Güney Kore'de üniversite eğitimini sürdüren Güngören Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisi Nagehan Günan, orada yaşadıklarını, bulunduğu ortamı ve merak edenler için eğitim imkanlarını anlatıyor
Anniyon Haseyo! yani merhaba!... Ben Nagehan Günan. Güngören Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunuyum. ÖNDER'in burslu örgencilerindenim. 2005 yılı YDS sınavından yüksek bir puan almama rağmen Türkiye'de üniversiteye gidemediğim için Güney Kore'de eğitim hayatıma devam etmeye karar verdim. Kore'ye gideli iki yıl oldu. Bir buçuk yıl Korece Dil kursunu bitirdikten sonra üniversiteye başladım. Şuan Pusan Devlet Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı birinci sınıf öğrencisiyim.Türk boyundan gelen millet!Güney Kore Türkiye'den çok uzakta bulunmasına rağmen aslında Türkiye ile birçok benzer noktası olan bir ülke. İlk gittiğinizde sanki bir Uzak Doğu ülkesinde değil de (sokaktaki garip yazılar ve çekik gözlü insanlar olmasa) kendinizi İstanbul sokaklarında dolaşıyor gibi hissedebilirsiniz. Gerçekten de gerek kültür, gerek ahlaki yapıları bakımından bize benziyorlar. Hatta kimi profesörler Korelilerin Türk boyundan geldiğini iddia ediyor. Koreliler Türkiye'yi kardeş ülke olarak görüyor. Türk askerlerinin 1950 Kore savaşında onlar için savaşmasıyla Türklere karşı duyulan sempati 2002 FIFA Dünya Kupası 3.'lük maçıyla daha da artmış durumda. Pusan şehrindeki şehitlikte bugün birçok Türk askeri yatmakta.Türkleri seviyorlarTürkleri çok seviyorlar. Tanıştığımız Korelilerin yarıdan fazlası ya Türkiye'ye gitmiş ya da gitmek istiyor. Türkçe öğrenmeye de meraklılar. Güney Kore belki de bir Türk'ün Türklüğü ile gurur duyarak dolaşabileceği nadir ülkelerden biri. Koreliler yabancılara büyük ilgi duyuyorlar. Bunlar arasında Türkler de çok sevilen milletler arasında geliyor.Koreliler bizim gibi sıcakkanlı, arkadaş canlısı, yardımsever, nazik kibar insanlar. Güçlü ahlak değerleri var. Genelde "iyilik yaparsan, iyilik bulursun" düşüncesi hâkim. Saf, temiz niyetli insanlar. Sahtekârlığa, üçkâğıtçılığa pek akılları ermez; kimsenin malına yan gözle bakmazlar. Hırsızlık oranları oldukça düşük seviyede. Kore çok güvenli bir ülke... Gece 11, 12'lerde bile sokakta rahat bir şekilde, korkmadan dolaşabilirsiniz.Çok saygılı bir toplum, büyüklere saygı çok önemlidir. Karşılarındakini selamlarken neredeyse yere kadar eğilirler. Kendinizden bir yaş büyüğe bile abla, ağabey veya bey, hanım diye hitap etmek zorundasınızdır. Korece'de yüksek, orta ve düşük dil olarak saygı seviyesine göre üç farklı hitap şekli vardır. Kendinizden büyük birine veya tanımadığınız birine asla düşük dille hitap edemezsiniz. Bu konuda çok titizlerdir.'Ben' değil, 'Biz'Korelilerde 'ben' değil 'biz' düşüncesi hâkimdir. Çok milliyetçi bir toplum, benim ülkem değil 'uri nara' bizim ülkemiz derler. Kendi milli değerlerini, kültürlerini, sanatlarını, şarkılarını, yerel danslarını, kıyafetlerini, yemeklerini, el sanatlarını korumaya çalışır onlarla çok övünürler. Kore'de en fazla kullanılan kelimelerden biri 