"Yemeklerini toplu olarak bir sofrada yiyen ev halkına meleklerin dua ettiğini duydum. Bunlara Allah rahmet eder."
"Bir din kardeşinin seni ziyarete geldiği zaman, ona, 'Yemek yermisin? Karnın açmı? Bir şeyler getireyim mi?' diye sorulmaz. Hemen birşeyler hazırlanıp getirilir yemezse kaldırılır."
"Sende olmayan meziyetleri söyleyerek seni medheden kimse, hiç şüphe yok ki sende olmayan günahını söylerek seni kötüler."
"Ölüm her an gelebilir. Yarına kadar yaşayabileceğini zanneden bir kimse ölüm için hazırlıklı değildir. Allah'a yapılan ibadetler, ölümü hatırlamaya işarettir. Günah ve kusur olan işler de ölümü unutmuş olmanın alemetidir."
"Dini ve imanı hakkında "Sonum ne olur?" diye söğüt yaprağı gibi titremeyen kimsenin, sonu tehlikelidir."
"Allah'tan korkmakta, emirlerini yapmakta ibadet etmekte ve O'nun yasak ettiklerinden sakınmakta İmamı Azam'dan gibisini görmedim."
"Ey insan, senin bütün sermayen dünyadaki bir kaç günlük ömründür. Bu günler mutlaka gelip geçecek, hatta birçoğu geçti. O halde hiç olmazsa geride kalanlarının kıymetini bil."
"Kişinin Allah'tan korkmak, haramlardan sakınmak ve sabırlı olmak gibi güzel huylara sahip olması, ilmi, Allah rızası için öğrendiğinin alametidir."
"Allah, sevdiği bir kuluna hiçbir zaman düşman olmaz. Düşmanını da hiç bir zaman dost edinmez."
Süfran-ı Sefri, talebelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona; "Eğer gittiğiniz yerlerde satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız" buyururdu. Vefatı yaklaştığında çok ağlıyordu." "Ölmeyi çok arzu ediyordum, lakin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilmediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gayet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir asa ve bir su kabı yetmiyor." deyince dostları kendisine: "Cenneti beğeniyor musunz?" diye sordular. Bunlara cevaben; "Siz ne söylüyorsunuz? Benim gibi birine hiç Cenneti verirler mi?" buyurdu.
Süfyan-ı Sevri hazretleri Basra'da hastalandı. Karnı ağrıdığından devamlı abdesti bozuluyordu. Abdestsiz ölmek korkusuyla o gece altmış defa abdest aldı ve hasta haliyle hep namaz kıldı.
Vefatı yaklaştığında Abdullah bin Mehdi'ye, Beni yatağımdan indirip, yüzümü yere koyunuz. Çünkü vakit tamam oldu. Abdullah Süfyan-ı Sevri Hazretleri'nin yüzünü toprağa koyup, dostlara haber vereyim, diye dışarı çıktığında, herkesin hazırlanmış olarak beklediklerini gördü. "Size kim haber verdi?" deyince, hepsi de, rüyada "Haydi kalkın, Süfyan'ın cenaze namazına hazırlanın." diye bir ses işittik dediler. Bazıları içeri girdiler. Süfyan-ı Hazretleri son anlarını yaşıyordu. Yastığının altından içinde bin altın bulunan bir kese çıkardı. "Bunu sadaka olarak dağıtın." buyurdu.
"Bir din kardeşinin seni ziyarete geldiği zaman, ona, 'Yemek yermisin? Karnın açmı? Bir şeyler getireyim mi?' diye sorulmaz. Hemen birşeyler hazırlanıp getirilir yemezse kaldırılır."
"Sende olmayan meziyetleri söyleyerek seni medheden kimse, hiç şüphe yok ki sende olmayan günahını söylerek seni kötüler."
"Ölüm her an gelebilir. Yarına kadar yaşayabileceğini zanneden bir kimse ölüm için hazırlıklı değildir. Allah'a yapılan ibadetler, ölümü hatırlamaya işarettir. Günah ve kusur olan işler de ölümü unutmuş olmanın alemetidir."
"Dini ve imanı hakkında "Sonum ne olur?" diye söğüt yaprağı gibi titremeyen kimsenin, sonu tehlikelidir."
"Allah'tan korkmakta, emirlerini yapmakta ibadet etmekte ve O'nun yasak ettiklerinden sakınmakta İmamı Azam'dan gibisini görmedim."
"Ey insan, senin bütün sermayen dünyadaki bir kaç günlük ömründür. Bu günler mutlaka gelip geçecek, hatta birçoğu geçti. O halde hiç olmazsa geride kalanlarının kıymetini bil."
"Kişinin Allah'tan korkmak, haramlardan sakınmak ve sabırlı olmak gibi güzel huylara sahip olması, ilmi, Allah rızası için öğrendiğinin alametidir."
"Allah, sevdiği bir kuluna hiçbir zaman düşman olmaz. Düşmanını da hiç bir zaman dost edinmez."
Süfran-ı Sefri, talebelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona; "Eğer gittiğiniz yerlerde satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız" buyururdu. Vefatı yaklaştığında çok ağlıyordu." "Ölmeyi çok arzu ediyordum, lakin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilmediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gayet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir asa ve bir su kabı yetmiyor." deyince dostları kendisine: "Cenneti beğeniyor musunz?" diye sordular. Bunlara cevaben; "Siz ne söylüyorsunuz? Benim gibi birine hiç Cenneti verirler mi?" buyurdu.
Süfyan-ı Sevri hazretleri Basra'da hastalandı. Karnı ağrıdığından devamlı abdesti bozuluyordu. Abdestsiz ölmek korkusuyla o gece altmış defa abdest aldı ve hasta haliyle hep namaz kıldı.
Vefatı yaklaştığında Abdullah bin Mehdi'ye, Beni yatağımdan indirip, yüzümü yere koyunuz. Çünkü vakit tamam oldu. Abdullah Süfyan-ı Sevri Hazretleri'nin yüzünü toprağa koyup, dostlara haber vereyim, diye dışarı çıktığında, herkesin hazırlanmış olarak beklediklerini gördü. "Size kim haber verdi?" deyince, hepsi de, rüyada "Haydi kalkın, Süfyan'ın cenaze namazına hazırlanın." diye bir ses işittik dediler. Bazıları içeri girdiler. Süfyan-ı Hazretleri son anlarını yaşıyordu. Yastığının altından içinde bin altın bulunan bir kese çıkardı. "Bunu sadaka olarak dağıtın." buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.