“Gazze ve Suriye Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru için yok edildi”
Eyercioğlu, “Hindistan'dan başlayan ve İsrail üzerinden Avrupa'ya uzanan Hindistan Ortadoğu Avrupa Ekonomik Koridoru resmen açılmış oldu. Bu koridorun kontrolü de şu anda İsrail'in elinde. Suudi Arabistan üzerinden gelen hattın tek engeli vardı o da Suriye'nin orada bulunmasıydı” dedi.
11.12.2024 10:11:00
Bülent Tapıcı
Bülent Tapıcı
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu Suriye üzerine değerlendirmeler yaptı.
Yenimesaj.com.tr'ye konuşan Eyercioğlu, "Suriye'de en büyük kazanım İsrail'in oldu. İsrail şu anda önü açılmış bir şekilde Suriye içerisinde istediği noktaya gelebilir hatta arkası ve desteği kesilmiş bir Lübnan'ı da devre dışı bırakabilir" dedi.
Gazze, Lübnan ve Suriye olaylarına 9 Eylül 2023 tarihinde Hindistan'da yapılan G20 zirvesinde mutabakat zaptı imzalanan Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru açısından bakan Eyercioğlu şu dikkat çekici değerlendirmeleri yaptı;
Kritik sorular
"İsrail'in bu hareketlerine ve Gazze'de Netanyahu'nun bu kadar insanı öldürmesine niye göz yumuldu? ABD hadi tamam İsrail onun öncü Kuvvetleri peki Avrupa niye bu kadar göz yumdu? Almanya insan haklarına çok fazla önem verir gözükürken, en azından halkı açısından böyle bir tablosu varken niçin İsrail'e bu kadar büyük bir desteği bu son bir yıl içerisinde verdi? Azerbaycan ile İsrail ilişkileri neden bu kadar yakın? Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman aslında İsrail'in hem Büyük Ortadoğu Projesi içerisindeki rolünü hem de emperyalist güçlerin enerji ve ekonomik dengeler açısından nasıl projelerini aynı paralele getirdiğini görebiliriz.
"2011'de olaylar Esad enerji koridoruna hayır dediği için başlamıştı"
Şu anda ne oldu? Bakın çok net bir şekilde bizim 7 Ekim 2023'te başlatılan olayların sonucunun artık ayan beyan ortaya çıktığı proje göz önümüze geldi ve haritaya baktığınız zaman şunu görüyorsunuz; artık Hindistan'dan başlayan ve İsrail üzerinden Avrupa'ya uzanan Hindistan Ortadoğu Avrupa Ekonomik Koridoru resmen açılmış oldu. Bu koridorun kontrolü de şu anda İsrail'in elinde. Suudi Arabistan üzerinden gelen hattın tek engeli vardı o da Suriye'nin orada bulunmasıydı. Suriye'deki o kısım artık yıkıldıktan sonra iki tane büyük projesini artık devreye koyabilecek; bir tanesi Hindistan üzerinden gelen Avrupa'ya bağlayan hat, bir tanesi de Kuzey Irak üzerinden gelen ikinci hattır. 2011'de Suriye rejimi bunu uygulamayı reddettiği için bütün bu olaylar başına gelmeye başlamıştı. Böylece ekonomik koridorları bu şekilde kurmuş oldular.
"Hindistan Ortadoğu Avrupa hattı özellikle Almanya için, Avrupa için çok önemliydi"
Hindistan Ortadoğu Avrupa hattı özellikle Almanya için, Avrupa için çok önemliydi. Amerika öyle bir politika uyguladı ki Rusya ile Ukrayna'yı çatıştırarak aslında Avrupa'yla Rusya'nın arasını açtı ve Rusya'yı tekrar Avrupa için büyük bir tehdit haline getirdi. Rusya da bu esnada Avrupa Birliği'nin enerji ihtiyaçlarını göz önüne alarak, bunu bir koz olarak kullanmaya başladı. İşte Avrupa'nın can damarı bu enerji koridorudur ve bunun için de kesinlikle Rusya'nın dışında bir başka koridora ihtiyaçları vardı.
