Şa'bî Hazretleri
Ebu Zeyd anlatır: "Şa'bî'ye bir şey sordum. Bunun üzerine bana kızdı ve onu söylemeyeceğine yemin etti. O zaman gidip, kapısının önüne oturdum. Bana; 'Ey Ebu Zeyd! Ben, sorunun cevabını söylemeyeceğime yemin ettim. Fakat sana üç şey söyleyeceğim; iyi dinle. Bunları da aklından çıkarma. Birincisi: Allah-u Teâlâ'nın yarattığı bir şey hakkında, 'bunu niçin yarattı, bundaki murad ve hikmet nedir?' deme! İkincisi: Bilmediğin bir şeyi, 'ben onu biliyorum' deme! Üçüncüsü: Dini meselelerde kendi aklına göre, mukayese yapma! Bakarsın, bir helale haram; harama da helal dersin. Neticede, ayağın sürçüp, tökezler, mahvolup gidersin' dedi"...
"Nefsin arzu ve isteklerine "heva" denmesi, kimde bulunursa onları Cehennem'e düşürdüğü içindir. Heva sahiplerine de, "Ehl-i heva" denmesi, bunlar Cehennem'e düşecekleri içindir."
Birinin cariyesi, onun vasıtasıyla Müslüman olmuştu. Şa'bî Hazretleri ona; "Hayatında en hayırlı gün, bu günündür" buyurdu.
Şa'bî Hazretlerine; "Falanca şahıs alimdir" dediler. Şa'bî bunu söyleyene, "Onda ilmin güzelliğini göremedim" dedi.
'İlmin süsü ve kıymeti nedir?' diye sorulunca, "Vekardır; alim olan kişi, kibirli, sert ve kaba olmaz" buyurdular.
"İlmi ehline veriniz, ehli olmayana vermeyiniz. Yoksa günaha girersiniz."
Şa'bî'nin şu beyti, İnsanlar arasında çok söylenegelmiştir. "Gerçek hilm (yumuşaklık ve kemal) hoşnutluk zamanında değil, gazap ve kızgınlık zamanında belli olur."
"Terbiyeli, edepli ve saliha kızını, fasık erkekle evlendiren, onun felaketine sebep olur."
"Bir kimse Şam'ın en uzak bir yerinden, Yemen'in en uzak köşesine yolculuk yapsa, yolculuğu sırasında, hayatında faydalı olacak bir kelime öğrense, bu yolculuğu boşuna yapmış sayılmaz."
Dediler ki: "Küfe'ye gelmiştim. Şa'bî'nin büyük bir ilim halkasının bulunduğunu gördüm. Bu sıralarda Resulullah'ın Eshabından da (r.anhüm) bir hayli hayatta olanlar vardı."
Eş'as bin Siyar, babasından rivayet etti: 'Şa'bî vefat edince, Basra'ya geldim. Hasan-ı Basri'nin huzuruna girdim. "Ya Eba Said! Şa'bî, vefat etti" dedim. Bunun üzerine; "İnna lillah ve inna ileyhi raciün". O ömrü uzun, ilmi çok ve müslümanlar arasında seçkin yeri olan bir zat idi" dedi. Sonra, oradan ayrılıp, İbn-i Sirin'in yanına geldim. ona da Şa'bî'nin vefatını bildirince, o da Hasan-ı Basri gibi söyledi."
Ebu Zeyd anlatır: "Şa'bî'ye bir şey sordum. Bunun üzerine bana kızdı ve onu söylemeyeceğine yemin etti. O zaman gidip, kapısının önüne oturdum. Bana; 'Ey Ebu Zeyd! Ben, sorunun cevabını söylemeyeceğime yemin ettim. Fakat sana üç şey söyleyeceğim; iyi dinle. Bunları da aklından çıkarma. Birincisi: Allah-u Teâlâ'nın yarattığı bir şey hakkında, 'bunu niçin yarattı, bundaki murad ve hikmet nedir?' deme! İkincisi: Bilmediğin bir şeyi, 'ben onu biliyorum' deme! Üçüncüsü: Dini meselelerde kendi aklına göre, mukayese yapma! Bakarsın, bir helale haram; harama da helal dersin. Neticede, ayağın sürçüp, tökezler, mahvolup gidersin' dedi"...
"Nefsin arzu ve isteklerine "heva" denmesi, kimde bulunursa onları Cehennem'e düşürdüğü içindir. Heva sahiplerine de, "Ehl-i heva" denmesi, bunlar Cehennem'e düşecekleri içindir."
Birinin cariyesi, onun vasıtasıyla Müslüman olmuştu. Şa'bî Hazretleri ona; "Hayatında en hayırlı gün, bu günündür" buyurdu.
Şa'bî Hazretlerine; "Falanca şahıs alimdir" dediler. Şa'bî bunu söyleyene, "Onda ilmin güzelliğini göremedim" dedi.
'İlmin süsü ve kıymeti nedir?' diye sorulunca, "Vekardır; alim olan kişi, kibirli, sert ve kaba olmaz" buyurdular.
"İlmi ehline veriniz, ehli olmayana vermeyiniz. Yoksa günaha girersiniz."
Şa'bî'nin şu beyti, İnsanlar arasında çok söylenegelmiştir. "Gerçek hilm (yumuşaklık ve kemal) hoşnutluk zamanında değil, gazap ve kızgınlık zamanında belli olur."
"Terbiyeli, edepli ve saliha kızını, fasık erkekle evlendiren, onun felaketine sebep olur."
"Bir kimse Şam'ın en uzak bir yerinden, Yemen'in en uzak köşesine yolculuk yapsa, yolculuğu sırasında, hayatında faydalı olacak bir kelime öğrense, bu yolculuğu boşuna yapmış sayılmaz."
Dediler ki: "Küfe'ye gelmiştim. Şa'bî'nin büyük bir ilim halkasının bulunduğunu gördüm. Bu sıralarda Resulullah'ın Eshabından da (r.anhüm) bir hayli hayatta olanlar vardı."
Eş'as bin Siyar, babasından rivayet etti: 'Şa'bî vefat edince, Basra'ya geldim. Hasan-ı Basri'nin huzuruna girdim. "Ya Eba Said! Şa'bî, vefat etti" dedim. Bunun üzerine; "İnna lillah ve inna ileyhi raciün". O ömrü uzun, ilmi çok ve müslümanlar arasında seçkin yeri olan bir zat idi" dedi. Sonra, oradan ayrılıp, İbn-i Sirin'in yanına geldim. ona da Şa'bî'nin vefatını bildirince, o da Hasan-ı Basri gibi söyledi."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.