Tercüman'dan Behiç Kılıç, AB'nin Türkiye'den taleplerini ve AKP iktidarının bu taleplere yaklaşımını irdeliyor Adam şöyle zannediyor: Magosa, Karadeniz kıyısında bir liman!.. Bir başkası da; Ercan'ın Türkiye'deki bir havaalanının adı olduğu kanısında!..Kim bunlar?.. AB komisyonlarının üyeleri!..Ankara'nın muhatapları... Türkiye'nin girmek için kapısında debelendiği AB'nin etiket mensupları... Türkiye'den gelişmelerden bi haber, kayıtsız kaygısızlar...Gazete haberidir ve aynen şu şekildedir: "Kulaktan dolma bilgilerle Kıbrıs dosyasına hiçbir zaman gerçek anlamda hakim olamayan AB'lilerin 'ciddi gaflar' yaptıkları gözlemleniyor. Örneğin, bir komisyon sözcüsü, Ercan Havaalanı'nın Türkiye'de olduğunu var sayarak, Türkler'in bu alanı Rumlar'a açacağını anlatıyor. Bir başkası, Mağosa Limanı'nın Karadeniz'de olduğunu düşünebiliyor!.."Son on yıldır siyasetin vatandaşın önüne koyup meşgul ettiği tek konu Avrupa Birliği'dir!.. Koparılan gürültü ile perdelenen kapalı kapılar ardında bir yandan Kurtuluş Savaşı'nın kazanımları tasfiye edilirken beri yandan da egemenlerin siyasetticaret birlikteliğinde milli hazineyi malul hale getirilmesini, halkın fark etmesi önlenmiş oluyor... Mesela geçmişte nasıl ki; bankalar boşaltılmış, orman arazileri haramilerin işgali ile cevvalkent, Paşabahçe konakları haline gelmişse... Tam da İstanbul şehremaneti çerçevesinde dönen dolaplar sorgulanmaya, Ali Dibo'lar tavan yapmaya başladığı sırada AB gene imdada yetişti!..AB dediğin bellidir!..Şartı şurtu önümüzde duruyor, Ankara'nın eline koca bir dosya gibi ellerine verilmiş haldedir...AB'nin talepleri bitmeyecek"Kıbrıs'ı bırak askeri çek, Güneydoğu'yu federasyonlaştır, kiliseleri bırak yaygınlaşsın, Kurtuluş Savaşı temel ilkelerini terk et, ceza yasalarını devleti koruma kollama temelinden uzaklaştır, global sermayenin üstünlüğüne yol ver, tarım alanlarını tasfiye et, GAP'ı durdur, azınlıkların özerk yapılarda devletleşmelerini sağla, ver... Ver ver, öyle gel... Kapıya geldiğinde de pazarlığa falan kalkıp bana vakit kaybettirme..."Başka hiçbir yol yoktur...Türkiye AB ile üyelik için görüşmek istiyorsa, kendisine 'yap' diye dayatılan bütün şartları yerine getirmek zorundadır... 'Bunu da şöyle yapsak' deme şansı yoktur... Yani Türkiye 'AB' diyorsa KKTC'nin milli yapısınıda tıpkı kendi milli yapısı gibi unutacak ve topraklarında Kürt Federasyonu, Fener Kilise Krallığı gibi yapıların ihdasına izin verecek, Türk Milleti'nin kendi ülkesinde ikinci sınıfa düşmesine katlanacaktır... Bu durum bile AB için yeterli midir meçhuldür!..Dalga geçiyorlarAlman Stren dergisi (Bu grup Türkiye'ye bir medya grubuna ortak olarak gelmiştir) bir karikatür yayınladı... Bir kapı... Kapıda AB yazıyor... Kapı kapalı, alt tarafında kedi köpek girişi için açılmış küçük bir aralık var. Tayip eğilmiş kafasını delikten uzatmış ama geçemiyor, elinde koca bir bavul var, bavul dışarıda kalıyor, ikisi birden delikten geçemiyor... Bavulun üzerinde Türkiye yazıyor, Tayyip'in kafası geçmiş Türkiye'nin geçmesi?..Son kopan yaygaraya gelince...Kıbrıs'ın teslimiyeti, Rumlar'ın tanınması ile iş bitmiyor!.. Güneydoğu ile ilgili dayatmalar, ceza yasaları, Ekümenik vs. ardı ardına gelecek ve iki seçime hazırlanan Tayyip'i ter basacak... Kasımda karar alındı Merkel açık açık 'Seçim atlatılsın 18 ay sonra bakarız' diye bir dondurma sürecinden, hem de Ankara'dan gelen talep ihsas ederek bahsetti... Finlandiya üzerinden deneme de elde patladı... Finli Başbakan'la geliştirilmek istenen senaryo tutmadı.AB tekrarladı:'Limanları ne zaman açarsan öyle gel...'AB yolu mimar mühendisleri TayipGül ikilisi durumun ne olduğunu çok iyi bilmelerine rğmen zevahiri kurtarmak için mağdura yatmışlar; 'Türkiye'ye haksızlık yapıldı, AB'nin vizyonu yok' açıklamaları yapıyorlar!.. Başbakan'ın hele grubuna bir KKTC vizyonu yansıtışı vardı ki; muazzamdı... KKTC Denktaş ile batmış ama kendisi ve Talat 'Yavru Vatan'ı şaha kaldırmıştı... Yani durum öyle iyi idi ki; Rumlar'a limanları falan açmanın aslında hiçbir sakıncası yoktu...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.