"Türkiye ile ilgili başka planları var"
Türkiye'ye bu noktada bir misyon biçilmiyor. Avrupa'yla uzak doğu hattı geçmişten beri Anadolu üzerinden olmasına rağmen Türkiye ile ilgili başka planları olduğu için bu hattın buradan geçmesini razı olmuyorlar. Bu hattın İsrail üzerinden gerçekleşmesi şu anda Hayfa'yı dünyanın en önemli limanlarından biri haline getirdi.
"İsrail koridorun başında, tam orta noktasında kontrolü eline alacak"
Bu sadece bir enerji koridoru değil, fiber optik kanallar bile bu hattın üzerinden döşenecek yani Hindistan'dan Avrupa'ya bir can damarı buradan döşenecek. İsrail de bu koridorun başında, tam orta noktasında kontrolü eline alacak. Bu ne demektir? Bu, İsrail'in ekonomik olarak elini hiçbir şeye vurmadan, hiçbir çalışma yapmadan artık kendine göre yüzyıllar boyunca yaşayabileceği ekonomik güç elde etmesidir. İsrail artık dışarıdan bir destek bile almadan çok daha hızlı büyüyebilir.
"İsrail'in bir sonraki hedefi İran"
Azerbaycan da enteresandır. Son 1 yıl içerisindeki süreçte Azerbaycan'la İsrail arasında bir yakınlığı görüyorduk değil mi? Bu da aslında İsrail'in bir sonraki adımını da açıklıyor; İran. İran üzerinde herhangi bir harekatta bulunacaksınız önce Suriye'nin ortadan kalkması lazımdı. Irak aradan çıktı ama Suriye direndi şimdi Suriye de aradan çıktı. Şimdi Azerbaycan'la İsrail'in yakın ilişkilerini de İran üzerinden kurgulamak lazım. İran'a yapılacak olan müdahalede İsrail'in bir elinin de o tarafta olması gerekiyor. Ermenistan'a karşı verilen mücadelede İsrail sürpriz bir şekilde Azerbaycan'ın arkasında durdu. Bütün bu olayları niye anlatıyorum? Aslında temel projeler belli; Bu temel projelerin içerisinde ülkeler kendi menfaatleri doğrultusunda, bunun etrafında konumlanıyor ve buna göre de pozisyon alıyorlar.
"Suriye'de gerçekleşen senaryoyu çok net gördükten sonra artık herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım"
Şimdi buradaki bizi ilgilendiren kısım kendi ülkemizin güvenliği ve geleceği. Adım adım bu politikalar uygulanırken ve sıranın bize geleceği artık ayan beyan ortaya çıkmışken Türkiye'de hala içe yönelik ucuz politikalar uygulandığını görüyoruz. Fetih Görüntüleri, zafer nidaları vs. Türkiye şu anda ekonomik olarak işçisine karnını doyuracak kadar maaş veremeyen bir ülke konumunda. Bugün büyük kitleler açlıkla mücadele ediyor ve bir asgari ücret tanımlamasına geldiğiniz zaman yoksulluk sınırıyla hizalanmış bir asgari ücret ortada yok açlık sınırına dengelenmiş bir asgari ücret var. Şimdi ekonomik olarak borç altında, büyük borç yükleri, faiz yükleri üzerinde. Buna bağlı olarak sıkıştırılmış, ambargolara tabi kalmış bir ülke. Yunanistan ve Kıbrıs üzerinden askeri şantaja uğrayan bir NATO Ülkesi. Şimdi bütün bunları göz önüne aldıktan sonra ve Suriye'de 13 yılda gerçekleşen senaryoyu çok net gördükten sonra artık herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım, bu ucuz politikalardan vazgeçmesi lazım.
