logo
30 NİSAN 2025

Habeşistan’a zorlu yolculuk

03.09.2019 00:00:00

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, 'Rahmeten li'l-Alemin Hz. Muhammed (s.a.v)' eserinde 'Habeşistan'a zorlu yolculuk' hakkında şu bilgilere yer veriliyor:

"Müslümanlara yapılan eziyet ve işkenceler had safhaya varmıştı. Öyle ki; en büyük düşmanlıkları kendi aileleri ve yakınlarından görüyorlardı. Ayrıca müşrikler, ellerini kana bulamaktan çekinmeyip birkaç Müslümanı şehid etmişlerdi. Bu durum karşısında Hz. Resul, Müslümanların daha emin bir beldeye hicret etmelerine müsaade ederek Habeşistan'a gitmelerini tavsiye eyledi. 

'Orada bir hükümdar var, kimseye haksızlık yaptırmaz; orası doğru ve emin bir yer. Allah başka bir kapı açıncaya kadar oraya gidin' buyurdu. Bunun üzerine Müslümanlar, iki kafile halinde ilk hicreti gerçekleştirip, Habeşistan'a gitmeye başlamışlardır. Kafile halindeki ilk hicrette 10 erkek ve 5 kadın sahabi, gizlice Mekke'den çıkıp Kızıldeniz yoluyla Habeşistan'a vardılar. Tarih M. 615, Receb ayı idi. Kafile'de şu sahabiler vardı: Hz. Osman ve hanımı Hz. Rukiyye, Zübeyr b. Avvam, Ebu Huzeyfe b. Utbe ve hanımı Sehle, Mus'ab b. Umeyr, Abdurrahman b. Avf, Ebu Seleme ve ailesi Ümmü Seleme, Osman b. Maz'ûn (Kafile reisi idi), Âmir b. Rebia ve ailesi Leyla, Süheyl b. Beyda, Ebu Sebre b. Ebi Rühm ve hanımı Ümmü Gülsüm.

Mekke'yi sessizce terk eden bu sahabiler, Habeş Necaşisi ve halkı tarafından çok güzel karşılandılar. Buraya yerleştikten sonra da ibadetlerini îfâ, dinî inançlarını yaşama hususunda herhangi bir engel ve zorlukla karşılaşmadılar. İlk giden kafilenin iyi karşılanması; Mekke'deki Müslümanlara ümit veriyordu. Ve bir sene sonra ikinci bir kafile daha Habeşistan yolunu tuttu. 'Rabbimiz Allah'tır' dedikleri için doğup büyüdükleri yurtlarından çıkarılan bu insanlar, dinlerini ve akidelerini korumak ve de bu inançlarını kabullenecek insanların irşadına vesile olmak gayesiyle Habeşistan'a gidiyorlardı. Bu kafilenin başında Hz. Peygamber'in amcası Ebu Tâlib'in oğlu Hz. Câfer bulunuyordu. Kafile 80 kişi kadardı. Bunlar da sağ-salim Habeşistan'a ulaşmış; orada aradıkları sükûn ve ibadet serbestisine kavuşmuşlardı.

Kureyşliler, bu durum karşısında telaşlanmaya başladılar. Hicret edenleri geri almak için Amr b. As ve Abdullah İbn-i Ebi Rebia'dan müteşekkil bir heyeti birtakım hediyelerle Habeş kralı Necaşi'ye gönderdiler. Bu iki elçi Habeş kralına, saray eşrafına, rahiplere getirdikleri kıymetli hediyeleri takdim ederek Müslüman muhacirlerin geri çevrilmesini istediler. Kralın etrafındakiler bu işe razıydılar fakat Necaşi, Müslümanları dinlemeden hiçbir karar veremeyeceğini kesin olarak bildirdi. Necaşi'nin sorularına Câfer b.Ebi Tâlib cevap verecekti.

Aslında Amr b. As hediyeler verdiği eşrafa, kralın Müslümanları dinlememesini sağlamalarını tenbihlemişti. Ama bu istek, geri tepmişti. Küfrün ve zulmün hak ve doğru olanın karşısında âciz kalacağını çok iyi bildiğinden her devir müşriklerinin de âdeti olduğu üzere, Müslümanın davasını anlatamadan zulme uğratılmasını istiyordu, Amr b. As. Hz. Câfer, öncelikle elçilere üç soru sormak üzere izin istedi. Sorular şöyleydi: "Biz, tutulup efendilerimize iade edilecek köleler miyiz? Biz haksız yere birinin kanını mı döktük ki, kanı dökülenlere geri verileceğiz? Halkın mallarından haksız yere aldığımız, üzerimizde ödemekle mükellef bulunduğumuz mallar mı var?" Üç soruya da verecek olumsuz bir cevapları olmayınca Necaşi ister istemez: "Peki siz bu adamlardan ne istiyorsunuz?" diye çıkışmak durumunda kaldı. İsteklerinin hukuk dışı olduğu böylelikle ortaya çıkan Amr b.As, bu soruya da saçma ve hukuk dışı bir cevap verdi: "Onlar ve biz, bir dinde idik. Onlar, dinimizi bıraktılar; Muhammed'e ve dinine tâbi oldular." 

