logo
29 MAYIS 2024

Genelkurmay'dan çarpıcı açıklamalar

22.04.2005 00:00:00
Özellikle son zamanlarda gerek ülkemiz gerekse dünya gündeminde öyle sıcak gelişmeler ardı ardına yaşanıyor ki inanın takip etmekte zorlanıyoruz.

En önemli gündem maddelerinden birisi da Genelkurmay'ın yaptığı yıllık değerlendirmeydi.

Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, yaptığı açıklamada Yunanistan ile ilişkilerimiz, Kıbrıs, din, PKK, AB gibi ülkemizi yakından ilgilendiren konulara değindi ve önemli tespitlerde bulundu.

Özkök Paşa'nın ifadelerinde şahsi kanaatime göre en çok üzerinde durulması gereken husus bütün meselelere milli ve ulusal menfaatlerimize göre bakılması ve değerlendirilmesiydi.

Siyasilerimizin özellikle de iktidarda bulunanların, konunun detaylarından ziyade bu noktaya dikkate alması gerekmektedir.

"Yunanistan dost mu düşman mı, nasıl bir stratejiye sahip olmamız gerekir?" diye sorulursa Özkök'ün şu açıklamaları dikkate değerdir:

"Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin devir-teslim töreninde Türkiye 'tehdit' olarak nitelendiriliyor. Yunanistan'ın 1997-2003 yılları arasında Yunanistan'ın silahlanma ve modernizasyon harcamalarının yaklaşık 16 milyar dolar olarak ifade edilmektedir. Bütün bu bilgiler değerlendirildiğinde, Yunanistan'ın milli savunma politikasını, tehdidin doğrudan Türkiye'den geldiği varsayımına dayandırmaya devam ettiğini göstermektedir. Ege'yi herkesin denizi olarak görmekteyiz".

Bu demek değil ki "hadi savaş açalım".

Şunu unutmamalıyız uluslar arası diyaloglar karşılıklı menfaatler doğrultusunda gerçekleşmelidir.

Bir taraf dostluk mesajları gönderip taviz üstüne taviz verirken ve askeri yapılanmasına gerekli önemi göstermezken, diğer taraf 16 milyar dolar gibi AB ülkeleri içerisinde en fazla silahlanmaya para harcayan ülke olursa, hatta Türkiye'yi tehdit olarak görüp adalara asker ve silah yığınağı yapar, savaş gemileri ve hücum botlarının sayısını arttırırsa burada siyasi anlamda ciddi yanlışlar yapılıyor demektir.

Askerlikte meşhur bir söz vardır "Askerde ter dökmeyen savaşta kan döker".

Bizler eğer caydırıcı güç niteliğinde ülkemize yapılması muhtemel saldırılara gerekli önlemleri en azından karşıdaki tehdit niteliğindeki ülkeler kadar yapamazsak, ülkemiz üzerinde hesapları olanların üzerimize çullanmasına sebep oluruz ki bunun neticesinde kaybeden biz oluruz.

Barışın korunması ve kan dökülmesinin önlenmesi için Türk askerine gerekli yatırımların daha iyi yapılması lazım.

TSK bulunduğu bütün coğrafyalarda huzurun ve barışın temsilcisi olmuştur.

Örneğin Kıbrıs Barış harekatından öncesine ve sonrasına bakalım. Öncesinde birçok masum insan insafsızca katledilmişken, kadınlar tecavüze uğramışken, Türk askerinin buraya ayak basmasından sonra bir insanın bile haksız yere burnu kanamamıştır.

Dolayısıyla TSK Kıbrıs'ta barışın ve adaletin sembolüdür.

Sayın Özkök, Kıbrıs konusunda da çarpıcı açıklamalarda bulundu:

"Kıbrıs iki açıdan önemlidir: Birincisi, Kıbrıslı soydaşlarımızın güvenliğini sağlamamız gereğidir. İkincisi Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği açısından taşıdığı stratejik rolün önemidir."

"Rum tarafının amacı açıktır. Türkiye'den AB müzakereleri vesilesiyle tek taraflı tavizler koparmayı, Kıbrıslı Türkleri kendine yamamayı, KKTC'yi etkisizleştirerek Ada'yı tek başına ele geçirmeyi hedeflemektedir."

"Kıbrıs'ın stratejik önemi olmadığını iddia edenler, İngiltere'nin Ada'daki egemen üslerini korumaya neden bu denli özen gösterdiğine bakmalı."

Özkök, Kıbrıs'ın önemini ve Rumların AB'yi kullanarak planladıkları özetle ifade ediyor.

Bu noktada zaten AB ve onun yaramaz çocuğu Güney Rum kesimi ile Türkiye arasında bakış açısında yüz seksen derece tezat vardır.

AB ve Rum Kesimi çözüm derken "Türk askerinin buradan çıkmasını, KKTC'nin lağvedilip Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında Rum Kesimi'nin emri altına girmesini ve Türkiye'nin garantörlük hakkından vazgeçmesini" kastetmektedir.

Türkiye ise "KKTC'nin bağımsız olarak tanınmasını ve bu adanın ve de hem Türkiye'nin hem de Kıbrıs Türk halkının güvenliği de düşünülerek Türk askerinin burada bulunmasını" çözüm olarak görüyor veya görmelidir. Başka çözümler Kıbrıs'ta amacı belli olan Rumların ekmeğine yağ sürer.

Yani kalıcı çözüm konusunda Rumlarla ve AB ile bir noktada anlaşmamız imkansız.

Ama iktidardakiler "Kıbrıs'ı verip kurtulalım" mantığını kabul edip bu stratejik adayı AB hayali uğruna feda etmeyi çözüm olarak görüyorlarsa -ki böyle görüyorlar- ,Genelkurmay'ın da ifadelerinden anlaşıldığı üzere, böyle bir politikanın ne TSK ne de Türk milleti tarafından kabulü asla mümkün değildir.

