ABD'nin en büyük özelliklerinden birisi, bir fil misali yapacağı hamleleri fazla gizleyememesi. Kimi ülkeler gibi darbeyi indireceği son ana kadar hamle gizlemek zorunda hissetmiyor kendisini ABD. Aslında zorunda hissetmemekten ziyade, yapacağı hamleyi gizleyemiyor demek daha doğru olacak. Fildeki hantallık hamle gizliliğini ve kurnazlığını nasıl engelliyorsa, ABD'deki hantallık da aynı şekilde kıvraklığı ve gizliliği engelliyor.
Bu bağlamda Amerika, İslam coğrafyasını yeniden şekillendirmek niyetinde olduğunu da gizleyemiyor artık. ABD'nin Irak'a operasyon gündemi, kendi ifadeleriyle "buzdağının görünen kısmı"nı ifade ediyor.
"Arap ve İslam dünyasına demokrasiyi getirme kararında olduğu ve bu amaçla gerekirse rejimleri devirmeye hazırlandığı" iddia edilen Bush'un hedef listesi her geçen gün biraz daha genişliyor. İlk önce sadece Irak vardı gündemde. Şimdi İran, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Myanmar yeni listede ismi geçen ülkeler. Ama ABD'nin şu anda ismini zikretmeyi uygun bulmadığı Türkiye de listede var. Geçtiğimiz ay ABD'nin yaptığı "Milenyum'un meydan okuması" tatbikatı da Türkiye ile savaş senaryolarıyla birebir örtüşüyor zaten.
Newsweek dergisi, Bush'un İslam dünyası ile ilgili planlarının, "buzdağının görünen kısmından çok daha geniş kapsamlı olduğunu" ve amacının sadece Irak lideri Saddam Hüseyin'i saf dışı etmek olmadığını belirtmesi, Bush'un 11 Eylül'ün ardından sarfettiği "Crusade" (Haçlı savaşı) sözcüğünün bir sürç-i lisan olmadığını açık bir şekilde gösteriyor.
Oğul Bush'un, başa geçtiği günden bu yana, Müslümanlara karşı bir anti patisi olduğu her halinden anlaşılıyordu. Nitekim Bush'un en yakınındaki Musevi lobisinin etkin isimlerinden oluşan "şahinler" grubu da, Bush'un bu antipatisini körükleyen girişimlerde bulunarak, "Haçlı zihniyetini" daha ziyadeleştiriyorlardı.
Bush ve ekibi 2 yıldır düzenli bir şekilde "Crusade" hedefine doğru yol alıyorlar. Bush'un Filistin olaylarındaki İsrailci tutumları, Afganistan'da katledilen binlerce masum Müslüman ve bundan sonra Irak ve diğer İslam coğrafyasında katledilecek Müslümalar, ABD'nin başlattığı Haçlı savaşının kurbanları olacaklar.
Tayyip'ten ABD'ye tam destek
ABD bir yandan yaptığı tatbikatlarla, Türkiye'ye karşı savaş planlarını gözden geçirirken bir yandan da Türkiye siyasetine kendi işbirlikçilerini monte ediyor. Değişik zamanlarda ABD medyasında yer alan Tayyip Erdoğan- Kemal Derviş- İsmail Cem senaryolarını, ABD'nin siyasi mühendislik çalışmalarının medyaya yansımaları şeklinde değerlendirmekte yarar var. Yaklaşan Irak operasyonunda Türkiye'de kimin iktidar olacağı ABD açısından hayli önemli. ABD bu noktada daha bir talepte bulunmadan, ABD'den talepte bulunanlar da yok değil. Tansu Çiller, ABD'ye talepte bulunan liderler arasında en öne çıkanı. Çiller'den sonra Tayyip Erdoğan harekete geçen diğer lider.
Tayyip Erdoğan, "Türkiye IMF'nin kurucuları arasında yer alıyor. Ortak ortağa yanlış yapmaz. Bazı opsiyonel noktalarda anlaşılabilir. Türkiye'yi IMF'ye, IMF'yi de halka böyle mütalaa etmek lazım" diyerek IMF'ye bağlılığını dile getirdikten sonra, Irak operasyonu konusunda ABD'ye desteğini dile getiriyor. Tayyip Erdoğan, Irak'ın toprak bütünlüğüyle rejim konularının birbirinden farklı olduğunu söyledikten sonra, ABD'nin Irak rejimine ilişkin duyarlılığına katılmamanın mümkün olmadığını belirtiyor. Yani Tayyip Erdoğan ABD'nin hedeflediği Haçlı duyarlılığına katıldığını ifade ediyor. Daha doğru bir ifadeyle Tayyip Erdoğan ABD ile Haçlı ittifakına evet diyor. Yüzbinlerce Müslümanın kanını çiğnemek pahasına...