'papbıda' (meşgul) kelimesidir. Yediden yetmişe herkes çok meşguldür. Gerçekten çok çalışan bir millet, gün doğmasıyla herkes ayaktadır. Her işlerini çabucak yaparlar, aceleci, hızlı tez canlı insanlardır.Müslüman nüfus ise 40 bini Koreli olmak üzere 100 bini aşkın durumda. Koreliler İslam ile ilk defa 1950 yılında Türk askerleri vesilesiyle tanışırlar ve İslam dinine girenler olur. Bugün Kore'de 5 tane büyük cami bulunmaktadır ve İslamiyeti araştıran Koreliler günden güne artmaktadır.Koreliler için yemek çok önemlidir, hatta Koreliler birbirlerini "Pab mogossoyo?" (yemek yedin mi?) şeklinde selamlarlar. Karşındakinin yemek yiyip yemediğini sormak, bizdeki nasılsının yerinde karşındakinin halini hatırını sormaktır. Yemeğe olan bu ilgileri savaştan sonra çok kıtlık çekmelerinden olsa gerek? Üç öğün yemeği atlamadan muhakkak yerler. Öğle ve akşam yemeği saatinde üniversite kampüsünde herkes dışarıda, restoranların yolunu tutar. Öğle yemeği yemeyen bir Koreli bulmak imkânsız gibidir. Arkadaşlarınızla ya öğle ya da akşam yemeğinde buluşursunuz.Yemek kültürleriKore'de yemek denince akla ilk gelen şey pilav ve "kimçi"dir. Kimçi lahanadan yapılan, acı, bol baharatlı turşuya benzer bir yan yemektir. Her sofranın olmazsa olmazıdır. Zaten, yağsız tuzsuz pilavın yanında "pançan" denilen bir sürü sebzeden, ottan yapılan yan yemekleri sofrayı boydan boya donatırlar. Kore yemekleri yağsız, tuzsuz, az kalorili ve çok acılıdır. Birçok Türkün bildiğinin aksine, Koreliler ipek böceği dışında böcek yememelerine karşın her türlü deniz ürünü yiyebilirler. Bunun yanında domuz eti ve içkiyi çok fazla tüketiyorlar. Korece karakterlerden oluşmayıp alfabesi olan bir dil. Ural-Altay dil ailesi gurubuna mensup olduğundan Türkçeyle, özne-yüklem uyumunun aynı olması Türkler için Korece öğrenmede bir avantaj. Yalnız telaffuz ve yazması oldukça zor bir dil. Türkler eğer gayretli çalışırlarsa günlük dili yaklaşık bir yıl sonra rahatlıkla konuşup, anlayabilir seviyeye gelebilirler. Korece gerek telaffuz, gerek üç farklı şekilde saygılı hitap bulunması ve her nesne için ayrı bir kelime olduğu için öğrenilmesi zor diller arasındadır.Güney Kore eğitime çok önem veren bir ülke. Halkın yüzde 92'si okuryazardır. Ülkede üniversite sayısı çok fazla, genç nesilde üniversiteye gitmeyen yok denecek kadar azdır. Koreliler çok fazla ders çalışırlar, bundan olsa gerek ders çalışma tekniğini çok iyi bilirler. Kitap, kırtasiye ürünleri oldukça çeşitlidir. Bir ortaokul, lise öğrencisi günde yaklaşık 3 - 4 saat uyku uyur. Sabahtan akşam beşe kadar okula gidip saat dokuza kadar zorunlu etüde kalırlar. Saat dokuzdan on iki, birlere kadar da dershaneye giderler. Üniversite sınavı Türkiye'ye kıyasla kat kat zor olduğundan hepsi iyi üniversitelere girmek için büyük bir rekabet halindedir. Bu yarış daha çocukken başlar. Çocuklar başlıca piyano, İngilizce, el sanatları, tekwandodan oluşan en az 3 -4 kursa giderler. Kore de ortaokul, lise öğrencisi olmak çok zordur. Koreliler de çok fazla ders çalışmaya zorlayan ezberci sistemlerini