bu arada bu takımlarımız komşu ülke takımları ile de dostluk maçları oynayarak büyük tecrübe kazanmışlardır. Komşu il takımları ile olan ilişkilerde Trabzon idmanocağı ve Samsun Yolspor kulübü arasında Trabzon lehine ezici üstünlüğü olan bir tatlı rekabet yaşanmıştır.
Trabzon futbolundaki bu gelişme daha önce eyalet merkezliği yaptığı Giresun, Ordu, Rize, Gümüşhane gibi illere de kısa sürede yayılmış ve Trabzon bu yörelerde yetişen yetenekli gençlerin cazibe merkezi olmuştur.
Trabzon'dan yetişen bu çok yetenekli müstesna gençler kısa sürede ulusal takımda boy göstermeye ve büyük başarılara imza atmaya başlamışlardır.
Bu dönemlerde Hasan Polat (Daha sonra Türkiye futbol Federasyonu başkanı oldu) Ali Polat, Sarı Muzaffer, Kadri Aytaç, Abdurrahman, Taka Naci, Ergin Coşkun, Aydın, Temel, Ahmet Karlıklı, Yaşar Mumcu Yakup, Zekeriya Bali ve ismini sayamayacağımız yüzlerce futbolcu Trabzon kökenlidir.
Trabzon'da yetişip İstanbul'a adını duyuramayan veya İstanbul'u tercih etmeyen, Akrep Celal, İhsan, kaleci Hantal İbrahim, Cinemre, Ahmet Ziya, Celal, Dr. Yusuf, Hayrettin Şiranlı, Harun Kirman, aklımıza gelenlerden sadece birkaçıdır. Bu arada Trabzon Lisesi kuruluşu ve konumu itibarı ile adeta bir kültür yuvasıdır.
Trabzon Lisesi de kısa zamanda futbolda şampiyonluklara erişerek unutulmaz Beden eğitimi öğretmeni Hayri Gür'le zirveye tırmanır.
İstanbul
büyüklerine
ilk gözdağı:
1963-1964 sezonunda Beşiktaş Türkiye'de Yugoslav Teknik Direktör Spayiç ve kadrosu ile adeta yenilmez armadadır. İki yıldır şampiyonluklara ambargo koyan karakartallar Türkiye kupasının üçüncü ayağında İdmancoğı ile eşleştiklerinde doğrusu Sarı kırmızı renkler karşısında ürkseler de yine de, hadi canım sende nihayet bir amatör takım. Galatasaray değil ya nasıl olsa yeneriz mantığındaydılar.
Bir soğuk şubat günü Beşiktaş bütün ihtişamı ile Trabzon'dadır. Trabzon Kavak meydanda bulunan Stadyum kapasitesinin iki misli seyirci ile mücehhezdir, o gün.
Takımlar sahaya çıktığında; Beşiktaş kalesinde Necmi Mutlu vardır. Yedeği rahmetli Sabri Dino'dur. O yılların Türk futbolunda yıldızları olan, Küçük Ahmet Kaya, Süreyya, gibi genç takımdan yeni yetişen Türk futbolunun nadide çiçekleri Sanlı ve Yusuf da bu kadrodadır. Ayrıca Macar Kuzman'da sahadadır.
Trabzon İdmanocağı ise Aydın (kaleci) Kenan (Beton) Küçük İbrahim, Çolak İbrahim, Haydar Diyadin (Erdoğdu), Kara Necati (Funda), Ahmet Suat, Kaptan, Nevzat ve Yaşar tertibi ile yer almıştır.
O gün Beşiktaş Trabzon İdmanocağını tanımıştır, ama maçta büyük baskı kurmasına rağmen gol atamayacak olan İdmanocağı uzatmada da direkleri geçemeyecek ve (o zaman ki statü gereği) avantajını, dezavantaja dönüştürerek işi rövanşa (İstanbul'a bırakacaktır).
Gazocağı değil
hemşehrim;
İdmanocağı
Beşiktaş'ın bir amatör takım karşısında sürklase olupta, beraberliği şansı sayesinde kurtarması karizmasını oldukça sarsmıştır. İstanbul'da oynanacak rövanş maçı bu açıdan çok önemlidir. Maçtan önce büyük gazetelerin birinin spor muhabirine İdmanocaklı Yaşar (Rüyamda Hakkı Yeten'le karpuz yiyordum) Golümü atarım demesi manşet oluyor. O zaman ki adıyla Mithatpaşa, şimdiki adıyla BJK İnönü Stadyumu tarihinin en önemli günlerinden birini yaşıyor. İdmanocağı İstanbul'daki Trabzonlular tarafından sarı kırmızı renklerle donatılıyordu...
