Muhammed Bâki-Billah
Muhammed Bâki-billah'ın zahiri ilimleri tahsil ettiği gençlik yıllarında, Nakşibendiyye yoluna karşı büyük bir muhabbeti vardı. Kendisini bu yolda yetiştirecek bir büyüğü arıyor, onun derslerinden ve sohbetlerinden feyz almak, faydalanmak istiyordu. Bu büyüklerin bulunduğu Mâverâünnehr'e giderek bir çoğu ile görüşüp tanıştı. Sohbetlerinde bulunarak feyz aldı.
Bundan sonra tekrar Hindistan'a gitti. Bazı arkadaşları ona, askerliği seçip, bu yoldan zengin olmasını tavsiye ettiler. Fakat Muhammed Bâki-billah Hazretleri, bütün bağlantılardan kurtulup, tasavvufta yükselmeyi istiyor ve bu hususta şevkle çalışıyordu. Onu seven ve sohbetinde bulunan bir zât şöyle anlatmıştır: "Bu yolda olan büyükleri öyle bir arzu ile arıyordu ve öyle bir gayret gösteriyordu ki, bundan fazlasına insan gücü yetmezdi. Lâhor şehrinin sokaklarında çamur ve kil çok olduğundan, bu sokaklarda yürümek güç idi. Muhammed Bâki-billah bir gönül sahibine rastlamak için, birçok sokak geçer, harâbeler, kabristanlar ve bahçeler dolaşır ve hiç yorulmazdı. Bir gün ona arkadaşlık edip onunla berâber gideyim dedim. Her ne kadar mâni olduysa geri kalmak istemedim. Peşlerinden gidip birkaç sokak yürüdüm. Sokaklardaki çamur ve kilin çokluğundan âciz kaldım ve ayaklarım yoruldu. Hayâ ve ebedimden bu hâlimi kendisine arz edemedim. Vaziyeti anlayıp, beni geri çevirdi. Nihâyet, onun başka bir kuvvet ile yürüdüğünü anladım."
Muhammed Bâki-billah Hazretleri şöyle anlatmıştır, "Büyüklerin kitaplarından bir kitabı okurken, o büyükler bana göründüler, beni benden aldılar. Bahâeddin-i Nakşibend'in mübarek rûhâniyetleri, bana zikir telkin edip, cezbe ile taltif eyledi."
"Bir köyde bir meczûb vardı. Yüksek hâller sahibiydi. Muhammed Bâki-billah o meczubun hâlini anlamıştı. Her ne zaman yanına yaklaşmak istese, mâni olmak için sert sözler söyler, taş atardı. Bâzan da başka tarafa giderdi. Muhammed Bâki-billah, bütün bunlara rağmen ondan vazgeçmedi. Bir gün o mezûb, Muhammed Bâki-billah'ı yanına çağırdı ve murâdının hâsıl olması için teveccüh gösterip çok dua etti. O meczûb zâtın teveccühlerinden pekçok faydalara kavuştu." Muhammed Bâki-billah Hazretleri bu hâdiseye temasla şöyle demiştir: "Gerçi biz, önceki velîler gibi çetin riyâzetler çekmedik ama, intizârlar (bekleyiş) ve büyük ızdıraplar gördük. Bunlar arasında riyazetler ve çok sert muâmeleler vardı."
Muhammed Bâki-billah, sâlihler ve meczûblar aramakta çok gayret gösterir, birçok memleketi dolaşır ve temiz kalblileri bulur, onlardan nasîbini alırdı. Bu seyahatleri sırasında Nakşibendiyye büyüklerinden birinin sohbetine kavuştu. Ona talebe olmak ve tam bağlanmak istedi. Bunun için istihâre yaptı. Rüyasında Muhammed Pârisâ Hazretlerini gördü.
Muhammed Bâki-billah'ın zahiri ilimleri tahsil ettiği gençlik yıllarında, Nakşibendiyye yoluna karşı büyük bir muhabbeti vardı. Kendisini bu yolda yetiştirecek bir büyüğü arıyor, onun derslerinden ve sohbetlerinden feyz almak, faydalanmak istiyordu. Bu büyüklerin bulunduğu Mâverâünnehr'e giderek bir çoğu ile görüşüp tanıştı. Sohbetlerinde bulunarak feyz aldı.
Bundan sonra tekrar Hindistan'a gitti. Bazı arkadaşları ona, askerliği seçip, bu yoldan zengin olmasını tavsiye ettiler. Fakat Muhammed Bâki-billah Hazretleri, bütün bağlantılardan kurtulup, tasavvufta yükselmeyi istiyor ve bu hususta şevkle çalışıyordu. Onu seven ve sohbetinde bulunan bir zât şöyle anlatmıştır: "Bu yolda olan büyükleri öyle bir arzu ile arıyordu ve öyle bir gayret gösteriyordu ki, bundan fazlasına insan gücü yetmezdi. Lâhor şehrinin sokaklarında çamur ve kil çok olduğundan, bu sokaklarda yürümek güç idi. Muhammed Bâki-billah bir gönül sahibine rastlamak için, birçok sokak geçer, harâbeler, kabristanlar ve bahçeler dolaşır ve hiç yorulmazdı. Bir gün ona arkadaşlık edip onunla berâber gideyim dedim. Her ne kadar mâni olduysa geri kalmak istemedim. Peşlerinden gidip birkaç sokak yürüdüm. Sokaklardaki çamur ve kilin çokluğundan âciz kaldım ve ayaklarım yoruldu. Hayâ ve ebedimden bu hâlimi kendisine arz edemedim. Vaziyeti anlayıp, beni geri çevirdi. Nihâyet, onun başka bir kuvvet ile yürüdüğünü anladım."
Muhammed Bâki-billah Hazretleri şöyle anlatmıştır, "Büyüklerin kitaplarından bir kitabı okurken, o büyükler bana göründüler, beni benden aldılar. Bahâeddin-i Nakşibend'in mübarek rûhâniyetleri, bana zikir telkin edip, cezbe ile taltif eyledi."
"Bir köyde bir meczûb vardı. Yüksek hâller sahibiydi. Muhammed Bâki-billah o meczubun hâlini anlamıştı. Her ne zaman yanına yaklaşmak istese, mâni olmak için sert sözler söyler, taş atardı. Bâzan da başka tarafa giderdi. Muhammed Bâki-billah, bütün bunlara rağmen ondan vazgeçmedi. Bir gün o mezûb, Muhammed Bâki-billah'ı yanına çağırdı ve murâdının hâsıl olması için teveccüh gösterip çok dua etti. O meczûb zâtın teveccühlerinden pekçok faydalara kavuştu." Muhammed Bâki-billah Hazretleri bu hâdiseye temasla şöyle demiştir: "Gerçi biz, önceki velîler gibi çetin riyâzetler çekmedik ama, intizârlar (bekleyiş) ve büyük ızdıraplar gördük. Bunlar arasında riyazetler ve çok sert muâmeleler vardı."
Muhammed Bâki-billah, sâlihler ve meczûblar aramakta çok gayret gösterir, birçok memleketi dolaşır ve temiz kalblileri bulur, onlardan nasîbini alırdı. Bu seyahatleri sırasında Nakşibendiyye büyüklerinden birinin sohbetine kavuştu. Ona talebe olmak ve tam bağlanmak istedi. Bunun için istihâre yaptı. Rüyasında Muhammed Pârisâ Hazretlerini gördü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.