eleştiriyorlar. Kore'de üniversite eğitimi Türkiye'den daha kaliteli gözüküyor. Üniversitenin imkanları çok zengin, internet çok gelişmiş, özellikle mühendislikler ve sayısal bölümlerde çok ilerideler. Türkiye'den de birçok kişi master veya doktora eğitimi için Güney Kore'yi tercih ediyor. Profesörler çok mütevazı, öğrencilerle arkadaş gibiler, öğrencilerle yemek yemeye giderler. Yabancı öğrencilere de genelde ayrı, özel bir ilgileri vardır.Nasıl eğitim alınır?Yabancı öğrenciler üniversiteye girişte genelde yazılı sınava tabi tutulmayıp yalnızca mülakata girerler. Belgeleriniz eksiksiz ise genelde üniversiteden kabul alırsınız. Üniversitelerin yıllık fiyatları genelde 3.500$ ile 8.000$ arasında değişiyor. Yabancı öğrencisi fazla olmayan üniversitelerde yüzde 30, yüzde 50 oranında burs alma imkanınız olabilirken; master veya doktora öğrencilerinde bu rakam yüzde 50 ile yüzde 100 oranında yükselebilir. Devlet üniversiteleri fazla olmamakla beraber fiyatları yıllık 3.000$'dan başlıyor. Özel okullarla fiyat farkı fazla olmamasına karşın devlet okulları daha meşhur olduğu için Koreliler öncelikle iyi devlet okullarını tercih ediyorlar. Bir öğrencinin yıllık masrafı (okul parası, yaşam masrafları, harçlık, gidiş-dönüş uçak bileti) yaklaşık 9.000$ ile 10.000$ civarında değişiyor.Koreliler küreselleşen dünyada İngilizce bilmenin önemini kavramışlar. Bir Koreli İngilizce bilmiyorum derse ona inanmayın. Hepsi az çok bilmesine rağmen telaffuzlarından dolayı konuşmaya çekiniyordur. Korecede 'f', 'z', 'j' gibi harfler olmadığından telaffuzları çok garip, kendi dil yapılarıyla uyuşmadığından birçok kelimenim telaffuzunu çıkartmakta zorlanıyorlar. 'Conqulish' denen Korece - İngilizce kelimeler bile oluşmuş. İyi konuşanlar da ya hayatları boyunca İngilizce çalışmış ya da uzun süre yurtdışında yaşamışlardır. İngilizce konusunda gerçekten çok abartmışlar, kitapçılarda hayal edemeyeceğiniz çeşitte İngilizce kitapları, televizyon ve radyolarda sürekli İngilizce yayınlar, her sokakta İngilizce kursları bulunuyor. Bunu biraz daha abartırsak Kore'de sadece İngilizce konuşulan bir köy bile oluşturulmuş. Koreliler yaşları ne olursa olsun sürekli İngilizce öğrenme çabasındadır, İngilizce bilmeyenler kendilerini ezik hissederler. Sabah 6 veya gece 12'lerde iş öncesi veya sonrası İngilizce kursuna giden insanlar görmek mümkündür. Okul tatillerinde herkes İngilizce çalışır. Eğer iyi İngilizce bilen bir yabancıysanız onların gözünde saygınlığınız artar ama bazen sizinle İngilizce pratik yapmak isteyen insanlardan sıkılabilirsiniz. Siz Korece konuşsanız dahi ısrarla sizinle İngilizce konuşan Koreliler çok yaygındır. Belki de anadili İngilizce olmayan bir ülkede en çok İngilizce konuşma fırsatınız olabileceği ülke Güney Kore'dir.Ben Kore'de yaşadığım iki yıl zarfında gözlemleyebildiğim kadarıyla bazı noktaları sizlerle paylaşmaya çalıştım. Umarım, ileride Kore'de okumak isteyen öğrenciler olursa onlara az da olsa bir fikir sahibi olmalarına yardımcı olmuşumdur. Kore, gerçekten yaşanılması çok rahat, güzel bir ülke. Ben gittiğime çok memnunum, gitmek isteyen herkese de tereddütsüz tavsiye edebilirim