Trabzon'daki tertibi ile sahaya çıkan İdmanocağı maçın 61. dakikasında Yaşar Necmi'nin koruduğu Beşiktaş kalesine kafa ile golünü bırakıyor. Beşiktaş ve İstanbul, Trabzon'u tanıyordu...
Gazeteler manşetlerini, 'Hamsi koydum tavaya takım koydum sahaya' diye manşetliyor. Futbolun İstanbul'lu o zamanki ordinaryüsleri methiyeler düzmekte yarış ediyordu. Rahmetli Altan Erbulak çizdiği karikatürle 'Gazocağı değil hemşerim İdmanocağı' diye olayı karikatürize ediyordu. Daha sonraki turlarda elenen İdmanocağı o sezonu da Türkiye şampiyonu olarak bitiriyordu.
Bir Kültür ve Ticaret merkezi olan Trabzon'un futbolla tanışması İstanbul ve bir Lavanten şehri olan İzmir'le aşağı yukarı aynı dönemlere rastlar.
Trabzon'un aydın ve okumuş gençleri sanat ve spor'un her dalında faaliyet göstermek için adeta yarış içine girmişlerdi.
Bu çabalar kısa zamanda meyvasını vermiş ve Trabzon Lisesi öncülüğünde futbol semeresini vermeye başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde Trabzon'da sırası ile futbol kulüpleri kurulmaya başlamış ve adeta Orta Asya'dan genlerinde taşıdıkları futbol (depük) yetenekleri ile Trabzon'lu gençler zirveye oturmuşlardır.
Trabzon bu özellikleri ile Andolu'nun futbol öncüsü oluvermiştir. Kısa zamanda kurulan futbol takımları Amatör futbolda Türkiye şampiyonluklarına ambargo koymuşlardır.
Bireysel olarak yetenekli futbolcular İstanbul takımları tarafından adeta paylaşılamaz hale gelmiş ve Milli takım oluşumunda çoğunluğu Trabzon'lu gençler oluşturmaya başlamıştır.
Cumhuriyetin Kuruluşu ile başlayan bu aktivite sonucunda Trabzon'da başta; İdmanocağı idmangücü, Necmiati, Gençlerbirliği, Yolspor, Martıspor, Karadenizgücü, Trabzon Fenerbahçe, Yalıspor, Sebat Gençlik gibi bir çok futbol kulübü doğmuştur.
İdmanocağı ve İdmangücü o kadar şehre mal olmu ki; Trabzon şampiyonluğu Sarı-kırmızı ve Yeşil-beyaz renkli bu iki takım tarafından paylaşılır olmuş. Halk, Ocaklı ve Güçlü olmaz üzere adeta ikiye ayrılmıştır.
Bu iki takım arasındaki müsabakalar Trabzon hudutlarını aşmış ve başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de takip edilir olmuştur.
Türkiye Amatör Futbol Şampiyonalarında bu iki takımımız işbirliği yapmış il şampiyonu olan kulübe diğeri yetenekli futbolcularını vererek onu daha güçlü bir şekilde müsabakalara sokmuştur.
Bu işbirliği Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluklarında İdmanocağı ve İdmangücü olarak Trabzon'un hemen hemen her yıl şampiyonluğunu bir tapu haline sokmuştur.
Bu arada bu takımlarımız komşu ülke takımları ile de dostluk maçları oynayarak büyük tecrübe kazanmışlardır. Komşu il takımları ile olan ilişkilerde Trabzon idmanocağı ve Samsun Yolspor kulübü arasında Trabzon lehine ezici üstünlüğü olan bir tatlı rekabet yaşanmıştır.
Trabzon futbolundaki bu gelişme daha önce eyalet merkezliği yaptığı Giresun, Ordu, Rize, Gümüşhane gibi illere de kısa sürede yayılmış ve Trabzon bu yörelerde yetişen yetenekli gençlerin cazibe merkezi olmuştur.
Trabzon'dan yetişen bu çok yetenekli müstesna gençler kısa sürede ulusal takımda boy göstermeye ve büyük başarılara imza atmaya başlamışlardır.