Bu tutarsız cevapları kâle almayan Necaşi, Müslümanlara dönerek dinleri hakkında bilgi vermelerini istedi. Hz.Câfer; "Ey hükümdar! Biz cahiliyet üzere olan bir kavim idik. Putlara tapar, lâşe yer, fuhuş işlerdik. Akrabalara küser, komşuluk hakkına riayet etmezdik. Zayıf, kuvvetlinin esiri idi. Biz, bu hâl üzere iken Allah, içimizden bir peygamber gönderdi. Nesebi ve asaleti; sadakat ve emaneti, şeref ve namuskârlığı hepimizce malumdur. O, bizi bir Allah'a davet ediyor; atalarımızın tapınageldikleri putları, ağaç ve taş parçalarını terk etmemizi söylüyor. Bize doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, haramdan, kan dökmekten sakınmayı emrediyor. Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil tecavüzünden nehyediyor. Allah'a ibadet edip, O'na hiçbir sûrette şirk koşmamayı emrediyor. Namaza, sadaka ve ihsana, oruca davet ediyor. Biz de O'na inanıp, getirdiği dine tâbi olduk. Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik. O'nun emrettiği vechile ibadet ettik. O'nun haram dediğini haram bildik, helal dediğini helal tanıdık. Bundan dolayı kavmimiz bize düşman kesildi. Bize türlü türlü işkenceler yapmağa kalkıştılar. Bizi dinimizden çevirip yine putlara ibadete zorladılar. Bize zulmettiler. Bizimle dinimiz arasına giriyor, Allah ile kulu ayırmak istiyorlar. Biz de, onlardan kaçarak sizin ülkenize iltica ettik; size sığındık. Sizi başkalarından daha iyi gördüğümüz için burayı tercih ettik Sizin komşuluğunuzu başa devlet bildik. Sizi emin bulduk. Sizin nezdinizde zulme uğramayacağımızı, haksızlık görmeyeceğimizi umduk" dedi.

Necaşi'nin yanına geldiklerinde selam vermişler fakat secde etmemişlerdi. Bu tutumlarını fırsat bilen saray eşrafı ve elçiler de Müslümanları Necaşi'ye kötülemişlerdi. Bu yüzden Hz. Câfer (r.a.), bu tutumlarının gerekçesini de şöyle izahta bulunarak Necaşi'yi ikna etti: "Selam verme meselesine gelince; biz seni Resûlullah'ın selamı ile selamladık. Biz birbirimizi hep böyle selamlarız. Cennet'e gireceklerin selamlaşmalarının da bu şekilde olacağını Peygamberimiz'den öğrendik. Bu yüzden seni böyle selamladık... Secde etme hususuna gelince, biz Allah'tan başkasına secde etmekten yine Allah'a sığınırız!" 

Bu sözlerden oldukça etkilenen Necaşi, Kur'an'ı dinlemek istedi. Hz. Cafer (r.a.), Meryem Sûresi'nin şu ayetlerini okudu: "Hz. Meryem, Hz. İsa'ya işaret etti. Onlar; 'Beşikte olan bir çocukla nasıl konuşabiliriz?' dediler. İsa dedi ki: Ben Allah'ın kuluyum; Bana O, kitap verdi, Beni peygamber kıldı. Sağ olduğum müddetçe Bana namaz ve zekatı tavsiye etti. Anam hakkında da hayırlı olmayı tavsiye etti ve Beni cebbar ve şaki kılmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve tekrar ba's olunacağım gün, Benim üzerime selamet vardır." (Meryem, 29-33).

Okunan ayetler karşısında Necaşi de, rahipler de gözyaşlarını tutamadılar. Necaşi; "Bu aynı kandilden fışkıran bir nurdur ki, Musa da, İsa da onunla gelmişti" dedi. Bu itiraftan sonra elçilere dönerek şunu söyledi: "Bunları size teslim edemem. Böylece bilin!" Pes etmeyen Amr b. As, ertesi gün Necaşi'nin huzuruna çıkarak Müslümanların Hz. İsa hakkında garip şeyler söylediklerini arz etti. Bunun üzerine Necaşi, Müslümanların bir kısmını huzuruna davet ederek Hz. İsa hakkındaki fikirlerini sordu. Müslümanlar adına söz alan Hz. Câfer (r.a.): "O, Allah'ın kulu, Resûlü ve Allah'ın gönderdiği bir ruhtur. O, dünyadan ve erkekten vazgeçen iffetli bir kız olan Meryem'e ilka edilen Allah'ın bir Kelimesidir." 

