İmâm-ı Rabbâni Hz.
Âyet-i kerimede mealen; "Vallahu basirun= Allah onların ne yaptıklarını görmektedir" buyruldu. Allah-ü Teala her şeyi gördüğü halde, (insanlar) çirkin işleri yaparlar. Bunlar ya Hak tealanın görmesine inanmıyorlar, yahud onun görmesine kıymet vermiyorlar. İmanı olana her ikisi de yakışmaz.
Velilerin hiçbiri, sahabi mertebesine çıkamaz.
İhlas ile yapılan küçük bir iş, senelerce yapılan ibadetler gibi kazanç (sevap) hasıl eder.
Her ibadeti seve seve yapmalı. Kul hakkına dokunmamağa, hakkı olanlara hakkını ödemeğe titizlikle çalışmalıdır.
Dünyanın vefasızlıkta eşi yoktur, dünyayı isteyenler de alçaklıkta ve bahilikte (cimrilikte) meşhurdur. Aziz ömrünü, bu vefasızın ve değersizin peşinde harcayanlara yazıklar ve korkular olsun.
Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslamiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğelnce ile geçirmemek için uyanık olunuz.
İnsanlar riyazet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Halbuki, dinimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nafile oruç tutmaktan daha faydalıdır.
Bir kimsenin önüne lezzetli, tatlı yemekler konsa, iştihası olduğu halde ve hepsini yemek istediği halde, dinimizin emrettiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyazettir ve diğer riyazetlerden çok üstündür.
Bir farzı vaktinde yapmak, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha çok faydalıdır.
Ölmek, felaket değildir. Öldükten sonra, başına gelecekleri bilmemek felakettir.
Sonsuz kurtuluşa kavuşmak için, üç şey muhakkak lazımdır: İlim, amel, ihlas.
Ölülere dua ve istiğfar etmekle ve onlar için sadaka vermekle, imdatlarına yetişmek lazımdır.
Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara yaranmak için Allah-ü Teala'yı bırakmak ahmaklıktır.
Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saadet zannetmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de şekavet ve felaket sanmamalıdır.
Birkaç günlük zamanı büyük nimet bilerek, Allah-ü Teala'nın beğendiği şeyleri yapmağa çalışmalıdır.
İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allah-ü Teala'ya en çok yaklatıran şey namazdır.
Cahillerin büyüklere dil uzatmalarına sebeb olmayınız! Her işinizin İslamiyete uygun olması için, Allah-ü Telaya yalvarınız.
Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalıdır.
İhsan sahibinin kapısı çalınınca açılır.
Gönül dalgınlığının ilacı; gönlünü Allah-ü Teala'ya vermiş olanların sohbetidir.
Dünya hayatı pek kısadır. Bunu en lüzumlu şeyde kullanmak gerekir. Bu en lüzumlu şey de, kalbini toparlamış olanların yanında bulunmaktır. Hiçbir şey sohbet gibi faydalı olmaz.
İmâm-ı Rabbâni hazretleri vefat etmeden altı ay önce, Şaban ayının on beşinci gecesi olan "Berat kandili" gecesini, kendi hususi odasında ihya eyledi. O gece yarısı, kıymetli hanımının bulunduğu odaya geldi. Hanımı dedi ki: "Bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kimbilir Allah-ü Teala kimin defterine ölecek ve kimin defterine yaşayacak diye kaydetti." İmâm-ı Rabbâni hazretleri bu sözü duyunca; "Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin dünyada yaşayacaklar sahifesinden silindiğini görenin hali nice olur?" buyurdu. Bunu söyleyince, esrar yatağı olan kalbinden bir ah çekti. Böylece İmâm-ı Rabbâni hazretleri, o sene vefat edeceğine kerametiyle işaret buyurdu.
Âyet-i kerimede mealen; "Vallahu basirun= Allah onların ne yaptıklarını görmektedir" buyruldu. Allah-ü Teala her şeyi gördüğü halde, (insanlar) çirkin işleri yaparlar. Bunlar ya Hak tealanın görmesine inanmıyorlar, yahud onun görmesine kıymet vermiyorlar. İmanı olana her ikisi de yakışmaz.
Velilerin hiçbiri, sahabi mertebesine çıkamaz.
İhlas ile yapılan küçük bir iş, senelerce yapılan ibadetler gibi kazanç (sevap) hasıl eder.
Her ibadeti seve seve yapmalı. Kul hakkına dokunmamağa, hakkı olanlara hakkını ödemeğe titizlikle çalışmalıdır.
Dünyanın vefasızlıkta eşi yoktur, dünyayı isteyenler de alçaklıkta ve bahilikte (cimrilikte) meşhurdur. Aziz ömrünü, bu vefasızın ve değersizin peşinde harcayanlara yazıklar ve korkular olsun.
Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslamiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğelnce ile geçirmemek için uyanık olunuz.
İnsanlar riyazet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Halbuki, dinimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nafile oruç tutmaktan daha faydalıdır.
Bir kimsenin önüne lezzetli, tatlı yemekler konsa, iştihası olduğu halde ve hepsini yemek istediği halde, dinimizin emrettiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyazettir ve diğer riyazetlerden çok üstündür.
Bir farzı vaktinde yapmak, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha çok faydalıdır.
Ölmek, felaket değildir. Öldükten sonra, başına gelecekleri bilmemek felakettir.
Sonsuz kurtuluşa kavuşmak için, üç şey muhakkak lazımdır: İlim, amel, ihlas.
Ölülere dua ve istiğfar etmekle ve onlar için sadaka vermekle, imdatlarına yetişmek lazımdır.
Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara yaranmak için Allah-ü Teala'yı bırakmak ahmaklıktır.
Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saadet zannetmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de şekavet ve felaket sanmamalıdır.
Birkaç günlük zamanı büyük nimet bilerek, Allah-ü Teala'nın beğendiği şeyleri yapmağa çalışmalıdır.
İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allah-ü Teala'ya en çok yaklatıran şey namazdır.
Cahillerin büyüklere dil uzatmalarına sebeb olmayınız! Her işinizin İslamiyete uygun olması için, Allah-ü Telaya yalvarınız.
Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalıdır.
İhsan sahibinin kapısı çalınınca açılır.
Gönül dalgınlığının ilacı; gönlünü Allah-ü Teala'ya vermiş olanların sohbetidir.
Dünya hayatı pek kısadır. Bunu en lüzumlu şeyde kullanmak gerekir. Bu en lüzumlu şey de, kalbini toparlamış olanların yanında bulunmaktır. Hiçbir şey sohbet gibi faydalı olmaz.
İmâm-ı Rabbâni hazretleri vefat etmeden altı ay önce, Şaban ayının on beşinci gecesi olan "Berat kandili" gecesini, kendi hususi odasında ihya eyledi. O gece yarısı, kıymetli hanımının bulunduğu odaya geldi. Hanımı dedi ki: "Bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kimbilir Allah-ü Teala kimin defterine ölecek ve kimin defterine yaşayacak diye kaydetti." İmâm-ı Rabbâni hazretleri bu sözü duyunca; "Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin dünyada yaşayacaklar sahifesinden silindiğini görenin hali nice olur?" buyurdu. Bunu söyleyince, esrar yatağı olan kalbinden bir ah çekti. Böylece İmâm-ı Rabbâni hazretleri, o sene vefat edeceğine kerametiyle işaret buyurdu.