Bu bağlamda Amerika, İslam coğrafyasını yeniden şekillendirmek niyetinde olduğunu da gizleyemiyor artık. ABD'nin Irak'a operasyon gündemi, kendi ifadeleriyle "buzdağının görünen kısmı"nı ifade ediyor.
"Arap ve İslam dünyasına demokrasiyi getirme kararında olduğu ve bu amaçla gerekirse rejimleri devirmeye hazırlandığı" iddia edilen Bush'un hedef listesi her geçen gün biraz daha genişliyor. İlk önce sadece Irak vardı gündemde. Şimdi İran, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Myanmar yeni listede ismi geçen ülkeler. Ama ABD'nin şu anda ismini zikretmeyi uygun bulmadığı Türkiye de listede var. Geçtiğimiz ay ABD'nin yaptığı "Milenyum'un meydan okuması" tatbikatı da Türkiye ile savaş senaryolarıyla birebir örtüşüyor zaten.
Newsweek dergisi, Bush'un İslam dünyası ile ilgili planlarının, "buzdağının görünen kısmından çok daha geniş kapsamlı olduğunu" ve amacının sadece Irak lideri Saddam Hüseyin'i saf dışı etmek olmadığını belirtmesi, Bush'un 11 Eylül'ün ardından sarfettiği "Crusade" (Haçlı savaşı) sözcüğünün bir sürç-i lisan olmadığını açık bir şekilde gösteriyor.
Oğul Bush'un, başa geçtiği günden bu yana, Müslümanlara karşı bir anti patisi olduğu her halinden anlaşılıyordu. Nitekim Bush'un en yakınındaki Musevi lobisinin etkin isimlerinden oluşan "şahinler" grubu da, Bush'un bu antipatisini körükleyen girişimlerde bulunarak, "Haçlı zihniyetini" daha ziyadeleştiriyorlardı.
Bush ve ekibi 2 yıldır düzenli bir şekilde "Crusade" hedefine doğru yol alıyorlar. Bush'un Filistin olaylarındaki İsrailci tutumları, Afganistan'da katledilen binlerce masum Müslüman ve bundan sonra Irak ve diğer İslam coğrafyasında katledilecek Müslümalar, ABD'nin başlattığı Haçlı savaşının kurbanları olacaklar.
Tayyip'ten ABD'ye tam destek
ABD bir yandan yaptığı tatbikatlarla, Türkiye'ye karşı savaş planlarını gözden geçirirken bir yandan da Türkiye siyasetine kendi işbirlikçilerini monte ediyor. Değişik zamanlarda ABD medyasında yer alan Tayyip Erdoğan- Kemal Derviş- İsmail Cem senaryolarını, ABD'nin siyasi mühendislik çalışmalarının medyaya yansımaları şeklinde değerlendirmekte yarar var. Yaklaşan Irak operasyonunda Türkiye'de kimin iktidar olacağı ABD açısından hayli önemli. ABD bu noktada daha bir talepte bulunmadan, ABD'den talepte bulunanlar da yok değil. Tansu Çiller, ABD'ye talepte bulunan liderler arasında en öne çıkanı. Çiller'den sonra Tayyip Erdoğan harekete geçen diğer lider.
Tayyip Erdoğan, "Türkiye IMF'nin kurucuları arasında yer alıyor. Ortak ortağa yanlış yapmaz. Bazı opsiyonel noktalarda anlaşılabilir. Türkiye'yi IMF'ye, IMF'yi de halka böyle mütalaa etmek lazım" diyerek IMF'ye bağlılığını dile getirdikten sonra, Irak operasyonu konusunda ABD'ye desteğini dile getiriyor. Tayyip Erdoğan, Irak'ın toprak bütünlüğüyle rejim konularının birbirinden farklı olduğunu söyledikten sonra, ABD'nin Irak rejimine ilişkin duyarlılığına katılmamanın mümkün olmadığını belirtiyor. Yani Tayyip Erdoğan ABD'nin hedeflediği Haçlı duyarlılığına katıldığını ifade ediyor. Daha doğru bir ifadeyle Tayyip Erdoğan ABD ile Haçlı ittifakına evet diyor. Yüzbinlerce Müslümanın kanını çiğnemek pahasına...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012