Anniyon Haseyo! yani merhaba!... Ben Nagehan Günan. Güngören Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunuyum. ÖNDER'in burslu örgencilerindenim. 2005 yılı YDS sınavından yüksek bir puan almama rağmen Türkiye'de üniversiteye gidemediğim için Güney Kore'de eğitim hayatıma devam etmeye karar verdim. Kore'ye gideli iki yıl oldu. Bir buçuk yıl Korece Dil kursunu bitirdikten sonra üniversiteye başladım. Şuan Pusan Devlet Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı birinci sınıf öğrencisiyim.Türk boyundan gelen millet!Güney Kore Türkiye'den çok uzakta bulunmasına rağmen aslında Türkiye ile birçok benzer noktası olan bir ülke. İlk gittiğinizde sanki bir Uzak Doğu ülkesinde değil de (sokaktaki garip yazılar ve çekik gözlü insanlar olmasa) kendinizi İstanbul sokaklarında dolaşıyor gibi hissedebilirsiniz. Gerçekten de gerek kültür, gerek ahlaki yapıları bakımından bize benziyorlar. Hatta kimi profesörler Korelilerin Türk boyundan geldiğini iddia ediyor. Koreliler Türkiye'yi kardeş ülke olarak görüyor. Türk askerlerinin 1950 Kore savaşında onlar için savaşmasıyla Türklere karşı duyulan sempati 2002 FIFA Dünya Kupası 3.'lük maçıyla daha da artmış durumda. Pusan şehrindeki şehitlikte bugün birçok Türk askeri yatmakta.Türkleri seviyorlarTürkleri çok seviyorlar. Tanıştığımız Korelilerin yarıdan fazlası ya Türkiye'ye gitmiş ya da gitmek istiyor. Türkçe öğrenmeye de meraklılar. Güney Kore belki de bir Türk'ün Türklüğü ile gurur duyarak dolaşabileceği nadir ülkelerden biri. Koreliler yabancılara büyük ilgi duyuyorlar. Bunlar arasında Türkler de çok sevilen milletler arasında geliyor.Koreliler bizim gibi sıcakkanlı, arkadaş canlısı, yardımsever, nazik kibar insanlar. Güçlü ahlak değerleri var. Genelde "iyilik yaparsan, iyilik bulursun" düşüncesi hâkim. Saf, temiz niyetli insanlar. Sahtekârlığa, üçkâğıtçılığa pek akılları ermez; kimsenin malına yan gözle bakmazlar. Hırsızlık oranları oldukça düşük seviyede. Kore çok güvenli bir ülke... Gece 11, 12'lerde bile sokakta rahat bir şekilde, korkmadan dolaşabilirsiniz.Çok saygılı bir toplum, büyüklere saygı çok önemlidir. Karşılarındakini selamlarken neredeyse yere kadar eğilirler. Kendinizden bir yaş büyüğe bile abla, ağabey veya bey, hanım diye hitap etmek zorundasınızdır. Korece'de yüksek, orta ve düşük dil olarak saygı seviyesine göre üç farklı hitap şekli vardır. Kendinizden büyük birine veya tanımadığınız birine asla düşük dille hitap edemezsiniz. Bu konuda çok titizlerdir.'Ben' değil, 'Biz'Korelilerde 'ben' değil 'biz' düşüncesi hâkimdir. Çok milliyetçi bir toplum, benim ülkem değil 'uri nara' bizim ülkemiz derler. Kendi milli değerlerini, kültürlerini, sanatlarını, şarkılarını, yerel danslarını, kıyafetlerini, yemeklerini, el sanatlarını korumaya çalışır onlarla çok övünürler. Kore'de en fazla kullanılan kelimelerden biri 'papbıda' (meşgul) kelimesidir. Yediden yetmişe herkes çok meşguldür. Gerçekten çok çalışan bir millet, gün doğmasıyla herkes