Bu dönemlerde Hasan Polat (Daha sonra Türkiye futbol Federasyonu başkanı oldu) Ali Polat, Sarı Muzaffer, Kadri Aytaç, Abdurrahman, Taka Naci, Ergin Coşkun, Aydın, Temel, Ahmet Karlıklı, Yaşar Mumcu Yakup, Zekeriya Bali ve ismini sayamayacağımız yüzlerce futbolcu Trabzon kökenlidir.
Trabzon'da yetişip İstanbul'a adını duyuramayan veya İstanbul'u tercih etmeyen, Akrep Celal, İhsan, kaleci Hantal İbrahim, Cinemre, Ahmet Ziya, Celal, Dr. Yusuf, Hayrettin Şiranlı, Harun Kirman, aklımıza gelenlerden sadece birkaçıdır. Bu arada Trabzon Lisesi kuruluşu ve konumu itibarı ile adeta bir kültür yuvasıdır.
Trabzon Lisesi de kısa zamanda futbolda şampiyonluklara erişerek unutulmaz Beden eğitimi öğretmeni Hayri Gür'le zirveye tırmanır.
İstanbul
büyüklerine
ilk gözdağı:
1963-1964 sezonunda Beşiktaş Türkiye'de Yugoslav Teknik Direktör Spayiç ve kadrosu ile adeta yenilmez armadadır. İki yıldır şampiyonluklara ambargo koyan karakartallar Türkiye kupasının üçüncü ayağında İdmancoğı ile eşleştiklerinde doğrusu Sarı kırmızı renkler karşısında ürkseler de yine de, hadi canım sende nihayet bir amatör takım. Galatasaray değil ya nasıl olsa yeneriz mantığındaydılar.
Bir soğuk şubat günü Beşiktaş bütün ihtişamı ile Trabzon'dadır. Trabzon Kavak meydanda bulunan Stadyum kapasitesinin iki misli seyirci ile mücehhezdir, o gün.
Takımlar sahaya çıktığında; Beşiktaş kalesinde Necmi Mutlu vardır. Yedeği rahmetli Sabri Dino'dur. O yılların Türk futbolunda yıldızları olan, Küçük Ahmet Kaya, Süreyya, gibi genç takımdan yeni yetişen Türk futbolunun nadide çiçekleri Sanlı ve Yusuf da bu kadrodadır. Ayrıca Macar Kuzman'da sahadadır.
Trabzon İdmanocağı ise Aydın (kaleci) Kenan (Beton) Küçük İbrahim, Çolak İbrahim, Haydar Diyadin (Erdoğdu), Kara Necati (Funda), Ahmet Suat, Kaptan, Nevzat ve Yaşar tertibi ile yer almıştır.
O gün Beşiktaş Trabzon İdmanocağını tanımıştır, ama maçta büyük baskı kurmasına rağmen gol atamayacak olan İdmanocağı uzatmada da direkleri geçemeyecek ve (o zaman ki statü gereği) avantajını, dezavantaja dönüştürerek işi rövanşa (İstanbul'a bırakacaktır).
Gazocağı değil
hemşehrim;
İdmanocağı
Beşiktaş'ın bir amatör takım karşısında sürklase olupta, beraberliği şansı sayesinde kurtarması karizmasını oldukça sarsmıştır. İstanbul'da oynanacak rövanş maçı bu açıdan çok önemlidir. Maçtan önce büyük gazetelerin birinin spor muhabirine İdmanocaklı Yaşar (Rüyamda Hakkı Yeten'le karpuz yiyordum) Golümü atarım demesi manşet oluyor. O zaman ki adıyla Mithatpaşa, şimdiki adıyla BJK İnönü Stadyumu tarihinin en önemli günlerinden birini yaşıyor. İdmanocağı İstanbul'daki Trabzonlular tarafından sarı kırmızı renklerle donatılıyordu...
Trabzon'daki tertibi ile sahaya çıkan İdmanocağı maçın 61. dakikasında Yaşar Necmi'nin koruduğu Beşiktaş kalesine kafa ile golünü bırakıyor. Beşiktaş ve İstanbul, Trabzon'u tanıyordu...
Gazeteler manşetlerini, 'Hamsi koydum tavaya takım koydum sahaya' diye manşetliyor. Futbolun İstanbul'lu o zamanki ordinaryüsleri methiyeler düzmekte yarış ediyordu. Rahmetli Altan Erbulak çizdiği karikatürle 'Gazocağı değil hemşerim İdmanocağı' diye olayı karikatürize ediyordu. Daha sonraki turlarda elenen İdmanocağı o sezonu da Türkiye şampiyonu olarak bitiriyordu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.