Dünkü yazımızda Batılı müsteşriklerin sığındığı ve Yahudi olduğunu iddia ettikleri Abdullah b. Sebe isimli hayali kahramandan bahsetmiştik.
Bu hayali kişinin üzerinden Şiileri bâtıl gösterdiklerini Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" eserinden alıntılarla izah etmiştik.
Yine bu eserden öğreniyoruz ki; Nicholson, Van Vloten, Julius Welhausen, Donaldson, Goldziher, Caetani gibi müsteşrikler hem Şiileri Yahudi Abdullah b. Sebe'ye bağlamışlar, hem de meşru inanışları Abdullah b. Sebe'nin görüşü gibi göstermişlerdir.
İslam birliğini bozmanın bir yolu Şii-Sünni kamplaşması çıkarmak ise, bir diğeri de İslam'da yapılmak istenen reform ve güncelleme çalışmalarıdır.
Suudi Prens Selman'ın iki haftadır devam eden ABD ziyaretinde, Birleşik Devletler'de hakkında çıkan haberler "İslam'ı güncelleyip reforme edecek lider" şeklindeydi.
Batı'nın yanında yer alan ve İslam itikadını değiştirmeyi göze alabilecek olanlarda Yahudi bağının olması da bir rastlantı değil herhalde.
Arabistanlı tarihçi Nasır es-Said "Tarih-u Âl-i Suud" eserinde, Suud hanedanının köklerinin Yahudi bir aileye dayandığını ortaya koymuştu.
Üstelik Suud ailesi, İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın Hicaz bölgesindeki faaliyetleri neticesi Vehhabiliği kabul etmiştir.
İngilizler, ajan Humper'in, Muhammed Abdülvehhab'a telkinleri ile Vehhabiliği Hicaz bölgesinde hakim kılmışlardır. Ehl-i Beyt'e zıt bir akım oluşturulmuş, İngilizler Goldziher, Gaitana, Renan gibi sünneti ve vahyi inkar den müsteşriklerin görüşlerini bu mezhebe nakletmişlerdir.
Şerif Hüseyin, Osmanlı'ya karşı bölgede isyan edince; önce Medine Emiri, sonra Cidde'de kral oldu. Ancak İngilizler bir yandan onu desteklerken diğer yandan Abdülvehhab ile beraber Vehhabiliği Hicaz'da yaydılar. Suudi Arabistan krallığının resmi mezhebi Vehhabilik yapıldı.
İbn-i Suud ile girdiği liderlik mücadelesinde Şerif Hüseyin yenildi ve İngilizler Suud krallığını kurdular.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" isimli eserinde esasen İslam dünyasında Batı'nın desteği ile yapılmak istenen reform çalışmalarını ve bunların ülkeleri nasıl parçaladığını okuyabilirsiniz.
Mesela Endülüs, sekiz asırlık büyük bir İslam medeniyeti iken, Abdülaziz b. Musa ve Abdülmü'min siyasetiyle yok edildi.
Hindistan'da İngilizlerin kanatları altındaki Ahmed Sirhindi'yi nam-ı diğer İmam Rabbani'yi, Babür sarayında Ekber Şah'ın akıl hocası olarak görürüz. Öyle ki, Ekber Şah, Din-i İlahi denilen; İslamiyet, Hinduizm, Budizm, Zerdüştlük ve Hıristiyanlıktan alıntılar ile yeni bir din ihdas etmişti.
Oryantalist mantık, Hindistan'da Ahmed Han, Pakistan'da Fazlurrahman, Mısır'da Cemaleddin Efgani ile Hz. Peygamberin peygamberliğini reddetmek, Kur'an'ın vahiy olduğunu çürütmek, hadisleri inkar etmek üzerine yeni bir reformist İslam algısı oluşturmaya çalıştılar.
1962'de 2. Vatikan Konsili'nden sonra, dinlerarası diyalog sürecine girilmiş, Hıristiyan olmayanları Kilise'ye döndürme çalışmalarına başlanmıştır.
Kilise bu süreçte diğer dinlerde ilahi gerçeklerin kırıntılarının bulunduğunu, ancak Mesih'in varlığının kabul edilmesi yoluyla kemale erileceğini ilan etmiştir.