Böyle bir "ver-kurtul" politikası iktidarın da sonunu hazırlayacaktır.

Genelkurmay Başkanı Özkök'ün açıklamalarından AB konusunda "AB olmazsa olmaz" politikalarına sahip, hatta bunu "AB aşkımız" şeklinde lanse eden iktidarla aynı düşünceye sahip olmadığı anlaşılmaktadır:

"Anlaşma olmaz, şayet AB'ye girilemezse, tabii ki bu dünyanın sonu gelmeyecektir. Burada 'evet' veya 'hayır' demenin sadece AB'nin hakkı hukuku olmadığını, Türkiye'nin de sonuçta 'evet' ya da 'hayır' diyeceğinin bilinmesini istiyorum."

Esasen Türkiye'yi dünya'da hakkettiği noktaya getirecek tek çözüm milli politikalara dönmesidir. Cumhuriyetin ilk yılarlında Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu milli projelerle ülkemiz hem Osmanlı'dan kalan bütün borçlarını ödemiş, hem de siyasi arenada çok ciddi kazanımlar elde etmiştir.

Bizi AB'ye zaten almayacaklar. Bu sonucu görmemek siyasi bir basiretsizliktir. AB'li yetkililer bunu her ifadeleriyle, her halleriyle belirtiyorlar. Anlamak istemeyen bizim siyasilerimiz.

En haklı olduğumuz Ege, Kıbrıs, Ermeni meselesi, Güneydoğu, Patrikhane, PKK, Öcalan gibi konularda hep aleyhimize kararlar alıyorlar ve ulusal menfaatlerimize ters hareket etmemizi istiyorlar. Bir taraftan da içişlerimize karışarak ülkemizi azınlıklara bölmeye, gönderdikleri misyonerlerle, içimizdeki ajanlarını da finanse ederek gençlerimizi Hıristiyanlaştırmaya çalışıyorlar.

Yani hem içeriden hem de dışarıdan çökertmeye çalışıyorlar.

Genelkurmay'ın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere bu da asla tasvip edilemez.

Varlığımızın devamı için ulusal hassasiyetlerimize dikkat etmeli ve birilerinin yanlış adımlar atarak ülkeyi uçuruma sürüklemesine asla müsaade etmemeliyiz.

Yoksa uçuruma düşmenin faturasını sadece birileri değil, bu ülke içindeki herkes ödemek zorunda kalacaktır.
 
Murat Çabas / diğer yazıları
31 hastanın tedavisi sürüyor
Burdur'daki diyaliz olayından ikinci ölüm
7 yaşındaki Yüsra'nın acı vedası
Hastaneye yürüyerek gitti cenazesi çıktı
Heimlich manevrası ile hayat kurtaran okul müdürü
'Herkes ilk yardımı öğrenmeli'
İmamoğlu'ndan Mehmet Şimşek'in programına destek
'Doğru adımlar, iyi tedbirler görüyoruz'
F-35 savaş uçağı düştü
Pilot ağır yaralı
'200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler'
Havalar ısındı tehlike arttı
Ogün Samast mahkemeye böyle geldi
Adliyeye tek başına geldi
Anne ve babasını öldürüp intihar etti
Uyuşturucu aileyi yok etti
Polis kaçan şüpheliyi arıyor
Ülkü Ocakları Başkanı vuruldu
Yapay zeka da MGK bildirisinde
MGK bildirisinde Filistin vurgusu
Yerlikaya'nın ziyareti sonrası kritik adım
Olcay Kılavuz'u görevden alındı
İçişleri Bakanı Yerlikaya, Erdoğan'ın izniyle gitti
Bahçeli'ye Ayhan Bora Kaplan brifingi
Kılıçdaroğlu'nun iddiası tartışmayı hatırlattı
Adaylığına karşı çıktı mı?
Özgür Özel'den Gezi tutukluları vurgusu
'Gezi tutukluları bizim için orada tutuluyor'
Erdoğan'dan İmamoğlu'nun Roma gezisine tepki
'Hiçbir haklı gerekçesi olamaz'
31 hastanın tedavisi sürüyor
Burdur'daki diyaliz olayından ikinci ölüm
7 yaşındaki Yüsra'nın acı vedası
Hastaneye yürüyerek gitti cenazesi çıktı
Heimlich manevrası ile hayat kurtaran okul müdürü
'Herkes ilk yardımı öğrenmeli'
İmamoğlu'ndan Mehmet Şimşek'in programına destek
'Doğru adımlar, iyi tedbirler görüyoruz'
F-35 savaş uçağı düştü
Pilot ağır yaralı
'200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler'
Havalar ısındı tehlike arttı
Ogün Samast mahkemeye böyle geldi
Adliyeye tek başına geldi
Anne ve babasını öldürüp intihar etti
Uyuşturucu aileyi yok etti
Polis kaçan şüpheliyi arıyor
Ülkü Ocakları Başkanı vuruldu
Yapay zeka da MGK bildirisinde
MGK bildirisinde Filistin vurgusu
Yerlikaya'nın ziyareti sonrası kritik adım
Olcay Kılavuz'u görevden alındı
İçişleri Bakanı Yerlikaya, Erdoğan'ın izniyle gitti
Bahçeli'ye Ayhan Bora Kaplan brifingi
Kılıçdaroğlu'nun iddiası tartışmayı hatırlattı
Adaylığına karşı çıktı mı?
Özgür Özel'den Gezi tutukluları vurgusu
'Gezi tutukluları bizim için orada tutuluyor'
Erdoğan'dan İmamoğlu'nun Roma gezisine tepki
'Hiçbir haklı gerekçesi olamaz'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.