"Suriye tablosundan çok önemli dersler çıkarmamız lazım"
Biz 13 - 14 yıl önce buradan Suriye'ye gidip geliyorduk. Halep Üniversitesi ile bizim üniversitelerimiz arasında çok yakın ilişkiler vardı. Biz orada bir kütüphane kurmuş Türkçe öğretiyorduk 4 bin 500 insana. Suriye olayları başlamazdan evvel oradaki halk hayatından memnundu. Orada herhangi bir aile düşük seviyeli geliri olan bir aile bile gece kalkıp saat 9'da çoluk çocuğuyla beraber 1000 kişilik, 1500 kişilik açık hava restoranlarına gidip sabahlara kadar orada oturup yiyip içip dönüp gelebiliyordu. Olaylar başladığı zaman ilk değerlendirmemiz şu olmuş oluştu; bu olaylar dışarıdan başlatılmıştır çünkü Suriye halkının kendiyle ilgili, huzuru ve refahı ile ilgili bir sıkıntısı yoktu. Siz Londra'da, New York'ta gece saat 8'den sonra sokağa çıkamazken Suriye'de, Halep'te, Şam'da e gece saat 11 - 12'de ailenizle, çoluk çocuğunuzla beraber sokaklarda yürüyebilirdiniz. Suriye bu kadar güvenlikli bir ülke konumundaydı. Nasıl oldu da bu ülke bu hale geldi? İşte 13 yılda inanamayacağınız şeyler demek ki adım adım gerçekleşiyor ve bunu noktaya gelebiliyor. O zaman buradan ders çıkarmak lazım yani bugünkü Konumumuzu ve durumumuzu çok iyi değerlendirip artık kısır çekişmeleri ya da bu şekildeki bir iktidar hırsını bir kenara koymak lazım çünkü adım adım geliyor. Bu gelince bakın Suriye'de hiçbir şey kalmadı. Türkiye Suriye olamaz, asla olmaz ama neyin ne olacağına artık sizin dışınızda birileri karar veriyorsa her şeye hazırlıklı olmanız lazım. Bu tablodan çok önemli dersler çıkarılması lazım.
"Türkiye Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik bağımsızlığını kazanır"
Basit ve ucuz içe yönelik politikaları bir kenara bırakıp güçlü ekonomiye sahip bir Türkiye'yi kurma zamanı gelmiştir. Bu güçlü ekonomiyi kurmanın tek yolu Milli
Ekonomi Modelinin Türkiye'de uygulamaya girmesidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey 'Ben bu millet için bu modeli yazdım' demişti ve bu model dünyanın çeşitli laboratuvarlarında, çeşitli ülkelerinde kendini ispatladı. Milli Ekonomi Modeli BRICS gibi bir grubun kurulmasına vesile oldu, Çin gibi bir ülkenin yükselişine neden oldu. Demek ki Türkiye zengin kaynaklarıyla beraber bir Milli Ekonomi Modeli uygulamaya başlarsa öncelikle ekonomik bağımsızlığını elde eder. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını elde etmesi kendisini bu bölgede siyasi ve askeri olarak kimsenin yan gözle dönüp bakamayacağı ve üzerinde bu tür politikaları uygulamaya cesaret edemeyeceği bir ülke haline getirir. Bununla beraber de aslında çevresindeki birçok ülkenin güvenliği ile ilgili Türkiye söz sahibi olur ki bu şu demektir; senin sınırının daha ötesinde sağlam yapılar inşa edilirse sen çok daha güvenlikli hale gelirsin ama hemen ayağının ucunda, sınırının kenarında kaoslar oluşturulursa bu heyelan sizin de toprağınızın, sizin de vatanınızın tehlikeye düşmesi anlamına gelir. Bu bakımdan çok kritik süreçlerden geçiyoruz, tarihi süreçlerden geçiyoruz. Yıllardan beri başta Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in işaret ettiği olayların nasıl gerçek olduğuna şahit olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Onun için Prof. Dr. Haydar Baş Bey gibi çok kıymetli fikir adamlarının, Sayın Hüseyin Baş'ın ortaya koymuş olduğu görüşlerin gündeme alınıp artık siyasi iktidar tarafından devreye konulması lazım onlardan daha önce de aslında milletimizin bir uyanışla artık kendi milli değerlerine dönme zamanı gelmiştir.