Kemalat konusu Türkiye'de de, Said Nursi ve talebesi FETÖ ile Müslüman Türk milletinin önüne konuldu. Fetullah Gülen, "la ilahe illallah demek yeterlidir, Muhammedü'r-Resûlullah kemalattır" diyerek, Hz. Peygambersiz bir İslam inancını bu ülkede yıllarca pompaladı. 1998'de Vatikan'a giderek Papa'ya mektup sunan FETÖ, dinlaraası diyalog faaliyetlerine 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar devam etti.
FETÖ'ye karşı 20 yıl tek başına mücadele eden Sayın Baş, Vatikan mektubunun ardından Fetullah Gülen'e bir mektup göndererek tarihî ikazı yapmıştı: "Kur'an-ı Kerim'i tahrif planları yapan çevreler ve bunların avukatlığına soyunan İslam muhalifleri var. Yeniden yapılanma adı altında İslam'ı reformcu bir mantıkla tahrife kalkışmaktadırlar."
Kısaca, İslam dünyasında tarihi süreçte vukû bulan tüm reformist hareketlerde İngiltere'nin, ABD'nin ve Vatikan'ın eli var.
Amaç elbette en son ve hak din olan İslam'ı çağa uydurmak olmayıp, İslam tahribatı ile dinî bütünlüğü bitirerek millî bütünlüğü de parçalamak?
Prens Selman, güncellemeye ses çıkarmayacak bugünün seçilmişi? Tabii bunda, Suriye'den çıkmayı düşünen ancak 4 milyar dolar karşılığında kalmak için ikna edilen Trump'ın bölgede İran ve Rusya tehdidine karşı Suud'u sahiplenmesinin payını unutmamak gerekiyor.
İslam itikadını değiştirecek kadar radikal kararları almasına sebep olan Rusya korkusu Prens Selman'ın, The Atlantic'ten Jeffry Goldberg'e verdiği mülakatta, "? Komünizm her yere yayılıyordu. Birleşik Devletler, Avrupa ve bizi tehdit ediyordu. Mısır bu çeşit bir rejime dönmüştü. Komünizmden kurtulmak için kimi bulduysak onunla çalıştık, onları finanse ettik. ABD de finanse etti" demesinden belli?
Bu hayali kişinin üzerinden Şiileri bâtıl gösterdiklerini Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" eserinden alıntılarla izah etmiştik.
Yine bu eserden öğreniyoruz ki; Nicholson, Van Vloten, Julius Welhausen, Donaldson, Goldziher, Caetani gibi müsteşrikler hem Şiileri Yahudi Abdullah b. Sebe'ye bağlamışlar, hem de meşru inanışları Abdullah b. Sebe'nin görüşü gibi göstermişlerdir.
İslam birliğini bozmanın bir yolu Şii-Sünni kamplaşması çıkarmak ise, bir diğeri de İslam'da yapılmak istenen reform ve güncelleme çalışmalarıdır.
Suudi Prens Selman'ın iki haftadır devam eden ABD ziyaretinde, Birleşik Devletler'de hakkında çıkan haberler "İslam'ı güncelleyip reforme edecek lider" şeklindeydi.
Batı'nın yanında yer alan ve İslam itikadını değiştirmeyi göze alabilecek olanlarda Yahudi bağının olması da bir rastlantı değil herhalde.
Arabistanlı tarihçi Nasır es-Said "Tarih-u Âl-i Suud" eserinde, Suud hanedanının köklerinin Yahudi bir aileye dayandığını ortaya koymuştu.
Üstelik Suud ailesi, İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın Hicaz bölgesindeki faaliyetleri neticesi Vehhabiliği kabul etmiştir.
İngilizler, ajan Humper'in, Muhammed Abdülvehhab'a telkinleri ile Vehhabiliği Hicaz bölgesinde hakim kılmışlardır. Ehl-i Beyt'e zıt bir akım oluşturulmuş, İngilizler Goldziher, Gaitana, Renan gibi sünneti ve vahyi inkar den müsteşriklerin görüşlerini bu mezhebe nakletmişlerdir.