ayaktadır. Her işlerini çabucak yaparlar, aceleci, hızlı tez canlı insanlardır.Müslüman nüfus ise 40 bini Koreli olmak üzere 100 bini aşkın durumda. Koreliler İslam ile ilk defa 1950 yılında Türk askerleri vesilesiyle tanışırlar ve İslam dinine girenler olur. Bugün Kore'de 5 tane büyük cami bulunmaktadır ve İslamiyeti araştıran Koreliler günden güne artmaktadır.Koreliler için yemek çok önemlidir, hatta Koreliler birbirlerini "Pab mogossoyo?" (yemek yedin mi?) şeklinde selamlarlar. Karşındakinin yemek yiyip yemediğini sormak, bizdeki nasılsının yerinde karşındakinin halini hatırını sormaktır. Yemeğe olan bu ilgileri savaştan sonra çok kıtlık çekmelerinden olsa gerek? Üç öğün yemeği atlamadan muhakkak yerler. Öğle ve akşam yemeği saatinde üniversite kampüsünde herkes dışarıda, restoranların yolunu tutar. Öğle yemeği yemeyen bir Koreli bulmak imkânsız gibidir. Arkadaşlarınızla ya öğle ya da akşam yemeğinde buluşursunuz.Yemek kültürleriKore'de yemek denince akla ilk gelen şey pilav ve "kimçi"dir. Kimçi lahanadan yapılan, acı, bol baharatlı turşuya benzer bir yan yemektir. Her sofranın olmazsa olmazıdır. Zaten, yağsız tuzsuz pilavın yanında "pançan" denilen bir sürü sebzeden, ottan yapılan yan yemekleri sofrayı boydan boya donatırlar. Kore yemekleri yağsız, tuzsuz, az kalorili ve çok acılıdır. Birçok Türkün bildiğinin aksine, Koreliler ipek böceği dışında böcek yememelerine karşın her türlü deniz ürünü yiyebilirler. Bunun yanında domuz eti ve içkiyi çok fazla tüketiyorlar. Korece karakterlerden oluşmayıp alfabesi olan bir dil. Ural-Altay dil ailesi gurubuna mensup olduğundan Türkçeyle, özne-yüklem uyumunun aynı olması Türkler için Korece öğrenmede bir avantaj. Yalnız telaffuz ve yazması oldukça zor bir dil. Türkler eğer gayretli çalışırlarsa günlük dili yaklaşık bir yıl sonra rahatlıkla konuşup, anlayabilir seviyeye gelebilirler. Korece gerek telaffuz, gerek üç farklı şekilde saygılı hitap bulunması ve her nesne için ayrı bir kelime olduğu için öğrenilmesi zor diller arasındadır.Güney Kore eğitime çok önem veren bir ülke. Halkın yüzde 92'si okuryazardır. Ülkede üniversite sayısı çok fazla, genç nesilde üniversiteye gitmeyen yok denecek kadar azdır. Koreliler çok fazla ders çalışırlar, bundan olsa gerek ders çalışma tekniğini çok iyi bilirler. Kitap, kırtasiye ürünleri oldukça çeşitlidir. Bir ortaokul, lise öğrencisi günde yaklaşık 3 - 4 saat uyku uyur. Sabahtan akşam beşe kadar okula gidip saat dokuza kadar zorunlu etüde kalırlar. Saat dokuzdan on iki, birlere kadar da dershaneye giderler. Üniversite sınavı Türkiye'ye kıyasla kat kat zor olduğundan hepsi iyi üniversitelere girmek için büyük bir rekabet halindedir. Bu yarış daha çocukken başlar. Çocuklar başlıca piyano, İngilizce, el sanatları, tekwandodan oluşan en az 3 -4 kursa giderler. Kore de ortaokul, lise öğrencisi olmak çok zordur. Koreliler de çok fazla ders çalışmaya zorlayan ezberci sistemlerini eleştiriyorlar. Kore'de üniversite eğitimi Türkiye'den daha kaliteli gözüküyor. Üniversitenin imkanları çok zengin, internet çok gelişmiş, özellikle