Yenimesaj.com.tr'ye konuşan Eyercioğlu, "Suriye'de en büyük kazanım İsrail'in oldu. İsrail şu anda önü açılmış bir şekilde Suriye içerisinde istediği noktaya gelebilir hatta arkası ve desteği kesilmiş bir Lübnan'ı da devre dışı bırakabilir" dedi.
Gazze, Lübnan ve Suriye olaylarına 9 Eylül 2023 tarihinde Hindistan'da yapılan G20 zirvesinde mutabakat zaptı imzalanan Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru açısından bakan Eyercioğlu şu dikkat çekici değerlendirmeleri yaptı;
Kritik sorular
"İsrail'in bu hareketlerine ve Gazze'de Netanyahu'nun bu kadar insanı öldürmesine niye göz yumuldu? ABD hadi tamam İsrail onun öncü Kuvvetleri peki Avrupa niye bu kadar göz yumdu? Almanya insan haklarına çok fazla önem verir gözükürken, en azından halkı açısından böyle bir tablosu varken niçin İsrail'e bu kadar büyük bir desteği bu son bir yıl içerisinde verdi? Azerbaycan ile İsrail ilişkileri neden bu kadar yakın? Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman aslında İsrail'in hem Büyük Ortadoğu Projesi içerisindeki rolünü hem de emperyalist güçlerin enerji ve ekonomik dengeler açısından nasıl projelerini aynı paralele getirdiğini görebiliriz.
"2011'de olaylar Esad enerji koridoruna hayır dediği için başlamıştı"
Şu anda ne oldu? Bakın çok net bir şekilde bizim 7 Ekim 2023'te başlatılan olayların sonucunun artık ayan beyan ortaya çıktığı proje göz önümüze geldi ve haritaya baktığınız zaman şunu görüyorsunuz; artık Hindistan'dan başlayan ve İsrail üzerinden Avrupa'ya uzanan Hindistan Ortadoğu Avrupa Ekonomik Koridoru resmen açılmış oldu. Bu koridorun kontrolü de şu anda İsrail'in elinde. Suudi Arabistan üzerinden gelen hattın tek engeli vardı o da Suriye'nin orada bulunmasıydı. Suriye'deki o kısım artık yıkıldıktan sonra iki tane büyük projesini artık devreye koyabilecek; bir tanesi Hindistan üzerinden gelen Avrupa'ya bağlayan hat, bir tanesi de Kuzey Irak üzerinden gelen ikinci hattır. 2011'de Suriye rejimi bunu uygulamayı reddettiği için bütün bu olaylar başına gelmeye başlamıştı. Böylece ekonomik koridorları bu şekilde kurmuş oldular.
"Hindistan Ortadoğu Avrupa hattı özellikle Almanya için, Avrupa için çok önemliydi"
Hindistan Ortadoğu Avrupa hattı özellikle Almanya için, Avrupa için çok önemliydi. Amerika öyle bir politika uyguladı ki Rusya ile Ukrayna'yı çatıştırarak aslında Avrupa'yla Rusya'nın arasını açtı ve Rusya'yı tekrar Avrupa için büyük bir tehdit haline getirdi. Rusya da bu esnada Avrupa Birliği'nin enerji ihtiyaçlarını göz önüne alarak, bunu bir koz olarak kullanmaya başladı. İşte Avrupa'nın can damarı bu enerji koridorudur ve bunun için de kesinlikle Rusya'nın dışında bir başka koridora ihtiyaçları vardı.