Bu cevap Necaşi'yi çok sevindirdi. Eline bir çubuk aldı ve yere bir çizgi çizerek: "Bizim ile sizin aranızda, bu hususta, şu çizgi kadar bir fark var" dedi. Necaşi, sözlerine devamla şu hayret verici ifadeleri kullandı: "Sizi ve yanından geldiğiniz Zât'ı tebrik ederim ki O, Allah'ın Resûlü'dür. Zaten biz, O'nun vasıflarını kitabımız olan İncil'de okumuştuk. O Peygamberi, Meryem oğlu İsa da insanlığa müjdelemişti. Allah'a yemin olsun ki, eğer O, ülkemde bulunmuş olsaydı, ayakkabılarını taşır, ayaklarını yıkardım. Gidiniz; ülkemin el sürülmemiş kısmında her tecavüzden mahfuz, emniyet ve huzur içerisinde yaşayınız. Size kötülük eden helak olur (Bu sözleri üç kere tekrar etti). Ben sizden herhangi birinizi üzüp de, bir dağ kadar altına sahip olacağımı bilsem, yine de buna teşebbüs etmem." Bu kesin tavırdan sonra elçiler, hediyeleri de kendilerine iade edilmek sûretiyle geri dönmek zorunda kaldılar. Haberi duyduklarında, Mekke müşriklerinin hayret ve yıkımlarının boyutunu siz düşünün. Tam bir iflas…"

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Gökhan Demir / diğer yazıları
'Kanal İstanbul gündemimizde yok'
Murat Kurum'dan açıklama
Bahçeli'ye 'pişmiş aş' tepkisi
'Teröristbaşını Meclis'e çağıran zat...'
Bilirkişi raporu 'asli kusurlu' dedi
Fatma Zehra Kınık: 'Asli kusurlu olduğumu kabul etmiyorum'
ABD'den iki ülkeye yaptırım
Listede 6 kurum ve 6 kişi bulunuyor
Kıbrıs'ta EOKA hortluyor
MSB'den dikkat çekici açıklama
ABD Başkanı Donald Trump
Görevindeki ilk 100 gününü değerlendirdi
ABD'den iki başkente sert uyarı!
'Somut adım atılmazsa biz yokuz'
Dış açıkta korkutan artış
3 ayda 22,5 milyar dolar oldu
Türk-İş açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı
Açlık sınırı 24 bin lirayı aştı
8 Yıl içinde %50 arttı
Beynimizde birikiyor!
FETÖ operasyonu
169 şüpheli yakalandı
Borsa operasyonu
12 şüpheli gözaltına alındı
'Açlıktan ölüyoruz'
Gazzeli çocuklardan dünyaya mesaj
Bayram mı, hak arama mücadelesi mi?
Yarın 1 Mayıs
Hindistan-Pakistan gerilimi büyüyor
Gerilim savaşa dönüşür mü?
'Kanal İstanbul gündemimizde yok'
Murat Kurum'dan açıklama
Bahçeli'ye 'pişmiş aş' tepkisi
'Teröristbaşını Meclis'e çağıran zat...'
Bilirkişi raporu 'asli kusurlu' dedi
Fatma Zehra Kınık: 'Asli kusurlu olduğumu kabul etmiyorum'
ABD'den iki ülkeye yaptırım
Listede 6 kurum ve 6 kişi bulunuyor
Kıbrıs'ta EOKA hortluyor
MSB'den dikkat çekici açıklama
ABD Başkanı Donald Trump
Görevindeki ilk 100 gününü değerlendirdi
ABD'den iki başkente sert uyarı!
'Somut adım atılmazsa biz yokuz'
Dış açıkta korkutan artış
3 ayda 22,5 milyar dolar oldu
Türk-İş açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı
Açlık sınırı 24 bin lirayı aştı
8 Yıl içinde %50 arttı
Beynimizde birikiyor!
FETÖ operasyonu
169 şüpheli yakalandı
Borsa operasyonu
12 şüpheli gözaltına alındı
'Açlıktan ölüyoruz'
Gazzeli çocuklardan dünyaya mesaj
Bayram mı, hak arama mücadelesi mi?
Yarın 1 Mayıs
Hindistan-Pakistan gerilimi büyüyor
Gerilim savaşa dönüşür mü?
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.