Şerif Hüseyin, Osmanlı'ya karşı bölgede isyan edince; önce Medine Emiri, sonra Cidde'de kral oldu. Ancak İngilizler bir yandan onu desteklerken diğer yandan Abdülvehhab ile beraber Vehhabiliği Hicaz'da yaydılar. Suudi Arabistan krallığının resmi mezhebi Vehhabilik yapıldı.
İbn-i Suud ile girdiği liderlik mücadelesinde Şerif Hüseyin yenildi ve İngilizler Suud krallığını kurdular.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" isimli eserinde esasen İslam dünyasında Batı'nın desteği ile yapılmak istenen reform çalışmalarını ve bunların ülkeleri nasıl parçaladığını okuyabilirsiniz.
Mesela Endülüs, sekiz asırlık büyük bir İslam medeniyeti iken, Abdülaziz b. Musa ve Abdülmü'min siyasetiyle yok edildi.
Hindistan'da İngilizlerin kanatları altındaki Ahmed Sirhindi'yi nam-ı diğer İmam Rabbani'yi, Babür sarayında Ekber Şah'ın akıl hocası olarak görürüz. Öyle ki, Ekber Şah, Din-i İlahi denilen; İslamiyet, Hinduizm, Budizm, Zerdüştlük ve Hıristiyanlıktan alıntılar ile yeni bir din ihdas etmişti.
Oryantalist mantık, Hindistan'da Ahmed Han, Pakistan'da Fazlurrahman, Mısır'da Cemaleddin Efgani ile Hz. Peygamberin peygamberliğini reddetmek, Kur'an'ın vahiy olduğunu çürütmek, hadisleri inkar etmek üzerine yeni bir reformist İslam algısı oluşturmaya çalıştılar.
1962'de 2. Vatikan Konsili'nden sonra, dinlerarası diyalog sürecine girilmiş, Hıristiyan olmayanları Kilise'ye döndürme çalışmalarına başlanmıştır.
Kilise bu süreçte diğer dinlerde ilahi gerçeklerin kırıntılarının bulunduğunu, ancak Mesih'in varlığının kabul edilmesi yoluyla kemale erileceğini ilan etmiştir.
Kemalat konusu Türkiye'de de, Said Nursi ve talebesi FETÖ ile Müslüman Türk milletinin önüne konuldu. Fetullah Gülen, "la ilahe illallah demek yeterlidir, Muhammedü'r-Resûlullah kemalattır" diyerek, Hz. Peygambersiz bir İslam inancını bu ülkede yıllarca pompaladı. 1998'de Vatikan'a giderek Papa'ya mektup sunan FETÖ, dinlaraası diyalog faaliyetlerine 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar devam etti.
FETÖ'ye karşı 20 yıl tek başına mücadele eden Sayın Baş, Vatikan mektubunun ardından Fetullah Gülen'e bir mektup göndererek tarihî ikazı yapmıştı: "Kur'an-ı Kerim'i tahrif planları yapan çevreler ve bunların avukatlığına soyunan İslam muhalifleri var. Yeniden yapılanma adı altında İslam'ı reformcu bir mantıkla tahrife kalkışmaktadırlar."
Kısaca, İslam dünyasında tarihi süreçte vukû bulan tüm reformist hareketlerde İngiltere'nin, ABD'nin ve Vatikan'ın eli var.
Amaç elbette en son ve hak din olan İslam'ı çağa uydurmak olmayıp, İslam tahribatı ile dinî bütünlüğü bitirerek millî bütünlüğü de parçalamak?
Prens Selman, güncellemeye ses çıkarmayacak bugünün seçilmişi? Tabii bunda, Suriye'den çıkmayı düşünen ancak 4 milyar dolar karşılığında kalmak için ikna edilen Trump'ın bölgede İran ve Rusya tehdidine karşı Suud'u sahiplenmesinin payını unutmamak gerekiyor.
İslam itikadını değiştirecek kadar radikal kararları almasına sebep olan Rusya korkusu Prens Selman'ın, The Atlantic'ten Jeffry Goldberg'e verdiği mülakatta, "? Komünizm her yere yayılıyordu. Birleşik Devletler, Avrupa ve bizi tehdit ediyordu. Mısır bu çeşit bir rejime dönmüştü. Komünizmden kurtulmak için kimi bulduysak onunla çalıştık, onları finanse ettik. ABD de finanse etti" demesinden belli?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018