"Türkiye ile ilgili başka planları var"
Türkiye'ye bu noktada bir misyon biçilmiyor. Avrupa'yla uzak doğu hattı geçmişten beri Anadolu üzerinden olmasına rağmen Türkiye ile ilgili başka planları olduğu için bu hattın buradan geçmesini razı olmuyorlar. Bu hattın İsrail üzerinden gerçekleşmesi şu anda Hayfa'yı dünyanın en önemli limanlarından biri haline getirdi.
"İsrail koridorun başında, tam orta noktasında kontrolü eline alacak"
Bu sadece bir enerji koridoru değil, fiber optik kanallar bile bu hattın üzerinden döşenecek yani Hindistan'dan Avrupa'ya bir can damarı buradan döşenecek. İsrail de bu koridorun başında, tam orta noktasında kontrolü eline alacak. Bu ne demektir? Bu, İsrail'in ekonomik olarak elini hiçbir şeye vurmadan, hiçbir çalışma yapmadan artık kendine göre yüzyıllar boyunca yaşayabileceği ekonomik güç elde etmesidir. İsrail artık dışarıdan bir destek bile almadan çok daha hızlı büyüyebilir.
"İsrail'in bir sonraki hedefi İran"
Azerbaycan da enteresandır. Son 1 yıl içerisindeki süreçte Azerbaycan'la İsrail arasında bir yakınlığı görüyorduk değil mi? Bu da aslında İsrail'in bir sonraki adımını da açıklıyor; İran. İran üzerinde herhangi bir harekatta bulunacaksınız önce Suriye'nin ortadan kalkması lazımdı. Irak aradan çıktı ama Suriye direndi şimdi Suriye de aradan çıktı. Şimdi Azerbaycan'la İsrail'in yakın ilişkilerini de İran üzerinden kurgulamak lazım. İran'a yapılacak olan müdahalede İsrail'in bir elinin de o tarafta olması gerekiyor. Ermenistan'a karşı verilen mücadelede İsrail sürpriz bir şekilde Azerbaycan'ın arkasında durdu. Bütün bu olayları niye anlatıyorum? Aslında temel projeler belli; Bu temel projelerin içerisinde ülkeler kendi menfaatleri doğrultusunda, bunun etrafında konumlanıyor ve buna göre de pozisyon alıyorlar.
"Suriye'de gerçekleşen senaryoyu çok net gördükten sonra artık herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım"
Şimdi buradaki bizi ilgilendiren kısım kendi ülkemizin güvenliği ve geleceği. Adım adım bu politikalar uygulanırken ve sıranın bize geleceği artık ayan beyan ortaya çıkmışken Türkiye'de hala içe yönelik ucuz politikalar uygulandığını görüyoruz. Fetih Görüntüleri, zafer nidaları vs. Türkiye şu anda ekonomik olarak işçisine karnını doyuracak kadar maaş veremeyen bir ülke konumunda. Bugün büyük kitleler açlıkla mücadele ediyor ve bir asgari ücret tanımlamasına geldiğiniz zaman yoksulluk sınırıyla hizalanmış bir asgari ücret ortada yok açlık sınırına dengelenmiş bir asgari ücret var. Şimdi ekonomik olarak borç altında, büyük borç yükleri, faiz yükleri üzerinde. Buna bağlı olarak sıkıştırılmış, ambargolara tabi kalmış bir ülke. Yunanistan ve Kıbrıs üzerinden askeri şantaja uğrayan bir NATO Ülkesi. Şimdi bütün bunları göz önüne aldıktan sonra ve Suriye'de 13 yılda gerçekleşen senaryoyu çok net gördükten sonra artık herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım, bu ucuz politikalardan vazgeçmesi lazım.