mühendislikler ve sayısal bölümlerde çok ilerideler. Türkiye'den de birçok kişi master veya doktora eğitimi için Güney Kore'yi tercih ediyor. Profesörler çok mütevazı, öğrencilerle arkadaş gibiler, öğrencilerle yemek yemeye giderler. Yabancı öğrencilere de genelde ayrı, özel bir ilgileri vardır.Nasıl eğitim alınır?Yabancı öğrenciler üniversiteye girişte genelde yazılı sınava tabi tutulmayıp yalnızca mülakata girerler. Belgeleriniz eksiksiz ise genelde üniversiteden kabul alırsınız. Üniversitelerin yıllık fiyatları genelde 3.500$ ile 8.000$ arasında değişiyor. Yabancı öğrencisi fazla olmayan üniversitelerde yüzde 30, yüzde 50 oranında burs alma imkanınız olabilirken; master veya doktora öğrencilerinde bu rakam yüzde 50 ile yüzde 100 oranında yükselebilir. Devlet üniversiteleri fazla olmamakla beraber fiyatları yıllık 3.000$'dan başlıyor. Özel okullarla fiyat farkı fazla olmamasına karşın devlet okulları daha meşhur olduğu için Koreliler öncelikle iyi devlet okullarını tercih ediyorlar. Bir öğrencinin yıllık masrafı (okul parası, yaşam masrafları, harçlık, gidiş-dönüş uçak bileti) yaklaşık 9.000$ ile 10.000$ civarında değişiyor.Koreliler küreselleşen dünyada İngilizce bilmenin önemini kavramışlar. Bir Koreli İngilizce bilmiyorum derse ona inanmayın. Hepsi az çok bilmesine rağmen telaffuzlarından dolayı konuşmaya çekiniyordur. Korecede 'f', 'z', 'j' gibi harfler olmadığından telaffuzları çok garip, kendi dil yapılarıyla uyuşmadığından birçok kelimenim telaffuzunu çıkartmakta zorlanıyorlar. 'Conqulish' denen Korece - İngilizce kelimeler bile oluşmuş. İyi konuşanlar da ya hayatları boyunca İngilizce çalışmış ya da uzun süre yurtdışında yaşamışlardır. İngilizce konusunda gerçekten çok abartmışlar, kitapçılarda hayal edemeyeceğiniz çeşitte İngilizce kitapları, televizyon ve radyolarda sürekli İngilizce yayınlar, her sokakta İngilizce kursları bulunuyor. Bunu biraz daha abartırsak Kore'de sadece İngilizce konuşulan bir köy bile oluşturulmuş. Koreliler yaşları ne olursa olsun sürekli İngilizce öğrenme çabasındadır, İngilizce bilmeyenler kendilerini ezik hissederler. Sabah 6 veya gece 12'lerde iş öncesi veya sonrası İngilizce kursuna giden insanlar görmek mümkündür. Okul tatillerinde herkes İngilizce çalışır. Eğer iyi İngilizce bilen bir yabancıysanız onların gözünde saygınlığınız artar ama bazen sizinle İngilizce pratik yapmak isteyen insanlardan sıkılabilirsiniz. Siz Korece konuşsanız dahi ısrarla sizinle İngilizce konuşan Koreliler çok yaygındır. Belki de anadili İngilizce olmayan bir ülkede en çok İngilizce konuşma fırsatınız olabileceği ülke Güney Kore'dir.Ben Kore'de yaşadığım iki yıl zarfında gözlemleyebildiğim kadarıyla bazı noktaları sizlerle paylaşmaya çalıştım. Umarım, ileride Kore'de okumak isteyen öğrenciler olursa onlara az da olsa bir fikir sahibi olmalarına yardımcı olmuşumdur. Kore, gerçekten yaşanılması çok rahat, güzel bir ülke. Ben gittiğime çok memnunum, gitmek isteyen herkese de tereddütsüz tavsiye edebilirim
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.