"Suriye tablosundan çok önemli dersler çıkarmamız lazım"
Biz 13 - 14 yıl önce buradan Suriye'ye gidip geliyorduk. Halep Üniversitesi ile bizim üniversitelerimiz arasında çok yakın ilişkiler vardı. Biz orada bir kütüphane kurmuş Türkçe öğretiyorduk 4 bin 500 insana. Suriye olayları başlamazdan evvel oradaki halk hayatından memnundu. Orada herhangi bir aile düşük seviyeli geliri olan bir aile bile gece kalkıp saat 9'da çoluk çocuğuyla beraber 1000 kişilik, 1500 kişilik açık hava restoranlarına gidip sabahlara kadar orada oturup yiyip içip dönüp gelebiliyordu. Olaylar başladığı zaman ilk değerlendirmemiz şu olmuş oluştu; bu olaylar dışarıdan başlatılmıştır çünkü Suriye halkının kendiyle ilgili, huzuru ve refahı ile ilgili bir sıkıntısı yoktu. Siz Londra'da, New York'ta gece saat 8'den sonra sokağa çıkamazken Suriye'de, Halep'te, Şam'da e gece saat 11 - 12'de ailenizle, çoluk çocuğunuzla beraber sokaklarda yürüyebilirdiniz. Suriye bu kadar güvenlikli bir ülke konumundaydı. Nasıl oldu da bu ülke bu hale geldi? İşte 13 yılda inanamayacağınız şeyler demek ki adım adım gerçekleşiyor ve bunu noktaya gelebiliyor. O zaman buradan ders çıkarmak lazım yani bugünkü Konumumuzu ve durumumuzu çok iyi değerlendirip artık kısır çekişmeleri ya da bu şekildeki bir iktidar hırsını bir kenara koymak lazım çünkü adım adım geliyor. Bu gelince bakın Suriye'de hiçbir şey kalmadı. Türkiye Suriye olamaz, asla olmaz ama neyin ne olacağına artık sizin dışınızda birileri karar veriyorsa her şeye hazırlıklı olmanız lazım. Bu tablodan çok önemli dersler çıkarılması lazım.
"Türkiye Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik bağımsızlığını kazanır"
Basit ve ucuz içe yönelik politikaları bir kenara bırakıp güçlü ekonomiye sahip bir Türkiye'yi kurma zamanı gelmiştir. Bu güçlü ekonomiyi kurmanın tek yolu Milli
Ekonomi Modelinin Türkiye'de uygulamaya girmesidir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey 'Ben bu millet için bu modeli yazdım' demişti ve bu model dünyanın çeşitli laboratuvarlarında, çeşitli ülkelerinde kendini ispatladı. Milli Ekonomi Modeli BRICS gibi bir grubun kurulmasına vesile oldu, Çin gibi bir ülkenin yükselişine neden oldu. Demek ki Türkiye zengin kaynaklarıyla beraber bir Milli Ekonomi Modeli uygulamaya başlarsa öncelikle ekonomik bağımsızlığını elde eder. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını elde etmesi kendisini bu bölgede siyasi ve askeri olarak kimsenin yan gözle dönüp bakamayacağı ve üzerinde bu tür politikaları uygulamaya cesaret edemeyeceği bir ülke haline getirir. Bununla beraber de aslında çevresindeki birçok ülkenin güvenliği ile ilgili Türkiye söz sahibi olur ki bu şu demektir; senin sınırının daha ötesinde sağlam yapılar inşa edilirse sen çok daha güvenlikli hale gelirsin ama hemen ayağının ucunda, sınırının kenarında kaoslar oluşturulursa bu heyelan sizin de toprağınızın, sizin de vatanınızın tehlikeye düşmesi anlamına gelir. Bu bakımdan çok kritik süreçlerden geçiyoruz, tarihi süreçlerden geçiyoruz. Yıllardan beri başta Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in işaret ettiği olayların nasıl gerçek olduğuna şahit olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Onun için Prof. Dr. Haydar Baş Bey gibi çok kıymetli fikir adamlarının, Sayın Hüseyin Baş'ın ortaya koymuş olduğu görüşlerin gündeme alınıp artık siyasi iktidar tarafından devreye konulması lazım onlardan daha önce de aslında milletimizin bir uyanışla artık kendi milli değerlerine dönme zamanı gelmiştir.